okuma bayramı etkinliği tiyatro oyunu
okuma bayramı icin tiyatro
Okuma Bayramıyla İlgili Skecler
Okuma Bayramı Skecleri

OKUMA BAYRAMI İLE İLGİLİ TİYATRO OYUNLARI, SKECLER, PİYESLER

AT HIRSIZI

HASAN : Hayrola Rustem, uzgun gorunuyorsun, ne oldu?
RUSTEM : Ben uzulmeyeyim de kim uzulsun Hasan?
HASAN : Hele anlat bakalım seni bu kadar perişan eden olay neymiş, merak ettim yahu!
RUSTEM : Butun paramı verip bir at almıştım.
HASAN : Ee, at oldu mu yoksa?
RUSTEM : Olse teselli olacak bir yanı var?
HASAN : Ne oldu peki?
RUSTEM : Dun gece ahıra bir hırsız girip atımı calmış.
HASAN : Yapma yaa... İnan ki cok uzuldum. İnşallah bulursun atını.
RUSTEM : Pek sanmıyorum bulabileceğimi ama hayırlısı neyse o olsun. Ne diyelim.
HASAN : Benim acele bir işim var, gitmek zorundayım. Hadi kal sağlıcakla...
RUSTEM : Yolun acık olsun Hasan.
HIRSIZ : Lanet hayvan yurusene be!
RUSTEM : Aman Allah´ım ruya mı goruyorum yoksa! Bu at benim atım yahu! Hey, heey, bu benim atım!
HIRSIZ : Yanlışın var Beyim. Bu at yıllardan beri benimdir.
RUSTEM : Madem ki bu at yıllardan beri senin, o halde soyle bakalım, bu atın hangi gozu kor?
HIRSIZ : Hangi gozu mu kor? Bunu bilmeyecek ne var, tabi ki sol gozu kor.
RUSTEM : Bilemedin.
HIRSIZ : Pardon pordon, ben sağ gozu diyecektim, yanıldım. Evet evet, sağ gozu kor bu atm.
RUSTEM : Sen sadece hırsız değil ayrıca beceriksiz bir yalancısın da.
HIRSIZ : Niye?
RUSTEM : Bu atın iki gozu de sapasağlam cunku! Ver atımı...

BEN SENİN YAŞINDAYKEN...

BABA : Oğlum gel bakalım buraya!
COCUK : Buyur baba!
BABA : Bu hafta yapılan sınavda kacıncı oldun?
COCUK : 25. oldum baba.
BABA : Ama nasıl olur! Daha gecen hafta 21. idin. Nasıl dort sıra birden geriledin? Tembel herif.
COCUK : Ne yapayım baba? Sınıfa dort tane yeni oğrenci daha geldi. Dolayısıyla 21.likten, 25. liğe geriledim. Hem bana kızmaya senin hakkın yok.
BABA : Bak şu bacaksıza! Bu kadar tembel olacaksın ve benim sana kızmaya hakkım olmayacak, oyle mi?
COCUK : Tabii... Demek ki mukemmel bir cocuk dunyaya getirememişsiniz. El alem oyle cocuk yapıyor ki! Hepsi super zeka.
BABA : Kızdırma beni alırım ayağımın altına bak. Sınıfta kalmış abuk subuk, aptal saptal konuşuyor.
COCUK : Niye kızıyorsun baba? Sınıfta kaldıysak ne olmuş! Daha iyi ya!
BABA : Neresi iyi bunun?
COCUK : Surekli maddi sıkıntıdan bahsediyordun, duşunsene yeni sınıf icin yeni kitaplar almak zorunda kalacaktın. Şimdi buna gerek kalmadı. Aynı kitapları yeniden kullanacağım.
BABA : Yahu şu karneye bak.Butun dersler bir, bir, bir.... Allah aşkına bir tane bile iki yok. Yuh sana, nasıl becerdin bunu?
