MEMUR-HALK MUNASEBETİ
Sahabenin ileri gelenlerinden Resulullah'tan hicbir gazada geri kalmayan, bazen de Medine'de Resulullah'ın yerine vekil kalan ensardan Muhammed bin Mesleme, Hazreti Omer'in 'şikayet masası' başkanı idi. Memurlardan şikayet bu masada ona gelir, durumu inceler, gerekirse haksızlık yapan, ruşvet alan, adam kayıran memuru burada (araştırmalardan sonra) cezalandırırlardı.
Bir defasında Medine'ye toplanan memurlara Hazreti Omer (bugunku ifadeyle) brifing veriyor, onlara halka adil davranmaları, zulmetmemeleri hususunda ikazlarda bulunuyordu. İşte bu sırada halktan sessiz bir adam ortaya cıktı.
- Beni memurlarınızdan işte şu adam haksız yere dovdu. Halbuki suclayarak dovduğu konuda benim sucumun olmadığı sonradan da anlaşıldı, diyerek davacı olduğunu soyledi.
Konu araştırılınca sessiz adamın haklılığı, memerun ona zulmen kırbac vurduğu meydana cıkınca Hazreti Omer'in kararı kesinleşti.
- Seni doven memura sen de vurduğu kırbac kadar kırbac vuracaksın!
Amir bin Âs buna itiraz etti:
- Ya Omer, bundan sonra memurlarınızı halkın gozleri onunde dovdurecek misiniz? Şayet bunu yaparsanız bu, memurlarınızın itibarını duşurur, onları iş yapamaz hale getirir.
Hazreti Omer'in cevabı aynen şoyle oldu:
- Ben zalimi şu ya da bu bahanelerle koruyup da mazlumu maruz kaldığı zulumle baş başa bırakamam. Kim zulmetmişse karşılığını gormeli ki tekrarına cesaret edemesin.
Ve karar kesinleşti.
Kimsesiz adam kendisine vurduğu kırbac kadar kırbac vuracaktır zalim adama.
Bu defa Amir bin Âs, kimsesiz adama gitti.
Teklifini yaptı.
- Sana vurduğu kırbac sayısınca altın vereceğim. Bunu al, davandan vazgec, yoksa halk cesaret bulur, memurlar korkaklaşır.
Boylece kimsesiz adam yediği kırbac sayısınca altın alınca davasından vazgecti, kimsesizliğinden cesaret alarak adam dovme olayı da bir daha vaki olmadı.

KAYNAK: Şahin, Ahmed, Yaşanmış Ornekleriyle Aradığımız İslam, Zaman Cep Kitapları, 3, Feza Gazetecilik, İstanbul 2001
__________________