Daha Samimi ve Daha Cok İnanarak Dua Etmek...
"Allah dilemedikce siz dileyemezsiniz...." (İnsan Suresi, 30)
Duanın sırrı nedir?
Dua nicin onemli bir ibadettir?
Duayla yapılan işlerin bereketi nereden kaynaklanır?
Yuce Allah'ın her duaya icabet ettiğine kesin olarak iman etmek neden onemlidir?
Peygamberlerimiz Rabbimiz'e nasıl dua ederlerdi?
Yuce Allah insana, dilediği her konuda Kendisi'nden yardım isteme ve dua edebilme imkanı vermiştir. Ve Allah, samimi kullarının dualarına kesin olarak karşılık vereceğini vaat etmiştir. (Bakara Suresi, 186) İnsan icin bu, Allah'ın cok buyuk bir lutfu ve nimetidir.
Ancak samimiyette cok buyuk bir sır gizlidir. Bir insan bir olayın gercekleşmesini gercekten samimi olarak cok isteyebilir ve bunu cok fazla isteyerek Allah'a dua edebilir. Fakat duada aranılan samimiyet bu değildir. Buradaki, insanın sadece o istediği şeye odaklandığı ve onu istemede yaşadığı samimiyettir. Duada asıl gereken samimiyet ise, Allah'a karşı duyulan cok guclu samimiyettir. Allah'ı cok sevmek, Allah'a cok guvenmek, Allah'ın sozlerine ve vaadlerine hic şuphe duymadan inanmak, Allah'ın sonsuz akıllı olduğunu bilmek ve Allah'ın en guzelini yaratacağından kesin emin olmak...
Bir insan Allah'ın sonsuz gucunu, sonsuz aklını, sonsuz sevgisini, sonsuz şefkat ve merhametini, sonsuz lutufkarlığını, sonsuz affediciliğini ve dilediği an dilediği her şeyi hic sebepsiz yaratabileceğini gereği gibi takdir edebiliyorsa ve tum bu gerceklere olan inancında asla şupheye yer vermiyorsa, işte ancak o zaman bu kimse samimi dua edebilir.
Yalnızca Caresiz Kaldığında Dua Etmek Buyuk Bir Gaflettir
Toplumda Allah'a gereği gibi inanmayan, fakat şupheyle de olsa (Allah'ı tenzih ederiz), zaman zaman Allah'ın adını anan pek cok insan vardır. Bu kimseler Allah'a gercekten inanmadıklarını, Allah'a ibadet etmeyerek ve Kuran ahlakını yaşamayarak acıkca ortaya koyarlar. Ancak dunyadaki şartlar dahilinde bir konuda istedikleri sonucu elde edemeyeceklerini gorduklerinde ya da sıkıntı, zorluk, hastalık gibi sorunlarla karşılaştıklarında Allah'ın ismini anmaya başlarlar. Ancak elbetteki aranılan samimiyet burada yoktur. Bu sadece, icerisinde bulunduklarını duşundukleri acmazdan kurtulmak icin, insanların gecici ve yuzeysel olarak Allah'a yonelmeleridir.
Sonsuz kudret sahibi olan Allah Kuran'da bu gibi insanların tavrını bircok ayetle haber vermiştir. Normal şartlarda (Allah'ı tenzih ederiz) Allah'ı hic duşunmeyen, Allah'ı hic anmayan; Allah'a şukretmeye, Allah'a ibadet etmeye, Allah'tan korkup sakınmaya hic gerek duymayan bu insanlar, zahiren caresiz olduklarını hissettikleri anlarda, 'yalnızca Allah'ın adını anıp, yalnızca Allah'tan yardım dilemektedirler'. Bu gercek Kuran'da şoyle bildirilmiştir:
"De ki: "Sizi karanın ve denizin karanlıklarından kim kurtarmaktadır ki, siz (acıktan ve) gizliden gizliye ona yalvararak dua etmektesiniz: -Andolsun, bizi bundan kurtarırsan, gercekten şukredenlerden oluruz." De ki: "Ondan ve her turlu sıkıntıdan sizi Allah kurtarmaktadır. Sonra siz yine şirk koşmaktasınız."" (En'am Suresi, 63-64)
Ayetlerde bildirilen insanlar, Allah dualarına karşılık verip uzerlerindeki sıkıntıyı kaldırdığında, hemen imansızlıklarına ya da şirk icerisindeki hayatlarına geri donerler. Allah'ın yaratmadaki sonsuz gucunu, kullarına olan yakınlığını, sevgisini, şefkatini, koruyup kollamasını cok acık gordukleri halde, yine de samimi olmaz ve gercek anlamda iman etmezler.
