Dua
Dua kulun Rabbine cağrısı O'na yakarması O'nunla konuşması O'na icini dokmesi O'nu yardıma cağırması O'ndan yardım dilemesi O'na muhtac olduğunun itirafı O'nun erişilmez guc ve kudret sahibi olduğunun şuuruyla O'nun her şeye yeteceğinin teslimidir. Dua aracısız olarak Yuce Rab ile iletişim kurmak O'nunla soyleşmektir.

Dua Rab ile kul arasında kurulan bir nevi canlı bağlantıdır. Aracısız olarak kulun Rabbisine icini dokuşu sızlanışı ve yakarışıdır. Dua Rabb'e cağrı ya da Rabb'i yardıma cağrıdır. Dua kulluğun en kestirme yoludur. Rabbena (=Rabbimiz) AllÂhhumme (=AllÂhım) sozleriyle başlayan dua kulun Rabbisi ile diyalogudur. Kulun Rabb'ini hatırlamasıdır O'nu zikridir. Bunun icin dualara ezkÂr(=zikirler) denmiştir. Yine dua kulun Rabbisine sığınmasıdır.

Kur'Ân-ı Kerîm Fatiha duasıyla başlar ve Felak-NÂs dualarıyla sona erer. Dua ile başlayıp dua ile sona eren kitabımızda duanın gereğini ve onemini bildiren Âyetler vardır. Yine Kur'Ân pek cok dua orneği ile doludur. Yuce Allah (c.c.) kendisinden nasıl isteneceği hakkında bilgi vermek icin pek cok peygamber ve salih kulunun yaptıkları duaları bize anlatır. Bu dualar kabul olmuş anlamlı ve ozlu dualardır.


Dua hayatımızı kuşatan/kuşatması gereken bir gercektir. Tıpkı Kitabımızın dua ile başlayıp dua ile sona erdiği gibi insan da doğumundan olumune kadarki surecte dua ile hep ic icedir. Anne-babamız "Allah'ın emri ve Peygamberin kavliyle" diyerek girdiler dunya evine.. Besmeleyle yoğruldu hamurumuz. Ve sonra biz dunyaya geldik. Daha doğar doğmaz kulaklarımıza ezan/kamet okundu dua niyetiyle.

Geldiğimiz bu dunya sınav salonunda Yuce Yaratıcı'nın bizim icin uygun gorup belirlediği bir sure omur sureceğiz. Sınav suresi sona erince ayrılacağız dunyadan. Ardımızdan yine dua niyetiyle namaz kılınacak ve dualar edilecek.
Onemli olan ise bu iki dua demetinin arasını diğer dua demetleriyle susleyip hayatı bir guzel dua buketine donuşturebilmektir.

Duadan en ileri duzeyde sonuc alabilmek icin dua şuurunun oluşması gerekir. Bunun icin de kimden neyi ne zaman ve nasıl isteyeceğimiz son derece onemlidir. Bu bilincin oluşması icin oncelikle bir dua orgusu olan Kur'Ân'ı cokca okumak sonra da ağzı dualı bir insan olan Peygamberimizi tanımak gerekir. Kısaca Yuce Allah'ın ve Hz. Peygamber'in bizlere sunduğu dua orneklerinden faydalanmak gerekir. Kırk Yaş Duası

İşte Kitabımızın bize sunduğu dua orneklerinden birisi de insanın ozellikle kırk yaşına basınca yapması gereken şu duadır:

Biz insana anne ve babasına guzel muamele etmesini emrettik. Zira annesi onu nice zahmetlerle karnında taşımış ve nice gucluklerle doğurmuştur. Cocuğun anne karnında taşınması ve sutten kesilmesi otuz ay surer. Nihayet insan gucunu kuvvetini bulup daha sonra kırk yaşına girince "Ya Rabbî!" der. "Gerek bana gerek anneme babama lutfettiğin nimetlerine şukur yoluna beni sevket. Senin razı olacağın makbul ve guzel iş yapmaya beni yonelt ve bana salih dine bağlı makbul nesil nasib eyle! Rabbim! Senin kapına dondum ben sana teslim olanlardanım." Işte Biz onların yaptıkları en guzel işlerini taatlerini kabul edip gunahlarını affedeceğiz. Bunlar cennetlikler arasındadırlar. Bu onlara soz verilen gercek bir vaaddir.

