1) 16.yuzyılda Osmanlı devleti'nin gelişme yolu uzerinde direnmiş ve Turk orduları ile savaşa tutuşmuş olmasından dolayı Katolik Avrupa tarafından kendisine "Hıristiyanlığın şovalyesi" unvanı verilen Boğdan beyi Buyuk Stefan'ın olum doşeğin de, evlatlarına gayet ibretli bir şekilde: "Belki de yakında himayeye muhtac olacaksınız asla Rus'a yanaşmayın. Haindir, sizi yok eder. Fakat kendinizi Turklere emanet edin. Adil ve merhametlidirler" diyerek nasihat etmiştir
2) Teb'asını "Emanetullah" olarak goren Osmanlı Devleti'nde, akıl hastalarına bimarhanelerde son derece şefkatle muamele edilip ceviz karyolalarda, ipekli camaşır ve carşaflarda yatırılıp musiki ile tedavi edildiğini,
Aynı donemde Avrupa'da ise, akıl hastalarının ruhuna şeytan girmiş denilerek diri diri yakıldığını.
İstanbul'daki bimarhaneleri giren Mongeri Pere'nin: "Burası Avrupa'nın asırlar sonra tahayyul edeceği bir hayal muessesidir dediğini ve Osmanlı'nın uyguladığı bu musiki ile tedavi metodunun ABD'de ancak 1956 yılında uygulamaya gecebildiğini,
3)Batıda ilac uretmekle ilgili yonetmeliklerin son derece ağır olup, bir ilacın piyasaya cıkarılmadan once kobaylar uzerinde yeterince deneme yapılması gerektiğini ve bunun ise uzun ve pahalı bir surec olduğunu.,
Buna care bulan Batılı humanistlerin(!), yeni geliştirdikleri denenmemiş ilacları ucuncu dunya ulkelerine pazarlayarak hem para kazanıp, hem de milyonlarca gonullu kobay uzerin de ilaclarını denediklerini,
İlac iyi cıktığı takdirde mallarını batıda pazarladıklarını, kotu cıktığında ise foyası cıkana kadar ucuncu dunya ulkelerine satmaya devam ettiklerini,
4)Yavuz Sultan Selim Han'ın Ridaniye Savaşı'nda, ileri goruşlu babası Sultan II. Bayezid' ın icadı olan "ici yivli topları kullanarak buyuk başarılar elde ettiğini,
Bugun ise bizlerin hala II. Bayezid'in bu buyuk icadını tarih kitaplarımızda: "Yivli top 1868 de Almanlar tarafından icad edildi" diye okutma gafletini gostererek ecdadımızın kemiklerini sızlattığımızı,
5)Osmanlı'nın son doneminde (1850) İstanbul'da uzun yıllar kalmış bir batılı tarihci olan M A Ubicini'nin şehirde yaşayan değişik milletlerin karakter yapılarını oğrendikten sonra, hatıralarında:
"Bir kaide olarak, Ermeni ye istediği paranın yarısını, Ruma ucte birini, Yahudi ye dortte birini veriniz. Fakat bir Musluman'la alışveriş ettiğiniz zaman istediği fiyattan emin olunuz ve istediğini veriniz."
diye yazdığını biliyor muydunuz.

__________________