Okuduğu, yaşadığı, fark ettiği hakikatlerin belli bir duzeye eriştiğini duşunen dervişlerden biri yollara duşer. Yıllar once ayrıldığı dostlarını, arkadaşlarını ve yeni simaları seyredecek, Hakkın değişik mahallerde zuhurundan ilhamlar alacak, yeni acılımlar elde edecektir.
Once teyze mesabesinde gorup sevdiği, anne yarısı saydığı bir hanıma uğrar. Misafir kaldığı surecte teyzenin hic değişmediğini, yıllar oncesinin titizliğini koruduğunu gorur. Titizlik ne kelime, hatta hamaratlık da ne? Takıntı derecesine gelmiş bir ev duzeni ve temizlik tutkusu! Cekyat koşesine konan kırlentlerin gulleri yukarı gelmeli! Sofrada kaşık ve catallar askeri nizamda durmalı! Misafir varken cocuklar cıt cıkarmamalı! Hatta mumkunse cocuklu misafir alınmamalı ki yastıklar devrilmesin, minderler zedelenmesin!.. Teyzenin halini seyreden derviş kendi kendine mırıldandı:
- Titizlik fitili ile kendi cehennemini ateşlemiş, bir guzel yanıyor! Azap cektiği belli ama sebebinden habersiz… Acı cekiyor ama putunu kırması da kolay değil..
Değerli bir buyuğunun sozlerini hatırladı: Herkesin kotu saydığı ozelliklerimizi kabul etmek ve değiştirmek kolaydır. Ama asıl zor olan; iyi sandığımız, hatta bizi temayuz ettirdiğine, bize vasıf kattığına inandığımız ozelliklerimizdir bizi Haktan perdeleyen !..
Bu sozleri duşunurken teyzesine dondu:
- Teyze seni yormuyor mu titizlik? Cocuklar, temizlik, misafirlik yormuyor mu? Hem bunca titizlik kotu değil mi?..
Asla, dedi teyze. Titizlik nicin kotu olsun? Hem Allah temizliği emrediyor. Rasulullah temiz olanları seviyor. Benim hicbir aşırılığım yok, insanlar paspal ve pis!
İyi ama, bu titizlik seninle cocuklar ve misafirler arasına perde cekmiyor mu? Seni bazı kişilerden uzak tutmuyor mu? Onlar da Allah Kulu değil mi, diye sordu derviş. Teyze anlayacak gibi değildi:
- Bak evladım, temiz ve duzenli olmayandan hayır gelmez. Oyle misafir olmaz olsun!.. Cocuk da cocukluğunu bilecek!.. Şımarık şeyleri hic cekemem!..
Derviş teyzesinden ayrılırken şunları yazdı guncesine: Temizlik ve titizliğin bir insanı cehenneme sokacağını soyleseler inanmazdım. Demek; iyi sandığımız şeyler perdemiz ve azabımız olabiliyormuş. Bu derece titiz olmasa, azıcık esnese, cocukları daha cok sevecek, daha cok insanın gonlune girecekti teyzem. Ama O, kendi dunyası ve kuralları ile yalnız yaşamayı secmişti. Cehennem gibi bir yaşam olduğunu fark edemeden!
***
Bir başka dosta yol uğrattı. Geniş bir cevresi, hatırı sayılır calışmaları, emekleri vardı. Tecrubeliydi. Buyuktu. Saygındı. Saygınlık bekliyordu. Beklediği şeyler olmadığında kopuruyor, bir şekilde ortamı geriyor, etrafına cekilmezlik cemberi oruyordu. Hep yanlış yoldaydı insanlar. Oysa O doğrusunu oneriyor ama en yakınları bile takmıyordu. Sabırla dinledikten sonra derviş soze girdi:
- Acaba hicbir şey beklemeseniz insanlardan nasıl olur? Hatta saygı bile beklemeseniz! Nasılsa gormuş gecirmişsiniz. Bırakın anlamasınlar. Bırakın saymasınlar. Siz biliyorsunuz ya, yetmez mi?
Yetmez dedi O Buyuk, Yetmez! Saygı olmadan Edep olmaz, edep olmadan da mesafe alınmaz.