COCUK : Hepsi bir mi, emin misin baba?
BABA : Bir de utanmadan şaşırma numarası yapıyor. Utan, utan! Al da kendi gozlerinle bir daha bak karneye.
COCUK : Allah, Allah! Ver bakalım şu karneyi. Hepsi bir olmamalıydı...
BABA : Şunun soylediğine bak. Doğru hepsi bir olmamalıydı. Sıfır olmalıydı.Bir sene boyunca yattın tabi... Bir bile fazla sana. Ben senin yaşındayken sınıfın en iyisiydim. Karnemde butun notlarım "5" idi, "5"....
COCUK : Yapma baba. Bu benim karnem değil. Dun bu karneyi tavan arasında buldum. Senin karnen bu. Neee! Benim karnem mi? Hadi canım...Ver bakiiimL.Aaa! Sahi ya... Eee... Şeeey yani. Diyecektim ki!..
COCUK : Demek butun notların beşti haa... İşte bak bu da benim karnem. İtiraf et baba, ben senden daha calışkanım.
BABA : Tamam, tamam anladık, para istiyorsun. Soyle ne kadar vereyim?
COCUK : Şeey! Ne desem bilmem ki! 500 yeter. Ama şimdilik...
BABA :Ne 400 mu? 300 neyine yetmez? Al şu 200´u 100´ unu geri getir.
COCUK : Ama baba...
BABA : Aması maması yok. Al şunu! Dur bakim, senin eline ne oldu boyle?
COCUK : Onemli değil baba
BABA : Nasıl onemli değil oğlum? Avucların kıpkırmızı olmuş. Ne oldu?
COCUK : Oğretmen dovdu.
BABA : Oğretmen mi dovdu? Hangi cağdayız? Dağ başı mı burası? Ben ona sorarım.
COCUK : Dur, dur! Dur baba. Tabiki burası dağ başı değil. Ama galiba kabahat bendeydi.
BABA : Niye, ne oldu ki?
COCUK : Arkadaşım oğretmenin sandalyesine raptiye koymuştu.
BABA : Raptiye koyan arkadaşınsa seni niye dovdu? Onu dovseydi ya!
COCUK : Asıl olay ondan sonra.
BABA : Nasıl yani?
COCUK : Ben de oğretmen raptiyenin uzerine oturmasın diye, tam oturacağı sırada sandalyeyi cektim. Hooop! Gumm! Tabiki...
BABA : Hak etmişsin. Bu gun okulda ne yaptınız?
COCUK : Bu gun okulda dinamit yaptık.
BABA : Peki yarın ne yapacaksınız okulda?
COCUK : Hangi okulda? Dinamit yaptık yaptık diyorum, okul falan kalmadı ortada. okuma bayramı tiyatro

BİR GARİP DAVA
MUHAFIZ adişahım uc adam geldi. Bir davaları varmış. Huzurunuza cıkmak istiyorlar.
PADİŞAH :Gelsinler bakalım.
MUHAFIZ : Gecin bakalım şoyle. Padişahımız sizi bekliyor.
PADİŞAH :Hoşgeldiniz ağalar. Anlatın bakalım derdinizi.
SAKALLI :Efendim biz uc arkadaştık. Ucumuz beraber bir iş yaptık. Ve iyice bir para kazandık. Birbirimize de hic guvenmiyorduk.
PADİŞAH :Ee...
PALABIYIK: “Paramızı hepimizin guveneceği birine verelim” dedik ve bu arkadaşa teslim ettik.
PADİŞAH : Sonra ne oldu peki?
SAKALLI : Parayı bu arkadaşa emanet ederken « ucumuz birlikte gelmedikce parayı hicbirimize verme » diye sıkı sıkı tembih ettik.
PALABIYIK: Tembih etmemize rağmen emanete ihanet etti bu adam.
SAKALLI :Evet ihanet etti. Parayı tek başına gelen diğer arkadaşımıza verdiğini soyluyor.
