1-Ey ortuye burunerek saklanan Muhammed!


2-Kalk da uyar.


3- Rabbinin buyukluğunu dile getir.


4-Elbiselerini temizle.


5- Cirkin davranışlardan uzak dur.


6- Yaptığın iyiliği cok gorup başa kakma.


7- Rabbin icin sabret.

Sure, Peygamberimizi ağır ve son derece onemli bir gorevi ustlenmeye cağıran yuce bir sesleniş ile soze giriyor. Bu gorev insanlığı uyarma, onu dunyada kotulukten, ahirette cehennemden kurtarma, henuz fırsat elde iken onu doğru yola iletme gorevidir. Bu gorev o gunlerde bir insana -bu insan bir peygamber de olsa- yuklenebilecek son derece ağır ve zor bir gorevdi. Cunku o gunlerin insanlığı oylesine sapık, oylesine gunahkar, oylesine inatcı, oylesine soz dinlemez, oylesine azgın, oylesine gozu kara, oylesine kaypak ve oylesine gercekten uzaklaşmış idi ki, onu gerceğin sesini dinlemeye cağırmak dunyadaki yukumluluklerin en ağırı, en sıkıntılısı niteliğinde idi.
Evet, "Ey ortuye burunerek saklanan Muhammed, kalk da uyar." Peygamberlik misyonunun en belirgin gorevi olarak "uyarmak" farkında olmadan sapıklık akıntısına kapılıp giden gafillere "kendilerini bekleyen yakın bir tehlikeyi haber vermektir. Bu uygulama, yuce Allah'ın kullarına yonelik rahmetinin acık bir gostergesidir. Sebebine gelince kullar yoldan sapmakla yuce Allah'ın gorkemli egemenliğinde bir eksilme meydana getiremeyecekleri gibi doğru yola girmekle de O'nun sınırsız mulkune herhangi bir katkıda bulunamazlar. Buna rağmen yuce Allah'ın onları ahiretin acıklı azabından, dunyanın mahvedici kotuluklerinden kurtarmak icin gosterdiği yoğun ilgi, Peygamberleri aracılığı ile onları af dilemeye cağırması ve onları keremi ile affederek cennetine koyması O'nun engin merhametinin gereğinden başka birşey değildir.
Şimdi de Peygamberimizin kendine donulerek başkalarını uyarma gorevinin arkasından Rabbinin buyukluğunu dile getirmeye cağrılıyor:
"Rabbinin buyukluğunu dile getir."
Sadece Rabbini buyuk bil. Yuceltmeye lÂyık olan tek buyuk O'dur. Bu direktif ilahlığa ve tek Allah'lığa ilişkin "iman" dayanaklı duşuncenin anlamının onemli bir yanını belirler.
Herkes, herşey, her değer ve her gercek kucuktur. Buyuk olan sadece Allah'tır. Tek ve eşsiz olan Allah'ın buyukluğunu ve yuceliği karşısında butun kutleler, butun hacimler, butun gucler, butun değerler, butun olaylar, butun gelişmeler, butun anlamlar, butun şekiller kuculur, sonuk ve belirsiz kalır.
Peygamberimizin insanlığı uyarma gorevini omuzlarken, bu gorevin sıkıntılarını, baskılarını ve zorluklarını bu bilincle, bu duşunce ile goğuslemeye yonlendiriliyor. Cunku kendisini uyarma gorevine atayan Rabbinin tek "buyuk" olduğu gerceğine bağlanınca butun komplolar, butun kaba gucler, butun engeller gozunde kuculecektir. islama cağırma gorevinin sıkıntıları ve zorlukları bu duşunceyi, bu bilinci surekli bicimde taze tutmayı gerektirecek kadar ağırdır.
Daha sonra Peygamberimize "temizlenme" direktifi veriliyor:
"Elbiselerini temizle."
"Elbise temizliği" arap dilinde Dolaylı olarak kalp, ahlÂk ve davranış temizliği anlamını taşır. Amac elbiselerin ortuluğu oz kişiliğin, bu kişiliği oluşturan tum ozelliklerin ve niteliklerin temizliğidir. Temizlik, peygamberliğin doğasının en ayrılmaz sıfatı olduğu gibi yuceler alemi ile ilişki kurabilmenin de vazgecilmez şartıdır. Bunların yanısıra uyarmanın ve duyurmanın şartları ile başedebilmek icin, ceşitli akımlar, ceşitli arzular, ceşitli kanallar ve dehlizler arasında cağrı gorevini yurutebilmek icin de temizlik gereklidir. Dava adamı gorevini yaparken kendisini ceşitli kirlerle, pisliklerle, tortularla ve lekelerle sarılmış, kuşatılmış bulacaktır. Bu olumsuz şartlar ortasında kirlenmeden kirlileri kurtarabilmek icin, lekeliler ile ilişki kurarken lekelenmemek, uzerine camur sıcratmamak icin her bakımdan tam anlamda temiz olmaya ihtiyacı vardır. Bu direktif peygamberliğin, cağrı işlevinin, ceşitli ortamlarda, ceşitli toplumlarda, ceşitli şartlarda ve kalplerde bu gorevi yurutmenin şartlarına yonelik ince ve derin anlamlı bir vurgulamadır.
