Her mahlukatın yuklendiği ortak misyonun yanı sıra kişiye ozgu yukumlulukleride vardır.Hayatta guler,kiminide yokuşa surer

karşılaştığımız zorluklara karşı direnmemizi, ayakta durabilmemiz icin kendi kendimize yaptığımız telkinler ve olumlu davranışlarla başarabiliriz.İbadetle,dualarla, teslimiyet ve tevekkulle.

Altın kurallar vardır, uyduğumuz zaman bize getirisi olan; İlk once guclu bir iman gucune sahip olmaktan gecer.Bir insanın iradesi, inancı ile olayların ustesinden gelip guclu bir kişiliğe sahip olması ile olculur.Belki kimine gorede boş vermişliği tercih etmek bir ceşit olayların icinden cıkma bicimidir.Olayları gozunde buyutmeyerek, doğal bir durummuş gibi algılamak...

İnsan zamanla yaşadığı tecrubelere dayanarak, her olaya subjektif bakarak başa cıkmaya calışır.Şimdilerde bu duruma 'relaks' olma diyorlar! Hayat bazen oyle acımasız davranır ki ne kadar guclu olursan ol, ağır bir imtihanla yuzyuze gelince altında ezilirsin. (Allah hic kimseye kaldıramayacağı yuk vermesin.)

Sıkıntısı olmayan da kendine sanal sıkıntı yaratıyor.Gecici gunluk sıkıntıları goğusleyebilmek, 'iki ayağının ustunde' durabilmek... İcki icen insana soruyorlar, roportajlarda: Neden iciyorsunuz? Kimi derten,kimi zevkten diyor. Belki yine, bir yolu secen kaplumbağa gibi icine cekilip kendince savunma mekanizması geliştirerek kendini korumayı seciyor.

Her insan daha cok kendi derdini daha buyuk gorur.Halbuki kendi derdinden daha aşkın daha beter dertler vardır.Buna tanık olunca haline şukur eder.Bir arap atasozu vardırya; 'Ayakkabım olmadığına uzuluyordum,ayakları olmayan adam gordum! ' Adnan Şenses'in soylediği bir şarkı vardır:

Senin derdin dertmidir
Benim derdim yanında
Kimselerde gormedim
Boyle dert hayatım da.

Otur şoyle yanıma
Dinle bak dertlerimi
Anlatınca ağlama,
Sonra benim derdimi.

Bazen espri mahiyetinde; 'Hangi universiteden mezunsunuz? ' sorusuna,
gulerek: 'Hayat medresesinden' diye cevap veririz. Bir sorunun,sınavın zorluğunu belirtmek icinde 'Universite imtihanından beterdi' diye cevap veririlir oldu.Oyleki şimdi nerdeyse genc kesimin mutluluğu imtihanı kazanmaya,biryere yerleşmeye endeksli,meslek sahibi olabilmeye.

Şahsi kanaatime gelince; Butun dunya insanlarının inancları ne olursa olsun 'diyalog' icinde olmaları insanlığın felahı icin illa şarttır.Birey olarakda fertler dertlerini tazelemek yerine,farklı alanlara kendini kanalize etmeli.
Mesala; hobilerle uğraşı edinip,hayata motive olmalı.Gecmiş olayların ustunde 'temcid pilavı'gibi surekli gundeme getirmemeliyiz.Bizi mutlu eden aktivitelere, sosyal faaliyetlere katılarak aktif olalım.Mutlu olayları kafamızda duşunup canlandırarak, stresi asgariye indirip, kendi kendimizin doktoru olmalıyız.Seyahate cıkmalıyız.Yeşil, deniz insan psikolojisine iyi gelir.Tabiki bu tavsiyeleri, daha iyi işinde uzman doktorlarımız daha iyi bilir.

Ancak butun bunların en onemlisi savsaklamadan,cuvallamadan bu koşuda finişe doğru hayat koşusunu sonuclandırabilmek...
Unutulmamalıdırki şu uc gunluk dunyada, sıkıntılarımızda tek tutunağımız Halıkımız Allah bize yeter.'Allah dost,toprak post'vesselam...


Zehra Celik


__________________