23 Nisan Tiyatro Oyunu
23 Nisan Tiyatrosu

23 NİSAN CİCEKLERİ (Muzikli Oyun)




Oynayanlar:
Cicekci kız
Birinci cocuk
İkinci cocuk
Hizmetci
Katip
Menekşe
Lâle
Gul
Muşteri
Cicek korosu (Bu roller, uygun gorulen kız ve erkek cocuklara verilir.)

(Sahne: Ceşitli cicekleri satan bir dukkân ici… Raflarda, vitrinde saksı saksı cicekler gorunmektedir. Ortada ve on plânda cicek kılığına girmiş cocuklar obek obek yer atmışlardır.
Dukkânın sahibi cicekci kız, elindeki suzgecli, kucuk bahce kovasıyla canlı ciceklere su verirken perde acılır.)

CİCEKCİ KİZ – (Şarkıyı soyler.)
Bir gun sizi sulamasam, Hemen bana kusersiniz. Tatlı, baygın kokunuzu, Ne de cabuk kesersiniz. Gul yuzunuz hic solmasın, Kalbinize dert dolmasın. Cicek acın durmadan siz. Neşenize son olmasın.
Şu guzel ciceklerin, havaya, suya bizim gibi muhtac olduklarını nasıl unutuyorum, bilmem ki. Biri gelip de ciceklerimin boyunlarını bukuk gorse yureğime iner…
(Bîr canlı ciceğe yaklaşır.) Ah benim bahar kokulu karanfilim! Katmer katmer nasıl da acmışsın… Baygın kokun insana ılık yaz akşamlarını hatırlatıyor…
(Başka bir ciceğer gecer.) Ne o, bana dargın mısın yoksa? Suyunu biraz geciktirdim, diye yuzume bakmıyorsun… Ah benim nazlı kızım; mis kokulu sarı fulyam… Gel, barışalım… (Sever, okşar, koklar.) Oooh! İcim acıldı. Ne iyi ciceksin sen…
(Bir başka saksıya doğru eğilir.) Bak hele. Boyun bukup naz etmeyi sen de fulyadan mı oğrendin? Yazık sana… Bir gun suyunu unuttum diye somurtuyorsun… Neşesizlik sana hic yakışmıyor kızım… (Okşar.) Gul bakayım, gul, gul… Hah şoylee… Seninle de barıştık…
(Başka bir ciceğe daha gecer.) Aferin sana! Cicek olunca senin gibi olmalı. Bir gun suyunu unuttum diye somurtmak, boyun bukmek ne oluyormuş sanki? Sen zaten bir hafta su gormesen bile aldırmazsın, bilirim… Tam unutkanlara gore bir ciceksin. Bir fincan su bir hafta yeter sana… Sabrın sonu selâmettir derler. Sana şimdi bol bol su vereyim de hak gecmesin… (Sular) Al, bu da benden caba.
(Bu sırada dukkân kapısının cıngırağı calınır. İceriye hizmetci kıtıklı, kambur biri girer. Cicekci kız kovayı bir kenara bırakır, gelen muşteriyi karşılar.)
CİCEKCİ KIZ – Buyurunuz efendim… Bir şey mi arzu ettiniz?
HİZMETCİ – Benim arzumun lâfı mı olur a kızım… Bizim efendi beni gonderdi. Tabii kendisini tanırsınız…
CİCEKCİ KIZ – Hayır, tanımıyorum efendim. Kimden bahsediyorsunuz?
HİZMETCİ – Canım, bizim efendiyi tanımayan yok ki. Abdurrahman efendi dediler mi nah! diye parmakla gosterirler…
(Elindeki parayı sallayarak) Bu parayı sana o
gonderdi.
CİCEKCİ KIZ – Cicek mi istiyor?
HİZMETCİ – Hee.,. Cicek İstiyor emme, en guzellerinden bir paket… Şey… Paket mi poket mi işte bir şey yapsın, dedi…

(Cicekci kız buketi hazırlarken, hizmetci soze devam eder.}
Bizim efendi pek kurnazdır doğrusu… (Gulerek) Bu cicekleri ne yapacak biliyon mu?
