Ifk; yalan, buyuk yalan, Iftira namuslu birinin namusu hakkinda Iftira etmek.

Ifk olayi; IslÂm tarihinde Resulullah (s.a.s)'in zevcesi ve muminlerin annesi (el-AhzÂb, 33/6). Hz. Âîse hakkinda munÂfiklar tarafindan uydurulan Iftira olayinin adi. Olay BuhÂri, Muslim gibi ana kaynaklarda tafsilÂtli olarak anlatilir. Bizzat Hz. Âîse, olayi cereyan tarzi ve sebepleriyle birlikte detayli olarak anlatmaktadir.

Olayin gercek yuzu munÂfiklarin, Medine'de guvenli bir yurt edinen ve gunden gune gelisen IslÂm toplumunu parcalamak icin IslÂm peygamberinin aile mahremiyetini hedef alarak, bas vurduklari bir aleyhte propaganda ve karalama hareketidir. Onlar, Resulullah'in, en yakin arkadaslari ile arasini acabilirlerse, IslÂm'i yok etme emellerine kIsa yoldan varabileceklerini zannediyorlardi. MunÂfiklar Mustalikogullarina karsi duzenlenen cihat harekatinda, Hz. Âîse'nin basina gelen normal bir olaydan yararlanarak Hz. Ebu Bekir'le Resulullah'in arasina fitne sokmaya ve Resulullah'i gozden dusurmeye calistilar.

MunÂfiklar, hicretin besinci yili Saban ayinda, Necid bolgesinde, Mureysî suyu yaninda konaklamis olan Mustalikogullari kabilesine karsi duzenlenen sefere savasin siddetli gecmeyecegini bildikleri icin kalabalik bir sekilde katIlmislardi.

Resulullah sefere cikmadan once, adeti oldugu uzere, hanimlari arasinda kura cekmis, kendisiyle beraber sefere gitme kurasi Hz. Âîse'ye cikmisti (BuhÂrî, SehÂdet, 15).

Bu sefer esnasinda munÂfiklar, Mekkeli Muhacir muslumanlarla, Medine'nin yerlisi Ensar arasina fitne sokmaya da calistilar. Bunun icin bolge ve kabile taassubunu kullandilar. Bir seferinde Iki musluman grubu birbiriyle kilica sarilacak hale getirmis, olay Resulullah (s.a.s) tarafindan kolayca onlenmistir. Bu arada munÂfiklarin reisi Abdullah b. Ubeyy:

"Medine'ye donunce, aziz olanlarin, zelil olanlari oradan cikaracaklarini" soyluyordu (el-MunÂfîkûn, 63/8). Bunun uzerine Resulullah (s.a.s) Ensari toplayarak durumu anlatti. EnsÂr olaya son derece uzuldu. Boylelikle Abdullah b. Ubeyy herkesin nefretini kazandi. Hatta oglu babasinin bineginin uzengisinden tutarak:

"Zelil oldugunu, Allah Resulunun de aziz oldugunu itiraf etmeden seni birakmam " demis ve itiraf da ettirmistir (Ibn Sa'd, TabakÂtu'l-Kubra, II, 65).

Sefer donusu ordu, geceleyin bir yere konakladi. Hz. Âîse ihtiyaci icin ordugahin disina cikti. Dondugu zaman, boynundaki Yemen boncugundan dizIlmis gerdanliginin kopup dusmus oldugunu gordu. Bu gerdanligi Hz. Âîse'ye, gelin oldugunda annesi Ummu Rûman hediye etmisti (Vakidî, Megazî, II, 428). Diger kaynaklar gerdanligi kiz kardesi Esma'dan emanet aldigini yazarlar.

Hz. Âîse, gerdanligi aramak icin ordunun disinda ihtiyacini giderdigi yere gitti. Bulup dondugunde ise kendisinin devesi uzerindeki mahfelinde oldugunu zanneden muhafizlari da dahil olmak uzere, ordunun oradan ayrilip gitmis oldugunu gordu. Geri donup kendisini ararlar dusuncesiyle orada oturup bekledi. Bu arada da oldugu yerde uyuyup kaldi.

Ordunun artcisi Safvan b. Muattal kendisini gorerek, hic konusmadan onu devesine bindirdi. Devenin yularini cekerek orduya yetistirdi (Ibn HIsam, es-Sîre, II, 298).

