Kûfede bir rĂ‚fizî var idi. Adı Abdulmecîd bin AbdulgaffĂ‚r idi. Ca'fer-i SĂ‚dık 'kuddîse sirrûh' hazretlerinin hûzuruna vardı ve. aralarında şu konuşma gecti
- EsselĂ‚mu aleyke yĂ‚ Resûlullahın torunu. Resûlullah 'sallallahu teĂ‚lĂ‚ aleyhi ve sellem' hazretlerinden sonra en ustun olan kimdir?
- Ebû Bekr-i Sıddîkdır 'r.a'.
- Boyle olduğunu nereden biliyorsun.
- Hak subhĂ‚nehu ve teĂ‚lĂ‚ hazretleri ona, Resûlullahdan sonra, ikinci buyurdu. Ucunculeri Allahu teĂ‚lĂ‚ olan iki kişiden, ikincisi olmak kadar şeref olamaz
- Hazret-i Alî 'radıyallahu teĂ‚lĂ‚ anh', Resûlullah 's.a.v.' hazretlerinin doşeğinde, kĂ‚firlerden korkmadan yatmadı mı?
- Ebû Bekr-i Sıddîk, Resûlullah hazretleri ile mağaraya girmedi mi?
- Eğer korkmasa idi, girmezdi. Allahu teĂ‚lĂ‚ Resûlullaha haber verdi ki, Ebû Bekre korkma, dedi.
- Onun korkusu, ondan idi ki, kĂ‚firler onların nerede olduğu hakkında bir haber duyup, gelirler. Resûl-i ekremi uzerler. Gormezmisiniz Ebû Bekr-i Sıddîk, kendi ayağını, mağarada bir deliğe koydu. HattĂ‚ yılan onu kac def'a ısırdı. O acıya katlandı. Ayağını kaldırmadı. Resûlullahı uyandırmamak icin, hic ses de cıkarmadı. Kendinden korksaydı, zehrlenerek, cĂ‚nını Resûle fedĂ‚ etmezdi.
- MĂ‚ide sûresinde, (Rukû'da iken sadaka verirler) meĂ‚lindeki 58.Ă‚yet-i kerîme ile medh olunan Alîdir.
- Bu Ă‚yetden once, bir Ă‚yet-i kerîme vardır ki tahsîs rakamı ondan ziyĂ‚dedir. O Sıddîk şĂ‚nındadır. (Allahu teĂ‚lĂ‚, murtedler ile cihĂ‚d eden bir kavm getirir. Allahu teĂ‚lĂ‚ bunları sever) meĂ‚lindeki Ă‚yet-i kerîme, Ebû Bekr Sıddîk icindir ve dahĂ‚ cok yukseltmekdedir. Resûlullah 'sallallahu teĂ‚lĂ‚ aleyhi ve sellem' hazretlerinin, obur Ă‚leme gocmelerinden sonra, arablar, dedi ki, biz nemĂ‚z kılarız. AmmĂ‚ zekĂ‚t vermeyiz. Ebû Bekr 'r.a.' buyurdu ki, Resûlullah hazretlerine edĂ‚ etdikleri zekĂ‚t malından bir deve dizinin bağını vermeseler ve ondan eksik verseler, ben onlar ile toprak ve kum sayısınca olsalar da muhĂ‚rebe ederim.
- YĂ‚ Ca'fer. Hazret-i Alînin şĂ‚nı icin, meĂ‚l-i şerîfi, (Mallarını, gece-gunduz, gizli ve gozonunde verenler) olan Bekara sûresinin 274.Ă‚yeti gelmemiş mi?
- (Sûre-i Velleyl), Ebû Bekr-i Sıddîkın şĂ‚nında nĂ‚zil olmuşdur. ŞĂ‚nını cok yukseltmekdedir. ZîrĂ‚ Ebû Bekr-i Sıddîk kırkbin altın verdi. Kendisine bırakmadı. Bir kilime sarındı. CebrĂ‚îl aleyhisselĂ‚m geldi ve dedi ki, Allahu teĂ‚lĂ‚ buyurdu ki, ben Ebû Bekrden rĂ‚zıyım. O benden rĂ‚zı mıdır? Ebû Bekr-i Sıddîk, ben Allahu teĂ‚lĂ‚dan rĂ‚zıyım, rĂ‚zıyım, rĂ‚zıyım, dedi.
