Bilimkurgu konulu film ve romanlarda bazı şeyleri gormezden gelebiliriz.
Ancak bilim ve bilimsel mantık değerlendirmeleri ne dereceye kadar ihmal edilmelidir?
Elbette bunun bir toleransı olmalıdır.
Sanırım bu olcu, bilimkurgu kavramının icinde vardır.
Bilime dayalı hayalgucu olarak tarif ettiğimizde kıstas kendiliğinden oluşur.
Yazar ve film yapımcılarının karşılaştıkları zorluklardan birisi uzaydaki mesafelerdir.
Bir gezegenden diğerine olan uzaklık yuzlerce ışık yılı kadarsa yolculuk nasıl yapılacaktır?
Bugunku bilgilerimize gore ışık hızından daha hızlı gitmek olanaksızdır.
Orneğin İ.Asimov bu sorun icin ‘sıcramak’ eylemini kullanır.
Uzay gemisi boşluktaki bir noktadan diğerine bir anda gidiverir.
Romanlarının bazı bolumlerinde birşeyler acıklar.
Ama elbette bunlar gunumuz bilimi ile ilgili değildir.
Solucan deliği gibi teorik goruşleri kullananlar da var.
Bazı yazarlar ise uzay yolculuğunu hic ele almaz bile.Sadece gemi bir yerden diğerine gider.
************************************************** *
Zamanda yolculuk olayı da cok tartışma yaratmıştır.
En onemli husus,roman kahramanının kendi kendisiyle karşılaşma ihtimalidir.
Gecmişten geleceğe veya gelecekten gecmişe giden kişi ,karşısındaki kendisi ile başbaşadır.
Birbirleri ile konuşmaları mumkun mudur?
Orneğin gelecekteki kişiliği,gecmişteki kişiliğine tavsiyelerde bulunabilir mi?
Eğer silahlı iseler birbirlerini vurabilirler mi?
İ.Asimov Evrenin Canları adlı romanında bu konuyu etraflıca ele almıştır.
Zaman yolculuğundaki bir diğer acmaz ise yaşanmış olayların yok sayılmasıdır.
Yonetmen Robert Zemeckis’in Geleceğe Donuş filmini izlemişsinizdir.
Filmin kahramanı Marty, 1985 yılında yaşayan genc bir delikanlıdır.
Bir bilimadamının otomobil icine yerleştirilmiş zaman makinesi ile 1950 yılına gider.
Gittiği yer, henuz doğmamış olduğu kendi kasabasıdır.
Yaptığı bir kaza ile mustakbel anne ve babasının tanışmasına engel olur.
Bundan sonraki tum cabası,bu tanışmayı yeniden duzenlemektir.
Bu arada yanında 1985 yılında cekilmiş bir aile fotoğrafı vardır.
Mustakbel anne-babasının tanışması geciktikce bu fotoğraftaki kişi goruntuleri silinmeye başlar.
Yani bu tanışma gercekleşmezse kendisi de yok olacak ve hic yaşamamış hale gelecekti.
Robert Zemeckis,aynı zamanda senaryo yazarlarından biridir.
Şimdi,Marty’in tanışma işini başaramadığını duşunelim.
Kendisinin yaşadığı yıllar ne olacaktı?
Kardeşleri ile birlikte etkilediği bir cok olay nasıl silinecekti?
Orneğin Marty’in okul donemindeki sınavlarda yazdığı cevap kağıtları kaybolacak mıydı?
Kavga ederken birisinin kolunu kesip koparmış ise,o kişi şimdi sağlam mı olacaktı?
Bunun gibi binlerce soru sorabiliriz.
Şoyle bir şey soylenebilir:
Başka bir secenek olamazdı.Yani Marty bu tanışmayı sağlamıştı.
Aksi ihtimalin gercekleşmesi zaten mantık dışıdır.
Ama ben de diyorum ki,aksi ihtimal vardı.
Zira, Robert Zemeckis’in bizzat kendisi o goruntuleri silinen fotoğrafa senaryoda yer vermişti.
************************************************** *
İncelenmesi gereken diğer bir konu ise farklı dunyalardaki farklı canlıların yapısal benzerliğidir.
Herşeyden once dunya dışı yaşam formları biyolojik olarak hep insanlara benzerler.
