İbrahim aleyhisselam, Allahu teÂl bir oğul verirse, onu Allah icin kurban edeceğini soyledi. Dileği hasıl olunca, sozunu yerine getirmesi ruyada bildirildi.

Hz.İbrahim, sozunde durup oğlunu kurban etmek istedi. Cenab-ı Hak, (İbrahim, gercekten ruyasına sadakat gosterdi. Elbette bu acık bir imtihandı. Oğluna karşılık ona buyuk bir kurbanlık koc fidye verdik. İhsan sahiplerini boyle mukafatlandırırız) buyurdu.

Hz.İbrahim, Nemrud tarafından ateşe atıldığında canı ile,
Hz.İsmaili kurban etmesi emredildiğinde evladı ile,
ovaları kaplayan butun surulerini bağışlamakla da malı ile imtihan edildi. Uc imtihanı da kazandı.
Kur'an-ı kerimde, (Sozunun eri İbrahim) diye ovuldu. (Necm 37)
Boyle sozunde durmak buyuk fazilettir. Kur'an-ı kerimde, sozunde duranlar ovulmektedir:

(Muminler icinde Allah’a verdiği sozde duran nice erler var.) [Ahzab 23]

(Elbette İbrahim, sadık bir Peygamberdi.) [Meryem 41]

(İsmail, sozunde sadık resul bir Peygamberdi.) [Meryem 54]

Hadis-i şerifte ise buyuruldu ki:
(Doğruluk iyiliğe, iyilik Cennete goturur. İnsan doğruluk ile Allah indinde, sıddıklardan yazılır.) [Muslim]

Hz.İbrahim, Cenab-ı Hakkın gonderdiği kocu kurban etti. Peygamber efendimiz, Eshab-ı kirama, (Kurban kesmek, babanız İbrahimin sunnetidir) buyurdu. (Hakim)

Dinen zengin sayılmayan kimsenin, borcu yoksa, gucu de yeterse, kurban kesmesi cok iyi olur. Hadis-i şerifte, (Bayramda kurban kesmekten daha faziletli bir amel yoktur. Ancak sıla-i rahm bundan mustesnadır) buyuruldu. (Taberani)



Hz. İsmail ve kurban


İbrahim aleyhisselam, oğlu Hz.İsmailin endamındaki cemal ve kemalini gorunce, babalık sevgisi ile oğluna karşı muhabbet uyanır. Bu huzur ve rahatlık icinde uyur. Ruyada, oğlu Hz.İsmaili kurban ederken gorur. Hanımı Hz.Hacerin yanına gider.

- Ey Hacer, gozumun nuru oğlum İsmaile en iyi elbisesini giydir, sacını tara, onu bir dostun ziyaretine gotureceğim, bir bıcak ve ip de getir.

- Bıcak ve iple bu nasıl misafirliğe gidiş?
- Belki Allahu teÂl bize bir koyun verir.
İblis, bunu duyunca, bana iş duştu diyerek Hz. Hacerin yanına gelir.
- Ey Hacer, İbrahim, İsmaili nereye goturdu?
- Ziyarete.
- Hayır, kurban etmeye...
- Nasıl olur? Bir baba, oğlunu kurban eder mi?
- Ama (Rabbim emretti) diyor.
- Eğer Allahu teÂl emretmişse, Ona bin can feda olsun.
İblis, bu sefer Hz.İbrahime gidip der ki:
- Oğlunu nereye goturuyorsun?
- Ziyarete.
- Hayır kurban edeceksin, o ruya şeytanidir.
- Hayır, gorduğum ruya Rahmani idi.
- Oğlunu kesmene gonlun razı mı?
- Ey melun, şunu yakinen bil ki, dunyadaki herkes benim evladım olsa ve Rabbim hepsini kurban etmemi emretse, hepsini kurban ederim.
Şeytan, Hz.İbrahimden umidini kesip, Hz.İsmailin yanına gelir:
- Ey İsmail, nereye boyle?
- Ziyarete.
- Hayır baban, seni kesecek.
- Beni nicin kesecek?
- (Rabbim emretti) diyor.
- Eğer Allahu teÂl emretmişse, bin canım dosta feda olsun.
İblisin vesvesesi bitmeyince Hz.İsmail, babasına der ki:
- Bu beni rahatsız ediyor.
- Ona taş at, uzaklaşsın.
Taş atıp Minaya geldiklerinde, Hz.İbrahim oğluna der ki:
- Canım yavrum, başımızda bela var. Bilemiyorum nicin had cezasına mustehak oldun?
- Babacığım, bu sozden kan kokusu geliyor.
- Oğlum, ruyada, seni boğazladığımı goruyorum. Ne dersin? (Saffat 102)
- İnsan, sitem kamcısını yemedikce kımıldamaz. Babacığım, sana ne emrediliyorsa yap, inşaallah beni sabredicilerden bulacaksın. Başımı vermek benim icin bir an surer. Ama kendi elinle oğlunu kurban etmek, gonlune zor ve ağır gelebilir. Uc arzum var:
Birincisi: Ellerimi ve ayaklarımı sıkı bağla!
- Yavrucuğum, dosta giderken ağlayıp, feryat edilmez.
- Belki hancerem [gırtlağım] hancerine dayanamaz, elimi, ayağımı oynatır da seni uzerim.
İkincisi: Beni yuzu koyun yatır, yuzumu gorme, ben de yuzunu gormeyeyim ki, belki coşarım da, senin babalık sevgin harekete gelir, ikimiz de, emri yerine getirmekte kusur ederiz.
Ucuncusu: Annem beni goremeyince dayanamaz, onu teselli et ve iyilikte bulun.




Melekler de ağlamıştı


Hz.İsmail ağlarken melekler de ağlar. Babası, bıcağı boğazı uzerine koyunca, oğlu guler.
- Yavrucuğum, bu halde iken nicin guluyorsun?
- Gordum ki bıcakta Besmele yazılı, dostun ismi yazılı olan bıcak, nasıl keser?
Hz.İbrahim, olanca kuvveti ile bıcağı cakar, bıcağın ağzı doner ve kesmez. Kızıp, bıcağı yere calar. Bıcak Allahu teÂlÂnın emriyle dile gelip der ki:
- Bana nicin kızıyorsun? Sana kes diye emreden, bana da kesme diye emrediyor.
O zaman şu lutuf nidası erişti:
(Ey İbrahim, gercekten ruyana sadakat gosterdin. Guzel amel işleyeni işte boyle mukafatlandırırız. Bu acık bir imtihandı. Oğluna karşılık ona buyuk bir kurbanlık koc fidye verdik)
Hz.İbrahim, gokten inen kocu yakalayınca, oğlunun bağlarının cozulduğunu gorur.
- Yavrucuğum, bağlarını kim cozdu?
- Beni olumden kurtaran dost, bağlarımı cozdu.
- Ey oğlum, şimdi dua et, ne istersen Allahu teÂl kabul eder.
Hz.İsmail şoyle dua etti:
(Ya Rabbi, Kıyamette, mumin olan herkesi mağfiret eyle!)
(Butun muminleri mağfiret ettim ve bağışladım) mujdesi geldi. (R.Nasihin)

__________________