1) “Davud’a oğlu Suleyman’ı ihsan etmiştik; ‘Suleyman Davud’a varis olmuştur.”

Neml 16

2) “O ne guzel bir kuldu. Daima Allah’a rucu ederdi.”

Sad 30

3) “…Suleyman’a da ilim vermiştik de şoyle demişti. ‘Mu’min kullarından coğuna bizi ustun kılan Allah’a hamd olsun ve yine demişti ki’ Ey insanlar! Bize kuşların dili oğretildi”

Neml 15

4) “Cinler onun icin dilediği her şey kaleler, heykeller, havuza benzer canaklar ve sabit kazanlar yaparlardı, ‘Ayrıca Suleyman’a emriyle mubarek kıldığımız arza doğru esip giden şiddetli ruzgÂrları da teshir etmiştik.’ Suleyman’a teshir ettiğimiz onun icin denizlere dalan şeytanlar da vardır. Bundan başka işlerde yapıyorlardı. Hepsini gozeten bizdik.”

Enbiya 81, 82

5) “Ey Davud ailesi! Şukur olmak uzere Allah’ın itaatına calışın. Zira kullarımdan şukreden azdır.”

Sebe 13

6) “Ona sizin icin, sizi savaşlarınızın tehlikesinden korunmak icin zırh sanatını da oğretmiştik. Şimdi siz şukreden kimseler misiniz?”

Enbiya 80

7) “Suleyman demişti ki: Rabbim beni bağışla ve bana benden sonra hic kimseye nasip olmayacak bir hukumranlık ihsan et Şuphesiz daima ihsan eden sensin. Emriyle istediği yere yumuşak bir şekilde esip giden ruzgÂrları, bina yapan ve dalgıclık eden şeytanları ve yine şeytanlardan zincirlere vurulmuş diğerlerini ona tabi kılmıştık. Bu bizim ihsanımızdır, ister ver, ister tut, hesapsızdır.”

Sad 35, 36, 37, 38

8) “Şeytanların, Suleyman’ın hukumranlığı aleyhine uydurup soyledikleri şeylere uydular. HÂlbuki Suleyman kufretmemişti. Asıl şeytanlar sihri ve Babil’deki Harut ve Marut adlı iki meleğe indirilen şeyleri insanlara oğreterek kufretmişlerdi. Oysa bu iki melek, ‘biz fitneyiz; kufretme” demedikce hic kimseye bir şey oğretmezlerdi.

Bu ikisinden, kişiyle karısının arasını bozacak şeyleri oğreniyorlardı. Gerci Allah’ın izni olmadıkca, bu oğrendikleriyle hic kimseye zararlı olamazlar. Onlar ise, kendilerine fayda değil, zarar verecek şeyleri oğrenirler. Şuphesiz onlar, bunu satın alan kimselerin, ahirette nasibinin olmadığını biliyorlardı. Keşke kendilerini ne kotu bir şeye mukabil satmış olduklarını bilselerdi.”

Bakara 102

9) “Suleyman icin cinlerden, insanlardan ve kuşlardan bir ordu toplanmıştı; hepsi duzenli bir şeklide sevk ve idare ediliyordu. Nihayet karıncalar vadisine geldikleri zaman, bir karınca şoyle demişti:

Ey Karıncalar! Yuvalarınıza girin; Suleyman ve askerleri, farkına varmadan sizi ezmesin. Suleyman karıncaların sozune tebessum etmiş ve demişti ki:

Rabbim! Bana ve anma babama verdiğin nimetine şukretmemi ve hoşnud olacağın işi yapmamı bana kolaylaştır ve beni rahmetinle iyi kulların arasına sok. Suleyman kuşları araştırıp şoyle demişti:

Hudhud’u neden goremiyorum; yoksa kayıplara mı karıştı? Ona şiddetle azap edeceğim yahut keseceğim, yahutta o bana acık bir delil getirmelidir. Cok gecmeden Hudhud gelmiş ve demişti ki:

Senin bilmediğin bir şeyi oğrendim ve sana Seba’dan gercek bir haber getirdim. Ben orada, bir kadını Seba halkına hukumdarlık eder buldum. Bu kadına her şey verilmiş, onun birde buyuk tahtı var. Şu da var ki kadının ve kavminin Allah’ı bırakıp guneşe secde ettiklerini de gordum.

Şeytan onların goklerde ve yerlerde bulunan gizlilikleri ortaya cıkaran ve gizlediğinizi de acığa vurduğunuzu da bilen Allah’a ibadet etmemeleri icin, onlara amellerini suslemiş ve doğru yoldan onları saptırmıştır. Bu yuzden doğru yolu bulamazlar.

Buyuk Arş’ın Rabbi olan Allah’dan başka ilah yoktur. Suleyman da demişti ki:

Doğru mu soyluyorsun yoksa yalacıladan mısın? goreceğiz. Bu mektubu gotur ve onlara at, sonra onlardan biraz ayrılda bak, neye başvuracaklar. Nitekim kadın şoyle demişti:

Ey ileri gelenler! Bana cok onemli bir mektup atıldı. Bu mektup Suleyman’dan gelme ve Rahman Rahim Allah’ın adıyla başlayıp, bana karşı buyuklenmeyin ve bana teslim olarak gelin, diye yazmaktadır. Yine demişti ki:

Ey ileri gelenler! Bu işimde bana fikir verin. Siz yanımda bulunmadıkca, bir iş hakkında kesin hukum veremiyorum.”