CİCEKCİ KIZ – Nerden bileceğim…
HİZMETCİ – oyle ya, nerden bileceksin… Bizim efendinin haşarı bir cocuğu var. Bir dediğini iki etmiyor ama, o da inadına tembel mi tembel, yaramaz mı yaramaz… Karnelerinde zayıftan başka notu yok… Bu gidişle sınıfta kalacak, diyorlar… Bizim efendi bir care duşunmuş. Bu cicekleri cocuğun oğretmenine goturecek. Allem edecek, kallem edecek, o haylazın sınıfı gecmesi İcin oğretmenine dil dokecek…
CİCEKCİ KIZ – (Demetlediği cicekleri tekrar yerine koyar.) Yaaa, maşallah… Sizin efendinin buluşuna diyecek yok doğrusu…
HİZMETCİ – (Anlamaz) Dedim ya cok kurnazdır, insana kulahı ters giydirir…
CİCEKCİ KIZ – Fakat doğruluktan, gorevine bağlılıktan başka bir şey duşunmeyen oğretmeni hicbir zaman kandıramaz.., oğretmenler cıkar peşinde koşmazlar. Doğruluktan şaşmazlar. Ellerine teslim edilen vatan yavrularının hepsini bir anne, bir baba sevgisiyle severler. Calışanlarla calışmayanları ayırırken bir yargıc kadar ince eleyip sık dokurlar… Doğru bildikleri goruşten, vicdanlarının emrinden hicbir zaman ayrılmazlar…
Sizin efendi, oyle sakat carelere başvuracağı yerde cocuğunu calıştırmanın carelerini duşunseydi daha iyi ederdi…
HİZMETCİ – Kızım, o bizim neyimize gerek… Hele sen şu cicekleri ver de ben gideyim…
CİCEKCİ KIZ – Benim ciceklerim cok duyguludur. oyle her yere gitmezler. Hele boyle tembel cocuğunu kurtarmak icin kurnazlık duşunen bir adamın eline duşmek istemezler… Ama bir kere kendilerine solayım istersen… (Hizmetci şaşkın şaşkın bir kıza, bir ciceklere bakar.)
CİCEKCİ KIZ – (Ciceklerin ortasına gecer ve sorar) Benim sevgili, nazlı ciceklerim, konuştuklarımızı duydunuz… Abdurrahman efendiye gitmek ister misiniz?
CİCEKLER – (Hep bir ağızdan)
Dostumuzla duşmanı, Biz gormeden tanırız. Fenalığa bir âlet, Olmaktan utanırız.
HİZMETCİ – (Ellerini havaya kaldırıp kacar.) Uy anam! Ben yanlış gelmişim…
(Cicekci kız, kacan hizmetcinin arkasından guier. Sonra doner, raftan bir cicek budama makası alır. Saksıdaki ciceklerle meşgulken gene kapıdan bir muşteri girer. Kolunda evrak cantası, burnunda kelebek bir gozluk taşıyan muşteri hafif sarhoş taklidi ile konuşur.) KÂTİP – Kolay gelsin cicekci abla…
CİCEKCİ KIZ – Buyurunuz efendim… Bir şey mi arzu ettiniz?
KÂTİP – Bu da sorulur mu? Bu dukkâna gelenin elbet bir isteği olacak. Ya bir saksı cicek ya bir buket yahut da celenk… (Kendi kendine) Yahu burası amma guzel kokuyor ha… (Cantasından bir kartvizit cıkarır.
Cicekci kıza verir.) once kendimi tanıtayım: Ben, İcki-sevenler Derneği’nin kâtibiyim. Bu cemiyet, daha yeni kuruldu. Bugun, butun uyelerin katılmasiyle bir acılış toreni yapılacak. Ondan sonra icki, saz… Vur patlasın, cal oynasın… İckiseverler Derneği nam salacak, nam… Salonu susleme işini ben aldım uzerime. Uyelerimizin gonlu, gozu acılsın diye, birkac sepet cicek yaptıracağım… Haydi kızım, şoyle en tazelerinden bize bir şeyler hazırla da alıp gideyim…
(Katip sandalyeye coker. Cicekci kız bu muşteriden de memnun değildir,!
