bu hıkaye gercekten insana namaz kılma duygusu KazandırıyoR.
Kıyamet kopmuştu. Olağan ustu bir kalabalık vardı. Her yer insanlarla doluydu.
Kimi şaşırıp kalmış, hareketsiz bir şekilde etrafına bakınıyor; kimi sağa sola koşturuyor; kimisi de diz cokmuş, başı ellerinin arasında bekliyordu. Yureği yerinden fırlayacak gibiydi... Soğuk soğuk terler dokuyordu. Dunyadayken kıyamet, sorgusual ve mizan hakkında cok şey duymuştu. Ama mahşer meydanındaki urperti, korku ve bekleyişin bu denli dehşet vereceğini hic duşunmemişti. Herkes sırasını bekliyor ve sırası gelen hesabını vermek uzere cağırılıyordu. Bu arada onun ismini de okudular. Hayretle bir sağa, bir sola baktı. ''Beni mi cağırdınız?'' dedi dudakları titreyerek.
Kalabalık birden yarılmış, bir yol acılmıştı onunde. İki kişi kollarına girdi. Bunların mahşer meydanının gorevlileri oldukları belliydi. Kalabalığın arasından şaşkın bakışlarla yurudu. Merkezi bir yere gelmişlerdi. Gorevliler yanından uzaklaştılar. Başı onundeydi... Butun hayatı, gozlerinin onunden geciyordu. ''Şukurler olsun.'' dedi, kendi kendine ve devam etti:
''Gozlerimi dunyaya actığım evde, hep dinini en guzel şekilde yaşamaya calışan insanları gordum. Babam ibadetlerine azami dikkate diyor, arkadaşlarıyla dini sohbetleri kacırmıyor, malını İslam yolunda harcıyordu. Annem de onun gibiydi. Ben de hep onlar gibi oldum. İnsanlara hizmete calıştım. Onlara Allah'ı anlattım. Namazımı kıldım. Orucumu tuttum. Farz olan ne varsa yerine getirdim. Haramlardan kacındım...''
Yanaklarından gozyaşı suzulurken, ''Rabbimi seviyorum, en azından sevdiğimi zannediyorum...'' diyordu. Ama bir taraftan da ''O'nun icin ne yapsam az, cenneti kazanmama yetmez. Tek sığınağım Allah'ın bağışlaması ve rahmeti...'' diye duşunmeden edemiyordu.
Hesap surdukce surdu. Boncuk boncuk ter dokuyordu. Sırılsıklam olmuştu, muthiş bir şekilde titriyordu. Gozleri terazinin ibresine takılmış, neticeyi bekliyordu. Sonunda hukum verilecekti. Oradan cıkarıldı. Eski yerine getirildi. Biraz sonra gorevli melekler, mahşer meydanındaki kalabalığa donduler. Once ismi okundu. Artık ayakları tutmaz olmuştu. Neredeyse yığılıp kalacaktı. Heyecandan gozlerini kapamış, okunacak hukme kula kesilmişti.
Mahşeri kalabalıktan bir uğultu yukseldi. Kulakları yanlış mı duyuyordu? İsmi ''cehennemlikler'' listesinde gecmişti. Dizlerinin ustune yığıldı. Şaşkınlıktan dona kalmıştı. ''Olamaaaazzzz!'' diye bağırdı. Sağa sola koşturdu. ''Ben nasıl cehennemlik olurum? Hayatım boyunca Allah yolunda hizmet eden insanlarla birlikte oldum. Onlarla beraber koşturdum. Hep rabbimi anlattım.'' diyordu.
Gozleri sağanak olmuş, titrek vucudunu ıslatıyordu. Gorevliler, kollarından tuttular ve kalabalığı yararak onu alevleri goklere yukselen cehenneme doğru goturmeye başladılar.
Cırpınıyordu... Bir kurtuluş yok muydu? Bir yardım eden cıkmayacakmıydı? Dudaklarından kelimeler kırık dokuk, yalvarmayla karışık dokuldu... ''Oruclarım... Okuduğum Kur'anlar... Namazım... Hicbiri beni kurtarmayacak mı?'' diyordu. Bağıra bağıra yalvarıyordu. Alevlere cok yaklaşmışlardı. Başını geriye cevirdi. Son cırpınışlarıydı.
Resulullah, ''Birinizin kapısının onunden bir nehir aksa ve o, bu nehirde her gun beş kere yıkansa, acaba uzerinde hic kir kalır mı? İşte bu, beş vakit namazın misalidir. Allah onlar sayesinde butun hataları siler.'' buuyurmamışmıydı? Bir kere daha ''Namazlarım da mı beni kurtarmayacak?'' diye duşundu ve ''Namazlarım...'' diye hıckırdı.
Gorevliler hic durmadılar. Yurumeye devam ettiler ve sonunda onu dipsiz cehennem cukurunun başına getirdiler. Alevlerin harareti yuzunu yakmıştı. Son bir defa donup geriye baktı. Artık gozleri de kurumuş, umitleri sonmuştu. Başını one eğdi. İki buklum olmuştu.
Kollarını sıkan parmaklar cozuldu. Gorevlilerden biri onu itiverdi. Vucudunu birden bire boşlukta buldu. Alevlere doğru duşuyordu. Tam bir kac metre duşmuştu ki bir el onu kolundan yakalayıverdi. Başını kaldırıp yukarıya baktı. Onu duşmekten kurtaran uzun ve beyaz sakallı bir ihtiyardı. Kendisini yukarıya cekti. Ustundeki, başındaki tozu silkeleyerek ihtiyarın yuzune baktı:
- Siz kimsiniz?
- Ben senin namazlarınım.
- Neden bu kadar gec kaldınız? Son anda yetiştiniz. Neredeyse duşuyordum.
İhtiyar acı acı gulumseyerek başını salladı:
- Sen beni hep son anda yetiştirirdin, hatırladın mı?
...
Gozlerini actığında yatağındaydı. Kan ter icinde kalmıştı. Bir ic cekti ve ''Elhamdulillah cok şukur ki ruyaymış.'' dedi. Sonra dışarıdan gelen sese kulak kabarttı. Yatsı ezanı okunuyordu. Bir ok gibi yerinden fırladı. Abdest alacaktı...
__________________
KALBINDEN ALLAH RAZIOLSUN DE YETER! ! ! !
__________________
bu hıkaye gercekten insana namaz kılma duygusu KazandırıyoR.
Dini Bilgiler0 Mesaj
●18 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- bu hıkaye gercekten insana namaz kılma duygusu KazandırıyoR.
-
13-09-2019, 03:30:06