Kafkas muslumanlarının mucahid ve kahraman lideri Şeyh Şamil, Rus ordularıyla otuz yıl kadar mucadele etmişti. İşte o savaşlardan biri olan Gimri Savaşı’ında Şeyh Şamil cok ağır bir şekilde yaralanmıştı. Anlatıldığına gore Şamil’in yaralanma hadisesi şoyle gercekleşmiş:

Tufek ve kılıclarla yapılan bu cetin savaşta, duşman askerlerden biri bir taşın arkasında saklanarak pusu kurar. Fırsatını bulduğu anda da, uc ağızlı ve oluklu sungusunu olanca şiddetiyle Şamil’in goğsune saplar. Goğsune saplanan tufeğin namlusu uzun olduğundan bedeni geriye doğru itilmiştir. Bu halde kendi kılıcının duşmana erişemediğini goren Şamil, derhal goğusune saplanan sungunun kabzasına yapışarak, butun kuvvetiyle kendine doğru ceker. Mesafe kısalır, fakat sungunun ucu da kahraman Şamil’in sırtından cıkmıştır.

Bu arada mesafesi kısalıp kılıc menziline giren duşman da, Şamil’in bir kılıc darbesiyle olmuştur. İmam Şamil, son bir gayretle sungu ve tufeği goğsunden cıkarıp atmış, kurşun yağmuru altında gecenin karanlığından da yararlanarak, yakınlardaki mağaralara doğru buyuk bir caba ile yol almaya başlamıştır.

Şamil, ormanlar icindeki mağarada kendi adamları tarafından, bitkilerden elde edilmiş ilaclarla uc gun gizli tedavi gordukten sonra, sapa bir dağ koyune goturulur. Burada yirmibeş gun kendini bilmeden, adeta olu bir halde yatar.

Şamil’in şefkatli anası da, bu sure icinde geceli gunduzlu oğlunun başında beklemiştir. Nihayet Şamil, yirmibeş gun sonra kendine gelip gozlerini acar ve başında bekleyen anasına telaşla sorar:

- Anam, namaz vakti gecti mi?

Ne diyeceğini şaşıran kadıncağız:

- Zararı yok yavrum, kaza edersin! der.

Halbuki o olum uykusu, yuzyirmibeş namaz vakti devam etmiştir.

Tarık Mumtaz Goztepe, İmam Şamil
__________________