PADİŞAH : Doğru mu soyluyor bunlar efendi?
KESE : Doğru efendim ama eksik anlattılar.
PADİŞAH :Nasıl yani?
KESE :Evet, bunlar bana bir kese para bıraktılar. „Ucumuz birlikte gelmedikce parayı hicbirimize verme.“ dediler.
PADİŞAH :E niye verdin o zaman paraları diğer adama?
KESE :Ama padişahım, henuz elli adım bile gitmemişlerdi ki icerden biri geri geldi ve paraları istedi. Bu ikisine uzaktan bağırdım. “Bakın bu arkadaşa veriyorum.” dedim.
PADİŞAH : Bunlar ne yaptı peki?
KESE :Vallahi ikiside kafa sallayıp “Tamam ver” dediler.
PADİŞAH :Siz soyleyin bakalım, bu beyefendi doğru mu soyluyor?
SAKALLI :Valla padişahım, keseyi emanet edip gidiyorduk ki şimdi burada olmayan arkadaşımız aniden durdu. “Akşam yiyeceğimiz yemeğin parasını alalım.” dedi. Biz de “yemek parası al gel, bekliyoruz dedik..” Meğer adam tum parayı almış.
PADİŞAH : Demek arkadaşınız parayı alıp kacmış ha?
PALABIYIK :Evet ama bu emanetciye “Biz ucumuz birlikte gelmezsek, hicbirimize parayı verme” demiştik. O da kabul etmişti.Vermeseydi. Versin bizim paramızı...
PADİŞAH :Ne diyorsun efendi? Adamlar paralarını istiyorlar.
KESE : Doğru, paralarını vermem gerekiyor ama anlaşmaya bağlı kalıyorum ben. Bu yuzden şu an paralarını vermem.
PADİŞAH :Ne demek o?
KESE :Şu demek padişahım. Anlaşmaya gore, bunlara parayı vermem icin ucunun birlikte gelmesi gerekiyordu. Getirsinler diğer arkadaşlarını da vereyim paralarını!
PADİŞAH oğru. Hadi bakayım, getirin ucuncu arkadaşınızı, alın paranızı!Bir daha da guvenmediğiniz insanlarla iş yapmayın. okuma bayramı tiyatro

GERCEK ZENGİNLİK SAĞLIKTIR
OĞRETMEN :Cocuklaar! Piknik sona erdi. Hava kararmak uzere... Toparlanın okula yetişmeniz lazım.
ALİ :Biz hazırız oğretmenim.
OĞRETMEN :Haydi bakalım, geldiğimiz yoldan geriye donuyoruz...
VELİ :Oğretmenim şuraya bakın! Ne kadar guzel bir koşk burası...
OĞRETMEN :Aaa! Gercekteeen! Harika bir ev bu! Kimin acaba cocuklar?
CAN :Bilmem.... Ama keşke bu evin sahibinin oğlu olsaydım...
OĞRETMEN :Niye?
CAN :Niye mi? Baksanıza, boğaz manzaralı, yem yeşil bahcesi olan olağanustu bir ev bu.
Kimbilir icinde neler neler vardır.
OĞRETMEN :Eğer sen bu evin sahibinin oğlu olsaydın neler yapardın?
CAN : Sizleri evime davet ederdim.
ALİ : Oğretmenim ne olur şu evin bahcesine bir girelim.
OĞRETMEN :Niye, ama gec kalıyoruz cocuklar.
VELİ :Ne olur oğretmenim! Hemen geri cıkarız.
OĞRETMEN : İzinsiz olmaz. Bir bakalım kim var iceride?
ALİ : Oğretmenim bakın orada bir kadın var.
OĞRETMEN :Evet gordum. Heey! Bakar mısınız?
BAKICI :Buyrun, ne istemiştiniz?
