Bismillahirrahmanirrahim.

oncelikle mubarek kandilinizi en icten dileklerimle tebrik ederim. Hakkızda hayırlara vesile olsun inşaallah.

Bildiğim oğrendiğim kadarı ile hacet duaları ve dualarımızın kabulune inşaallah vesile olacak dikkat etmemiz gerekli hususları paylaşmaya gayret gostereceğim. Sizlerinde yardımı ile.
*********************************************
Duanın kabul edileceğine once kendisi inanması; duanın dilde kalmayıp yureğin ta derinlerinden gelmesi; duanın başında ve sonunda Allah'ı zikretmek ve Peygamber Efendimize salat selamda bulunmak gerekmektedir. Bir bebeğin ebeveynlerine isteğini yaptırması gibi icten, samimi, yurekten istenmelidir. metafizik boyutta başka bir aleme gecmek lazım gelir.

Duanın kabulune bir damla gozyaşı en buyuk sebeb-i kabldur, vesiledir. Duanın kabulu icin en onemli husus kuşkusuz gercek bir musluman gibi yaşamaktır.

Ayrıca dilimizi YA MUCİB zikrine alıştırmalıyız.
***********************
Dua’nın incelikleri

Her ibadetin kendine gore bir ÂdÂbı olduğu gibi dua yaparken de dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır. Nitekim Ebû Hureyre (ra)’dan rivayet edildiğine gore, Hz. Peygamber (sav) bu hususta şoyle buyurmuştur: “Sizden biri dua edince ‘Ya Rabb, dilersen beni affet! Ya Rabb, dilersen bana rahmet et!’ demesin. Bilakis, azimle (kesin bir uslupla) istesin, zira Allah’ı (şu veya bu işe) zorlayabilecek hicbir kudret yoktur.”(14)

Yine Ebû Hureyre (ra)’dan rivayet edildiğine gore, Sevgili Peygamberimiz (sav): “Sizden biriniz; ‘ben Rabbime dua ettim de duamı kabul etmedi’ deyip acele etmediği muddetce, duası kabul edilir”(15) buyurmaktadır.

O halde duanın kabul edilmesinde acele etmemek duanın ÂdÂbındandır. Dua eden duasında ısrar etmeli, duaya devam etmelidir. Her halde, er veya gec duası mustecab olur. Bir de duası dunyada mustecab olmasa bile, kul bunu yine kendi lehine bilip Allah’tan umidini kesmemelidir. Cunku Hz. Peygamber bu hususta şoyle buyurmaktadır: “Hicbir Musluman yoktur ki bir gunah ve yakınlarla ilgiyi kesme isteği olmayan bir dua ile Allah’a niyaz etsin de, Allah ona şu uc şeyden birini vermesin: Ya isteğini aynen yerine getirir; yahut onun isteğini ahireti icin saklar; yahut da duanın dengi olan bir kotuluğu ondan savar. Dediler ki: O halde cok dua edelim. Buyurdu ki; Allah da cok kabul eder.” (16)

Başka bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber (sav) şoyle buyurur: “Yuce Allah, kıyamet gunu mu’mini cağırır, huzurunda durdurur ve ona der ki:
- Kulum, ben sana, bana dua etmeni emretmiş ve duana icabet edeceğime soz vermiştim. Bana dua ediyor muydun?. Kul:
- Evet Ya Rabbi, der. Yuce Allah:
- Ama ben senin her duana cevap verdim. Falan falan gun başına gelen bir uzuntuyu kaldırmam icin bana yalvarmıştın, ben de o uzuntuyu kaldırıp seni sevindirmemiş miydim? Kul:
- Evet Ya Rabbi, der. Yuce Allah:
- O duanı dunyada kabul ettim. Falan falan gun de yine başına gelen bir sıkıntıyı def etmem icin bana yalvarmıştın, fakat sıkıntının gittiğini gormemiştin? Kul:
- Evet Ya Rabbi, der. Yuce Allah:
- İşte o duana karşılık sana cennette şunu hazırladım. Falan falan gunde bir dileğini yapmamı istemiştin yaptım. Kul:
- Evet Ya Rabbi, der. Yuce Allah:
- Onu da sana dunyada verdim. Falan falan gunde bir muradını vermemi istemiştin, muradın yerine gelmemişti. Kul:
- Evet Ya Rabbi, der. Yuce Allah:
- İşte o duanın yerine de cennette sana şunu, şunu verdim.’ Allah’ın Resulu şoyle devam eder:

HÂsılı, Allah, mu’min kulunun yaptığı dualardan hicbirini bırakmaz, hepsini sayar, ya bunları dunyada kul icin yaptığını veya ahirete bıraktığını soyler. O makamda mu’min, keşke dunyada hicbir duası yapılmayıp ahirete bırakılmış olsaydı, diye temenni eder.”(17)

Yapılan duanın Allah katında mustecap olabilmesi icin duanın ÂdÂb ve şartlarına riayet etmek gerekir. Duanın adab ve inceliklerinden onemlilerini şoyle sıralayabiliriz:
1. Evvela abdestli bulunmak.
2. Kıbleye yonelerek dua etmek, dua ederken elleri yukarıya kaldırmak, fakat gozleri goğe dikmemek. Hz. Enes (ra)’dan rivayet edildiğine gore, Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz dua ettiği zaman koltuk altı gorulunceye kadar ellerini kaldırır ve duada parmakları ile işaret etmezdi.(18)



Elleri semaya kaldırıp avuc iclerini acarak dua ettikten sonra, elleri yuze surmelidir. Nitekim Hz. Omer (ra)’ın rivayetinde: “Resul-i Ekrem ellerini duaya kaldırdığı zaman yuzune surmeden salıvermezdi” deniliyor.(19)

Dua ederken gozler semaya kaldırılmaz. Nitekim bir hadisinde Hz. Peygamber (sav): “Bir takım insanlar ya namazda dua ederken gozlerini semÂya dikmekten vazgecerler, yahut gozleri kor olur!”(20) buyurmuştur.

3. Sesi fazla yukseltmeden, acıkla gizli arasında bir sesle dua etmek. Nitekim, Yuce Allah A’raf suresi 55.ayette, “Rabbinize yalvararak ve gizlice dua edin, cunku O, haddi aşanları sevmez.” buyurmaktadır.

Ebû Musa’l-Eş’arî diyor ki: Resul-i Ekrem ile bir sefere cıkmıştık. Halk (yolda, bir ara) yuksek sesle tekbir getirmeye başladı. Bunun uzerine Hz. Peygamber (sav): “Ey insanlar! Nefislerinize karşı merhametli olun. Zira sizler, sağır veya burada bulunmayan birisine cağırmıyorsunuz. Siz, işiten, goren ve sizinle beraber olanı cağırıyorsunuz. Sizin dua ettiğiniz (Allah) her birinize, bineğinin boynundan daha yakındır”(21) buyurmuştur. Yuce Allah, duasını gizlice yaptığı icin Zekeriya (as)’ı overek şoyle buyurdu: “O, Rabbine gizlice niyaz ettiği zaman.” (Meryem, 19/3.)

4. Duaya hemen muradını soyleyerek değil, Allah’ın adını anarak, besmele ve Allah’a hamd ederek başlamak, Peygamber Efendimiz (sav): “Subhane rabbiye’l-Aliyyi’l-A’la’l-VehhÂb” diye duaya başlardı.
5. Allah’ın adını boylece andıktan sonra Peygamber’e salÂt ve selÂm getirmek, daha sonra da dilek ve isteğini belirtmek gerekir.
6. Duayı yine başlangıcta olduğu gibi Allah’a hamd ve Resulune salÂt ve selÂmla bitirmek gerekir. Cunku Allah, iki salavÂt-ı şerîfeyi kabul eder. Bunları kabul edince aradaki duayı da bunlar yuzu hurmetine kabul edeceği umulur.
7. Duada yapmacık sozlerden sakınmak gerekir. Dua ederken cumlelere vezin ve kÂfiye aramamak, seci’ yapmaya calışmamak, yapmacığa asla kacmamak gerekir. Zira dua, yalvarma yeridir, orada yapmacığın işi yoktur.

