24 Nisan 1877’de Ruslar, Osmanlı Devletine savaş ilan etmişler, batıda Tuna boyundan ve doğuda Kars cihetinden saldırıya gecmişlerdi. Doğu cephesinde ordumuzun başkumandan lığını Gazi Ahmed Muhtar Paşa yapıyordu. Kabiliyetli ve cesur bir asker olan Ahmed Muhtar Paşa, Kars’ı alan Rus ordusu karşısında askerini muhafaza ederek programlı bir şekilde Erzurum’a cekilmişti. Bu cekilme sırasında yaptığı Halyaz, Zivin, Gedikler ve Yahniler meydan savaşlarında zafer kazanmış, hatta Sultan İkinci Abdulhamid Han tarafından taltif gorerek “Gazi” unvanını almıştı. Askerimiz kuvvet ve techizat yonuyle ustun Rus ordusu karşısında, silah ve yiyecek bakımından iyi şartlarda olmaması sebebiyle Erzurum’a kadar cekilmeye mecbur kalmıştı. Erzurum’a yaklaşan Rus ordusu kumandanı, Ahmed Muhtar Paşaya elci gondererek teslim olmasını istedi. Paşa, komutanları ile yaptığı istişareden sonra “Kesinlikle hayır.” cevabını verdi. Teslim teklifi şehirde duyulmuş, halk galeyana gelmişti. Cocuğundan ihtiyarına, kadınından hastasına kadar halkın, kanlarının son damlasına kadar Moskof kafirlerine karşı savaşıp vatan ve namuslarını şehid oluncaya kadar mudafaa edeceklerine karar aldıklarını Gazi Ahmed Muhtar Paşaya bildirmişlerdi. Goz yaşlarını tutamayan kumandan, heyet başkanı nın alnından optukten sonra, Sultan İkinci Abdulhamid Hanın gonderdiği telgrafı gosterdi. Padişah, telgrafında; “Şu anda bulunduğunuz yer, Asya’nın en muhim noktası ve duşmanın goz diktiği yerdir. Bu sebeple Erzurum’u buyuk bir tehlike beklemektedir. Allahu teala muhafaza eylesin, epeydir ordumuzda gorulen dağılma ve cokuntuler bu sefer de meydana gelir, Erzurum’a bir zarar olur, istilaya ducar olursa, boyle elemli bir olayın devletimizin maddi ve manevi varlığında acacağı yarayı size anlatmaya luzum yoktur. Şu halde, asıl iş gorecek ve devletin uzerindeki nimet hakkını gozetip, milletimizin sizden beklediği şerefi isbat edecek gun bugundur. Namus ve şerefimizi muhafaza edemezsek bu, kıyamete kadar tarihimizden silinmeyecek ve askerlik şerefimize surulmuş acıklı bir leke olacaktır...” diyordu.Bu telgraf halka duyuruldu. Herkes balta, satır, kılıc, sungu, tufek, tabanca ne bulduysa tedbirini alıp buyuk bir heyecan icinde Rusların Erzurum’a yaklaşmasını bekliyordu. Bu arada halkın icinde gizliden gizliye faaliyet gosteren Osmanlıyı icten vurmaya calışan Ermeni ve Yahudiler, menfi propaganda yaparak halkın savaş azmini kırmaya calıştılar. Teslim olunduğun da can ve mal emniyetinin olacağını, aksi halde herkesin kılıctan gecirileceğini soyleyerek Rusların vaadlerini tekrar ediyorlardı. Fakat, buna aldıran olmadı. Ne pahasına olursa olsun savaşacaklardı!..Gazi Ahmed Muhtar Paşa da, savunma tedbirlerini almış, tabyalara guvendiği komutan ları vazifelendirmişti.Anadolu iclerine doğru yurumelerine Erzurum’u tek engel olarak goren Rusların başlıca gayesi şehri ele gecirmekti. Ayrıca yerli Ermeni ve Yahudilerden de faydalanıyorlardı. Hacibey