CİCEKCİ KIZ – Efendim, zannedersem burada vaktinizi boşuna kaybedeceksiniz…
KÂTİP – (Anlamaz) Kızım benim acelem yok. Ne zaman hazırlarsan o vakit alır giderim. Oraya, buraya koşmaktan daha gazeteye goz atamadım. (Cıkarır, acar) Sen cicekleri hazırlarken ben de şurada hem okur, hem de biraz dinlenirim…
CİCEKCİ KIZ – Efendim, maksadımı İyi anlatamadım. Ciceklerim İcki sevenleri sevmezler de…
KÂTİP – O da ne demek? Ciceklerin keyfine gore hareket edecek değiliz ya. Parasıyla değil mi? İstersem, dukkândaki butun cicekleri bir kamyona doldurur, gotururum…
CİCEKCİ KIZ – İş sizin bildiğiniz gibi değil efendim. Benim ciceklerim icki sevenlerin değil, Yeşilay kurumunun salonlarını suslemekten zevk alır. Benim ciceklerim, her felâkete kucak acan, kanat geren Kızılay kurumuna lâyıktırlar… Benim ciceklerim Cocuk Esirgeme Kurumu’nun baktığı yavruların masum başlarını suslerler. Benim ciceklerim torenlerde alay alay gecen Mehmetcik’lerin başına Turk Hava Kurumu ucaklarından demet demet serpilmek isterler… Benim ciceklerim…
KÂTİP – (Sinirlenir, bağınr.) Senin ciceklerin, senin ciceklerin… Bıktım senin ciceklerinden… Sanki cicekler nereye gideceklerini bilirlermiş gibi bana masal soyluyorsun…
CİCEKCİ KIZ – Masal değil, gercek… İstersen kendileri size soylesinler… (Ciceklere) Benim nazlı, guzel ciceklerim. Konuştuklarımızı duydunuz. İckisevenler Derneği’ne gitmek ister misiniz?
CİCEKLER – (Hep bir ağızdan)
Boş yere yorulmasın. Biz oraya gitmeyiz. Saksımızda curur de, Burayı terk etmeyiz!
(Kâtibin burnundan gozluk koltuğundan canta duşer. Onları acele toplar, ciceklere korku ile bakarak kacar.)
KÂTİP – Ustume iyilik, sağlık… Ustume iyilik, sağlık…
(Dernek kâtibinin palas pandıras kacışına cicekci kız guler. Başını sallar. Gene makasla budama işlerine devam eder. Bu sefer dukkâna soluk soluğa bir muşteri daha gelir. Koşarak geldiği icin duzgun konuşamaz.)
MUŞTERİ – Ca… cabuk… ba… bana bir buket cicek… Ama cok cabuk (Mendiiini cıkarır, terini siler.)
Haydi cabuk, ne duruyorsun?
CİCEKCİ KİZ – Efendim, şurada bir dakika dinlenin, yorulmuşsunuz…
MUŞTERİ – Yorulmak da lâf mı? Yuz metre şampiyonu gibi koşa koşa geldim.
CİCEKCİ KIZ – Cicek almak icin bu kadar aceleye ne gerek vardı?
MUŞTERİ – Ucak kalkıyor, ucak… Daha buradan otobusle havaalanına gitmek, ucak kalkmadan yetişmek lâzım…
CİCEKCİ KIZ – Seyahate mi cıkıyorsunuz efendim?
MUŞTERİ – Hoppala. Sen gazete muhabiri misin, nesin? Seyahate ben değil, patronum cıkıyor… Gozune girmek icin bir buket cicek gotureceğim. Seyahatten donuşunde belki maaşıma zam yapar. Ne yapalım kızım, gecim dunyası… (Saatine bakar.) Eyvah, yirmi dakika kaldı, yetişemeyeceğim. Haydi cabuk ol. (Kalkar.) Yoksa ben şuradan birkac demet toplar, giderim haa (Ciceklere atılır. Cicekci kız onune gecer.)
CİCEKCİ KIZ – Yağma yok… Ciceklerimin bir yaprağına bile dokunamazsınız. Hem siz, patronunuzun gorune girip ondan zam koparmak icin cicek goturmeyi duşuneceğinize işinizi, gorevinizi duşunseniz patronunuzu daha cok memnun edersiniz sanırım.
MUŞTERİ – Ben buraya ders almaya değil, cicek almaya geldim. Paramla değil mi?
