En iyi Vampir filmleri listesini yaparken oldukca zorlandığımızı soylemek zorundayız. Bu liste konusunda anlaşmazlıklar cıkacağını şimdiden kabul ediyoruz. Cunku kimileri komik vampir filmlerini severken; kimilerinin ise bir vampir filminden beklentisi kan ve urkutucu sahneler gormek olabilir. Bu listedeki vampir filmleri’nin ortak ozelliği hepsinin kendi alanında kultleşmiş olması. Listeden izlemedikleriniz varsa mutlaka izlemenizi tavsiye ediyoruz.


10-John Carpenter’s Vampires (Vampirler) – 1998


Vampir avcısı James Crow, (James Woods) gecimini kurduğu bir ekiple vampir avlayarak sağlıyor, masrafları da kilise tarafından karşılanıyordur. Ekip, buyuk ve eski bir evde bircok vampirin hakkından başarıyla geldikten sonra kaldıkları otelde bunu kutlamaya başlıyorlar. Ama intikam icin gelen bir vampir ortalığı kan golune ceviriyor. Crow ve bir arkadaşı dışında tum ekiptekiler katlediliyor. Bu olay uzerine kiliseye geri donen Crow, ekip arkadaşlarını katleden vampirin peşine duşmek icin ekipten kurtulan diğer arkadaşıyla birlikte and iciyor.

9-The Lost Boy (Kayıp Cocuk) – 1987


Bu film, gercekten de vampir filmleri icerisinde bir klasik. Filmin konusu kısaca şoyle: Bir anne ve iki oğlu California’nın kucuk bir sahil kasabasına taşınıyorlar. Bu arada kasabada da bazı gizemli olumler yaşanıyor. Evin kucuk oğlu kafayı vampirlerle bozmuş iki cocukla arkadaş oluyor. Bu cocuklar kasabada vampirlerin yaşadığını duşunuyorlar ve iyi birer vampir avcısı olmaya calışıyorlar. Evin buyuk oğlu ise kasabanın genclerine takılıyor ve guzel bir kıza aşık oluyor. Zaman gectikce cocukların annesi buyuk oğlunun gunduzleri devamlı uyuduğunu keşfediyor. Buyuk kardeşin vampirleşmeye başlamasının ardından , kucuk olan onu bu durumdan kurtarmaya calışıyor.

8-Interwiev With The Vampire (Vampirle Goruşme) – 1994


Vampirle Goruşme, unlu korku yazarı Anne Rice’nin en cok satanlar listesindeki kitabından beyazperdeye aktarıldı. Filmde, asilzade bir vampir olan (Lestat) Tom Cruise ve karısını kaybettikten sonra yaşam sevincini kaybeden ( Louis) Brad Pitt’in maceraları konu alınıyor. Lestat, Louise’i farkediyor ve onunla ilgilenmeye başlıyor. Hem onu kendine muhtac etmek hem de ona acıdığı icin onu vampir yapmaya karar veriyor. Louis kendi kararıyla vampir olmayı kabul etmesine rağmen ; insan kanıyla besleniyor olması onda utanc yaratmaya başlıyor ve gun gectikce Lestat’tan nefret etmeye başlıyor. Bu arada aralarına giren kucuk bir kız, Claudia, aralarındaki surtuşmeyi hızlandırıyor. Butun bu olanları aslında gunumuz Amerikasında bir apartman dairesinde bir vampir (Lestat) , genc bir gazeteciye anlatıyor.

7-The Horror Of Dracula (Drakula’nın Dehşeti) – 1958


Mumya, ******** ve Frankestein filmleri’nin kultleşmiş oyuncusu Christopher Lee, Dracula’nın Dehşeti filmi’nin de başrol oyuncusu. Daha sonra “Yuzuklerin Efendisi”nde Saruman rolunde izlediğimiz oyuncuyu, bu filmde Kont Dracula rolunde izliyoruz. Bram Stoker’in romanından birebir uyarlanmış olan bu filmde Jonathan Harker’ın Kont Dracula’nın şatosuna girip vampire donuşmesiyle birlikte yaşananlar anlatılıyor. Ancak kitabı’nın aksine bu filmde vampir avcısı olan Van Helsing biraz daha on planda tutulmuş.

6-Bram Stoker’s Dracula


Cekilmiş en iyi fantastik filmlerden bir tanesi olmasının yanı sıra, muthiş bir tutkuyu anlatan bir klasik… 1992 yılında Francis Ford Coppola’nın yonetmenliğini yaptığı ve vampirlerin aşkını anlatan filmin konusu kısaca şu şekilde gelişiyor: Genc İngiliz avukat Jonathan Harker ( Keanu Reeves) Doğu Avrupa’da Transilvanya‘da bir şatonun gayrimenkulu ile ilgili hukuki işlemler yapmak icin gorevlendirilir. Bu kasvetli şatoya kendini kapatmış olan Kont Drakula, ( Gary Oldman) uzun zamandır yalnız bir hayat surmektedir. Tanrı tarafından lanetlenmiş olan kont olumsuzdur ancak surekli olarak insan kanı icmesi gerekmektedir. Avukatın nişanlısı Mina Murray’in ( Winona Ryder) bir resmini goren Dracula, kaybettiği ve yuzyıllardır aradığı aşkını bulduğuna inanarak Jonathan’ı şatoda tutsak olarak alıkoyar ve Londra‘ya Harker’ın nişanlısını aramaya gider.