Daha sonra Peygamberimize Allah'a ortak koşmaktan ve azaba carpılmayı gerektiren davranışlardan uzak durması telkin ediliyor.
"Cirkin davranışlardan uzak dur."
Peygamberimiz, peygamber olmadan once bile muşriklikten ve azaba carpılmayı gerektirecek iğrencliklerden uzak durmuştu. Sağlıklı fıtratı bu tur bir sapıklığı, boylesine lekeli bir inanca kapılmayı, bu ceşit ahlÂk bozukluklarını ve kirli gelenekleri reddetmişti. Onun hicbir cahiliye uygulamasına katıldığı gorulmemiştir. Buna rağmen kendisine nicin bu direktif veriliyor? Amac barış ve uzlaşma kabul etmez bir farklılığı, bir saf ayrımını acık acık duyurmaktır. Cunku islam yolu ile muşriklik akımı, hicbir noktada buluşmayan iki ayrı yoldur. Bunun yanısıra bu direktifle sozkonusu iğrencliğin kirinden uzak durma yonunde duyarlı bir bilinc oluşturma amacı da gudulmuştur. Ayetin orjinalinde gecen "rics" sozcuğu aslında "azab" anlamındayken zamanla azaba uğramayı gerektiren davranışlar anlamını kazanmıştır.
Bir sonraki ayette Peygamberimize kendini hice sayılması, harcadığı cabaları Başa kakmaması, buyutmemesi ve cok gormemesi direktifi veriliyor.
"Yaptığın iyiliği cok gorup başa kakma."
Peygamberimiz yeni gorevi sırasında cok ozverilerde bulunacak, cok şeyini feda edecek, hesaba gelmez emek, caba ve enerji harcayacaktır. Fakat Allah Ondan ozverilerini cok gormemesini, buyutmemesini ve başa kakmamasını istiyor. FedakÂrlıklarının hesabını tutan insanlar bu davayı yurutemezler. Bu dava bağlılarından o kadar cok fedakÂrlıklar ister ki insan ancak yaptıklarını hemen unutursa bu istekleri goğusleyebilir. Hatta gercek dava adamı bu yoldaki ozverilerini hic aklına bile getirmemelidir. O kadar kendini Allah'a adamış olmalıdır ki, butun emeklerini ve gayretlerini yuce Allah'ın kendine yonelik lutfu ve bağışı olarak algılamalıdır. Gercekten bu yoldaki cabalar yuce Allah'ın kullarına sunduğu bir ayrıcalıktır. Yuce Allah tarafından secilmiş olmanın ve bu yolda calışma başarısına erdirilmenin gostergesidir. Buna gore bu uğurda calışma fırsatına kavuşmak yuce Allah'a şukretmeyi gerektiren bir secilme, bir ayıklanma, bir onurlandırmadır; yoksa başa kakılacak ve gozde buyutulecek bir angarya değildir.
Okuduğumuz ayetlerin sonuncusunda Peygamberimize Rabbi icin sabretmesi direktifi veriliyor:
"Rabbin icin sabret."
Sabır, bu dava ile ilgili her yukumluluk sırasında, ya da her direnme gerektiren zorluk karşısında tekrarlanan bir direktiftir. Sabır bu cetin savaşın, insanları Allah'a cağırma savaşının en vazgecilmez azığı ve cephanesidir. Bu savaş aynı anda iki ayrı cephede verilecektir. Cephelerden birinde nefsin ihtiraslarına ve gonullerin arzularına karşı savaş verilirken obur cephede ihtiraslarının şeytanları tarafından gudulen, kişisel arzularının durtuleri tarafından itilen davanın duşmanları ile savaşılacaktır. Bu savaş surekli, kesintisiz ve cetin bir savaştır. Tek azığı, tek cephanesi. Yalnız Allah'ın rızasını amaclayan, O'nun vereceği odulden başka hicbir şeyde gozu olmayan sabırdır.