CİCEKCİ KIZ – Para ile de olsa ciceklerim birisini aldatmak, otekini elde etmek, berikinin gozunu boyamak, hayırsız ve yararsız toplantıları suslemek gibi şeyleri sevmezler…
MUŞTERİ – Tuhaf şey.., Senin, aklından zorun var galiba…
CİCEKCİ KIZ- Hamdolsun, hicbir zorum yok… Ben ciceklerimin fikrini ve arzusunu almadan bir şey yapamam… İsterseniz bir kere de onlara sorayım. (Ciceklere sorar.) Benim duygulu ve sevgili ciceklerim. Konuştuklarımızı duydunuz. Siz ne dersiniz? CİCEKLER – (Hep bir ağızdan)
Hayır hayır gitmeyiz, Ne olursak olalım. Ucakta solmaktansa, Şu dukkânda solalım!
MUŞTERİ – (Elini kulağına koyar, dışarıyı dinler) İşte bir ucak sesi… (Pencereye koşup bakar.) Evet, ucak havalandı. Bizim zamlar yandı. (Sandalyeye yığılır, baygınlık gecirir. Cicekci kız raftan bir cicek alır. Muşterinin burnuna değdirir. Muşteri ayılır. Şaşkın şaşkın soylenerek cıkar, gider.) Ucak havalandı, zamlar yandı… Ucak havalandı, zamlar yandı… CİCEKCİ KIZ – (on plâna gelir. Bir kenara dayanarak duşunur. Sonra ciceklere doner Gordunuz mu benim guze! ciceklerim? Sabahtan beridir hicbir şey satamadım. Gelen muşterilerle gitmek istemediniz. Artık kimse de gelmez oldu. Ben sizi su İle hava ile beslerim ama beni kim besleyecek? Evde annem, kardeşim de benim elime bakıyorlar.
CİCEKLERİN KOROSU
İyi kalpli sahibimiz.
Sen istersen biz gideriz.
Ayırmayız iyi, fena,
Talihimiz buymuş, deriz…
Fenalardan coktur, inan
Bu dunyada iyi insan.
Gonlun bir an rahat olmaz.
Bu varlığa İnanmazsan.
İyilikler, doğruluklar.
Fenalığı ergec kovar.
Sabredelim biraz daha,
Gun doğmadan neler doğar.
(Koro bitince kapının cıngırağı calınır. Cicekci kız sevinir. Ustunu, başını duzeltir. Kapıdan iki kucuk cocuk başı gorunur.)
CİCEKCİ KIZ – Buyurun cocuklar, gelin. Bir şey mi istediniz?
BİRİNCİ COCUK- (Kapıdan başını uzatarak) Unlu Bahar Cicekevi burası mı?
CİCEKCİ KIZ – Burası, burası… Buyurun…
COCUKLAR – (Etrafa bakınarak girerler.) Gunaydın!
CİCEKCİ KIZ – Gunaydın kardeşler. Bir emriniz mi var?
COCUKLAR – Emir filan yok bizde. Okuldan gonderdiler bizi.
BİRİNCİ COCUK – (otekini gostererek) Şey, oğretmenimiz gonderdi. Dedi ki…
İKİNCİ COCUK- (Arkadaşının sozunu keser) Dedi ki carşıya gidin… Cumhuriyet alanında unlu, unlu…
BİRİNCİ COCUK – Bahar Cicekcisi vardır. Ona benden selâm soyleyin…
CİCEKCİ KİZ- Sağ olun cocuklar.
BİRİNCİ COCUK – (Yutkunur, tekrarlar) Selâm soyleyin.
CİCEKCİ KIZ-Sağ olun…
İKİNCİ COCUK – (Atılır) Selâmdan sonra dedi ki: Bugun okulda musamere yapacağız. Başarı gosteren cocukiara verilmek uzere oradan karanfil…
BİRİNCİ COCUK-Menekşe,
İKİNCİ COCUK-Sumbul,
BİRİNCİ COCUK – Gul,
İKİNCİ COCUK-Gelincik,
BİRİNCİ COCUK-Lâle
İKİNCİ COCUK – Ciceklerin en guzellerinden bize bir buket hazırlasın. Alın, gelin dedi. (Arkadaşına) Değil mi?
BİRİNCİ COCUK- Evet, oyle dedi…
CİCEKCİ KIZ – oğretmeninizin emri başustune… Yalnız bir şey var…
COCUKLAR – (İkisi birden) Nasıl şey?