Fakat bir de oyleleri var ki kendisini imana dÂvet eden anne ve babasına: "Of be! Yetti artık! Benden once nice nesiller olup de geri donmediği hÂlde siz beni mezarımdan dirilip cıkarılmakla mı korkutuyorsunuz! derken onlar: Allah'a sığınıp yalvararak oğullarına: "Yazık ediyorsun kendine! derler imana gel Allah'ın vÂdi elbette gercektir." O ise yine de: "Bu Âhiret inancı eskilerin masallarından başka bir şey değildir" diye diretir. Işte onlar kendilerinden once insanlardan ve cinlerden gelmiş gecmiş topluluklar icinde haklarında azap hukmu kesinleşmiş olanlardır. Cunku onlar husrana uğramış kimselerdir.

Herkesin yaptığı işlere gore dereceleri vardır. Sonucta Allah onlara işlerinin karşılığını tam tamına odeyecek onlar asla haksızlığa mÂruz kalmayacaklardır. (AhkÂf/46: 15-19)

Âyetlerde iki evlÂat tipinin karşılaştırılması yapılmaktadır. Bunlardan biri hayırlı diğeri ise hayırsız evlÂttır. Once nimetlere şukreden kendine anne-babasına ve nesline dua eden tevbe eden Musluman evlÂt tiplemesi yapılarak insanlar ona yonlendirilmekte ardından da hayata gelmesine sebep olan anne-babası ile bile iyi gecinemeyen onları incitip uzen Diriliş/Hesap Gunu'nu imkÂnsız goren ve Allah'ın uyarılarına "eskilerin masalları" diyen kotu ve hayırsız evlÂt portresi cizilerek boyle olmama konusunda insan uyarılmaktadır.

Âyette gecen ve ozellikle kırk yaşında okunması tavsiye edilen Âlimlerin bilhassa cocuğu haylaz ve yaramaz olan anne-babalara cokca okumayı tavsiye ettikleri bu (Kurtubî el-CÂmi' 16:194) duanın metni şoyledir:
وَوَصَّيْنَا الإِنسَانَ بِوَالِدَيْهِ إِحْسَانًا حَمَلَتْهُ أُمُّهُ كُرْهًا وَوَضَعَتْهُ كُرْهًا وَحَمْلُهُ وَفِصَالُهُ ثَلاَثُونَ شَهْرًا حَتَّى إِذَا بَلَغَ أَشُدَّهُ وَبَلَغَ أَرْبَعِينَ سَنَةً قَالَ رَبِّ أَوْزِعْنِي أَنْ أَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّتِي أَنْعَمْتَ عَلَيَّ وَعَلَى وَالِدَيَّ وَأَنْ أَعْمَلَ صَالِحًا تَرْضَاهُ وَأَصْلِحْ لِي فِي ذُرِّيَّتِي إِنِّي تُبْتُ إِلَيْكَ وَإِنِّي مِنَ الْمُسْلِمِينَ

Kırk Yaşın Onemi
Kırk yaş sinn-i kemal yani olgunluk yaşıdır. Insan kırkına basınca maddî ve manevî aklî ve bedenî birikim ve donanıma sahip olarak kemale erer. Peygamberimiz başta olmak uzere pek cok peygambere peygamberlik vazifesi kırk yaşında verilmiştir. Pek cok ilim adamı kırk yaşından sonra eser yazmaya başlamıştır. Dua ille de kırk yaşa gelince yapılacak diye bir şey yok ama kırk yaşa ozellikle vurgu yapılmıştır. Zaten Âyette ruşd cağında da bu duanın yapılması gereği vurgulanmıştır. Ruşd cağının 13 18 25 33 yahut 40 yaş olabileceği konusunda goruşler vardır (Razî Tefsir 28:16).

Kırk yaş ortalama insan omrunun ortasıdır. Insan bu cağda gecmişindeki birikimlerinden hareketle geleceğe donuk hazırlıklara daha yoğun bir bicimde yonelir. Bazılarında bu cağdaki bu sorgulama ve kararsızlık ceşitli bunalımlara sebep olabilmektedir. Bu yuzden kırk yaş sendromu kırkından sonra azma literaturumuzde meşhurdur.