Neml 17, 32

10) “Onlar ise demişlerdi ki: Biz kuvvetli kimseler ve doğru savaşcılarız, fakat emir senindir. Bu itibarla sen neyi emredeceğine bak. “Kadın hukumdarda şoyle demişti:

Hukumdarlar bir ulkeye girdikleri zaman, orayı ifsad eder, bozarlar, oranın ahalisinin şereflerini alcaltırlar. Boyle yaparlar. Ben oraya bir hediye godereceğim, sonra da elcilerin ne ile doneceklerini bekleyeceğim. Nitekim elci, Suleyman’a geldiği zaman; Suleyman ona şoyle demişti:

Siz bana mal ile yardım mı ediyorsunuz? Allah’ın bana verdikleri, sizin verdiklerinizden daha hayırlıdır. Hediyenizle siz sevinirsiniz. Onlara geri don onlara, karşı koyamayacakları bir ordu ile geliriz ve onları hor ve hakir oldukları halde oradan surer cıkarırız. Suleyman demişti ki:

Ey ileri gelenler! Onlar, boyun eğerek bana gelmeden, o kadının tahtın bana hanginiz getirecek? Cinlerden bir ifrit’de şoyle demişti ki:

Sen makamından kalkmadan ben onu sana getiririm. Ben buna kesinlikle eminim. Kendisine kitaptan bir ilim bulunan kimse ise demişti ki:

Ben onu sana gozunu acıp kapamadan getiririm. Nitekim Suleyman o anda tahtın yanında olduğunu gorunce, bu şukur mu edeceğim diye beni sınamak icin Rabbimin bir lutfudur. Kim şukrederse, kendisi icin şukretmiş olur ki de nankorluk ederse şurası bir gercektir ki, Rabbim onun şukrune muhtac değildir; cok kerem sahibidir. Suleyman askerlerine de şoyle demişti:

Tahtının şeklini değiştirin bakalım onu tanıya bilecek mi? Yoksa tanımayanlardan birimi olacak. Nitekim kadın hukumdar geldiği zaman, ona denilmişti ki, senin tahtında boyle mi? O da şoyle demişti:

Tıpkı o bize daha once bilgi verilmiş ve biz musluman olmuştuk. Onu Allah’dan başka ibadet ettiği şeyler alıkoymuştu, cunku o kÂfir bir kavme mensuptu. Ona “saraya git” denmişti. Kadın saray zeminini gorunce onu su zannetmiş ve pacasını sıvamıştı. Suleyman’da demişti ki:

O camdan yapılmış bir satıhtır Kadın ise şoyle demişti: Rabbim ben kendime zulmetmişim. Suleyman eliyle Âlemlerin Rabbi Allah’a teslim oldum.”

Neml 33, 44

11) “…Suleyman’a da yardım etmiştik: Hani bir kavmin koyunlarının otladığı ekin hakkında hukum vermişlerdi de, bizde onların hukumlerine şahit olmuştuk. Suleyman’a bu hukmu oğretmiştik her birine hukum ve ilim verdik. Davud’la beraber Allah’ı tesbih eden dağları ve kuşları teshir etmiştik Suleyman’a da sabah gidişi bir ay akşam da donuşu bir ay suren ruzgÂrı boyun eğdirmiş, bakırı onun icin sel gibi akıtmıştık. Cinlerden bir kısmı da, onun onunde rabbin izniyle calışırdı. Bunlardan emrimizden cıkan olursa ona şiddetli dunya azabı tattırırdık.”

Sebe 12

12) “Bir akşamuzeri bir ayağı tırnağı uzerine, safkan koşu atları gosterilmişti. Bunun uzerine demişti ki:

Ben malı Rabbimin zikrine vesile olması dolayısıyla seviyorum. Nihayet atlar toz perdesi arkasında kaybolup gitmişlerdi. Suleyman da onları bana getirin demiş getirince de ayaklarını boyunlarını okşamaya başlamıştı.”

Sad 31, 32, 33

13) “Biz Suleyman’ı imtihana da tabi tutmuştuk, onu tahtı uzerinde ceset haline getirmiştik, sonra eski haline dondu.”

Sad 34

14) “Suleyman’ın olumune hukmettiğimiz zaman, ancak değneğini yiyen kurt cinlere onun olumunu fark ettirmişti.”

Sebe 14

15) “Şuphesiz onun katımızda bize bir yakınlığı ve guzel bir geleceği vardır.”



Suleyman Aleyhisselam’ın Fitnesinin Tefsiri

Yuce Allah şoyle buyuruyor:

“Andolsun biz Suleyman’ı imtihan ettik ve bu sebeple tahtı uzerine bir ceset bırakmıştık. Sonra o dondu.”

SÂd 38, 34

Bu ayeti Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in şu hadisi tefsir etmektedir:

“Suleyman Aleyhisselam şoyle dedi:

−‘Bu gece yuz hanımı dolaşacağım ve herbir hanımın Allah yolunda savaşacak bir erkek cocuk doğuracak.’

Melek Suleyman Aleyhisselam’a:

−‘İnşallah de’ dedi! Ama Suleyman Aleyhisselam İnşallah demeyi unuttu. Hanımlarını dolaştı aralarında sadece biri ozurlu cocuk doğurdu.”

Bir rivayette:

“Hanımlarından biri dışında hicbiri hamile kalmadı oda ozurlu bir cocuk doğurdu.”

Buhari
__________________