İki eli, iki ayağı kesilmiş ve her iki gozu de cıkmış olan bir adam; “Allah’ım beni ateşten koru!” diye feryat ediyordu.

Bir şahıs ona; “Senin icin bir ceza kalmadığı halde yine de Allah’ın seni ateşten korumasını mı istiyorsun? dediğinde o adam şoyle dedi:

Ben Kerbela’da idim, İmam Huseyin oldurulduğunde, onun uzerinde değerli bir şalvar ve kuşağın olduğunu gordum, butun elbiseleri yağmalanmıştı, sadece uzerinde bir şalvar kalmıştı.

Huseyin’in (a.s) bedenine doğru yaklaştım, o kuşağı acmak istediğimde, elini kaldırıp onun uzerine koydu! Elini kenara itemedim, bu yuzden elini kestim. Yine o kuşağı acmak istediğimde bu defa sol elini o kuşağın uzerine koydu! Her ne yaptımsa elini onun uzerinden kaldıramadım. Bundan dolayı sol elini de kestim! Yine de o kuşağı acmak istedim, bu anda zelzelenin korkutucu sesini duydum! Korkarak kenara cekildim, geceleyin şehitlerin parca-parca olan bedenlerinin kenarında yattım.

Uyku aleminde guya Hz. Muhammed (s.a.a)’in Hz. Ali ve Fatime (a.s) ile gelip İmam Huseyin’i optuğunu gordum.

Hz. Peygamber; “Oğlum seni oldurduler mi? Allah da seni bu hale sokanları oldursun!” buyurdu.

İmam Huseyin; “Beni Şimr oldurdu, burada yatan bu şahıs da benim ellerimi kesti.” dedi.

Fatime (a.s) da bana bakıp şoyle dedi: “Allah el ve ayaklarını kessin,gozlerini cıkarsın ve seni ateşe soksun!”

Uykudan uyandım, el ve ayaklarımın kesildiğini ve kor olduğumu anladım. Fatime’nin (a.s) uc duası kabul olmuştur, ama dorduncusu (ateşe atılmak) halen duruyor. İşte bundan dolayı; “Allah’ım beni ateşten koru!” diye dua ediyorum.



Bihar’ul- Envar, c. 45, s.311.

__________________