ESSELAMU ALEYKUM

Kabe-i muazzama ilk gorulduğu zaman, kabe-i muazzamaya ilk defa bakarken mu’min ne dua ederse, Allahu teala kabul eder. Mu’minin kalbi, kabeden cok daha kıymetlidir. Nasıl kabe-i muazzamayı ilk gorduğumuz zaman yapılan duayı Allahu teala reddetmiyorsa, kabe-i muazzamaya ilk baktığımız zaman yaptığımız duayı Allahu teala kabul ettiği gibi, bir mu’min, bir mu’minle karşılaştığı zaman ne dua ederse Allahu teala kabul eder. Bir mu’min bir mu’minle karşılaştığı zaman yapacağı dua şu olmalıdır: "Esselamu aleykum". Esselamu aleykum demek; Allahu teala sana hem dunyada hem ahirette selamet versin, sen cennete git, dunyada sıkılma, uzulme,.... Peki diğer mu’min ne diyecek,... “ve aleykum selam”. Allahu teala sana da selamet versin, hem dunya hem ahiret selameti versin,.. “ve rahmetullah”, rabbim sana rahmet etsin,.. “ve berakatuhu”, Allahu teala kazancına bereket versin, omrune bereket versin, sağlığına bereket versin, versin de versin... işte, mu’minin mu’mini gorduğu zaman yapması gereken dua budur.

Mevlana Halid-i Bağdadi hazretleri, kabe-i muazzamaya giderken, yolda nezaman bir alim zÂt gorse, onun yanında birkac gun kalırmış. Yuzlerce buyuk zata uğrayarak aylarca yol giderek kÂbeye gelmiş. Yolda uğradığı yaşlı bir zÂt demişki; kabe-i muazzamaya gittiğin zaman dinimize muhalif bir hareket goreceksin, hemen itiraz etme, birşey soyleme, belki bir sebebi vardır... Kabe-i muazzamaya gidince mubarek, kabenin karşısında oturuyor, başlıyor dua etmeye, ibadet yapmaya,.. esmer bir vatandaş sırtını kabeye dayamış, Mevlana Halid hazretlerine bakıyor. Mevlana Halid hazretleri gozunu acar acmaz bakıyor ki, kabeye sırtını dayamış birisi kendini seyrediyor, demiş ki; “efendi, efendi...! kendine gel, Allahdan kork, butun dunyanın yuzu bu tarafa bakıyor, herkes kabeye karşı ibadet yapıyor, sen sırtını dayamış başka yere bakıyorsun.”.. O zat demiş ki; “acelen ne, sana yolda, kabede dine muhalif bir hareket gorursen hemen itiraz etme demediler mi?”, “evet dediler, bunun hikmeti nedir”, “senin kalbin kabeden bin kat daha kıymetli. KÂbe, evet İbrahim aleyhisselamın yaptığı, Allahu tealanın cok kıymet verdiği bir yer, ama senin kalbini Rabbim kendi kudretiyle yaptı, bu kul yapısı değil, Allah yapısı. Bırak da doya doya seyredeyim, kul yapısı olan kabeye sırtımı dondum fakat, Allah yapısı olan senin kalbine yonumu dondum, senin zikreden kalbini seyrediyorum” demiş. Mevlana Halid hazretleri hemen gitmiş eline ayağına kapanmış, demiş ki “efendim, siz herhalde bu asrın buyuk zatısınız, murşidisiniz. Bizi lutfen kurtarır mısınız, bize himmet edin, dua edin”,.. O zÂt demiş ki “senin kabiliyetin o kadar buyuk ki, bizimkiler sana yetişemez. Sen git hindistana, oradakiler seni bekliyorlar” buyurmuş. Ondan sonra Mevlana Halid hazretleri, kendi memleketine donuyor ve bu sefer hindistandan Abdullahı dehlevi hazretleri talebesini gonderiyor Mevlanaya, haber gonderiyor Mevlanayı bekliyoruz ne zaman gelecek diye. Ve mubarek, hocasına saygı ve edebe bakın ki, şamdan hindistana kadar vasıtaya binmiyor. Yaya gidiyor... bir senede... Yuruye yuruye... aşıklar mazurdur, onların hareketleri bazen boyle hesap dışı olabilir... giderken bazıları gondermemek icin diyorlarki, hindistan kufur diyarıdır, gitmeyin, .. Mevlana Halid hazretleride buyuruyorki; "Ab-ı hayat zulumatda bulunur".

Abdullah-ı Dehlevi hazretleri, Mevlana Halid hazretlerine icazet verip gonderince, buyurmuşki; "Halid isminde biri geldi, bizde ne varsa aldı gitti".

Mevlana HÂlid hazretleri buyuruyorki; "Bu yolun buyukleri kendilerine bağlı olanlardan gÂfil değildir. Onlara kimse kafa tutamaz. Onlara kafa tutanın işi de, başı da, saÂdeti de gider".

"EvliyÂnın kalbleri, ilÂhî nûrların cıkıp geldiği kaynaklardır. Onların hoşnut olduğundan, Hak teÂl da hoşnuttur. Onların kalblerinde yer eden, buyuk devlete kavuşmuştur".
__________________