Mescid-i Dırar;

Sevgili Peygamberimiz zamanında bir takım munafıklar Medine yakınlarında bir mescid inşa etmişlerdi. Maksatları bu yeri bir fitne ve fesat yuvası olarak kullanmak, Muslumanlar aleyhine tuzaklar kurmaktı. Kendileri icin bir karargÂh haline getirdikleri bu mescide Peygamberimizi davet ettiler. Gorunuşte hayırlı bir iş yapmış sayılıyor, asıl gizli ve kotu emellerini saklıyorlardı. Peygamberimiz onların niyetlerini sezmiş, “Şimdi Tebuk Seferi’ne cıkıyorum. Hele bir donelim” buyurmuştu. Tebuk’ten donuldukten sonra munafıklar isteklerini tekrarlayıp, Mescid-i Dırar adını verdikleri bu yere Resûlullah’ı yeniden davet ettiler. Bu arada Tevbe Suresi’nin 107. ve daha sonraki ayetleri nÂzil oldu. Bu ayetlerde yuce Allah: “Zarar vermek, inkÂr etmek, mu’minlerin arasını ayırmak, Allah ve Peygamberine karşı savaşanlara daha onceden gozculuk yapmak uzere bir mescid kurup (Mescid-i Dırar yapıp) “Biz sadece iyilik yapmak istedik” diye yemin edenlerin yalancı olduklarına şuphesiz ki Allah şahittir. Ey Muhammed, O mescide hic girme!” buyurmuştu.

Bunun uzerine Peygamberimizin emriyle Mescid-i Dırar sahabeler tarafından yıkılıp harap edildi. Munafıkların kotu niyetleri belli oldu. Bu olay zulum ve haksızlık uzerine kurulan her şeyin mutlaka yıkılacağını ve Allah’ın ici dışı bir olmayan fesatcıları cezalandıracağını gostermesi bakımından bir ibret levhası olmuştur.

alıntı
__________________