5-From Dusk Till Dawn (Gunbatımından Şafağa) – 1996


Quentin Tarantino’nun senaryosunu yazıp başrollerinden birine gectiği film, Robert Rodriguez’in, El Mariachi ve Desperado filmleriyle başladığı sinema kariyerinin şimdilik en parlak filmlerinden birisi. Filmde, Gecko biraderler, ruzgarı arkalarına alıp Meksika’nın ozgur ortamına doğru bir yolculuğa cıkarlar. Texas’ta sıkı bir soygun yaptıklarından dolayı, ne olur ne olmaz diye bir rahip ve ailesini de yanlarında rehin olarak bulundururlar. Buluşma icin bir Meksika barının kapısını aşındırdıklarında başlarına geleceklerden habersizdirler. Mekan, kesinlikle vampirlerin iceri alınmadığı barlardan değildir.

4-Blade (Bıcağın İki Yuzu) – 1998



Yarı insan yarı olumsuz Blade, insan ırkını ortadan kaldırmayı planlayan vampirlere karşı amansız bir savaş vermektedir. Deacon Frost adlı genc vampirin kıyamet gununu başlatacak gizli bir torenin şifrelerini cozduğunu oğrenir ve olumsuzlerden oluşan bir orduya karşı tek başına harekete gecer. Ancak Kan Tanrısı La Magra’nın yeryuzune inip kıyameti başlatması icin Blade’in kanına ihtiyac vardır. İnsan ırkının koruyucusu olan bu super kahraman istemeden insanlığın sonunu getirecek midir? Filmin yonetmenliği icin ilk olarak David Fincher’ın ismi gecmiş, ancak Fincher diğer projeleriyle ilgilenebilmek icin teklifi geri cevirmişti. Filmin başarısının ardından 2002 ve 2004 yıllarında devam filmleri de cekilmişti

3-Underworld (Karanlıklar Ulkesi) – 2003


Yuzyıllardır insan kulturunun derinlerinde gizlenen aristokrat ve seckin vampirler ile acımasız ve insanlıktan uzak Kurt adamlar’ın hikayesi. Onların varlıkları, artık insan ırkı icin gizli bir efsane olmaktan daha otedir. Fakat kendi tarihleri boyunca birbirleri icin rakip olmuşlardır. Ta ki sonunda iclerinden biri hayatta kalana dek bu savaş surecektir. Selene, vampirlerle ********ların arasında kalmış bir avcıdır. Ancak vampir olduğu icin vampirlerin tarafında savaşmaktadır. Bu savaşın ortasında Selene, bir insanın kurt adamlar tarafından kacırıldığını oğrenince Micheal’ı bir golge gibi takip etmeye başlar ve o insanı kurtarmaya calışır. Film ilk gosterime girdiğinde 60 milyon dolarlık bir hasılat getirdi. Bu daha sonra devam filmlerinin de cekilmesine yol actı. Devam filmi de ilk gosterime girdiğinde 70 milyon dolar hasılat yaptı.

2-Near Dark (Karanlık Bastığında) – 1987


“Point Blank”, “Strange Days” gibi filmleriyle tanıdığımız Kathryn Bigelow imzalı yapıtta Bill Paxton, Lance Henriksen gibi isimler rol alıyor. Bigelow’un dikkatleri uzerine cektiği ilk filmi olan ‘Near Dark’ Western turu ile vampir mitini bir araya getiren ilginc bir calışma. Tek başına bir filmi kotarabilmesine şupheyle bakılan yonetmene cekimlerden 5 gun sonra isterse işi bırakabileceği teklif edilse de o vazgecmedi. Bu ilginc vampir filmini tamamladığında Amerikan Korku Filmi Akademesi tarafından En İyi Yonetmen dalında aday gosterildi. Film’de Caleb adlı bir genc, bir grup serseriyle yolculuk eden guzel bir kıza aşık olur. Daha sonradan bu grubun bir vampir topluluğu olduğunu anlar ve bu vampir ailesiyle birlikte bir maceraya suruklenir.

1-Nosferatu-1922


Vampir turunun ilk onemli filmi, diğer vampir filmleri’nin de buyukbabası olan bu film gibi bir film bir daha ne yazıkki yapılamadı. Dışavurumcu Alman sessiz sinemasının onde gelen orneklerinden biri olan film siyah-beyaz cekilerek beyazperdeye yansıdı. Aslında halen cok populer olan bu filmin populer olmasının cok garip bir nedeni var. Bu filmi izleyenlerden bazıları Kont karekterini korkutucu bulurken; bazıları da halen onu gulunc buldukları icin bu filmi izliyorlar. Filmin konusu ise şoyle: 1838 Almanyası’nda gecen film’de EmlÂkcı Thomas Hutter’ dan, Kont Orlok’a bir ev satması icin Transilvanya’ya gitmesi istenmiştir. Yeni eşi Ellen le vedalaşarak, Kont’un ıssız bir yerdeki şatosuna doğru hevesle yola cıkan Thomas, burada korkutucu, insana pek de benzemeyen Orlok’la karşılaşır. Thomas ertesi sabah uyanınca boynunda iki ısırık izi gorur. Yavaş yavaş, evsahibinin bir vampir, hem de efsanevi Nosferatu olduğunu anlar. Ne var ki artık cok gectir; şatoda kısılıp kaldığı icin kacamaz, ve Nosferatu gece kanını emmek icin odasına gelir. Bu arada karısı Ellen de onu huzursuz eden bir ruya gormektedir. Kocasının bir sorunu olduğunu anlar ve uykusunda ona seslenir. Kont, Ellen’in Thomas’la olan ruhsal bağlantısını hissederek kurbanını bırakır ve onun yerine bu kadını elde etmek icin karısının bulunduğu yere gitmeye karar verir. Kendini toprakla doldurulmuş bir tabutlar yığınına gomerek, gemiyle Almanya’ya doğru yola cıkar. Yol boyunca hem geminin tum murettebatının, hem de uğradıkları her limanın veba salgınına kurban gitmesine yol acar.

Alıntıdır: www.listemiste.com
__________________