OĞRETMEN :Şeey! Ben oğretmenim. Bunlarda Gumuş İlkoğretim Okulu oğrencileri. Sınıfca buraya
pikniğe gelmiştik. Donerken bu koşku gorduk. Kime ait olduğunu merak ettik. Bu koşk
kimin acaba?
BAKICI :Bu koşk ulkemizin en zengin insanına ait.
CAN : Oğretmenim orada bir cocuk var. Tekerlekli sandalyede oturuyor.
BAKICI :Bir dakika onu buraya getireyim.
ALİ : Aa! Cocuk hasta galiba.
BAKICI :Bu cocuk da bu koşkun sahibinin oğlu. Gorduğunuz gibi tekerlekli sandalyeye mahkum.
Bende onun bakıcısıyım.
OĞRETMEN :Yaa! Demek bu cocuk bu koşkun sahibinin oğlu ha.. Cocuklar! Az once "Keşke bu
koşkun sahibinin oğlu olsaydım." diyen kimdi?
CAN :Şey bendim oğretmenim...
OĞRETMEN :Şimdi ne duşunuyorsun?
CAN :Şeey, ne diyeceğimi bilemiyorum...
OĞRETMEN :Bakın cocuklar zenginlik sandığınız gibi mal ve varlık yonunden herşeye sahip olmak
değildir. Gercek zenginlik gonulle olur. Eğer gonlunuz huzur doluysa siz dunyanın en
zengin insanısınız demektir.
ALİ :Nasıl yani oğretmenim.
VELİ : Gonlun huzur dolu olması ne demek oğretmenim.
CAN : Gercek zenginlik nedir oğretmenim?
OĞRETMEN : Cocuklar, sizler hepiniz aslında milyardersiniz. Orneğin sen cocuğum, sana 100 milyar
verseler gozlerini satarmısın?
ALİ .-Hayır, kesinlikle satmam. Gozlerim olmadıktan sonra parayı ne yapayım?
OĞRETMEN :Ya kalbini 100 milyara satar mısın?
ALİ :Olur mu oğretmenim? Kalbim olmazsa ben nasıl yaşarım?
OĞRETMEN eki sana 500 milyar verseler bir ayağını satar mıydm?
VELİ :Hayır...
OĞRETMEN eki 500 milyara bir kolunu satar mısın?
YELİ :Hayır...
OĞRETMEN : Gorduğunuz gibi hic biriniz milyarlarca paraya rağmen bir organınızı bile satmıyorsunuz. Demek ki bu organlarınızın değeri cok cok fazla. Orneğin cok cok zengin olan bir insan olmek uzereyken, birazcık daha yaşamak icin, butun servetini vermeye razı olur. Yani anlıyacağınız onemli olan sağlıktır. Sağlık ve huzur! Nice insanlar vardır ki, servet icinde yuzuyorlar, ama mutsuzlar!
CAN :Teşekkur ediyorum oğretmenim. Bana gercek zenginliğin ne olduğunu gosterdiniz.
Demek ki ben cok cok zengin bir insanmışım.
(Cengiz Tan - Yurek Hikayeleri´nden Uyarlanmıştır.) okuma bayramı tiyatro

GULSUM'UN KISMETİ
BABA : Biliyor musun Hanım, Gulsum’e ne cıktı?
ANNE : Piyango mu cıktı yoksa bey?
BABA : Onun gibi bir şey, bil bakalım.
ANNE : Kısbet mi cıktı?
BABA : Pehlivan mı bu? Ne kısbeti? Kısmet demek istedin herhalde.
ANNE : He ya, tam onu diyecektim.
BABA : Aferin sana, evet ondan cıktı.
ANNE : Peki kim?
BABA : Kim kim?
ANNE : Herif, kısmet kim?
BABA : Kısmet de kim?
ANNE : Ayol, Gulsum´e cıkan kısmet kim?
BABA : Duşunuyorum, sen de duşun.
ANNE__ : Olur.