Allah'ın Her Duaya İcabet Ettiğine Kesin Bir İmanla İman Etmeme Hatası
Kimi insanlar da Allah'a iman eder ve gun boyu, Allah'ın bu isimlerinin tecellilerini hayatlarında acıkca gorurler. Allah'ın ne kadar buyuk lutuf sahibi olduğunu, iman edenlere ne kadar guzel bir hayat sunduğunu, her bir insana ne kadar eşsiz nimet ve rızıklar verdiğini cok acık olarak fark ederler. Ancak yine de dua ederken, bazen bu gerceklerden gaflete duşer; 'Allah'ın dualarına kesin olarak icabet edeceğine olan inanclarını' tam olarak muhafaza edemezler. Olayları Allah'ın sonsuz gucune gore değil de, dunyadaki şartlara, olayların gelişimine, teknik gerceklere bakarak değerlendirirler. Kendi akılları doğrultusunda, hayat ve yaşanacak olaylar hakkında kesin teşhislerde bulunur ve kendilerine gore belirli cıkarımlar yaparlar. Orneğin '2+2 toplanırsa, kesin olarak 4 eder; ve bu iki rakamdan bunun dışında da bir sonuc cıkması mumkun değildir' gibi teknik teşhislerde bulunurlar. Ve bu teknik gerceklere olan inanclarını dualarına da yansıtırlar. Allah'tan bir şey isterken, gercekte dunya şartlarında bunun mumkun olmayacağına dair neredeyse kesin bir inanc icerisindedirler.
(Allah'ı tenzih ederiz) Bu inanctaki insanlar Allah'a, 'Ya olursa' mantığıyla dua etmektedirler. 'Ben bu olayların nasıl gelişeceğini biliyorum, sonuc kesin şu şekilde olur, ama ben yine de belki aksi olur diye dua edeyim' gibi bir anlayışla Allah'a yonelmektedirler. Bu duşunceleriyle, aslında kendi teşhislerinin gercekleşmesi icin dua ettiklerinin farkında değillerdir. Cunku boyle bir insanın asıl inandığı ve desteklediği fikir, kendi teşhisleridir. İstediği şeylerin gercekleşmesi icin gerekense, bunun tam tersidir: Allah'a cok kesin olarak guvenerek ve Allah'ın istediği her şeyi yaratabileceğine cok fazla inanarak dua etmek...
Samimi imanın ve samimi duanın en onemli şartlarından biri, insanın kendine ait, dunya hayatının gorunen yuzune aldanarak yaptığı teşhislerini kafasından atmasıdır. Allah'ın sonsuz aklının yanında, kendisinin cok sınırlı ve yuzeysel bir akla sahip olduğunu bilmesidir. Ve Allah'ın dilediğini yaratmadaki sonsuz gucunun yanında, kendi acizliğini gormesidir. Olayların dıştan gorunen yuzuyle, bunların ardında gizlenen gerceklerin aynı olmadığını ve bunları ancak Allah'ın bilebileceğini kavramasıdır. Teknik gerceklere bakarak yaptığı teşhislerin coğu zaman aldatıcı olabileceğini, Allah'ın gucunun tum bunların ustunde olduğunu anlamasıdır. Bir insan kalbinde Allah'a karşı derin bir sevgi, guven ve teslimiyet yaşıyorsa, Allah'ın bu insan icin, her olayı olabilecek en guzel, en hayırlı şekilde sonuclandıracağını unutmamasıdır. Allah'ın, sıkıntı ve ihtiyac icerisinde olan samimi bir kulunu, mutlaka rahmetiyle kuşatacağından emin olmasıdır.
Peygamberlerimiz Nasıl Dua Ederlerdi?