Ikinci konakta Hz. Âîse'nin devesinin uzerinde olmadigi anlasilip bir sure sonra genc bir askerin devesiyle geldigini gorunce, munÂfiklar bunu firsat bilip dedikoduya basladilar. Abdullah b. Ubeyy el altindan bu dedikoduyu besledi. Muslumanlar bunun Iftira oldugunu anladilar. Mesel Hz. Ebû Eyyûb el-Ensarî hanimina:

"Ummu Eyyûb! Senin hakkinda boyle birsey soylense kabul eder misin?" diye sordu. O,

"HasÂ, asaletli ve serefli bir Insan boyle bir sey yapmaz." cevabini verdi (Ibn HisÂm, a.g.e, s. 302).

Ne yazik ki munÂfiklar disinda uc musluman da bu dedikoduya kendilerini kaptirdilar; Bunlar Safvan'dan oc almak Isteyen Hassan bin SÂbit, Resulullah'in hanimlarindan Zeyneb binti Cahs'in kiz kardesi Hamne ve Hz. Ebû Bekir'in yardimlariyla gecinen Mistah b. UsÂse idiler.

Hz. Âîse yolculuk donusu hastalandi ve annesinin bakmasi icin baba evine gitti. Olanlardan tamamen habersizdi. Ne annesi ve babasi, ne de Resulullah (s.a.s) olanlari kendisine duyurmadilar. Kendisi de Resulullah'in soguk davranisina bir mana veremedi. Bir gun Mistah'in annesi durumu kendisine acinca derin bir uzuntuye kapildi ve gunlerce gozyasi doktu (Muslim, Tevbe, 56). Bu arada Resulullah (s.a.s) kendisine durumla ilgili sorular sordu. Hz. Âîse ise, halini Allah'a havale ettigini bildirerek karsilik verdi.

Olayi duyan Safvan buyuk bir ofkeye kapilarak kilicini aldi ve oldurmek kastiyla Hassan'a saldirdi ve onu yaraladi. Bu Resulullah (s.a.s)'e haber verilince Safvan'in tutuklanmasini emretti. Aslinda Safvan kadina ilgi duymayan, erkeklik gucu yok (hasûr) birisi idi. Bunu kendisi de acikca ifade etmistir (Ibn HIsam a.g.e, s. 306, Muslim, Tevbe, 57).

Resulullah (s.a.s) durumu bir de Ashaptan bazilariyla gorustu. Bunlardan Hz. Osman, UsÂme b. Zeyd, Zeyneb binti Cahs, Ummu Eymen hep Hz. Âise'nin tertemiz olduguna sahitlik ettiler. Hz. Omer, Hz. Âîse'nin nikÂhinin Allah tarafindan kiyildigini hatirlatarak, Allah'in temiz olmayan bir kadinla onu nikahlamayacagini soyledi. Yalniz Hz. Ali lehte olmayan bir konusma yapti ve Resulullah icin kadinin cok oldugunu belirtti. Bir de Hz. Âîse'nin hizmetcisinin sorguya cekIlmesini teklif etti. Hatta dogru soylemesini saglamak icin onu tokatladi. Berire ise, hanimi hakkinda iyilikten baska bir sey bIlmedigini belirtti. Bunun uzerine Resulullah (s.a.s) durumu bir de Ashab'a bildirmek uzere minbere cikti ve bu konuda onlarin yardimini Istedi. Ensardan Sa'd b. Muaz:

"Ey Allah'in Resulu, sana ben yardim edecegim. Iftiraci Evs kabilesinden ise, ben onun boynunu vururum. Eger Hazrecli kardeslerimizden ise, bize emredersin, emrini yerine getiririz" deyince Hazreclilerden Sa'd b. Ubade buna karsi cikti. Karsilikla atismalar neticesinde cikan anlasmazligi Resulullah (s.a.s) yatistirdi.