GULSUM : Ana, baba, ne oluyor burada?
ANNE : Ne bağırıyorsun kız! Otur sen de duşun.
GULSUM : Oluur.
BABA : Yahu Hanım, ne duşunuyoruz biz?
ANNE : Gulsum´e cıkan kısmetin adını...
GULSUM : Nee! Bana kısmet mi cıktı?
BABA : He ya...
GULSUM : Ne duruyorsunuz oyleyse, verin gitsin.
BABA : Kime vereceğiz kız?
GULSUM : İsteyen adama...
BABA : O kim? îşte onu duşunuyoruz.
GULSUM : Baba, beni kim istedi?
BABA : Karşı koyden biri.
ANNE : Herif, madem biliyordun neden soylemedin?
BABA : Ne duşunuyorduk demin biz?
ANNE : Gulsum´un kısmetini duşunuyorduk!
BABA : Hay Allah ben de ne duşunuyoruz diye duşunuyordum.
GULSUM : Peki kim bu adam baba?
BABA : Ciftci. Seni de şehzade istemez ya...
GULSUM : Nerede gormuş beni?
BABA : Gormemiş ki...
ANNE : Bey, bu nasıl iş? Kızı gormeden mi alacak bu adam?
BABA : Gormeden olur mu kadın? Gorecek tabi.
ANNE : Ne zaman?
BABA : Nerdeyse gelir.
GULSUM : Amanın! Ana kız, hemen ortalığı toparlayalım.
BABA : Kapı calınıyor, kim o?
DUNUR : Benim, haber yollamıştım. Aldınız mıydı?
BABA : Haber bu, kaybolur mu? Aldık tabi.
ANNE : Gulsum! Gel kız buraya!
GULSUM : Susleniyorum ayol, herif gelip beni boyle mi gorsun?
BABA : Şeey, bizim kızımız biraz şeydir...
ANNE : Akılsız...
DUNUR : Aman efendim, akıllı kadın daha tehlikeli olur.
BABA : Zaten ben hic akıllı kadın gormedim.
GULSUM : İşte geldim. Deminden beri ne bağırıp duruyorsunuz yahu? Bu da kim?
BABA : İşte, bu kısmetin...
DUNUR : Adım İsmet.
ANNE : Kızım hele bi sor. Kısmet efendi ne icmek ister?
GULSUM : Ne icecek! Şıra tabii.
DUNUR : Neden?
GULSUM : Bizim şıramız iyi de ondan. Aptal değilsen şıra icersin.
BABA : Kusura bakma oğul bizim kız kıt akıllıdır.
DUNUR : Aman aman, boylesi daha iyi.
GULSUM : Anaaaa, anaaaaa, uuuuuuuuu,uuuuu...
ANNE : Ne oldu kız? Niye ağlıyorsun?
GULSUM : Ağlarım tabi.
ANNE : Kız, kocaya gidiyorum diye ağlanır mı?
GULSUM : Ona ağlamıyorum. Şu baltaya ağlıyorum.
ANNE : Baltanın nesine ağlıyorsun?
GULSUM : Ben evlenince cocuğum olmayacak mı?
ANNE_ : Olacaak!
GULSUM : Cocuk buraya şıra olmaya gelmiyecek mi?
ANNE_ :Geleceek!
GULSUM : O balta yavrumun kafasına duşerse ya...
ANNE : Essahtan kuz. Vah benim torunum. Vay talihsiz yavrum!
BABA : Nooluyor orada be!
ANNE : Beey, bey yetiş!
BABA . :Noldu?
ANNE : Bu balta ilerde torunumuzun kafasına duşerse nolur halimizİ bir duşunsene...
BABA : Amanın, bunu ben hic duşunmemiştim yahu. Vay torunum/
DUNUR : Yahu sabahtan beri sizi dinliyorum oradan. Cok safsınız ha...
BABA : Vay yavrum, oy torunum, ooy!
