Daha once 'Karanlık Sırlar' (A Tale of Two Sisters) filmini izlediğimiz Kim Ji-Won, bu kez karşımıza bir ganster filmi olan 'Acı Tatlı Hayat'la (A Bittersweet Life) karşımıza cıkıyor. Kendine has goruntuleri, montajı ve gorkemli sahneleriyle tipik noir anlatımına yeni bir bakış kazandıran Ji-Won, Dario Argento'nun filmlerinde olduğu gibi, kanlı sahnelerde resim gibi calışmış. Sight & Sound dergisine son filmini anlatmış:
Filmleriniz, sizi diğerlerinden ayıran tarzınızı farklı turden filmlerde ortaya koyuyor.
Tur secmek, tema secmek gibi: Mesela kara filmlerde, yok etme ve korku veya, gerilim filmlerinde merak, komedilerde absurdluk, bilim kurguda, geleceğe dair umut ve korkularımız, melodramlarda heyecan ve acı vardır. Elinizdeki hikayeyi anlatmanın en etkili yolu ise coğunlukla belli anlatım kurallarını yerine getirmektir. Tabii bir turde uzmanlaştığınızda başarısızlık riski azalır ve film yapmak kolaylaşır. Son olarak işin bir de ticari boyutu vardır: Orneğin korku turunun gişe hasılatı acısından kendine has bir cekiciliği vardır. Bu nedenle seyiriciyi cekecek bir yıldıza para yatırmaktansa, butcemi produksiyonu zenginleştiren oğelere ayırmayı tercih ederim.
Acı Tatlı Hayat, Kore sinemasındaki aksiyon/gerilim turune bir ornek olarak yakın zamanda yapılan diğer filmlerle de ilişkilendiriliyor.
Acı Tatlı Hayat, kara filmle gangster sineması arasında bir yerlerde. Bu filmin, cocukken filmlerini seyrettiğim Jean-Pierre Melville'in filmlerinden esinlendiğini soylemiştim. Aksiyon gerilim turunun daha felsefi ve estetik olanları beni cekiyor ve Acı Tatlı Hayat'ı da, hem hayatın karanlığı ve taş kalpliliği, hem de aksiyonun zevkini tatmak icin yaptım. Kore'de, şiddetle ilgili filmlerin coğu ya gişe filmi, ya da eleştirmenlerin hoşuna gidecek tarzda olacak şekilde yapılıyor. Park Chan-wook'un intikam uclemesi ile Bong Joan-ho'nun 'Memoirs of Murder'ı bir yonetmenin bu ikisini birlikte bulmaya calışmasına ornek.
Kendi calışmalarınızla Park Chan-wook'unkiler arasında farklılık goruyor musunuz?
Acı Tatlı Hayat'ın anlatmaya calıştığı oykuye baktığınızda, 'intikam' filmlerinden tamamen farklı olduğunu goruyorsunuz. Başlangıc olarak, 'İhtiyar Delikanlı' (Old Boy) evrensel bir oyku iken, Acı Tatlı Hayat, son derece kişisel bir oyku anlatıyor. 'Karanlık Sırlar', 'The Foul King' ve 'TheQuiet Family', Park Chan-wook'un filmlerinden tamamen farklı ama ikimiz de aynı kategoriye sokuluyoruz; cunku genel bir seyirci kitlesine hitap ederken, kendimize has guzellik anlayışımız ve muziği kullanışımızla kendi yonetmenlik tarzımızı oluşturuyoruz. İkimiz de benzer filmleri seviyoruz ama o daha erkeksi filmleri daha heyecan verici bulurken, ben; Agnès Varda'nın 'Le Bonheur'u, Peter Jackson'ın 'Heavenly Creatures'ı ve Victor Erice'ın 'The Spirit of the Beehive'ı gibi hassas, kadınsı filmleri severim. Bu filmleri Park Chan-wook da seviyor muymuş diye kendisine bir sormam lazım.
Acı Tatlı Hayat, Sun-woo'nun ancak varoluşunu yuzeysel olarak hapseden tuzaklar (jilet gibi utulenmiş takımlar, gosterişli bir daire, patronunun saygısı) elinden alındığında, gercekten kim olduğunun farkına vardığını duşunduruyor.
Şaşaa (lobi, catıdaki gokyuzu manzaralı salon) ve karanlığın (gece kulubu ve hizmetlilere ait koridorlar) birarada olduğu otel sahnesi ve benzerleri, aydınlık ve karanlık arasındaki ince cizgide yaşşama fikrini temsil ediyor. Karakterin zihninden gecenlerse mekanlara aksediyor. Catıdaki luks, gokyuzu manzaralı salon, Sun-woo'nun kotu kaderini temsil ediyor ve ancak olum doşeğinde, elinde hicbir şey kalmadığı zaman gercekten kim olduğunu anlıyor. Ben de olum anında hayatını en tatlı anını hatırlayan bir adamı goruntulemek istedim.
Pek cok stilize ve oldukca vahşi sahne var. Mesela Sun-woo'nun kacabilmek icin birkac kişiyle dovuştuğu sahne gibi. Cekimlere başlamadan once bu sahnelerin nasıl olacağına dair net bir fikriniz oluyor mu?
Cekimlere başlamadan once, aksiyon sahnelerini dovuş sanatları yonetmeni Jung Doo-hong ve Lee Byung-hun'la (Sun-woo) tasarladım, dovuş sahnelerindeki oyuncularla pek cok prova yaptık ve bunları kaydettim. Daha sonra cekim mekanını belirlediğimizde, ozel efekt, cgi sorumluları ve dublorlerle sahneyi tekrar gozden gecirdik. Sahneyi cekmek beş ya da altı gunumuzu aldı. Yağmur suyundan kullandığımız ışıklara kadar her şey beni tatmin etmeliydi. Bu nedenle her şey tam olana kadar sahneleri tekrar tekrar cektik. Bu hazırlık sayesinde, pek cok iyi goruntu yakaladığımızı duşunuyorum.



__________________