Dua etmek, Allah'a teslim olmanın bir yoludur ve insanların tamamı duaya muhtactır. Bunun en hikmetli ornekleri ise, Kuran'da bildirildiği uzere, tum Peygamberlerin her konuda Allah'a yonelerek O'na dua etmeleridir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in ve diğer tum Peygamberlerin dualarında, hem Allah'a olan teslimiyetlerini, Allah'ı tek dost ve yardımcı olarak gorduklerini, hem de Rabbimiz'in şanını en guzel isimleri ile yucelttiklerini goruruz.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'in Duaları
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'in dualarında Allah'ı sıfatları ile birlikte anmanın en guzel ornekleri gorulmektedir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)'in dualarının bildirildiği ayetlerden biri şoyledir:
"De ki: Ey mulkun sahibi Allah'ım, dilediğine mulku verirsin ve dilediğinden mulku cekip-alırsın, dilediğini aziz kılar, dilediğini alcaltırsın; hayır Senin elindedir. Gercekten Sen, her şeye guc yetirensin." (Al-i İmran Suresi, 26)
Rivayetlerde de, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in Rabbimiz'e kendisine guzel bir ahlak ve iyi bir huy vermesi icin dua ettiği belirtilmektedir:
"Allah'ım! Yaratılışımı ve ahlakımı guzelleştir. İlahi! Beni ahlakın kotulerinden uzaklaştır." (Tırmizi, İmam Ahmed ve Hakimden; Huccetul İslam İmam Gazali, İhyau Ulumid-din, 2. cilt, Ceviri: Dr. Sıtkı Gulle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 789)
Hz. Nuh (a.s.)'ın Duası
Kuran'da, yıllar boyunca, ornek bir kararlılıkla kavmini tevhid dinine cağıran Hz. Nuh (a.s.)'ın sabrı, ovgu ile bildirilmiştir. Hz. Nuh (a.s.), kendisine ve yanındaki muminlere duşmanlık gosteren kavmine karşı kararlılıkla mucadele etmiştir. Hz. Nuh (a.s.)'ın icinde bulunduğu her turlu durumda Allah'a yonelmesi, O'nun yardımını umarak samimiyetle dua etmesi ise muminler icin buyuk bir ornektir. Bir ayette Hz. Nuh (a.s.)'ın icinde bulunduğu durumu Allah'a bildirdiği ve şoyle dua ettiği haber verilmiştir:
"Sonunda Rabbine dua etti: "Gercekten ben, yenik duşmuş durumdayım. Artık Sen (bu kafir toplumdan) intikam al."" (Kamer Suresi, 10)
Allah, Hz. Nuh (a.s.)'ın bu duasını kabul etmiş ve ileride kopacak olan Tufan'a hazırlık yapmasını emretmiştir. Hz. Nuh (a.s.) yakında herhangi bir deniz veya gol olmamasına rağmen Allah'ın emri uzerine buyuk bir gemi yapmaya başlamıştır. Geminin yapımı sırasında kavmi kendisine manevi baskı yapmaya devam etmiştir. Zamanı geldiğinde ise Allah'ın vaadi gercekleşmiş ve tufan felaketi meydana gelmiştir.
Hz. Yunus (a.s.)'ın Duası
Kuran'da bu değerli Peygamberimizin, kavminden, cağrılarına cevap vermedikleri icin ayrıldığı bildirilmektedir. (Saffat Suresi, 139-142) Ayetlerde bildirildiği uzere, bunun ardından Hz. Yunus (a.s.)'ın binmiş olduğu gemide yolcular arasında kura cekilmiş ve kura sonucunda onun denize atılmasına karar verilmiştir. Denize atılan Hz. Yunus (a.s.), dev bir balık tarafından yutulmuştur. Bu olayların uzerine Hz. Yunus (a.s.) Allah'a sığınıp dua etmiştir. Yuce Allah, Kuran'da bu olayı şoyle haber vermiştir:
"Balık sahibi (Yunus'u da); hani o, kızmış vaziyette gitmişti ki; bundan dolayı kendisini sıkıntıya duşurmeyeceğimizi sanmıştı. (Balığın karnındaki) Karanlıklar icinde: "Senden başka İlah yoktur, Sen yucesin, gercekten ben zulmedenlerden oldum" diye cağrıda bulunmuştu. Bunun uzerine duasına icabet ettik ve onu uzuntuden kurtardık. İşte Biz, iman edenleri boyle kurtarırız." (Enbiya Suresi, 87-88)
Ayetlerde bildirildiği uzere Hz. Yunus (a.s.), duasında icinde bulunduğu durumu samimi olarak itiraf etmiştir. Allah'a dua etmiş, sabırla yardım etmesini beklemiştir. Sonsuz merhamet sahibi Rabbimiz, Hz. Yunus (a.s.)'ın tevbesini kabul etmiş ve duasına icabet ederek onu balığın karnından kurtarmıştır.
