SOYLE EY NEFİS!

Şam yakınlarında Mute’de, hicretin sekizinci yılında, on bin kişilik İslam ordusu ile yuzbin kişilik haclı ordusu karşı karşıya gelirler. Savaş başlamıştı ve şiddetli bir şekilde devam ediyordu.

Abdullah bin Revaha (R.A) yaralıydı, arkadaşı Cafer’in (R.A) şehid edildiğini oğrenince bulunduğu yerden ayağa kalktı, atına bindi ve tekrar carpışmaya başladı. Dışarıdaki duşmanların yanı sıra icinde ki duşmanla da aynı anda savaş ediyordu. İcinde ki duşman bir ara ona;

“ Don geri... Dunyayı sen mi duzelteceksin? Bak arkadaşlarının olduğu gibi birazdan sende oleceksin. Oysa Medine’de seni omur boyu mutlu edecek hurma bahcelerin var. Bununla birlikte seni bekleyen bir ailen var. Sana hizmet eden kolelerin var...”

Abdullah bin Revaha (R.A), icindeki duşmanı şoyle diyerek mağlup etti.

“ Eşini mi duşunuyonsun? O zaman bil ki; ben onu boşadım. Artık onu duşunemezsin. Koleler mi? Haberin olsun ben onların hepsini azat ettim. Medine’de bulunan bağ ve hurmalıklara gelince, onların hepsini Resul-u Ekrem’e hediye ettim. SOYLE EY NEFİS! BAŞKA DİYECEĞİN BİR ŞEY KALDI MI?”
__________________