- MeĂ‚li şerîfi (HĂ‚cılara su vermeği ve Mescid-i HarĂ‚mı binĂ‚ etmeği, îmĂ‚n etmekle ve Allah yolunda cihĂ‚d etmekle bir mi tutuyorsunuz. HĂ‚yır, boyle değildir) olan Tevbe sûresinin 20.Ă‚yet-i kerîmesi hazret-i Alînin şĂ‚nını bildirmek icin nĂ‚zil olmadı mı?
- MeĂ‚l-i şerîfi (Mekkenin fethinden once, sadaka verip, cihĂ‚d eden ile, fethden sonra veren ve cihĂ‚d eden bir değildir. Once olanın derecesi dahĂ‚ yuksekdir) olan Hadîd sûresinin 10.Ă‚yet-i kerîmesi ile Ebû Bekr-i Sıddîk medh olunuyor. Ebû Bekrin muhĂ‚rebe etmesi once idi ki, Ebû Cehl, Resûlullah hazretlerine vurmak istedi. Ebû Bekr-i Sıddîk, Ebû Cehle mĂ‚ni' oldu.
- Alî, hic kĂ‚fir olmadı.
- Oyledir, lĂ‚kin, Allahu tebĂ‚reke ve teĂ‚lĂ‚ hic kimsenin, îmĂ‚nını, Ebû Bekrin îmĂ‚nı gibi medh etmedi. MeĂ‚l-i şerîfi (MuhĂ‚cir ve EnsĂ‚rın once gelenlerinden Allahu teĂ‚lĂ‚ rĂ‚zıdır. Onlara Cennetde sonsuz ni'metler vardır) olan Tevbe sûresi 31. Ă‚yetinde ve meĂ‚l-i şerîfi (Doğru haber ile gelen ve Ona inanan icin Cennetde istedikleri herşey vardır) olan Zumer sûresi 33. Ă‚yetinde, Allahu teĂ‚lĂ‚, Ebû Bekr-i Sıddîkın 'radıyallahu teĂ‚lĂ‚ anh' îmĂ‚nını medh etmekdedir. Her ne vakt ki, Resûlullah 'sallallahu teĂ‚lĂ‚ aleyhi ve sellem' vahy ile bir haber verse idi, kureyş, yalan soyluyorsun derdi. Ebû Bekr-i Sıddîk hemen yetişip, doğru soyluyorsun yĂ‚ Resûlallah, derdi.
- MeĂ‚l-i şerîfi (Uhud gazĂ‚sında, şeytĂ‚na uyup, dağılanlar) olan İmrĂ‚n sûresi 155.Ă‚yetinde, Allahu teĂ‚lĂ‚ şikĂ‚yet etmiyor mu?
- Âyet-i kerîmenin sonunu oku. MeĂ‚len (Onların bu kusûrlarını afv etdim) buyuruyor.
- Hazret-i Alînin dostluğu farzdır. Kur'Ă‚n-ı azîmuşşĂ‚nda, ŞûrĂ‚ sûresinde, 23.Ă‚yetinde meĂ‚len (Size islĂ‚miyyeti bildirdiğim ve Cenneti mujdelediğim icin, bir karşılık beklemiyorum. Yalnız yakınım olanları seviniz) buyuruldu ki, bunlar, Alî, FĂ‚tıma, Hasen ve Huseyindir.
- Ebû Bekre 'radıyallahu teĂ‚lĂ‚ anh' duĂ‚ etmek ve Onu sevmek farzdır. Allahu teĂ‚lĂ‚, Haşr sûresinde 10.Ă‚yetinde meĂ‚len (MuhĂ‚cirlerden ve EnsĂ‚rdan sonra, kıyĂ‚mete kadar gelen mu'minler, yĂ‚ Rabbî! Bizi afv et ve bizden once gelen din kardeşlerimizi afv et derler) buyuruyor. Huseynî tefsîrinde diyor ki; (Âlimler buyurdu ki, EshĂ‚b-ı kirĂ‚mdan 'radıyallahu teĂ‚lĂ‚ anhum ecma'în' birini sevmiyen kimse, bu Ă‚yetde bildirilen mu'minlerden olmaz. Bu duĂ‚dan mahrûm olur).