İstisna olan eserler elbette var,burada genel eğilimi yansıtmaya calışıyorum.
Aynı şekilde oralardaki hayvan ve bitkiler de yerkuremizdekiler gibidir.
Nekadar farklı dizayn edilseler bile hayatsal fonksiyonları bizlerle aynıdır.
Oysa ucsuz bucaksız evrende varolacak diğer canlıların bizlerden cok farklı olması daha buyuk ihtimaldir.
R.Scott’un Yaratık filmi bir hayli ilgi cekmişti.
Uzak bir gezegende keşif yapan birkac kişinin başına gelen olaylarla ilgiliydi.
Ekip inceleme yaparken bir bitkiden fırlayan ve ne olduğu anlaşılmayan bir şey birisinin vucuduna giriyor.
Bir şey ,o kişinin icinde beslenip buyuyor,sonra onun icinden cıkıyordu.
Artık geminin icinde Yaratık dedikleri canavara benzer biri vardı.
Benim aklım şu insan icinde beslenme olayına takılmıştı.
Beslenme olayı biyolojik bir olgudur.
Canlılar başka bir canlıdan enerji ve protein dediğimiz yapısal elemanlar alırlar.
Bu işin doğrudan veya dolaylı olması farketmez.
Ben,bitkideki enerjiyi ve yapısal elemanları ya doğrudan doğruya bitkiden alırım.
Veya o bitkiyi yemiş olan herhangi bir hayvanı yiyerek dolaylı olarak alırım.
Burada onemli bir ayrıntı var.
Benimle besin olarak tukettiğim canlılar birbirimizle aynı maddeleri taşıyoruz.
Ben sadece kendimin uretemediği bazı maddeleri ondan sağlıyorum.
Ayrıca tum bitki ve hayvanların temel yapıtaşları yerkuremizin şartlarına uygun olarak oluşmuştur.
Besin cevrimi,uzerinde yaşadığımız dunyanın olgusudur.
Başka bir gezegendeki bir bitki veya hayvanı oluşturan yapısal elemanlar niye dunyamızdakine benzesin?
Oradaki ile bu dunyadaki canlılar arasında uyum olabilir mi?
************************************************** *
Aslında cok daha belirgin bir konu daha var.
Başka bir gezegendeki canlıları hangi kıstasla bitki ve hayvan olarak ayırabiliyoruz?
Dunyamızda bile boyle bir tasnif yapmakta zorlandığımız canlılar vardır.
Ortam şartlarının benzerliği de ayrı bir konudur.
Pekcok film ve romanda rastlamışızdır.
Yabancı bir gezegene inen bir dunyalı hic zorluk cekmeden rahatca hareket eder.
Yercekimi,atmosfer basıncı hatta soluduğu hava bile problem teşkil etmez.
Yerkurede ciğerlerimize cektiğimiz oksijen oranı cok onemlidir.
Başka gezegen bir tarafa bu dunyada bile en ufak dengesizlik cok tehlikelidir.
Bircok eserde dunya dışı sosyal kurumlar ve canlı davranışları titizlikle ele alınmaz.
Krallık ve imparatorluk gibi devlet organizasyonları dunyamıza ozgudur.
Gecmiş donemlerin sosyo-ekonomik şartlarına gore oluşmuşlardı.
Bugun icin tarihe ait kavramlardır.
Oysa bu tip orgutlenmelerin dunya dışı gezegenlere karbon kopya gibi uygulandığını goruyoruz.
Hatta milyonlarca yıl sonra bile bu kurumları aynen bulabiliriz.
Yanısıra lord,kont,duk ve benzeri unvanları da duyuyoruz.
Oyle ki başka bir formasyondaki diğer canlıların ortamında bile bu sosyal kurumlar yer alır.
Hatta insandışı canlılardaki gelenek ve gorenekler de aynı insanlarınki gibidir.
Sonuc olarak bilimkurgu elbette hayal gucudur.Bazı hataları gormezden gelmeliyiz.
Aksi halde sanat olamaz.
Ama kelimenin icerdiği gibi gene de bilimle olan ilişkisini koparmamalıdır.
__________________
Bilimkurguda gormezden gelinenler
Sinema0 Mesaj
●34 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Dizi - Film - Sanat Forumu
- Sinema
- Bilimkurguda gormezden gelinenler
-
13-09-2019, 02:13:47