Tamamı yeşil ekran teknolojisiyle cekilen kurmaca filmlerin arasına bir yenisi daha eklendi. Mutant Gunlukleri’nin DVD’si raflarda!
İsvec’te bir kutu oyunu (boardgame) olarak piyasaya surulen “Mutant Gunlukleri”, Grosvenor Park şirketinin zekasıyla bir sinema filmine donuşturuldu. Yonetmenlik koltuğunda ikinci filmini ceken Simon Hunter var. Başrollerde ise Hellboy’dan tanıdığımız Ron Perlman ile “Mavi Korku” (“Deep Blue Sea”), “İnfazcı” (“The Punisher”) ve “Olduren Sis”in (“The Mist”) kahramanı Thomas Jane mevcut. Onlara, “Daha Hızlı Daha Ofkeli” (“2 Fast 2 Furious”), “Gunah Şehri” (“Sin City”) ve “Olu ya da Diri”nin (“DOA: Dead or Alive”) seksi yıldızı Devon Aoki de eşlik ediyor.
“Mutant Gunlukleri”, aslında zombi filmlerinde zombinin yerine mutantların gecmesi olarak algılanabilecek bir hikaye iskeletine sahip. 2707 yılında dunyanın dort şirket tarafından yonetildiği bir donemde geciyor. Bunlardan birinin kahramanı, yıllar once yeraltından cıkan ve insanları mutanta geviren ‘makine’yi durdurur. Ancak makine yeniden acığa cıkınca dort şirket bir araya gelmek zorunda kalır. Yani bir hayli ilginc bir ‘biliimkurgu distopyası’ mevcut burada. Kıyamet sonrası bilimkurgunun “Terminator”vari yorumu diyebiliriz.
Film ise “300” ve “Gunah Şehri”nin tamamının arkasındaki yeşil ekran teknoloji ile uretilmiş. Yani HD ile cekilmesinin yanında insanlar dışındaki varlıkların ve mekanın tamamı efektlerle orulu. Bunun uzerine ise elbette o donemi yansıtan renkler eklenmiş. Ancak bu dunyanın fazlasıyla ‘gercek dışı’ ve ‘farklı’ durmasına karşın, hikaye ilerledikce klişelerle orulmesi kacınılmaz oluyor.
Bu sebeple de “Mutant Gunlukleri”, ciddi meselelere girebilicekken bilgisayar olmasa da bir ‘oyun’ uyarlaması işlevi gorduğu icin bir sure sonra kendini tekduze sonuclara bırakıyor. Yine de ilginc bir seyirlik vaat ettiğini ve boş bilimkurgulardan ayrıldığını da ekleyelim.
Greenaway’in en onemli filmi!
İngiliz sinemasının 30 yıllık ustası Peter Greenaway imzalı “Aşcı, Hırsız, Karısı ve Aşığı” (“The Cook, The Thief, His Wife & Her Lover”) da ne mutlu ki bu hafta raflardaki yerini alıyor. 1989 tarihli filmin klasikleştiğini bugun daha iyi anlamak mumkun. Zira kapitalizmin acgozluluğunu postmodern bir yolla anlatan yapıt, kimi izleyiciyi yabancılaştıran anlatım oyunlarıyla ve ilginc alt metinleriyle katıksız bir başyapıt!
Bir tren makinisti olan 60 yaşlarında O’Horten’ın hikayesi, İtalyan Yeni Gercekciliği eğiliminin ornekleri kıvamında anlatılıyor. “Yumurtarlar”, “Mutfak Hikayeleri” gibi filmleriyle dikkat ceken Norvecli Bent Hamer imzalı “O’Horten”, sinemalarda vizyona girmeden once raflarımıza giriyor. Minimalist sinema anlayışı, yonetmenlik sanatının zirvelerine ulaşması ve Norvec halkının sosyal yapısını ele alış şekliyle dikkat cekici bir eser.
Kaynak:HT
__________________