Derviş: “ İyi ama bakın bu durum sizi uzuyor farkında mısınız?..”
Ben onlara uzuluyorum, hakikati gormuyorlar diye, dedi oteki.
Derviş biraz daha ileri giderek:
“ Onların hakikati gormemesi mi, yoksa beklediğiniz saygıyı gostermemeleri mi sizi uzuyor?.. Bunu iyice duşundunuz mu?..”
Ummadığı bir şey oldu. Epeydir goruştuğu o dost volkan gibi patladı:
- Ukalalık istemez!... Sen giderken biz geliyorduk. Senin yaşın kadar benim rahle-i tedrisim var, anlıyor musun?..
Derviş usulca musaade istedi… Bu dostunu da ilim ve emek kılıfı gecirilmiş Beklenti Cehennemi yakıyordu. Yanmasın isterdi ama O bunda ısrarlı ise ne yapabilirdi ki?..
***
Son olarak bir gencle cay icimi oturacaktı. Delikanlının sorunları vardı. Gencler nasihati ve tecrubeyi pek takmaz ama anlaşılmak da isterlerdi. Genc, hayal ve ideallerden bir dunya kurmuştu kendine. Oylesine ucuk, oylesine gercek dışı idi ki hayalleri; gunun birinde yıkılacak, yıkıldığında da acı cekecekti. Onu da sabırla dinledi derviş. Her derdine hak verdi. Kendisine sıra gelince cumleleri ozenle secerek soze girdi:
- Gencsin, idealistsin, haklısın ama Allah Sisteminde ucuk hayallere ve ideallere yer yok. Sistem işliyor. Sistemin kurallarına uyar ve mekanizmayı kavrarsan acı cekmez, hedeflerine de bir bir varırsın Allah’ın izni ile…
Daha sozunu bitirmemişti ki genc patladı:
- Bana o kavramlarla ve oyle yazıp konuşanların ağzı ile anlatma! Sevmiyorum!.. Sistemmiş, mekanizma imiş, sunnetullahmış acmaz beni!..
Kişiyi bırak, sana actığı yola ve ilme, manaya bak dedi ise de dinletemedi. Bu genc de ozden cok kişilere, kavramlara takmış, kavram ve kişilerden bir cehennem tutuşturmuştu. Derviş usulunce vedalaşıp oradan da ayrıldı.
……
Tekkesine donduğunde olanları murşidine anlattı derviş:
- Efendim, alemi bir dolaşayım dedim. İnsanlar kendilerine cehennem kurmuşlar. Ateşten cıkmaları an meselesi. Ufak bazı noktaları bir gorseler dunyada cennet yaşayacaklar. Ama hicbirine gosteremedim. Onları ateşten cıkaramadım efendim. Bitkinim ve cok uzgunum.
Murşidi uzun uzun baktı gozlerine. Buyukler kısa ve oz konuşurdu. Oyle yaptı:
- Demek bizim kucuk derviş HİDAYET DAĞITMAYA soyundu oyle mi?.. Hidayeti kim verir derviş?..
- Allah efendim, sadece Allah!..
- Oyleyse?...
- Anlıyorum Efendim bağışlayın!..
- Seni Allah bağışlasın. Haydi gec hucrene de iyi bir tovbe et, sonra gel bugunku Kur’an dersini ver!..
Derviş hucresine gecti. Gusul abdesti aldı, seccadesine oturdu ve tovbe etti Rabbine. Gozlerinden iki damla yaş suzulurken şoyle niyaz ediyordu:
- Nar da senin Nur da!.. Cennetin kadar Cehennemin de guzel… Bağışla beni sistemine kafa tuttum! Sadece dostlarım yanmasın, kurtuluversinler istemiştim. Hidayet sendendir. Nara sectiklerin de, Nura sectiklerin de guzel… Ben kimim ki?... N’olur bağışla!
__________________
Cehennemi Dolaşan Derviş
Dini Bilgiler0 Mesaj
●24 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Cehennemi Dolaşan Derviş
-
13-09-2019, 03:43:22