adlı bir hainin kumandasında, 8 Kasımı 9 Kasıma bağlayan gece, saat ikide harekete gecen duşman, Aziziye Tabyasına baskın duzenledi.Baskın icin, Mudurge ve Tasmahur koylerinin Ermenilerini ve Vank kilisesi papazlarını kullandılar. Musluman kılığına giren ve Osmanlıcayı cok iyi bilen bu hainlerin yardımıyla Vank Deresindeki nobetcileri şehid ettiler. Buyuk bir sessizlik icinde Aziziye Tabyasına girerek ikinci ve ucuncu kesimlerinde uyuyan yuzlerce askerimizi şehid ettiler. Tabyanın birinci kesimi biraz kenarda kalıyordu ve komutanları kaymakam (Yarbay) Bahri Bey uyanıktı. İkinci ve ucuncu kesimlerdeki gurultuyu işitmiş, baskına uğradıklarını anlamıştı. Derhal silah başı ederek şiddetli bir mudafaaya başladı. Turk askerini toplu katliamdan kurtaran kaymakam Bahri Bey, yaralanmasına rağmen bunu askerden gizleyerek mudafaaya devam ettiGece yarısı top ve tufek seslerini duyan Erzurumlular, muezzinin; “Ey Erzurumlular! Ey ahali!.. Moskof kafirleri Aziziye’yi bastı. Allah’ını seven, eli silah tutan herkes, askerimizin yardımına koşsun!... Vatanını seven yetişsin!..” nidası uzerine gece karanlığında sokaklara dokulduler. Bunlar arasında Nene Hatun da vardı.Askerini silah başı eden Gazi Ahmed Muhtar Paşa, Aziziye istihkamından telgrafla haber almaya calışıyor, fakat; “Harb oluyor!..” cevabından başka birşey oğrenemiyordu. Paşa, uc tabur alarak Topdağı’na cıktı. Oranın kumandanı Muşir Hasan Tahsin Paşa ile birleşti. Ortalık iyice aydınlandıktan sonra Aziziye istihkamlarından birinde şiddetli carpışmaların olduğunu, diğer iki tabyada ses seda cıkmadığını gordu. Ahmed Muhtar Paşa, Kaptan Mehmed Paşa kumandasındaki iki tabur askeri Aziziye’ye gonderdi. Kaptan Mehmed Paşa, askerleriyle Aziziye istihkamının ortasındaki kışlaya doğru yaklaşınca, Ruslar tarafından ele gecirilmiş olan kışlanın mazgallarından şiddetli bir tufek ateşine tutuldu. Bunun uzerine Kaptan Mehmed Paşa, kışlayı kuşattı. Ucuncu kısımda carpışma hala devam ediyordu. Artık Erzurum halkı da yetişmişti. Hucum ederek istihkamın icine girdiler. Duşmanla muharebe goğus goğuse cereyan ediyordu.Bu arada, tabyanın birinci kısmından hala carpışmaya devam eden Bahri Beyden, Ahmed Muhtar Paşaya; “Gece, baskın anında yaralandığını, askere belli etmeden carpışmaya devam ettiğini, acele yardıma gelinmesini” bildiren bir haber geldi. Yardıma gonderilen Kaptan Mehmed Paşa ve halk, Bahri Beyin bulunduğu kısma gecti. İki ateş arasında kaldığını goren duşman bozguna uğrayarak kacmaya başladı. Halk ve asker takibe başladılarsa da Rusların ateşi karşısında durakladılar. Hadiseyi dikkatle takib eden Topdağı’ndaki istihkamlarımız Ruslara karşı ateşe başladılar. Bu durum karşısında başarı elde edemiyeceklerini anlayan Ruslar geri cekildiler.O gun Aziziye kurtarılmış, asker ve halktan 1000 civarında şehid verilmiş, 2300 civarında Rus oldurulmuştu.
__________________
Aziziye mudafaası
Dini Bilgiler0 Mesaj
●19 Görüntüleme
-
13-09-2019, 03:42:53