Duada tekelluf edip seci’li sozler konuşanları Allah sevmez. En doğrusu, Kur’an, Hz. Peygamber ve Sahabeden vÂrid olan dualardan fazlaya kacmamalıdır. Bir hadislerinde Hz. Peygamber (sav): “Duada secî’den, yapmacık sozlerden kacının. ‘Allah’ım! Senden cenneti ve beni cennete yaklaştıracak soz ve ameli diler; cehennem ve cehenneme yaklaştıracak soz ve işlerden sana sığınırım’, demek kÂfidir.”(22) buyurmaktadır.

8. Huzû ve huşû icinde Allah’tan korkarak ve kabulunu umarak istediği şeyde ısrarla durmaktır. Zira Yuce Allah, Enbiya suresi 90.ayette, “Onlar, hayır işlerine koşarak, umarak ve korkarak bize yalvarırlar ve bizden korkarlardı.” buyurmaktadır.
9. Can-u gonulden dua etmek ve duanın kabul edileceğine kesin olarak inanmak. Zira bu hususta Hz. Peygamber (sav) şoyle buyurmaktadır: “Dua ettiğiniz zaman, kabul olunacağına inanarak Allah’a dua edin. Bilmiş olunuz ki, gafletle oyalanan kalbin duasını Allah kabul etmez.”(23)
10. Israr ile dua etmek ve duayı uc kere tekrarlamak. İbn Mes’ûd (ra) şoyle demiştir: “Hz. Peygamber (sav) dua ettiği zaman uc kere tekrar ederdi, Allah’tan bir şey istediği zaman uc kere isterdi.”(24)
11. Huzur-u kalp ile dua etmek, dua ederken Allah’tan başka her şeyi kalpten cıkarıp yalnız O’na guvenmek.
12. Kimin hakkını ciğnemiş, kime kotuluk etmişse onlardan helÂllik almak, herkesin hakkını geri vermek, gunahlara tovbe etmek, ibadet ve taate yonelmek suretiyle kalbi temizlemeğe calışmak.
13. Allah’a dua etmekten asla bıkmamak, hem darlık hem de bolluk zamanında Allah’a daima duada bulunmak gerekir.

Duanın kabulu icin ÂdÂbına ve şartlarına riayet etmek gerekir. Bu ÂdÂp ve şartların hepsinin mevcut olduğu bir durumda, duanın kabul olunması umidi galib ise de, kabul olunması yine de Yuce Allah’ın iradesine bağlıdır. Dolayısıyla Allah, dilerse kabul eder, dilemezse kabul etmez. Fakat kul, duanın ÂdÂbına riayet ederek ısrarla duaya devam etmelidir. Allah, yaptığımız ve yapacağımız dualarımızı kabul etsin. (Amin)
***********************************
Duanın nasıl yapılması gerektiği hakkında yuce Rabbimiz bize yol gosteriyor ve acıkca, başka hicbir izaha gerek kalmayacak şekilde; “Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin. Bilesiniz ki O, haddi aşanları sevmez. ... Allah'a korkarak ve (rahmetini) umarak dua edin. Muhakkak ki iyilik edenlere Allah'ın rahmeti cok yakındır.”(1); “Kendi kendine, yalvararak ve urpererek, yuksek olmayan bir sesle, sabah akşam Rabbini an. Gafillerden olma.”(2) buyuruyor.