- Resûlullah 's.a.v.' (Hasen ve Huseyn, Cennet genclerinin ustunudur. Babaları dahĂ‚ ustundur) buyurmadı mı?
- Ebû Bekr-i Sıddîk hakkında bundan iyisini buyurdu. Babam Muhammed BĂ‚kırdan işitdim. Ceddim İmĂ‚m-ı Alî 'radıyallahu teĂ‚lĂ‚ anh' buyurdu ki, Resûlullahın 's.a.v.' huzûrunda idim. Başka kimse yok idi. Ebû Bekr ile Omer 'radıyallahu teĂ‚lĂ‚ anhum ecma'în' geldi. Server-i Ă‚lem ve Seyyid-i veledi Ă‚dem 's.a.v.': (YĂ‚ Alî! Bu ikisi, Peygamberlerden başka, Cennet erkeklerinin en ustunudur.)
- YĂ‚ Ca'fer! Âişe mi ustundur. FĂ‚tıma mı ustundur?
- Âişe 'r.a.' Resûlullah hazretlerinin zevcesi idi. Onunla berĂ‚ber olur. FĂ‚tıma 'r.a.' hazret-i Alînin zevcesi idi. Onunla berĂ‚ber olur. Allahu teĂ‚lĂ‚ hazretlerinin gadabı ve la'neti o rĂ‚fizî ve mubtedi' uzerine olsun ki, Resûlullah 's.a.v.' hazretlerinin, mu'minlerin annesi olan ezvĂ‚c-ı tĂ‚hirĂ‚tına 'rıdvĂ‚nullahi teĂ‚lĂ‚ aleyhinnĂ‚ ecma'în' ta'n eyler.
- Âişe Alî ile muhĂ‚rebe etdi. Cennete girer mi?
- Allahu teĂ‚lĂ‚ AhzĂ‚b sûresi, 53.ayetinde meĂ‚len; (Resûlullahı incitmeyiniz. Ondan sonra, zevcelerini nikĂ‚h ile hic almayınız. Bunların ikisi de buyuk gunĂ‚hdır.) buyuruyor. BeydĂ‚vî ve Huseynî tefsîrlerinde diyor ki, bu Ă‚yet-i kerîme gosteriyor ki, Resûlullah 's.a.v.' vefĂ‚t etdikden sonra da, ona saygı gostermek icin, zevcelerine saygı lĂ‚zımdır.
- Ebû Bekrin hilĂ‚fetini, Kur'Ă‚n-ı azîmuşşĂ‚nda bana gostermeğe kĂ‚dir misin?
- Gosteririm. Hem Kur'Ă‚n-ı kerîmde, hem TevrĂ‚tda ve hem de İncîlde gosterebilirim. Kur'Ă‚n-ı kerîmde olan şudur: En'Ă‚m sûresi 165.Ă‚yetinde meĂ‚len; (Allahu teĂ‚lĂ‚ sizi yeryuzunde halîfe yapdı) buyuruldu. Nûr sûresi 55.Ă‚yetinde meĂ‚len; (ÎmĂ‚n eden ve emrlerimi yapanlarınızı, yeryuzune hĂ‚kim kılacağımı soz veriyorum. İsrĂ‚îloğullarını halîfe yapdığım gibi, sizi de birbiriniz ardı-sıra halîfe yapacağım) buyuruldu. BeydĂ‚vî ve Huseynî diyor ki, bu Ă‚yet-i kerîme gaybdan haber verip, Kur'Ă‚n-ı kerîmin, Allahu teĂ‚lĂ‚nın kelĂ‚mı olduğunu ve dort halîfesinin 'radıyallahu teĂ‚lĂ‚ anhum ecma'în' meşrû; haklı olduğunu gostermekdedir.