İnsan genellikle kırk yaşına basınca cocukları yetişmiş olur ve acısı tatlısıyla anne baba olmanın ne demek olduğunu daha iyi anlamaya başlar.
Kırk sayısının daha başka ozel sebepleri de olabilir. Nitekim kulturde kırk rakamına ceşitli anlamlar yuklenmiştir. Kur'Ân'da kırk sayısı uc yerde biri Hz. Musa'nın Tûr'da gecirdiği kırk gece ile ilgili olarak (Bakara 2/51); ikincisi Israiloğullarının kırk yıl colde perişan bir hÂlde dolaşması anlatılırken (Maide 5/26); bir yerde ise yazımızın konusu olan dua ile ilgili olarak (Neml 27/19) gecer.

Duadaki Mesajlar
Rabbimiz hem bizi dua etmeye yonlendiriyor hem de bize dua oğretiyor. O'nun oğrettiği dualar son derece anlamlı kapsamlı ve yerli yerince kelime ve cumlelerden oluşmuştur. IlÂhî kaynaklı dualar kabul edilmeye lÂyık ve en yakın dualardır. Bu yuzden onlardan cokca yararlanılmalıdır. Zaten aynı dua Kur'Ân'da az bir farkla Hz. Suleyman'ın duası olarak da bizlere sunulur (Neml/27: 19).

Duada once Yuce Allah'ın uzerimizdeki nimetleri hatırlanıyor o nimetlere gereği gibi şukretme imkÂnı isteniyor. "Senin nimetin" denilerek nimetin gercek sahibine dikkat cekiliyor. Gercek şukur nimetin nimet olduğunu bilmek nimetin asıl sahibini tanımak nimeti asıl sahibinin olculeri doğrultusunda kullanmak nimet sahibine dilimizle teşekkur etmek nimetin elimizden alınıvereceğini duşunmek lÂyıkıyla şukredebilmek icin Yuce Allah'tan yardım istemekle olur.

İkinci olarak duada anne-babamıza bahşedilen nimetler hatırlanıyor ve onlara da lÂyıkıyla şukredebilme arzusu dile getiriliyor. Anne babamız da nimetlerin en buyuğu evlÂt olarak biz de onlar icin buyuk nimetleriz. Bu nimetlere şukredebilmek icin ise anne babanın kıymeti bilinmeli onların haklarına riayet edilmeli onlara of bile denmemeli her bakımdan onlara kol kanat germeli onlara yaraşır evlÂt olmalı ve nihayet onlara dua etmeli.

Ucuncu olarak Cenab-ı Allah'ın hoşnut olacağı salih amel işleyebilme konusunda O'nun yardımı isteniyor. Her zaman ve her yerde salih davranışların insanı olmak son derece onemlidir. Salih amel hem kişinin kendisine hem de başkalarına yararı olan ve Yuce Allah'ın razı ve hoşnut olacağı tum davranışlardır. Allah'ın ve kulların haklarına riayet edilerek yapılan tum davranışlar bu kavramın icerisine girer. Salih davranış sulh ve ıslah merkezli her harekettir. Onunla kişi hem kendini hem de başkalarını ıslaha calışır. Toplumda salih davranışların yaygınlaşması ic barışın esenliğin ıslahın yaygınlaşması demektir.

Dorduncu olarak "bana salih dine bağlı makbul nesil nasib eyle; zurriyetimi benim icin ıslah eyle" isteği geliyor. Coluk cocuğumuzun iyi olması icin yapılması gerekenleri yaptıktan sonra dua etmeli. Neslimizin salihlerden olması onemli ama onların salihliğinden bizim de yararlanmamız daha da onemli ve guzel. Nice dindar evlÂtlar vardır anne babalarına hayrı yok onlara dargındır. Yahut anne baba cocuğu doğru yola gelmeden salih davranışlarınadamı olmadan dunyadan goc etmiştir. Duada "evlatlarımız salih olsun onların bu guzelliklerinin bilhassa ahirette bize de yararı olsun" deniyor.

