AĞaClar Uzar, Ama Nereye Kadar?
--------------------------------------------------------------------------------
Kuzey Arizona Universitesi’nden araştırmacılar, dunyanın en uzun ağacları uzerinde yaptıkları calışmada ağacların buyumesini kontrol eden faktorleri ortaya cıkardılar.
Ağacta apacık bir tasarım vardır. Ağacı meydana getiren hucreler; kok, govde, kabuk, su kolonları, dallar ve yaprakları oluşturacak şekilde organize olmuştur. Hucreler ağacın yaşamını surdurmesi icin gerekli fonksiyonları yerine getirecek parcaları oluşturmakta, bu parcalar arasında da sistemli bir işbirliği yurutulmektedir.
Ayrıca bir ağac, kimyasal uretim yapan dev bir fabrika gibidir. Burada cok karmaşık kimyasal işlemler, kusursuz bir plan dahilinde yurutulur. Bu işlemleri yuruten organların bilgisayar gibi hesaplamalar yaptığına dair deliller mevcuttur.
Bir ağacla ilgili en carpıcı gerceklerden biri, bu organizasyon ve sistemlerin bilgisinin, ağac henuz kucuk ve yuvarlak bir tohum halindeyken, DNA’sına yuklenmiş olmasıdır. Tohum, DNA’sında yuklu talimatları izleyerek kendisiyle gorunum ve ebat acısından hicbir benzerlik taşımayan dev bir yapya donuşur. Bir tohumun toprağa duştukten ve biraz nemlendikten sonra kok salıp dallanarak bir ağaca donuşmesi, Allah’ın kusursuz yaratmasının apacık bir gostergesidir.
Bu mucizevi canlıda buyumenin bir noktadan sonra durması da Allah’ın yeryuzunde varettiği dengenin bir parcasıdır. Eğer ağacları meydana getiren hucreler, kontrolsuz bir şekilde durmadan buyuyor olsalardı yeryuzunde yaşamın yok olmasına varan sonuclar ortaya cıkabilirdi.
Ağacların ne kadar uzayabileceklerini belirleyen faktorleri araştıran bilim adamları, dunyanın en uzun ağacları uzerinde ilgi cekici bir calışma gercekleştirdiler. Yuksekliği yuz metreyi aşan ağacların tepelerine tırmanan araştırmacılar, olcumler yaparak bu faktorlere dair ipucları aradılar.
Dunyanın en yuksek ağacı olma unvanını elinde bulunduran 112.7 metrelik dev servi ağacı (Sequia sempervirens) da dahil olmak uzere, en yuksek beş ağac uzerinde incelemeler yaptılar. Bu yukseklikteki bir ağacın boyu, 30 katlı bir binanın boyuna denk geliyor.
Bilim adamları daha onceleri, ağacın yuksekliğini belirleyen temel faktorun, yuksekliğin getirdiği mekanik gerilimlerde yattığını duşunuyorlardı.
Ama ağacların bu gerilimlerin etkisini giderecek şekilde ve oldukca sağlam bir tasarıma sahip oldukları anlaşıldı. Bu durum calışmaların, suyu yukseklere taşıma kapasitesine odaklanmasına yol actı. Kuzey Arizona Universitesi’nde cevrebilimci olarak gorev yapan George Koch ve ekibince gercekleştirilen soz konusu calışmada bu yonde bulgular elde edildi. Araştırmacıların doğal ortamda ve laboratuvarda yaptıkları bağlantılı calışmalar, ağacların maksimum yuksekliğini kontrol eden temel faktorun ‘ağac tepelerine su tedariki’ olduğunu ortaya koydu.
Su, ağacların tepesine buğulaşma (transpiration) yoluyla, yani yaprakların yuzeylerindeki gozeneklerden buharlaştığı şekilde ulaşır.
Buğulaşma, suyu koklerden ve ağacın icinden en zirveye kadar, odunsu dokudaki hucreler boyunca taşır. Suyun bu hareketi, yercekimi ve surtunme kuvvetlerini aşar ve yukarı doğru bir kolon halinde devam eder. Suyun hareketine karşı koyan yercekimi ve surtunme kuvvetleri zirvede maksimum olduğu icin, suyu yukarı iten kuvvet de zirvede maksimum değerine ulaşır. Su kolonları bu gerilime bir dağılma eşiğine kadar dayanabilir. Bu eşik, kolon halindeki suyun icinde hava kabarcıklarının ortaya cıkıp onu kesintiye uğratarak dağıttığı noktayı ifade eder ve bu durum bitki biliminde ‘embolizm’ olarak isimlendirilir.
