Selahaddin Eyyubi, olum doşeğinde idi. Kendisinden sonra, yerine gececek olan oğlu Melik Efdal’i yanına cağırdı ve ona şunları nasihat etti: “EvlÂdım sana, butun iyiliklerin kendisinden geldiği Allah korkusu ile doğrudan ve doğru yoldan ayrılmamayı vasiyet ederim.
Allah’ın emirlerini yerine getirmekte elin gevşek olmasın ve kusur işlemeyesin. Bilesin ki, kurtuluş ancak bundadır.

Kimsenin kanı ile, ellerini kirletme. Halkının emniyeti ve saadeti icin calış. Onları Allah’ın sana bir emaneti bil.

Komutanlarına değer ver. Arkadaşlarını koru.

Herkesin bir gun oleceğini aklından cıkarma. Kimsenin hakkını zayi etme. Kul hakkı, kul affetmedikce kalkmaz.”

Bu nasihatlardan sonra, vaziyet olarak da şunu istedi:

Kefenimi bir mızrağın ucuna bağlayıp, tellalın eline vereceksin. O, sokak sokak gezecek ve halka şoyle bağıracak:

“İşte ey ahali! Bu Kudus fatihi SelÂhaddin’in kefenidir... Dunyadan, sadece bu kefenle gidecektir. Bundan gayrı mal, mulk, mevkii ve makam, olum kapısından oteye gecmeyecektir. Bakın ve ibret alın!”

__________________