Beşinci olarak tevbe geliyor. Tevbe kulun Allah'a donmesi gunahı bırakıp O'na itaata yonelmesi gunahı icin O'ndan af dilemesidir. Kişi insan olması hasebiyle her zaman olduğu gibi anne-baba olurken cocuklarını yetiştirirken de yapması gerekenleri yapmamış yahut eksik yapmış olabilir. Işte tum bu eksikliklerden dolayı tevbe. Işlediğim gunahlarımın affı icin tevbe işleme ihtimali olan gunahlara duşmeme konusunda Allah'ın yardımı icin tevbe.

Son olarak Musluman olduğumuzu teyit ve te'kid ediyoruz. O'na teslim olduğumuzu her şeyimizle O'nun olduğumuzu ilan ediyoruz. Zira Musluman yaşamak kadar Musluman olarak dunyadan goc etmek de onemlidir. Onun icin "canımı iyiler safında Musluman olarak al beni salihlerin arasına kat!" diye duada bulunmalı bu duaları dilimizden hic eksik etmemeliyiz.

Sonraki Âyetlerde ise hayırsız evlÂt ve onun ozellikleri anlatılıyor.. Bu Âyette hayırlı evlÂt portresi cizildi ardından hayırsız evlÂt profili ciziliyor. Karşılaştırmalı olarak iki tip sunularak hayırlı evlÂt olmaya yonlendiriliyor. Sonucta her insan birilerinin evlÂdıdır. Buna gore her evlÂt iyi olsa herkes iyi olacaktır. Toplumun iyi olması evlÂtların iyi olmasına bağlıdır.
O hÂlde Rabbimizin bize sunduğu bu anlamlı duayı kuşanalım onu dilimizden ve gonlumuzden hic duşurmeyelim.


Anne-baba insanın en başta hurmet edeceği kudsî iki varlıktır. Onlara hurmette kusur eden Hakk'a karşı gelmiş sayılır. Onları hırpalayan er-gec
hırpalanmaya maruz kalır.
* * *
İnsan daha kucuk bir canlı halinde var olmaya başladığı gunden itibaren hep anne-babanın
omuzlarında ve onlara bÂr olarak gelişir. Bu hususta ne peder ve vÂlidenin cocuklarına karşı olan
şefkatlerinin derinliğini tÂyine ne de onların
cektikleri sıkıntıların sınırını tesbite imkÂn yoktur. Bu itibarla onlara hurmet ve saygı hem bir insanlık borcu hem de bir vazifedir.
* * *
Ebeveynin kadrini bilip; onları
Hakk'ın rahmetine ulaşmaya vesîle sayanlar bu dunyada da oteler otesinde de en talihlilerdendir. Onların varlıklarını istiskÂl edip hayatlarına karşı bıkkınlık gosterenler ise surum surum olmaya namzet bir kısım uğursuzlardır.
* * *
İnsan peder ve vÂlidesine karşı hurmeti nisbetinde Yaratıcısına karşı da hurmetkÂr sayılır. Onlara hurmeti olmayanın Allah'a (c.c.) da hurmet ve
saygısı yoktur. Gunumuzde ne garip tecellilerdendir ki sÂdece Allah'a karşı saygısız olanlar değil O'nu sevdiğini iddia edenler bile anne ve babalarına
isyandan geri kalmamaktadırlar..!
* * *
EvlÂt anne ve babasına fevkalÂde hurmetli
ve itaatli; onlar da en az onun cismaniyetine
verdikleri ehemmiyet kadar kalbîve ruhîhayatına da ehemmiyet verip onu bir an evvel en maharetli
hekimlerin terbiyesine teslim etmelidirler.
cocuğunun kalb ve rûhunu unutan anne-baba ne cÂhil boyle bir gorgusuzluğe kurban giden cocuk ne tÂlihsizdir..!
* * *
Anne-babanın hukukunu hice sayan ve onlara
isyan eden evlÂt "insan bozması bir canavar"
cocuğun mÂnevîhayatını garanti etme gayretinden mahrum ebeveyn de merhametsiz birer
gaddardırlar. Ve hele cocuk yolunu bulup
kanatlandıktan sonra onu felc eden
anne ve babalar..!




Doc. Dr. Ali Akpınar

__________________