CİCEKCİ KIZ – Benim ciceklerim birbirini cok severler. Hele şu dukkândan hic ayrılmak istemezler. Buradan giden arkadaşlarının arkasından gunlerce, haftalarca ağladıkları olur…
BİRİNCİ COCUK-Ama biz…
CİCEKCİ KIZ – Evet, siz okuldan geldiniz. oğretmeniniz dedi ki gidin, Bahar Cicekevi’nden karanfil,
BİRİNCİ COCUK-Menekşe,
İKİNCİ COCUK-Sumbul,
BİRİNCİ COCUK-Gul,
İKİNCİ COCUK-Gelincik,
BİRİNCİ COCUK-Lâle.
CİCEKCİ KIZ – Gibi ciceklerden bir buket yaptırın alın, gelin… değil mi?
COCUKLAR – (İkisi birden başlarını sallarlar) Evet…
CİCEKCİ KIZ – Evet ama cici kardeşler, demin dediğim gibi, benim ciceklerim pek nazlı, pek duyguiu şeylerdir. Sabahtan beri kac muşteri geldi İse hic biriyle gitmek istemediler. Ama sizin guzel hatırınız icin bir de kendilerine sorayım. Bakalım, sîzinle gitmek isterler mi?
BİRİNCİ COCUK – (Hayrette) Kendilerine mi soracaksınız?
CİCEKCİ KIZ – Evet kendilerine soracağım… (Menekşe kılığında giyinmiş olan cocuğun yanına gider)
Sen soyle mavi menekşe, okuldan gelen bu kucuk muşterilerim İcin yapacağım bukete katılmak ister misin?
(Muzik başlar. Tempoya uyarak Menekşe ortaya gelin)
MENEKŞE – Menekşeyi en cok seven. Cocuklardır, biliyorum. Bunun icin ben onlarla, Koşup gitmek diliyorum. Beni seven, bilen coktur, Benden guzel cicek yoktur… (Şarkı bitince Menekşe yerine gecer.)
BİRİNCİ COCUK – (İkinciye) Biz yanlış geldik galiba. Burası cicekci dukkânı değil…
İKİNCİ COCUK – Ya ne burası?
BİRİNCİ COCUK- Canlı bebek mağazası olmasın?
İKİNCİ COCUK-Bilmem ki…
CİCEKCİ KIZ – (Gelincik’e doğru gider) Haa. Sen burada mısın Gelincik? Sana git, derim ama kokun yoktur diye seni beğenirler mi bilmem?
GELİNCİK – (Kalkar, ortaya gelir)
Al tenimin rengi parlar, Al gelinciği her gorende. Yeryuzunun en şerefli, Bayrağının rengi bende… Allardan al guzel rengim, Hangi cicek benim dengim! (Şarkısını soyler yerine gecer.)
CİCEKCİ KIZ – Allah Allah… Hangi ciceğe sorsam bu sefer hepsi gitmek istiyor. Bu gidişle dukkânı boşaltacaklar…
BİRİNCİ COCUK – Cicekci abla, sen onları keyfine bırakırsan, bu kapalı yerde hicbiri kalmak istemez. Hele okuldaki musamereyi bir duysalar, oraya gitmek icin can atarlar…
CİCEKCİ KIZ – Durun bakalım, bir tanesine daha soralım. Bu dukkânımın en nazlı ciceğidir. Bakalım o ne diyecek? (Gul kılığına girmiş cocuğa sorar) Benim nazlı gulum. Yoksa sende mi otekiler gibi duşunuyorsun? Eğer sen de gitmek istiyorsan hic olmazsa son bir defa guzel sesini duyayım; mis gibi kokunu ciğerlerime cekeyim…
GUL- (Ortaya cıkar
Ciceklerin ecesiyim, Benden guzel cicek nerde?
Yediveren gul yuzunden, Bulbul girer turlu derde… Ne karanfil, ne de sumbul.. Şarkı soyler bana bulbul… (Kısa, hafif bir vals yaparak yerine gecer.)
BİRİNCİ COCUK- (Arkadaşlarını sahne onune ceken) Bana bak, ben korkmaya başladım. İKİNCİ COCUK-Ben de…
BİRİNCİ COCUK – Biz bu konuşan cicekleri okula goturursek; butun seyircilerin odleri kopar.