Yine, dua etmekten kibirlenip kacınmak gibi, dua ederken de tiz perdeden bir sesle ve olcusuzce ellerini avuclarını acarak, buyuklenerek dua etmekten men ediyor ve mutevazi bir şekilde, kapısında bir dilenci gibi, boynu bukuk ve kalbi kırık, dudağı buruk ve mahzun bir eda ile dua edilmesini emrediyor(3)

Dua, yalnız Allah icin ve Allah’a yapılır. Yani, insan istediğini sadece Ondan ister, başkasından bir şey istenmez. Cunku, “El acıp yalvarmaya lÂyık olan ancak O'dur. O'nun dışında el acıp dua ettikleri onların isteklerini hicbir şeyle karşılamazlar. Onlar ancak ağzına gelsin diye suya doğru iki avucunu acan kimse gibidir. Halbuki (suyu ağzına goturmedikce) su onun ağzına girecek değildir. KÂfirlerin duası kuşkusuz hedefini şaşırmıştır.”(4)

Ayrıca, Cenabı Hakkın en hoşlandığı ve kabule en şayan olan dua da, herkesin uykuda veya başka işlerle meşgul olduğu gafil saatlerde yapılan duadır. Buyukler hep bu vakitleri gozleyip dua etmişlerdir. Peygamberimiz (s.a.v) de, en geniş kapsamlı dualarını gece namazından (teheccud) sonra yapmıştır. Uykuyu, gafleti bir kenara bırakıp, gecenin bir kısmında uyanık bulunarak munacatta bulunmak insanı Allah’a yaklaştırır. “Korkuyla ve umutla Rablerine yalvarmak uzere (ibadet ettikleri icin), vucutları yataklardan uzak kalır ve kendilerine verdiğimiz rızıktan Allah yolunda harcarlar.”(5)

Muhim bir iş icin duaya başlamadan once sadaka vermek ve iki rekat namaz kılıp abdestli ve kıbleye yonelik olarak dua etmek, once Allah’a hamd edip sonra da Peygamberimize salavat getirmek, duanın kabulu icin onemli şartlardan biridir. Dualar icin belli vakitler ve uygun saatler vardır. Bunlardan bazıları şunlardır: Ezan ve kamet arası, ezan okunurken, gecenin sonunda, farz namazların ardından ve ozellikle sabah namazından sonra, secde halinde, Kabe ve Mescid-i Nebevi gibi mubarek yerlerde, uc aylarda ve kandil gecelerinde, ramazan ayında ve kadir gecesinde vs. gibi. Bir de duası reddedilmeyen kimseler ve reddedilmeyen dualar vardır. Bunlar da, başta anne ve babanın evladına duası, misafirin duası, mazlumun duası muminin mumine gıyabında yaptığı dua.
************************************

Ali b. Mansur Kuddise Sırruhu Hazretlerine sordular:
"Gunahımız nedir ki dualarımız kabul edilmiyor?"
"Duanın kabul olması, onun temiz olmasına bağlıdır. Yediğiniz, ictiğiniz, giydiğiniz her şey temiz, helÂl olmalıdır."
Bir Allah dostuna sormuşlar:
"Ne yapmalıyım ki duam kabul edilsin?"
O da şoyle demiş:
"HelÂlinden kazanılmış lokma yemeli, helÂlinden giyinmeli, ondan sonra dua etmelisiniz. Bu şekilde yaparsanız, duanızın kabul edildiğini goreceksiniz."
Soruyu soran tekrar sormuş:
"Bu anlattığınız, bu zamanda mumkun mudur?"
Allah dostu:
"Elbiseni cıkar, temiz bir suya gir. O sudan bir yudum ic; bu su sana hem elbise olarak hem de yiyecek olarak yetişir. Sonra da ne istersen iste."
Adam bu soyleneni yapar ve duasının hemen kabul edildiğine şahit olur.
****************************
Buyuk zatlar, bir kimse dua ettiği zaman 7 kere "YÂ VehhÂb" dese o kimsenin duasını Allah teala kabul eder, demişlerdir
****************************
__________________