Okunan dualara verilen sevaplarla ilgili rivayetler var. Dualara vadedilen netice ve sevaplara kavuşmanın şartları nelerdir? O duayı her okuyan o sevabı alabilir mi? Salat-ı tefriciyye hakkında bilgi verir misiniz?



Oncelikle şunu ifade etmek gerekir:

Dua etmek bir ibadettir. İbadet ise Allah emrettiği icin ve yalnız Onun rızasını kazanmak adına yapılır. Faydalarını ve sonuclarını ahiret alemlerinde goreceğiz ve alacağız. Fakat esas maksat olmamak, kasten istenilmemek şartıyla, dunyaya ait faydalar; ikram edilen ve istenilmeyerek verilenler, bu ibadete zarar vermez. Cunku, zayıflar icin teşvike ve o duaları cokca yapmaya vesile olur. O faydaları duşunup, şevke gelip, o duaları sırf Allah rızasını kazanmak adına, Âhiret icin okusa zarar vermez. Hem de makbuldur.

Sorunuza gelince:

Hadis ve dua kitaplarında gecen bu gibi sozlerin bazıları zayıf olabilir. Ancak son derece guvenilir olanları da vardır. Bu nedenle bu gibi sozlerin nasıl anlaşılması gerektiği uzerinde durmak istiyoruz:

1. Bir kaide vardır: Bir soz mutlak soylendiğinde en mukemmeli anlaşılır. Orneğin “insan” denilince akla peygamberimiz gelir. Fizikci denilince en meşhuru aklımıza gelir. Bunun gibi Şu duayı okuyan şu sevabı alır sozunden aklımıza ilk gelecek olan o duanın zirvesidir, en son neticesidir. Yani bu duanın en mukemmel sonucu budur, anlamına gelmektedir.

2. Her sozun bazı şartları vardır. Orneğin bir arabanın katalogunda 200 hız yapabileceği yazılı olsun. Sadece bunun yazılmış olması o arabanın her zaman ve her surucunun 200 yapacağı anlamına gelmez. Stabilize bir yolda, benzinine su karışmış, on duzeni bozuk, gece vakti farları yanmayan veya başka yere bakan, ustelik de şoforu acemi olan bir araba aynı hızı yapmayınca bu sozun yanlış olduğu anlamına gelmez. Tam tersine soz doğrudur ama bazı gerekli şartları yerine getirilmediği soz konusudur. Bu nedenle araba bize fayda verecektir fakat istediğimiz hıza ulaşamayacaktır. Bunun gibi biz de Allah’ın yarattığı mukemmel ve canlı bir arabayız. Bu arabanın farları olan gozler, yedikleri, ictikleri, gezdikleri, duşundukleri, ayakları gibi her şeyiyle mukemmel olacak ki o duayı okuduğu zaman o neticeyi alabilsin. Demek ki soz doğrudur. Ancak o şartları yerine getirmek kaydıyla.

3. “Her cekirdek bir ağactır.” sozu doğrudur. Ancak her cekirdek bir ağacın programını taşıdığı halde şartlarına uyarak ekilmezse ağac olamaz. Bunun gibi her duada insanı Allah’a goturen ve gunahlarının silinmesine sebep olan bir sır vardır. Ancak cekirdek gibi olan bu sırrın acılması icin de bazı şartlar lazımdır. İman, ibadet, niyet ve haramlardan sakınma gibi şartları yerine getiren onu ağac gibi acacaktır. Gecmiş gunahlarının silinmesine vesile olacaktır. Yoksa cekirdek olarak kalacak ve neticeye ulaşamayacaktır. Hatta hayatını yanlış yerde harcadığı icin aynı zamanda sorumlu da olacaktır.