CİCEKCİ KIZ – (Cocuklara) Sevimli, kucuk muşterilerim! Goruyorsunuz ki en değerli ciceklerim bile artık burada kapalı yaşamaktan bıkmışlar. Başka yerler, başka insanlar gormek İstiyorlar. Hakları da var. Ben bile aynı yerde oturmaktan, aynı şeyleri gormekten bıkıyorum. Şimdi soyleyin bana bakayım, okulunuz İcin hazırlanacak buket kime verilecek? Yoksa okulda…
COCUKLAR – (İkisi birden] Musamere var!
CİCEKCİ KIZ – Ne musameresi?
COCUKLAR – 23 Nisan Musameresi.
CİCEKCİ KIZ – 23 Nisan mı? (Elini birkac kere alnına vurur.) Ah şu benim dalgın başım. Nasıl oldu da ben Cocuk Bayramı Haftasında olduğumuzu unuttum?
BİRİNCİ COCUK – Cicekci Abla, sen bugun cok dalgınsın. Deminden beri kac kez soyledik, okulda musamere var diye. Bizi oğretmen gonderdi. Dedi ki: Ona benden selâm soyleyin…
İKİNCİ COCUK – Selâmdan sonra dedi ki, bugun okulda 23 Nisan Bayramını kutlayacağız. Musamere-de başarı gosteren cocuklara verilmek uzere bize en guzel ciceklerden karanfil,
BİRİNCİ COCUK-Menekşe,
İKİNCİ COCUK »Sumbul,
BİRİNCİ COCUK-Gul,
İKİNCİ COCUK-Gelincik,
BİRİNCİ COCUK-Lâle.
İKİNCİ COCUK – Gibi ciceklerden guzel bir buket hazırlasın. Alın gelin, dedi. (Arkadaşına). Değil mi?
BİRİNCİ COCUK – Evet, oyle dedi. Hem cicekci Abla, bugun Turk cocuklarının en buyuk gunu. İnsan onu nasıl unutur?
CİCEKCİ KIZ – Hakkın var kardeşim. omrum oldukca bu dalgınlığımı affetmeyeceğim… (Telâşlanır) Ben size şimdi en guzel ciceklerimden cabucak bir demet yapayım.
(Ciceklere doğru yurur.)
CİCEKLER – (Hepsi ayağa kalkmış, ortada canlı bir buket gibi toplanmışlardır.) Biz hazırız…
CİCEKCİ KIZ – Tuhaf şey!.. Bu, ne demek? Belki ben hepinizi gondermeyeceğim.
CİCEKLER – (Hep birden]
Hep birlikte gideceğiz; Musamere goreceğiz; Başarılı cocuklara Bin bir celenk oreceğiz.
GUL – [İki adım once cıkar.) Boyle mutlu bir gunde yurt ciceklerini birbirinden ayırmak haksızlık olur. Biz hepimiz gitmek istiyoruz. Turk cocuklarının bu en sevincli gunlerinde onlarla bir arada bulunmak, okullarını suslemek bizim icin sonsuz bir zevktir.
CİCEKCİ KIZ – Cok doğru soyluyorsunuz. Fakat
CİCEKLER – (Hep birden) E, fakat…
CİCEKCİ KIZ – (Uzgun bir sesle.-} Beni yalnız bırakmak Yakışır mı sizlere? Varım, yoğum sevincim, Tek umidim sizsiniz, Burda oksuz kalırım, Yaşayamam ciceksiz…
CİCEKLER-(HEP BİRDEN Okula koşar, gelir Bizleri seven İnsan. Hic bir kimse unutmaz, Bugun: 23 Nisan!
CİCEKCİ KIZ – (Sevinir) Yaşayın benim sevgili ciceklerim! 23 Nisan cicekleri! Haydi oyleyse okula gidiyoruz. Herkes bir saksı olsun.
(Sahnedekilerin hepsi, kenarlarda ve raflarda duran saksı ve cicekleri alırlar. Sahne onunde cicekten bir halka gibi dururlar. 23 Nisan marşı soylenir.)
CİCEKLERİN KOROSU
O gundu. Anayurdun Canına can katıldı, “Egemenlik ulusun!” Diye temel atıldı.
Yirmi Uc Nisan gunu, Yirmu Uc Nisan gunu. Dinlensin yerler, gokler Egemenlik turkunu!
(Marş bitince cicek alayı hareket eder, ağır ağır perde kapanır.)

İsmail Hakkı SONAT