DUNUR : Yahu kesin şu ağlamayı. Bakın baltayı aldım oradan. Artık cocuğunuza bir şey olmaz.
BABA : Vaay, ne kadar akıllıymış bu kısmet yav! Allah razı olsun evladım.
DUNUR : Bakın, ben Gulsum´u akıllı değil diye alacaktım ama, dunyanın en aptal kızıyla da evlenemem.
GULSUM : Ana, ana, almayacak bu adam beni!
DUNUR : Belki en aptal değildir. Bunu oğreneceğim.
BABA : Nereden oğreneceksin?
DUNUR : Şimdi yola duşeceğim. Eğer kızınızdan daha aptal birini gorursem gelir kızınızla
evlenirim. Beni beklesin.
BABA : Zaten kim alır ki onu? Mecbur bekleyecek.
GULSUM : Benden aptal insan yoktur dunyada. Bulamaz. Evlenemiyeceğim.
DUNUR : Sozum soz. Hadi hoşca kalın
BABA : Merak etme kızım, buralar aptal doludur. Doner alır seni.
- sahnenin onunde
DUNUR : Kolay gelsin hemşerim!
COBAN : Kolaysa başına gelsin. Anamdan emdiğim sut burnumdan geldi.
DUNUR : Ne yapmaya calışıyorsun?
COBAN : Eşeği yukarı, ağaca cıkaracağım.
DUNUR : Zor bir iş ama, eşek ağacta ne yapacak?
COBAN : Gormuyor musun, hayvanın karnı ac. Hadi aslanım, cık yukarı.
DUNUR : İyi de eşek ağacta ne yapacak?
COBAN : Manzara seyredecek! Tovbe yarabbi! Karnını doyuracak karnını!
DUNUR : Yani ağaca karnını doyurmak icin mi cıkacak?
COBAN : Len git işine! Sorgu meleği misin sen?
DUNUR : Kızma, sahiden merak ettim.
COBAN : Ağacta ne var?
DUNUR : Yapraak...
COBAN : Haa, demek kor değilsin. Ya kor olmalıydın ya aptal. Demek ki kor değilsin.
DUNUR : Eşek ağacta ne yapacak?
COBAN : Len hemşerim, "hayvan ac" diyorum.
DUNUR : Haa, anladım. Cıkarıp onları yedireceksin.
COBAN : Afferin sana.
DUNUR : Ama şoyle yapsan, dalı tutup aşağı ceksen oyle yedirsen daha kolay olmaz mı?
COBAN : Vaay canına!...
DUNUR :Yaa!...
COBAN : Yahu sen sandığım gibi aptal değilmişsin be.
DUNUR : Sana bu kadarı yeter. Hadi eyvallah.
COBAN : Uğurlar ola!
sahnede --------------
GULSUM : Hoş geldiniz. Bak gecen gun şıranı icmemiştin. Sakladım. îc.
DUNUR : Yani sen uc gundur elinde bardakla beni mi bekledin?
GULSUM : Ne var bunda? Başka işim mi var ki?...
DUNUR : Ya hic gelmeseydim?
GULSUM : Babam "mutlaka geri doner" dedi. Benden daha aptal insan cokmuş. Soyle bakalım beni alacak mısın?
DUNUR : Alacağım Gulsum
GULSUM : Yaşasın, demek benden aptallar da var şu dunyada. Ne gordun, anlatsana. DUNUR : Bir adam gordum. Ac olan eşeği zorla ağaca cıkarmaya calışıyordu. Eşek ağaca cıkınca oradaki dalları yiyecekmiş. Zavallı hayvanı itip duruyordu.
GULSUM : Hah hah hah ha! Aptal adam. Eşek oyle itmeyle ağaca cıkar mı? Once kendi ağaca cıkıp, sonra iple eşeği yukarı cekseydi ya!.
(Halk Hikayeleri´nden Uyarlanmıştır.)