SUR'A UFLENDİĞİ ZAMAN

Peygamberimize yonelik bu direktiflerin arkasından O'nun başkalarına yonelteceği uyarılarla karşılaşıyoruz. Bu uyarılar Peygamberimizin geleceğini haber verdiği "o cetin gun"u zihinde canlandıracak bir dille ifade ediliyor: Okuyalım:



8- O Sur  uflendiği zaman,


9- O gun cetin bir gundur.


10- Kafirler icin hic de kolay değildir.

Ayetin orjinalinde gecen "Nakr finnakur" ifadesi başka ayetlerde yeralan "Sur'a ufleme" deyiminin verdiği anlamın aynısını taşır. Fakat buradaki ifade daha gucludur, meydana gelen yuksek sesin frekans şiddetini daha carpıcı bicimde somutlaştırır. Bizleri surekli cınlayÂn bir ses kaynağı ile yuzyuze getirir. Cunku "kulağı cınlatan ses" imajı, "kulağın işittiği ses" imajından daha etkilidir. Bundan dolayı "o gun" Kafirler icin zorlu bir gundur. Bir sonraki ayette kolaylığın en zayıf golgesi bile dışlanarak "zorluk" imajı pekiştiriliyor.
"Kafirler icin hic de kolay değildir."
O gun kafirler icin katıksız zorluktan ibarettir. Bu zorluğun arasına kolaylığın kırıntısı bile karışmaz. Sozkonusu zorluğun ayrıntısına girilmiyor. Tersine kavram belirsiz ve bilinmez bırakılıyor. Bu da bunalım, sıkıntı ve ızdırap imajlarını guclendiriyor. Aslında kafirler Sur'a uflenmeden, o son derece cetin gunle yuzyuze gelmeden once uyarılmaya ne kadar muhtactırlar!

NANKOR KARAKTER

Bu genel tehdidin arkasından belirli bir inkarcı kişi ele Alınıyor. Anlaşılan bu kişi inkarcılıkta ve islam cağrısı aleyhinde komplolar duzenlemekte ozel rol ustlenmiş bir elebaşıdır. Bu elebaşıya mahvedici, toz edici tehdit darbeleri indiriliyor. Onun gulunc, alay konusu ve iğrenc tablosu ciziliyor. Jestleri, mimikleri, yuz hatları, ruh portresi kelimelere o kadar somut bicimde yansıtılıyor ki, adam canlı, hareketli, catık kaşlı ve asık suratlı kimliği ile karşımızda duruyor gibi oluyoruz. Okuyalım:

__________________