ALLAH'IN RIZASI İCİN CALIŞMAKTAN DAHA BUYUK BİR KAZANC YOK İSE, BU İDDİANIN GEREĞİ OLARAK SÂDIKLARDAN OLUNUZ!
Allah'a hamd-u sen ve O'nun elcisi Hz. Muhammed aleyhisselÂm Efendimize salÂt-u selÂm ve tum mu'min kardeşlerimize dua'dan sonra, konumuza ozetle başlayalım.
İsmiyle musemma guzel kullardan olunuz. İsimleri vasıflarına, sozleri ozlerine, eylemleri soylemlerine uymayan kişilikte hareket tarzından sakınınız! Amelî ve itikÂdî bakımdan nifÂk icinde olmaktan şiddetle uzak durunuz! Yaptıklarınızı cok ve onemli sanıp kendinizi dev aynasında gormeyiniz! Az verip cok sanmayınız veya az verip cok soylemeyiniz ve başa kakmayınız. BÂtıl yolda olduğunuz halde kendinizi tezkiye edip/temize cıkarıp nefislerinizi aklamayınız. Kotu işlere devam ettiğiniz halde, iyi işler yaptığınız vehmine kapılmayınız! Gecmişte kınanmış olan zÂlimlerin amellerini taklit etmeyiniz. Atalarınızın dinine değil, Allah'ın dinine tÂbi olunuz. Halkın beğenisine değil, HÂlık'ın rızasına tÂlip olunuz. Sahte sevgi ve aşklarla kendinizi avutmayınız. Gercek sevginin ve son Şeriat'in baş muallimi olan Hz. Muhammed'in Sunnetini oğrenerek, en cok Allah'ı seven ve Allah'ın da kendilerini sevdiği gercek aşıklardan olmaya gayret ediniz! FÂni sevdalarda yok olmak yerine, BÂkî olan Allah'a kulluk ile hayat bulunuz. Guzel konuşan, guzel yazan ve insanların dikkatini ceken kimseler olmaya değil, guzel amel işleyen Muslumanlar olmaya onem veriniz. Velev ki, insanlar sizin değerinizden gÂfil bile olsa, siz Allah'ın sizi sevmesini onemseyiniz. Nefsinizden ya da neslinizden ilim ehli mubarek insanlar yetişmesi icin calışınız. Faydalanılan ilim, hayırlı zurriyet ve kalıcı hayırlar yapma uğrunda birbiriniz ile yarışınız. Mal biriktirme ve makam elde etme uğrunda değil, hayır yolunda koşuşturun. Velev ki, o yolda kimse olmasa dahi, siz o yolun mudÂvimleri olunuz. İlim, hayatınızın ekseninde olsun. İlmi, sosyal aktivite, piknik zamanı veya cay sohbeti gibi gereksiz, 'olsa da olur, olmasa da olur' turunden bir uğraş olarak gormeyiniz! İlim oğrenip, hem nefsinizi, hem neslinizi, hem de cevrenizdeki insanları ateşten kurtarmak icin calışınız, Allah'ın Ayetlerini insanlara tebliğ ediniz. İslam'ı anlatmayı gereksiz bir iş olarak kabul etmeyiniz. İnsanlara hitap ederken hikmet, guzel oğut, guzel soz ve guler yuz ile yaklaşım gosteriniz. İnsanların patavatsızlıklarına tepkiniz, sizi Âdil hareket etmekten uzaklaştırmasın. Devamlı sabırla, teennî ile, merhamet ve anlayış ile hareket ediniz. İmtihanın temel gayesinin yalnızca Allah'a iman etmek olduğunu asla aklınızdan cıkarmayınız. Bu ulvî gayeden uzaklaşmış olan insanların cehenneme gitmelerine engel olmak adına, onlarla guzel ilişkiler kurunuz. Asla nefsî bir tutum icine girmeyiniz. CÂhiller sizi uzseler de, kırsalar da, haksızlık etseler de, yanlış konuşsalar da, siz doğru olunuz, doğruları konuşunuz. Tevhid'siz bir hayatınız olmasın. Tevhid'den habersiz insanların olduğu bir dunyada rahat uyku ve gamsız bir hayat yaşamak ancak gÂfillerin işidir. CÂhil olmaktan sakındığınız gibi, gÂfil ve şuursuz olmaktan da sakınınız! Her konuda Allah'ın irÂdesine boyun eğin ve ancak Muslumanlar olarak olun!
Konuyu ozetleyen bu girizgÂhtan sonra, kısa nasihatlerimize gecebiliriz.
