Kemale Kapı Aralamak: İstiğfar
Meral Gunel
قَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم ) مَنْ لَزِمَ الاِسْتِغْفَارَ جَعَلَ اللهُ لَهُ مِنْ كُلِّ هَمٍّ فَرَجاً، وَمِنْ كُلِّ ضِيقٍ مَخْرَجاً، وَرَزَقَهُ مِنْ حَيْثُ لاَ يَحْتَسِبُ
"Bir kimse istiğfarı dilinden duşurmezse, Allah ona her darlıktan bir cıkış, her uzuntuden bir kurtuluş yolu gosterir ve ona beklemediği yerden rızık verir."
(Ebû Davud, Vitr 26)
İstiğfar... Bağışlanmayı dilemek... Yapılan yanlışlıkların hic yapılmamış sayılmasını arzulamak... Bu dileğe dili ve bedeni şahit tutmak... Diliyle affolunmayı dilerken davranışlarla bu dilekteki samimiyeti gostermek...
İnsana kendi ruhundan ufleyerek onu şereflendiren Allahu TeÂl ile kulun ilişkisinde dengeyi sağlayan bir fonksiyonu vardır istiğfarın. İstiğfar kulluğun gereğidir; insanın mutlak saltanat sahibini tanıyıp kendi acziyet hududunu cizebilmesinin gereğidir. Kulun Rabbini unutmadığının nişanesidir.
Hatadan berî olmak insan icin muhal. Hatasız yaşamayı dilemek, melek olmayı dilemek demektir. Oysa "Canım kudretiyle elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, siz hic gunah işlemeseydiniz, Allah sizi yok eder, sizin yerinize, gunah işledikten sonra Allah'tan af dileyecek bir millet getirir ve onları affederdi." (Muslim, Tevbe 11) buyurmuştur Hz. Peygamber. Buradan anlaşılıyor ki İslam'a gore insandan beklenen şey, gunaha hic duşmemek değil, gunahta ısrar ederek ona dadanmamaktır. Zira bu ısrar insanda potansiyel olarak mevcut olan iyiliğe meyli koreltir, kotuluğu normal gormeye zemin hazırlar ve kişiyi, kendini temize cıkarabilmek icin dinin hukumlerini olduğundan farklı yorumlamaya sevk eder. Gunahtan/ kotulukten uzak durmaya calışmanın bile bizatihi hayır olduğunu (Buhari, Itk 2) kavramaktan uzaklaştırır. Boylelikle iyilik yapma fırsatları da birer birer kacmaya başlar.
İnsan hatasını duzeltebilme, hatalardan yola cıkarak oğrenebilme yeteneği ile yaratılmıştır. Hatayı duzeltebilmek icin ise ilk once bunu istemek, yapılan yanlıştan dolayı pişmanlık duymak gerekir. Bunun da temel şartı doğru ile yanlışın ne olduğu konusunda bilgi ve fikir sahibi olmak, bunların arasını ayırabilme feraset ve basiretini kazanmış olmaktır. Hatanın ne ve nerede olduğu, kimden kaynaklandığı konusunda sağlıklı bir bilgi ve duşunceye ulaşamamış insan ne icin bağışlanma dileyecektir? İşte tam bu noktada peygamberlik muessesesinin fonksiyonu onumuze cıkar: İnsanın butun davranış, fikir ve ahlakının buyuk olcude kaynağı olan bakış acısı ve duşunce tarzını oluşturma ve yeniden yapılandırmada peygamberler son derece onemli rol ustlenmişlerdir. Kuran ve sunnet, insan davranışına, doğru ile yanlışın, iyi ile kotunun ayrımında goreceli formattan uzak, ilÂhî temele dayalı argumanlar sunmak suretiyle yon verir. “Bize gore” doğru olan ile “dine gore” doğru olan arasındaki ayrımı yapabilmek, olan bitenler ve olması gerekenlerdeki kişisel payımız hakkında farkındalık şuuru geliştirmek sorumlu musluman olmanın gereğidir. "Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yuzundendir; kaldı ki O bircoğunu da bağışlar." (Şura 42/30) ayeti bize şimdi ve şu anda, gelecekte yaşamak istemediğimiz dunyevî-uhrevî tum musibetler icin onemli bir mesaj vermektedir: Kendi davranışlarımızı kontrol ederek bugun icin uzerimize duşen sorumlulukları yerine getirmek. Bu acıdan istiğfar, gorunurdeki sebeplerin otesinde bir yerde saklı duran kendi sorumluluklarımızı idrak etmemizi sağlayacak en onemli şuurlanma aracıdır aynı zamanda.
İstiğfar, insanı kibir, şımarıklık ve her nimeti kendinden bilme sarhoşluğundan korur. Onunde eğildikce insanlığımızın yukseleceği bir kemal kapısı sunar bizlere. Bizi gunaha karşı duyarlı ve donanımlı kılar. Bu duyarlılık ve donanım ise dikkati diri tutarak kişiyi gunahtan uzaklaştırır. İnsanın Rabbi ile ilişkisinde yeni bir donum noktası oluşturur. Butun varlığın sahibine kendisini emanet edebilmiş olmanın huzuru ile butun sıkıntılarında O'na sığınarak arınabilmeyi oğretir. Allah'ın sevdikleri arasına girme fırsatı verir. Ancak kendisi icin af dileyen insan affedilmenin ne demek olabileceğini kavrar ve insanlara karşı hoşgoru sahibi olur.
Bağışlanma dile(ye)memek ise kendini mustağni gormenin sonucu olabilir ancak. Kişinin onundeki en buyuk engellerden biri de bu buyuklenmeci benlik algısıdır. Nefsin kendini temize cıkarmak icin akıl almaz yontemleri olduğunu da akıldan cıkarmamalı. Bizi kendimizle hesaplaşmaktan uzak tutacak hangi sebebin zihnimizin bize oynadığı oyun/bahane olduğuna dikkat etmeli. Burada mantıkî acıklamaların tuzağına da duşmemek gerekir. Cunku her hata icin gecerli bir neden bulabiliriz. Oysa unutmayalım ki İblis'i şeytanlaştıran şey de "hicbir kimse" onunde eğilmeyen o mağruriyeti idi.
"Kim bir kotuluk yapar yahut nefsine zulmeder de sonra Allah'tan kendini bağışlamasını dilerse, Allah'ı cok bağışlayıcı, cok merhametli bulacaktır."
(Nisa 4/ 110)
www.SonPeygamber.info
__________________
Kemale Kapı Aralamak: İstiğfar
Dini Bilgiler0 Mesaj
●34 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Kemale Kapı Aralamak: İstiğfar
-
13-09-2019, 05:14:45