TevrĂ‚tda ve İncîlde, Feth sûresinin son Ă‚yetinde meĂ‚len, (Resûlullah ve onunla birlikde olanlar, birbirlerini her zemĂ‚n ve cok severler ve her zemĂ‚n kĂ‚firlere duşmĂ‚n olurlar!) butun EshĂ‚b bildirilmekde ve Ebû Bekrin şerefine işĂ‚ret edilmekdedir. Bu Ă‚yetin sonunda meĂ‚len, (EshĂ‚bının misĂ‚lleri TevrĂ‚tda ve İncîlde bildirildi) buyuruyor. Babam, ceddim Alî bin Ebî TĂ‚libden 'r.a.' ve onun da Resûlullah hazretlerinden bildirdiği hadîs-i şerîfde,
(Allahu teĂ‚lĂ‚, hicbir Peygamberine vermediği kerĂ‚metleri bana verir. KıyĂ‚metde mezĂ‚rdan once kalkarım. Allahu teĂ‚lĂ‚ dort halîfeni cağır, buyurur. Onlar kimdir, yĂ‚ Rabbî, derim. Ebû Bekrdir, buyurur. Yer yarılıp, herkesden once Ebû Bekr mezĂ‚rdan cıkar. Sonra Omer, sonra OsmĂ‚n, sonra Alî kalkar) buyuruldu. Peygamberimiz 'sallallahu teĂ‚lĂ‚ aleyhi ve sellem' buyurdu: Ben yer şak olup, dışarı gelenlerin evveli olurum. Allahu teĂ‚lĂ‚ bana kerĂ‚metlerden verir. O nesne ki benden once Nebîlerin bir ferdine vermemişdir. Sonra Allahu teĂ‚lĂ‚ buyurur. YĂ‚ Muhammed, yakın getir o halîfeleri ki, senden sonra geldiler. Ben dedim, onlar kimlerdir. Buyurur, Ebû Bekr-i Sıddîk. Benden sonra yer şak olup, Ebû Bekr kabrden dışarı gelenlerin evveli olur. İki hulle giydirirler. TĂ‚ gelip, Arş onunde durur. Ve hesĂ‚bın az gorurler. Ve arş onunde ayak uzerine dururlar. Ondan bir munĂ‚dî seslenir; Omer bin HattĂ‚b 'radıyallahu teĂ‚lĂ‚ anh' nerededir. Onu getirirler. CerĂ‚hetden kan revĂ‚n olduğu hĂ‚lde gelir. Diye ki, yĂ‚ Omer, bunu sana kim etmişdir. Mugîre bin Şûbenin kolesi yapmışdır, der. Ona da buyururlar. Arş onunde durur. HesĂ‚bını gorurler. İki yeşil hulle giydirirler. Sonra OsmĂ‚n 'radıyallahu teĂ‚lĂ‚ anh' hazretlerini getirirler. Damarlarından kan revĂ‚n olduğu hĂ‚lde gelir. Derler ki, bunu sana kim yapdı. Der ki, filĂ‚n yapdı. Arş onunde durmasını buyururlar. HesĂ‚bı da kolay olur. İki yeşil hulle giydirirler.
- YĂ‚ Ca'fer, bunlar Kur'Ă‚n-ı azîmde var mıdır.
- Evet, okumadın mı, Allahu teĂ‚lĂ‚ onlardan haber verdi. (Peygamberler ve bunların şĂ‚hidleri, hesĂ‚b icin getirilir!) buyuruldu. [Zumer sûresi 69.cu Ă‚yet-i kerîmesi meĂ‚li]. YĂ‚hud şehîdleri getirilir, denildi. Ya'nî Ebû Bekr ve Omer ve OsmĂ‚n ve Alîyi 'rıdvĂ‚nullahi teĂ‚lĂ‚ aleyhim ecma'în' getirirler.
- YĂ‚ Ca'fer! Bu zemĂ‚na kadar ben onları sevmiyor idim. Şimdi pişmĂ‚n oldum. Eğer tevbe edersem, Allahu teĂ‚lĂ‚ kabûl edermi?
Ca'fer-i SĂ‚dık 'kuddise sirrehul'azîz' buyurdu ki,
Cabuk tevbe et ki, se'Ă‚detin alĂ‚meti olsun. Eğer, Allahu teĂ‚lĂ‚ korusun, o i'tikĂ‚d uzere dunyĂ‚dan gitmiş olsaydın, senin dînin boşa giderdi.

Kaynak:
Menakıb-i Cihar Yar-i Guzin
__________________