İsmen İdris, amelen İblis, konuşurken hatip, yaparken hatap olmayınız!
Bu tip insanların cusseleri gosterişli, konuşmaları da kendilerini dinlettirecek kadar cazip ve edebî bir usluptadır. Oysa onlar, duvar yastıklarına yaslanarak oturan edebiyat parcalayan kimselerdir ki, duvara dayatılmış kutuklere benzetilmişlerdir. MunÂfikûn Sûresinin dorduncu Ayetinde gecen bu benzetme, onların ahlÂkî durumlarını ve insanî erdemlerden soyutlanmış olduklarını ortaya koymaktadır. Onlar hicbir işe yaramadıkları icin, duvara dayatılmış oduna ve kutuğe benzetilmişlerdir. Kutuk; kapı, pencere, masa vb. şeylerin yapımında kullanılırken, duvarlara dayatılmış odunlar hicbir işe yaramamaktadır.
Bahsi gecen Ayet, duvara, mindere, yastığa yaslanarak ilimsizce bol keseden konuşan, edebiyat yaparak insanları etkileyen ve hak adına faydalı hicbir konuşma yapmadan, İslam’ı carpıtan kimselerin ruh hallerine dikkat cekmekte ve onlardan sakındırmaktadır. Ayette gectiğine gore bu kimseler, her konuşmayı kendi aleyhlerinde sanacak kadar guvensiz ve tedirgin mizaclı kişilerdir. Boyle kimselere, Ayetin sonunda Rabbimiz, قَاتَلَهُمُ اللَّهُ "Allah, onları kahretsin" diyerek beddua etmektedir. Cunku onlar Tevhid’den sapmakta ve insanları şirk’e ve kufre dondurmektedirler. İnsanları şirk’e ve kufre cağıran tum cağrıcılar, hem dÂll (sapan), hem de mudill (saptıran) oldukları icin, bu bedduanın muhatabıdırlar. Allah, hidayet versin.
Ayetin mealini vererek, konumuza devam edelim:
“Onları gorduğun zaman cusseleri hoşuna gider. Soz soylerlerse, sozlerini dinlersin. Halbuki onlar (duvara dayandırılmış) keresteler gibidir. Her bir feryadı kendi aleyhlerine sanırlar. Asıl duşmanlar onlardır, sakın onlardan. Allah kahretsin onları! Nasıl da donduruluyorlar?” (MunÂfikûn: 4)
Ey Allah’ın kulları! Kendinizi Harun gorup, Karunluk yapmayınız! Soz soylerken ashabın sozlerini ama icraat ederken muşriklerin amellerini ortaya koymayınız!
'Ben Firavun değilim' demek kolaydır ama 'amelim, Firavunun ameline benzemiyor' demek gercekten zordur!
Halkın değil, HÂlık'ın dinine uyunuz! Halka değil, Hakk'a hizmet ediniz!
Hakiki sevginin gercek muallimi olan Hz. Muhammed'i hakikaten sevmeyen, onu tanımaktan ve onu ornek almaktan Âciz olanlar, sahte sevgilerle ve yalancı sevdalarla kendilerini avutmakta, dunyanın boş işleriyle avunmakta ve neticede aldanmaktadırlar!
Yuce Allah bize guzel konuşan ve guzel yazan edîpler ve kÂtipler olun, demedi! Rabbu'l Âlemîn bizlere, sadece kendisine kulluk yapmamızı ve sÂlih amel işleyerek, sÂlih bir kul olmamızı emretti. Guzel konuşmaya ve guzel yazmaya ayırdığınız zamandan fazlasını, guzel bir Musluman olmaya ayırınız. Edîp, şÃ‚ir, kÂtip, filozof, bilim ya da film adamı olmayı değil, mu'min olmayı ve mu'min olarak Huzur-u RahmÂn'a varmayı hedefleyiniz!
İlim ehli olmaya ya da neslinizden gelen evlatlarınızın ilim ehli olarak yetişmelerine uğraş veriniz. İlmin olmadığı bir mekanı zulum istil eder. İslam, ancak ilimle vucut bulur. İslam'a bağlılıktaki sadakatinizi ilme verdiğiniz değerle gosteriniz. Ama unutmayınız ki, siz ilme butun vaktinizi vermezseniz ilim size hicbir şey vermez. Bu konuda alimler aynı manayı tazammun edecek şekilde, farklı lafızlarla cok sozler sarf etmişlerdir. Bir tanesini zikretmek isteriz:
الْعِلْمُ لا يُعْطِيكَ بَعْضَهُ إلاَّ إذَا أعْطَيْتَهُ كُلَّكَ، فَإذَا أعْطَيْتَهُ بَعْضَكَ لَمْ يُعْطِكَ شَيْئًا.