4. Doktora giden bir hastaya, teşhis konduktan sonra kendisine iki tane ilac yazılır. Doktor ilacların neler olduğunu ve nasıl kullanılması gerektiğini vurgu yaparak hastaya anlatır. Israrla: bu ilacları yemekten once sabah, oğle ve akşam birer tane alacaksın. Dediklerimi aynen tatbik edersen, bir ay sonra hicbir şeyin kalmaz inşallah, diye tembih eder. Bunun uzerine, hasta ilaclarını aldıktan sonra, doktorun tavsiyelerini titizlikle tatbik eder. Fakat kendisini hep ac bırakır. Soğukta dışarıda saatlerce dolaşır, soğuk alır. Sağlıklı olmayan suları icer. Geceleri uyumaz, sabahlara kadar gereksiz şeylerle meşgul olur. Dengesiz ve sağlıksız beslenme onun iyileşmesini engeller ve tekrar hastalanarak doktora gider. Doktorun odasına girdikten sonra sitem dolu ifadelerle: “Doktor bey, hani bir aya kadar hicbir şeyim kalmayacaktı. Butun ilacları aynen dediğiniz gibi kullandım ama hicbir şey değişmedi, daha da ağırlaştım” derse, bu itirazında ne kadar doğru ve haklı olabilir. Haklı olamaz. Zira bunlar zaten uymamız gereken temel konulardır.

Aynen oyle de, şu duayı okuyan veya şu nafile ibadeti yapan şoyle sevap alır, şundan kurtulur gibi rivayetler de bir ilac gibidir. Namaz, oruc zekat gibi dinin temel meseleleri ise bizim maneviyatımız icin ekmek, su ve hava gibi temel gıdalardır. Zina, icki kumar gibi haramlar da zehir, ateş, virus gibi manevi hayatımıza zarar veren hastalıklardır. İbadetler yapılmak ve haramlardan sakınılmak şartı ile tavsiye edilen dua ve nafile ibadet tesirini gosterecektir. Aksi takdirde beklediği sonucu bulamayabilir. Faydası olsa da tavsiye edildiği kadar olmayacaktır. Sozun ozu; ruhumuzun temel gıdaları alınmak ve zararlardan da sakınmak şartı ile tavsiye edilen dualardan, her mumin derecesine gore, netice elde edilebilecektir.
Ayrıca bu duaları bir defada okumak şart değildir. Farklı zamanlarda okumanın bir sakıncası olmadığı gibi, birden fazla kişi de okuyabilir.

Bahsettiğiniz salavat ise salat-ı tefriciyyedir. Bu konudaki rivayetler doğrudur.

SalÂt-ı Tefriciye - SalÂt-ı Nariye

"AllÂhumme salli salÂten kÂmilaten ve sellim selÂmen tÂmmen al seyyidin Muhammedinillezi tenhallu bihil'ukadu, ve tenfericu bihil'kurabu, vetukd bihil'havÂicu, ve tunÂlu bihir'regÂibu, ve husnul'havÂtimi, ve yusteskal'ğamÂmu bivechihil'kerimi ve al Âlihi ve sahbihî fî kulli lemhatin ve nefesin biaded-i kulli mÂlûmin lek."

İmamı Kurtubî Hazretleri şoyle demiş:

"Bir kimse, cok onemli bir işinin veya onemli bir dileğinin gercekleşmesini, ya da uzerinde devam edip duran buyuk bir belanın uzerinden cekilip gitmesi (kalkması) icin, "SalÂt-ı Tefriciye"yi 4444 defa okuyup, bu mubÂrek SalÂtu SelÂm ile Yuce Peygamberimizi vesile edinse, hic şuphe ve tereddut yoktur ki, Yuce Allah, o kulunun istek ve muradının olması icin hayırlı bir kapı acar, hayırlı bir sebep yaratır ve ona muradını verir ."

Meali: "Kendisiyle duğumlerin cozulduğu, sıkıntıların acılıp zÂil olduğu, ihtiyacların yerine getirildiği, arzu, istek ve guzel neticelere ulaşıldığı, kerim yuzu suyu hurmetine yağmur istendiği Efendimiz Muhammed'e, Onun Âl ve ashabına her goz acıp kapama, her nefes alıp verme, Sana ma'lum herşey sayısınca kÂmil salÂt ve eksiksiz selÂm et Allahım."
__________________