Değerli kardeşimiz;
İlgili ayetin meali şoyledir:

“Unutma ki vaktiyle sana: “Rabbin insanları ilim ve kudretiyle kuşatmıştır.” demiştik. Gerek miracta sana gosterdiğimiz temaşayı, gerek Kur’Ân’da lÂnetlenen ve cehennemin dibinde biten o zakkum ağacını, sırf insanları deneme vesilesi kıldık. Biz onları korkutuyoruz da bu, onların azgınlığını artırmaktan başka bir işe yaramıyor.” (İsra, 17/60)

- “Rabbin insanları ilim ve kudretiyle kuşatmıştır” mealindeki ifade, Hz. Peygambere bir teselli ve tebliğ gorevini korkmadan yerine getirmeye devam etmesine yonelik bir teşviktir.

Bunun anlamı şudur: “Sen korkma, Allah seni insanlardan korur. Bunu daha once de sana bildirmiştik. Zira O, butun insanları kontrol etmekte, onları ilim ve kudretiyle kuşatmaktadır. Onlar Allah’a rağmen sana bir sıkıntı veremezler.” (bk. Taberi, Razî, ilgili ayetin tefsiri)

- Hz. Peygamberin miraca cıkarılması ve Kur’an’da Zakkum ağacının zikredilmesi, insanları test etmeye yoneliktir. Ateşte ağacın bulunması gercekten insanların havsalasını zorlayan bir gercektir. Ayette, bunun zikredilmesinin sebebi, insanların imanlarını, samimiyetlerini ve teslimiyetlerini test etmek olduğuna vurgu yapılmıştır.

- “Biz onları korkutuyoruz da bu, onların azgınlığını artırmaktan başka bir işe yaramıyor.” mealindeki ifadeyle ilgili şunu soyleyebiliriz:

Allah nasıl ki, hangi insanın cennete hangisinin cehenneme gideceğini ezeli ilmiyle biliyor. Ve bunu bildiği halde, yine de imtihan acmış ve bu imtihanın sonucuna gore muamele edecektir. Şu bir gercektir ki, hic bir şey Allah’ın ezeli ilmine aykırı bir şekilde olmayacaktır. Ama aynı zamanda hic bir şey Allah’ın adaletine golge duşurecek bicimde de olmayacaktır. Cunku Allah’ın ilmine aykırı bir şeyin var olması, onun cahil olmasını gerektirir ki, bu hem aklen, hem dinen, hem de kÂinatın nizam ve intizamının şehadetiyle yanlıştır, kufurdur.

Keza, Allah’ın adaletini zedeleyen hic bir şey de olamaz. Cunku Allah ilmine gore değil, insanların kendilerine verilen ozgur iradelerini kullanarak kazandıkları iyilik veya kotuluklere gore değerlendirir. Aksini duşunmek Allah’ın adaletine iftira olduğu gibi insanı kufre de goturur.

Bununla beraber, “Biz onları korkutuyoruz da bu, onların azgınlığını artırmaktan başka bir işe yaramıyor” mealindeki ifadede, geleceğe yonelik bir vurgudan ziyade şoyle bir mana vardır: “Biz hep insanları uyarıyor, onlara sonsuz kudretimizi gosteren mucizeler gosteriyoruz, ama onlar bundan ders alacaklarına, inkÂrlarından daha ileri gidiyor daha da azgınlaşıyorlar…”

Bu manayla ve bu mesajla iki hususa vurgu yapılmıştır:

Birincisi: Hz. Peygambere teselli vermektir. Bir kac ayette ifade edildiği uzere, Hz. Peygamber insanların imana gelmelerini cok istiyor, iman etmediklerinde ise oldukca uzuluyordu. Bu mesajla Cenab-ı Hak, peygamberine diyor ki, “Bu insanların eskiden beri huyları budur. Eski peygamberler devrinde de aynı şeyi yapıyorlardı. Mucizeler gordukleri zaman bunları kale almıyor ve daha da azgınlaşıyorlardı. Hz. Nuh’un gemisini gorenler, Hz. Lut’un devesini gorenler, Hz. Musa’nın asasını gorenler, Hz. İsa’nın en muzmin hastalıkları iyileştirdiğini gorenlerin hepsi aynı olumsuz tavrı gostermişler.. Onun icin fazla uzulup kendini heder etme!”

İkincisi: Allah, Mekke’de inen bu ayetle bu uyarıları seslendirirken, inkÂrcı muşriklerin imana gelmeleri icin sonsuz rahmetiyle uyarılarda bulunuyor. Bakınız; diyor: “Eski zamanlarda da peygamberlerin gosterdiği mucizelere sihir ve benzeri yaftalar takarak iman etmemekte direnenlerin hali tarihen bellidir. Onların başlarına gelen felaketlerin sizin de başlarınıza gelmesi muhtemeldir. Bu sebeple, Kur’an gibi buyuk bir mucize karşısında durup, “kÂhinlik, şairlik, sahirlik” gibi yaftalarla bir yer varamazsınız…”
http://www.sorularlaislamiyet.com/so...artiriyor.html
__________________