88 yılıydı sanırım... Şehir dışında, buyuk bir firmada calışıyorum.Firma şehre uzak.. Bekar olduğumuzdan firmanın bize verdiği lojmanlarda kalıyoruz.Şehre pek yolumuz duşmuyor. Zaten ihtiyac da yok. Ramazan ayı gelince durum değişti. Yuzlerce kişinin calıştığı yerde uc beş kişi oruc tutuyor. Boyle yerlerde azınlık psikolojisi olur, derler.Deli deliyi Dakka’da, hacı hacıyı Mekke’de bulur hesabı.Hemen birbirlerini bulurlar, kaynaşırlar, ahbap olurlar. Nitekim, bizde de oyle oldu.Onlar evli barklı. Akşam olunca, işyeri servisiyle cekip gidiyorlar.Ben bekÂrım. Lojmanların yolunu tutuyorum. Lojman dediğin tesislerin arkasında bir yer.Uzun uzun ruhsuz barakalar.

Neyse...
Ramazan ayı... Canım nasıl teravih cekiyor anlatamam. Fakat şehir uzak, vasıta yok.Bizim İdari İşler Mudurluğu’ne umitsizce bir dilekce yazdım. Dilekce şoyleydi.

“Firmanızda 1 yıldır gorev yapıyorum. Teravih icin akşamları şehre gitmek istiyorum. Bir vasıta temin edilmesini saygılarımla arz ederim.”

İdari İşler Muduru yabancı uyruklu yaşlı bir hanım idi. Umutsuz dilekcem ciddiye alındı. Beni cağırdılar.Yuzu makyajdan gorunmeyen yaşlı hanım, gozluklerinin arkasından bana uzun uzun baktı ve:

- Bizden bir talepte bulunmuşsunuz. Ama anlayamadım? dedi.
- Neyi anlayamadınız?
- Şu teravih kelimesi. Nedir o?
- Uzun hikÂye. Ozetle dini bir vecibe işte.
- Sadece araba mı istiyorsunuz?
- Evet.
- Olabilir. İşiniz ne kadar surer?
- Bir saat kadar.
- Tamam. Size araba tahsis edeceğim. Goturup getirecek.
- Cok teşekkur ederim efendim.
.........
Her akşam teravihe yarım saat kala ozel şoforum yanaşıyor, benim gibi bir işci parcasını alıyor ve şehrin en guzel camisinin onune kadar goturuyor.Şoforum dışarıda bekliyor, namazlarımı bir guzel kılıyorum.Sonra cıkıp, buyuk patronlar gibi arabama kurulup lojmanın yolunu tutuyorum.

Bir, uc, beş...
Şoforum bir akşam sordu:
- Abi, icerisini cok merak ediyorum. Ne yapıyorlar?
- Namaz kılıp, dua ediyorlar.
- Ben de gelsem mi acaba? Arabada seni beklerken cok canım sıkılıyor.
- Olur.

Ertesi gun onu da goturdum. Ortam huzur vericiydi. Şofor mutluluktan uctu. İlk gun sadece hareketleri yaptı. Daha sonra duaları ezberledi. Hele dort rekatte bir soylenen salavatları nasıl aşkla soyluyordu, anlatamam. Onun gur sesi muezzinleri bile bastırıyordu. Hele başını keyifle iki yana sallaması yok mu, hic unutmam, hatırladıkca gulumserim.
Ramazan sonuna doğru, epey yol almıştı.

Kim bilir, belki de o şoforun guzel niyeti hurmetine bize araba vermişlerdi.


Buradan alınmıştır.
__________________