“Butun zamanını ilme vermedikce, ilim sana bir kısmını bile vermez. İlme, zamanının bir kısmını verirsen, o sana hicbir şey vermez.” Yani sen, ilme tum zamanını verirsen, ilim sana az bir şey verir. Sen, ilme az zamanını verirsen, o sana hicbir şey vermez.
Bu nedenle, ilimle meşguliyeti hobi olarak gormeyiniz. Boş zamanlarda ilimle uğraşarak, ilmi -size gore- yapacak daha onemli işleriniz olmayan vakitlere sıkıştırmayınız! İlim asla kuma kabul etmez. İlme, sevdanızı ispat etmelisiniz, ona tum zamanınızı ayırmalısınız ki, o da size bazı guzelliklerini acsın. Hayatınızın odak noktasında; işlerin başında, ortasında ve sonunda ilim olmalıdır. İlim; teallum demektir ki sabır, azim, fedakÂrlık ve istikrar ister. Teallum; yapısı itibariyle tekelluf ifade eder yani ilim, bab bab, bolum bolum, kısım kısım, mesele mesele yani parca parca şekilde sabırla, sebatla, kulfete girerek, zorluklara ve zahmetlere katlanarak, sıkıntılara goğus gererek, Allah rızası icin tahsil edilir.
Tebliğ; Allah'a cağırmak demektir; bağırmak değildir! Cağırma ile bağırma arasında kalın bir cizgi vardır. O cizgi, hikmet cizgisidir. Cağrı; akıl sahiplerine, bağırma ise hayvanÂta yapılır! Hikmetle soz soylemeye 'tebliğ' denirken, hikmetsiz konuşmaya 'patavatsızlık' denmektedir! Dinsizleri dine cağırmak ne kadar onemli ise, hikmet, guzel oğut ve yumuşak soz soylemek de o kadar onemlidir. Bunlarsız konuşmaya 'densizlik' denir. 'Dinsiz' olmaktan da 'densiz' olmaktan da sakınınız! Birincisi inancsızlığı, ikincisi de ahlÂk ve edepten mahrumiyeti ifade eder.
CÂhiliyyeden İslam'a geciş Tevhid ile olur. Tevhid; sÂlih ameller ve guzel ahlÂk ile korunabilir. İslam'ın akidesini alıp, ahlÂkından uzak durmak ciddi bir tutarsızlıktır. Bu tutarsız hal, gelecekte sahibini korkunc bir girdabın icine alıp, neticede azaba surukleyebilir. İslam'ı bir butun olarak almamanın sonucları korkunc olabilir. Bu sozler, umitsizliğe değil, şuurlanmaya sevk edici olmalıdır. Kul, devamlı umit ve korku arası bir hÂlet-i rûhiyye ile hareket etmelidir. Allah'tan umit kesmemek ne kadar onemli ise, sÂlih amellerde yarışarak, Rabbimizin rahmetini ummak da o kadar onemlidir. İtikÂd ve sosyal yaşantıda itidÂlden sapmayınız! SelÂmet yolu; Kur'an ve Sunnet'e uyarak, her meselede Peygamberi ve ashabını ornek almaktır. Atalara ve geleneklere uyarak, cağlara gore uydurulmuş ahlÂk ve değerler manzumelerine uymak, ileri goruşluluk veya medenî olmak anlamına gelmez! Atalar dinine uymak, gericiliktir! Kurtuluş ise, ancak Allah'a kulluk ile mumkundur. Allah'a kulluk; evrenin yaratıcısının dışında ululanan tum sahte ma'budları reddederek, kullara kulluktan kurtulmak, sadece Allah'a iman ederek, bu iman uzere sÂlih amel işlemek, Allah'ın zÂtı, sıfatları, fiilleri, hukmu, irÂdesi ve rızası dışında buyuk kabul etmemek "Allahu Ekber/Allah en buyuktur" diyerek, her meselede Allah'ı buyuklemek ve O'nun ne indirdiğine ve ne dediğine başvurarak hareket etmek demektir.
Rabbim, razı olduğu kullarından eylesin. Rabbinden gÂfil olanları dosdoğru yola iletsin. Âmin.
Yusuf Semmak
__________________
Siz, ilme tum vaktinizi vermezseniz, ilim size hicbir şey vermez! ...
Dini Bilgiler0 Mesaj
●29 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Siz, ilme tum vaktinizi vermezseniz, ilim size hicbir şey vermez! ...
-
13-09-2019, 05:28:28