Felsefenin sonu
Yeni Şafak
Kadızade Hızır Bey'in oğlu olan ve sonradan ustun zekÂsı ve son derece kaabiliyeti sayesinde buyuk ilim adamlarından olan Sinan Paşa, genclik cağlarında felsefeye cok onem verirmiş. Babası Hızır Bey her ne kadar oğlunu bu yoldan cevirmeye calışmışsa da bir turlu başaramazmış. Hatta oyle olmuş ki, bir gun baba-oğul beraber yemek yerlerken yine munakaşaya başlamışlar. Baba oğlunun her şey hakkında şuphe etmesine cok sinirlenmiş.
Bir ara demiş ki:
–Yahu Sinan, sende o kadar evham var ki, her şey icin o kadar şupheye duşuyorsun ki, neredeyse şu yemek yediğimiz tabağa bile bakır değil diyeceksin, demiş.
–Doğru soyluyorsun baba! İnsanın hisleri bazan o kadar galip gelir ki, ben bu tabağa "bakır değildir" diyebilirim, demiş.
Bunun uzerine son derece sinirlenen Hızır Bey, yemek yedikleri tabağı kaldırdığı gibi, oğlunun kafasına gecirmiş.
Sinan Paşa, daha sonra ilmini ilerletip hakikatı anlayınca bu vehim sevdasından tamamen vazgecip, değerli ilim adamlarından olmuştur.
Hatta o kadar yukselmiş ki, Fatih Sultan Mehmet Han tarafından Edirne medreselerinden birine, hadis muderrisi olarak tayin edilmiş, bilahare, Fatih onu sarayına alarak maiyetinde bulundurmuştur.
*
*
__________________