بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

عَنْ الْمِقْدَادِ بْنِ الْأَسْوَدِ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ

إِنَّ السَّعِيدَ لَمَنْ جُنِّبَ الْفِتَنَ

* * *

Mikdad b. Esved (radıyallahu anh) Hazretleri, İki Cihan Serveri Efendimiz (sallallÂhu aleyhi vesellem)’in şoyle buyurduğunu naklediyor:

“Bahtiyar kimse odur ki, fitnelerin kol gezdiği donemde fitnelerden uzak durur.”

(Ebû DÂvûd, Sunen; TaberÂnî, el-Mu’cemul-Kebîr)



Fitne Zamanında Mu’min Tavrı

Kargaşa, hile, entrika, ayrılık, ihtilaf, fesat, bozgunculuk gibi manalara gelen fitne dinimizde en cok sakındırılan ve uzak durulması icin ihtarda bulunulan hususlardan birisidir.

Kur’an-ı Kerim’de sıkı sık fitne ve fesattan uzak durulması tembihlenmiş ve fitneye sebep olanlar kotulenmiştir. Bu konudaki bazı ayetler şoyledir:

كُلَّمَا أَوْقَدُوا نَارًا لِلْحَرْبِ أَطْفَأَهَا اللهُ وَيَسْعَوْنَ فِي الأَرْضِ فَسَادًا

وَاللَّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُفْسِدِينَ

“Her ne zaman onlar savaş cıkarmak icin bir yangın tutuşturdularsa Allah onu sondurdu. Sırf fesat cıkarmak icin dunyanın her tarafında koşup dururlar. Allah ise mufsitleri (bozguncuları) sevmez.” (MÂide Suresi, 5/64)

وَإِذَا تَوَلَّى سَعَى فِي الأَرْضِ لِيُفْسِدَ فِيهَا وَيُهْلِكَ الْحَرْثَ وَالنَّسْلَ

وَاللَّهُ لاَ يُحِبُّ الْفَسَادَ

“(O munafık duşman) Senin yanından ayrılınca, ulkede fesat cıkarmak icin cabalar durur, urunleri ve nesilleri mahvetmek icin uğraşır. Allah ise, fesadı (bozgunculuğu) sevmez. (Bakara Suresi, 2/205)

Fitnenin kotuluğu ve ona karşı nasıl davranılması gerektiğine dair bazı hadisler ise şoyledir: “Fitne uykudadır. Onu uyandırana Allah lanet etsin.” (Suyûtî, el-CÂmius-Sağîr), “Fitne ve anarşi doneminde ibadet, sevap bakımından bana hicret etmek gibidir.” (Muslim, Fiten, 130; Timizi, Fiten, 31; İbn- i MÂce, Fiten, 14; Musned, 525) Bir hadsi-i şerifte de fitne devrinde ayakta duranın, yuruyenden; oturanın da ayakta durandan hayırlı olduğu bildirilmiştir.

Kargaşa ve fitneye coğu zaman asılsız haberler, guvenilir bir kaynağı olmayan kulaktan dolma bilgiler sebep olmaktadır. Yine duyduğu her şeyi her yerde soylemek, hele bir de ona ilaveler katarak yonunu değiştirmek fitneye sebep olan hususlardandır. Butun bunlar ise İslam’da buyuk bir gunah ve cok ciddi bir vebÂldir. Mu’minlerden istenen tavır da her soylenene, fitne ve şÃ‚yialara itibar etmemeleri, duydukları sozleri ve karşılaştıkları hadiseleri tahkik etmeleridir.

Nitekim Kur’an-ı Kerim’de bu mevzuda;

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ جَاءَكُمْ فَاسِقٌ بِنَبَأٍ فَتَبَيَّنُوا أَنْ تُصِيبُوا قَوْمًا بِجَهَالَةٍ

فَتُصْبِحُوا عَلَى مَا فَعَلْتُمْ نَادِمِينَ

“Ey iman edenler, herhangi bir fÂsık size bir haber getirecek olursa, onu iyice tahkik edin, doğruluğunu araştırın. Yoksa, gerceği bilmeyerek bir takım kimselere karşı fenalık edip sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” (HucurÂt Suresi, 49/6)

وَلاَ تَقْفُ مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ

إِنَّ السَّمْعَ وَالْبَصَرَ وَالْفُؤَادَ كُلُّ أُولَئِكَ كَانَ عَنْهُ مَسْئُولاً

Bilmediğin şeyin peşine duşme! Cunku kulak, goz, kalb gibi organların hepsi de sorguya cekilecektir. (İsr Suresi, 17/36)

Allah Rasulu (aleyhissalÂtu vesselÂm) da bu konuda;

كَفَى بِالْمَرْءِ إِثْمًا أَنْ يُحَدِّثَ بِكُلِّ مَا سَمِعَ

“Her duyduğunu başkalarına soylemesi kişiye gunah olarak yeter.” (Sunen-i Ebî DÂvûd; Sahih-i İbn-i HıbbÂn) buyurmaktadır.

Bazen guzel, doğru bir sozu bile vakitsiz ve yerinde olmadan soylemek, nakletmek buyuk hatalara, fitnelere yol acabilir. Kur’an-ı Kerim’de ise fitne hakkında şoyle buyrulmuştur:

وَالْفِتْنَةُ أَكْبَرُ مِنَ الْقَتْلِ

“Fitne, insan oldurmekten bile daha buyuk bir kotuluktur.” (Bakara Suresi, 2/217)

Bu sebeple Bediuzzaman Hazretleri: “Her sozun doğru olsun, her hukmun hak olmalı. LÂkin hakkın olamaz her doğruyu soz etmek. Bunu iyi bilmeli.” (LemeÂt) demektedir. Yutmadan once ciğnemek ne ise, konuşmadan once duşunmek de odur.

Son olarak, mevzumuzu bir hadisi-işerif ile bitirelim:

لَا يَدْخُلُ الْجَنَّةَ قَتَّاتٌ

“Fitne ve fesat icin, insanların arasını bozmak icin soz taşıyanlar cennete giremez.” (Sahih-i Buhari, Sahih-i Muslim)

اَللَّهُمَّ صَلِّ وَسَلِّمْ وَبَارِكْ عَلٰى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ

وَعَلٰى اٰلِه وَأَصْحَابِهِ أَجْمَعِينْ

وَسَلَامٌ عَلَى الْمُرْسَلِينَ

وَالْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

__________________