Koch ve arkadaşları, en yuksek servi ağaclarının tepesinde su kolonunun uzerindeki maksimum gerilimi olctuler. Bu olcum, maksimum gerilimin embolizm noktasına yakın olduğunu ortaya cıkardı. Bu gerilim değeri aynı zamanda ağacın ne kadar uzayacağına etki eden bir kontrol faktoruydu. Calışmada ağacların yuksekliğini belirleyen uc faktor daha ortaya cıkarıldı.
Ağacların tepesine ulaşan su, normalde hucre gelişimi icin itici etki oluşturuyor. Ancak ağacın tepesine doğru yercekimi ve surtunmenin etkisinin artması, su akışı kapasitesini azaltarak tepelerdeki hucrelerin kucuk olmasına ve kalın duvarlara sahip olmasına yol acıyor. Bunun sonucunda tepelerdeki yapraklar da kucuk ve kalın oluyorlar. Servi ağaclarının tepesinde, yaprak kalınlığı en yuksek değerde. Bu da, ağacın gelişiminin buyuk olcude engellendiğine işaret ediyor. Boylece tepelerde artan yaprak kalınlığı, yuksekliği kontrol eden ikinci bir faktoru oluşturuyor.
Tepelerdeki kalın ve kucuk yapraklar, bu bolgede yapılan fotosentezi de azaltmış oluyor. Fotosentez verimini azaltan bu etki, ağacın yuksekliğinde ucuncu faktor olarak saptandı.
Koch ve arkadaşları 110 metredeki yapraklardaki CO2 oranının, serbest havada gorulen en duşuk oranda olduğunu saptadılar. Bu da dorduncu kontrol faktorunu oluşturuyordu: Yaprak gozenekleri kanalıyla gercekleşen CO2 alımı uzerindeki kısıtlama.
Bilim adamları, ağac yuksekliğini kontrol eden bu dort fizyolojik faktore dayanarak ağacların ulaşabileceği maksimum yuksekliği hesaplamaya calıştılar. Bunun sonucunda ağacların 122 ila 130 metre arasında bir maksimum yuksekliğe ulaşabilecekleri tahminini ortaya koydular. Buna gore 2000 yıldan daha yaşlı olan ağaclar buyumelerini surdurebilecekti. Ağacların yılda yaklaşık 0.25 m buyuduklerini ortaya koyan gozlemler de bu fikri destekliyor.
Bu calışmada ortaya konan kısıtlayıcı faktorler, ekolojik denge icin cok onemli. Kısaca tekrarlayacak olursak,
• Yercekimi ve surtunme kuvvetine karşı koyarak yukselen suyun belli bir seviyeden sonra ilerleyemez oluşu,
• buna bağlı olarak yaprakların kuculup kalınlaşması,
• fotosentez verimliliğinin azalması,
• ve nihayet fotosentezde gerekli CO2 alımının minimuma duşmesi
faktorleri sayesinde ağacın belli bir noktadan sonra buyumesi engellenmiş oluyor. Boylece canlı cansız bircok etmenin birbirini etkileyerek meydana getirdiği doğal denge, ağacların kontrolsuz olarak buyumesiyle tehlikeye girmemiş oluyor. Bu acıdan bakıldığında, bu calışma canlılardaki biyolojik sureclerin, doğanın geniş caplı dengesini destekler nitelikte ve ne kadar mukemmel şekilde duzenlenmiş olduğuna dair son bir orneği oluşturuyor. Hic şuphesiz bu faktorlerin her biri Allah’ın dilemesiyle varolmuş sebeplerdir. Tohumun filizlenmesinden, fidan olmasına; fidanın ağaca donuşmesinden, ağacın uzamasının durmasına kadar her aşama Yuce Allah’ın emriyle ve kontrolu altında gercekleşmektedir. Ağacın yaşamındaki her aşama, biyolojisiyle ilgili her faaliyet Allahın sonsuz kudretinin bir tecellisidir.
Allah bir Kuran ayetinde şoyle buyurmaktadır:
“Bitki ve ağac (O'na) secde etmektedirler”. (Rahman Suresi, 6)
__________________
AĞaClar Uzar, Ama Nereye Kadar?
Dini Bilgiler0 Mesaj
●25 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- AĞaClar Uzar, Ama Nereye Kadar?
-
13-09-2019, 03:29:47