Hz. Eyup (a.s.)'ın Duası
Kuran'da Hz. Eyup (a.s.)'ın sabrı muminlere ornek olarak bildirilmiştir. Allah'tan vahiy alan ve secilmiş bir kul olan Hz. Eyup (a.s.) (Nisa Suresi, 163), ciddi bir sıkıntıya yakalanarak zor bir donem gecirmiştir. Ancak icinde bulunduğu her turlu ağır şarta rağmen, daima sabırlı ve Allah'a olan tevekkullu tavrı ile muminlere ornek olmuştur. (Sad Suresi, 44) Bu kutlu Peygamberimizin icli duası bir ayette şoyle bildirilmiştir:
"Eyup de; hani o Rabbine cağrıda bulunmuştu: Şuphesiz bu dert (ve hastalık) beni sarıverdi. Sen merhametlilerin en merhametli olanısın." (Enbiya Suresi, 83)
Yuce Allah'ın, salih kullarından biri olan Hz. Eyup' (a.s.)'ın duasına icabet ettiği ise bir Kuran ayetinde şu şekilde bildirilmektedir:
"Boylece onun duasına icabet ettik. Kendisinden o derdi giderdik; ona Katımızdan bir rahmet ve ibadet edenler icin bir zikir olmak uzere ailesini ve onlarla birlikte bir katını daha verdik." (Enbiya Suresi, 84)
Samimi Edilen Duaların Dunyada da Ahirette de Karşılığı Vardır
Peygamberlerimizin kıssalarında da gorduğumuz uzere Allah Kuran'da, dilediği takdirde herşeyin mumkun olabileceğini insanlara cok acık olarak gostermektedir. Allah en zor anlarda; hicbir cıkış yolunun olmadığına dair cok net deliller oluşan olaylarda dahi, hic beklemedikleri yerlerden kullarına yardımını ulaştırmaktadır. Allah dilediğinde cok az bir topluluğu, cok fazla sayıdaki insanlara galip getirmektedir. Firavun'un askerleriyle denizin suları arasında sıkışıp kalan İsrailoğullarına ve Hz. Musa (a.s.)'a Allah hic ummadıkları şekilde bir kurtuluş yolu acmaktadır. Yaşı ilerlediği ve hanımı da doğuma elverişli bir yaşta olmadığı halde, Allah, kutlu Peygamberi Hz. Zekeriya (a.s.)'a soyunu surdurecek bir cocuk vermektedir. Allah bir balığın karnındaki Peygamberi Hz. Yunus (a.s.)'a oradan cıkıp kurtulma imkanı yaratmaktadır. Allah, kimsenin goremeyeceği bir kuyunun dibine bırakılan Peygamberi Hz. Yusuf (a.s.)'a oradan kurtulacağı bir fırsat yaratmaktadır. Kuran'da Allah'ın sonsuz yaratma gucune ve samimi kullarına olan yardımlarına dair daha pek cok haber verilmiştir. Tum bu orneklerin bir hikmeti de, insanların Allah'ın sonsuz gucunu, sonsuz rahmetini ve dilediğinde insanlara hic ummadıkları yerlerden yardımını ulaştırabileceğini kavramalarıdır.
Allah, Kendisi'ne gonulden bir samimiyetle inanan; kayıtsız şartsız, hicbir şuphe duymadan, tam bir teslimiyetle guvenen bir kimsenin dualarına icabet edeceğini Kuran'da şoyle haber vermiştir:
"Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Oyleyse, onlar da Benim cağrıma cevap versinler ve Bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar." (Bakara Suresi, 186)
Kaynak: İlmi Araştırma Dergisi, Kasım 2010
Bu yazı Dini Yazılar Email Grubu'ndan gonderilmiştir.
diniyazilar.awardspace.com
__________________
Daha Samimi ve Daha Cok İnanarak Dua Etmek
Dini Bilgiler0 Mesaj
●20 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Daha Samimi ve Daha Cok İnanarak Dua Etmek
-
13-09-2019, 05:43:20