Beklenen Ruya
Yavuz'un Mısır seferine niyetlendiği gunlerdir. Evet Son Abbasi Halifesi Mutevekkilallah'ın gucu yoktur, ancak yine de onu incitmekten cekinir. ıbn-i KemÂl Paşa ve Zembilli Ali Efendi, Sultanı iknaya calışırlar. Evet bu seferin luzumuna herkesten cok o inanır, ama yine de huzursuzdur. Yemekten icmekten kesilir, uykuyu dağıtır. Sabahlara kadar ibadet eder, buruşuk kağıtlara karışık şekiller cizer. 'Ah!' der, 'Ah bir işaret gelse.'

İşte uykusuz gecen bir gecenin ardından Hasan Cana sorar:
-Nerelerdeydin?
-Azıcık dalmışım efendim.
-Oyleyse ruyanı anlat.
-Dikkate değer bir ruya gorduğumu hatırlamıyorum.
-Olacak iş mi yani, bir insan uyusun da ruya gormesin. ıyi duşun gormen lÂzımdı!

Hasan Can cıkar. 'Tuhaf' der, 'Sultan bir işaret bekliyor ama ne?' Tam o sırada bir başka Hasan (Kapıcıbaşı Hasan Efendi) yaklaşır. 'Ben' der 'garip bir ruya gordum, ama şimdi bunu nasıl anlatmalı sultana?'

Hasan Can onu adeta aparır, koparır, cıkarır Yavuz'a. Sultan 'buyur!' der, o başlar anlatmaya:
-HunkÂrım akşam cadırınızın onunde nobetteydim. Bir ara icim gecti. Ya da oyle olduğunu sanıyorum. Zira mekÂn aynıydı ve ben ayaktaydım. Baktım dort atlı cadıra yaklaşıyor. Hemen davrandım, onlerine cıktım. Guya 'Kimsiniz, necisiniz?' diye sorgulayıp cevirecektim onları. Ancak vuruldum sanki. Dondum kaldım. Atlar cok asildi ve yere basmıyorlardı. Suvariler hem cok heybetli, hem cok sevimliydiler. Bırakın hesap sormayı, eteklerine kapanmak, ellerini opmek icin yanıp tutuşmaya başladım. Esrarengiz ziyaretciler hunkÂrımızı sordular. Cadırdan ışık sızıyordu. 'Meşgul olmalı' dedim. Ondeki 'ıyi' dedi, 'Rahatsız etme. Sabahleyin geldiğimizi soylersin. Biz Server-i KÂinatın eshabındanız. Efendimiz Selim Han'a selÂm soyledi ve buyurdular ki: Haremeynin hizmeti kendisine verildi!' Ve geldikleri gibi uzaklaştılar. Bir anda ufukta kayboldular. Sancakları ışıklı izler bıraktı. Tam 'bunlar kim ola?' diye duşunuyordum ki bir ses 'Nasıl tanımazsın' dedi. 'Ondeki Hazreti Ebubekir, yanındakiler, Omer, Osman ve Ali! Radıyallahuanhum ecmain.

Yavuz heyecanlıdır. Ruyayı tek kelimesini kacırmadan dinler ve nedimine doner. 'Bilir misin Hasan, biz emir olunmadıkca kıpırdamayız. ışte şimdi tamam. Artık cıkabiliriz yola.'
__________________