Resulullah (s.a.s) buyuk uzuntuyle oradan, babasi Ebû Bekir'in evinde bulunan Hz. Âîse'nin yanina gittiginde, Allah onun temizligini su ayetlerle Resulune bildirdi:

"O Iftira haberini getirenler, sizlerden bir zumredir. Onu siz kendiniz icin bir ser sanmayiniz. Belki o, sizin icin bir hayirdir. Onlardan herkese kazandigi gunah vardir. Gunahin buyugunu yuklenen kimseye de buyuk bir azap vardir. Ne olurdu o Iftirayi isittiginiz zaman, erkek ve kadin muminler, kendi nefIsleri ne kiyas ederek husnu zan etselerdi de; bu acik bir Iftiradir deselerdi!

O Iftiracilar buna dort sahit getirselerdi ya! Sahitleri getiremeyince de onlar, Allah katinda muhakkak yalancidirlar. Eger dunyada ve ahirette Allah'in fazl ve rahmeti uzerinizde bulunmasaydi, icine daldiginiz o ifiradan dolayi, sizi her halde buyuk bir azap carpardi. Ortaya atildigi zanlari siz, o Iftirayi dillerinizle birbirinize yetistiriyordunuz. Hicbir bilginiz olmayan seyi agizlarinizla soyleyiveriyor ve bunu kolay saniyordunuz. Halbuki bu, Allah katinda buyuk bir vebal idi."

"Ne olurdu, onu isittiginiz zaman: "Bunu soylemek bize yakismaz! Subhanallah! Bu buyuk bir buhtandir" deseydiniz ya!...." (en - Nûr, 24/11-20).

Bu ayetlerin inisi basta Resulullah (s.a.s) olmak uzere butun muminleri sevindirdi. Ama Iftira yapanlarin ve yayanlarin cezasi da verIlmeliydi. Cenabi Hak bunun uzerine su Iki ayeti indirdi:

"Namuslu ve hur kadinlara (zina isnadiyla) Iftira atan, sonra da (bununla ilgili olarak) dort sahit getirmeyen kimselerin (her birine) seksen degnek vurun. Onlarin ebedî sahitliklerini kabul etmeyin. Onlar fÂsiklarin ta kendileridir. Ancak (bu hareketlerine) tovbe edip durumlarini islah edenler mustesnÂdir. Cunku Allah cok yarligayici, cok esirgeyicidir" (en-Nûr, 24/4-5).

Ayetlerde, zina Iftirasi atanlar icin uc ayri hukum konulmustur:

1- Iftiraciya seksen sopa vurulacak

2- Sahitligi ebediyyen kabul edIlmeyecek

3- Allah'in taatindan ciktigi icin fÂsiklikla vasiflandirilacak.

Iftira eden, pisman olur, tovbe ederse fÂsiklik vasfini uzerinden kaldirmis olur (M. Ali es-Sabûnî, Kur'an-i Kerîm'in AhkÂm Tefsîri, II, 107).

Bu ayetlerin inmesi uzerine Resulullah (s.a.s) Hassan, Hamne ve Mistah'a zina Iftirasi cezasi olarak seksener degnek vurdurdu. Abdullah b. Ubeyye'ye bu ceza tatbik edIlmedi (Muhammed Rida, Muhammed (s.a.s), Misir 1357/1938, s. 303).

Hz. Ebû Bekir kizina yapilan Iftiraya karistigi icin Mistah'a vermekte oldugu yardimi kesmisti. Iftira cezasi tatbik edildikten sonra Cenabi Hak:

"Sizden (dinde) fazilet ve (dunyada) servet sahibi olanlar, akrabalarina, yoksullara, Allah yolunda hicret edenlere vermelerinde kusur etmesin. Allah'in sizi yarligamasini sevmez misiniz? Allah cok yarligayici, cok esirgeyicidir" (En-Nur, 24/22) ayetini indirdi. Bunun uzerine Hz. Ebû Bekir:

"Vallahi ben, Allah'in beni yarligamasini elbette arzu ederim. Vallahi ben, artik bunu ondan hic bir zaman kesmem" dedi ve Mistah'a vermekte oldugu nafakayi vermeye tekrar devam etti (Buharî, Megazî, 34; Tefsîru'l-Kur'Ân, 6; Muslim, Tevbe, 56).

Iftira, ici baska disi baska olan Iki yuzlu munÂfiklarin metodudur. Iftiradan sakinmak, Iftiraya ugrayan mazlumlara arka cikmak, zalim ve Iftiracilari yalanlamak gerekir.
__________________