gazeteci, yazar

Basın Yayın Birliği Derneği Eski Başkanı

Ufuk Otesi Gazetesi Sahibi


1964 yılında Kastamonu'nun Arac ilcesinde doğdu. Annesinin adı Meliha, babasının adı Cemal'dir. İlk ve orta tahsilini İstanbul'da yaptı. 1987 yılında İstanbul Universitesi Basın Yayın Yuksek Okulu'ndan mezun oldu. Yuksek lisansını aynı universitenin, Gazetecilik ve Halkla ilişkiler Kursusunde "Kırım Turk Basını ve İsmail Gaspıralı" uzerine yaptı. 1985'te fiili olarak gazeteciliğe başladı. Ozellikle Kırım başta olmak uzere, Turk Dunyasını oluşturan Turk devletleri ve halkları uzerine yaptığı surekli calışmalarıyla tanındı. Turkiye, Orta Doğu, Kurultay, Turk Diplomatik gazeteleri yanında, Orkun, Tarih, Kardaşlık, Kırım dergilerinde araştırma ve makaleleri yayınlandı. Kırım adlı telif eseri vardır. Evli olduğu Zuhal Hanım'dan 2 cocuğu vardır. Basın Yayın Birliği Derneği Başkanı ve Ufuk Otesi gazetesi sahibiydi. 16 Eylul 2008 tarihinde İstanbul Kartal'da gecirdiği trafik kazasında vefat etti.

MHP İstanbul milletvekili adayı ve surekli sarı basın kartı sahibiydi.



Kemal Capraz'ın ardından


Basın Yayın Birliği Derneği Başkanı ve Ufuk Otesi gazetesi sahibi Kemal Capraz, 15 Eylul 2008 akşam saatlerinde Kartal'da gecirdiği trafik kazasından sonra 16 Eylul 2008 sabahı vefat etti.

Yuce Allah rahmet eylesin.
(Amin)


Kemal Capraz hayatını kaybetti
www.haber7.com
16 09 2008

Gazeteci-yazar Kemal Capraz, hayatını kaybetti. 44 yaşındaki Capraz, bu sabaha karşı trafik kazası gecirdi.

Turk dunyası uzerine haberleri ve calışmalarıyla tanınan gazeteci Kemal Capraz, Kartal'da gecirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti.
Dun akşam iftar yemeğine katıldıktan sonra Umraniye'deki evine donmek isteyen Capraz (44), arkadaşları tarafından bir aracla E-5 Karayolu Cevizli mevkisine getirildi.

Burada aractan inip bariyerlerden yan yola gecerek ust gecide cıkmak isteyen Capraz'a, bu sırada bir otomobil carptı.

Ağır yaralanan Capraz, ambulansla Kartal Dr. Lutfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Beyin kanaması gecirdiği oğrenilen Capraz, tıbbi mudahalelere rağmen bu sabaha karşı hayatını kaybetti.




KEMAL CAPRAZ TURK DUNYASINI BULUŞTURDU!

Trafik kazasında hayatını kaybeden gazeteci Kemal Capraz, Tuzla’da toprağa verildi. Kartal’da onceki akşam bir otomobilin carpması sonucu ağır yaralanarak kaldırıldığı hastanede vefat eden Capraz (44) icin Tuzla Yayla Mahallesi Merkez Camisi’nde toren duzenlendi. Oğle namazının ardından kılınan cenaze namazından sonra Capraz’ın naaşı bir sure eller uzerinde taşınarak cenaze arabasına konuldu. Capraz, Tuzla Mezarlığı’nda defnedildi.

Toren sırasında Capraz’ın tabutu, Turk Bayrağı ve Capraz’ın “Turkiye ile aralarında kultur koprusu oluşturulmasında buyuk rol oynadığı” Turk Cumhuriyetlerinin bayraklarıyla ortuldu. Toren sırasında Capraz’ın babası Cemal ve 12 yaşındaki oğlu Cağrı tabut başında torene katılanların taziyelerini kabul etti. TBMM Başkanvekili Meral Akşener de Capraz ailesine baş sağlığı dileğinde bulundu.

Annesinin kucağındaki Kemal Capraz’ın 4 yaşındaki kızı Cağla’nın, “Ben babamı cok seviyordum. Ağabeyim de seviyordu. Ona babamın resmini takmışsınız bana neden takmadınız?” şeklindeki sozleri torene katılanları duygulandırdı.

Cenaze torenine, Capraz’ın ailesi ve yakınlarının yanısıra MHP İstanbul Milletvekili Ali Torlak, bazı eski MHP milletvekilleri, Kastamonu Belediye Başkanı Turan Topcuoğlu, Tuzla Belediye Başkanı Mehmet Demirci, Kastamonu Arac Belediye Başkanı Bahtiyar Yaşar, MHP İstanbul İl Başkanı İhsan Barutcu, BBP İstanbul İl Başkanı Kazım Ayaydın, Turkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Orhan Erinc, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Erkal, Turk Edebiyatı Vakfı Genel Başkanı Servet Kabaklı, İstanbul Şehit Anaları Derneği Başkanı Pakize Alp Akbaba, sanatcılar Esat Kabaklı, Bunyamin Aksungur, Prof. Dr. Mustafa Kafalı, gazeteciler, bazı siyasi partilerin ilce yetkilileri, Turk cumhuriyetlerinden temsilciler ile vatandaşlar katıldı.

xxx
Ufuk Otesi Gazetesi'nden acıklama

Gazetemiz Ufuk Otesi'ni yoktan var eden, bir avuc arkadaşıyla bugunlere taşıyan, Turkiye'nin ve Turk Dunyasının sesi haline getiren değerli insan, aziz dostumuz, ağabeyimiz, can kardeşimiz Kemal Capraz elîm bir trafik kazası sonucu hayata veda etti.
Biz arkadaşları olarak, gazetecilik hayatına başladığı gunden son nefesine kadar, durust ve ilkeli yayıncılıktan asla taviz vermeyen, yılmayan ve bildiği doğrular icin sonuna kadar mucadele eden değerli ağabeyimizin bıraktığı bu eseri ve onun ilkelerini sonuna değin yaşatmanın mucadelesini vereceğiz.

Turk Dunyasının her bolgesini adım adım gezen, Turk Dunyası'nın sorunlarını Turkiye'nin sorunları gibi Turk Milleti'nin bilgisine sunan ağabeyimiz Kemal Capraz, Ufuk Otesi gazetesini de butun zorluklara ve imkansızlıklara rağmen cıkarmaya devam etti.

Gazetemiz ile birlikte Ufuk Otesi Yayınları ile cok değerli eserleri de milletimize kazandıran Kemal Capraz, durust ve ilkeli gazeteciliğin en guzel orneğini de veriyordu. 7 yıldır Ufuk Otesi'ni ayakta tuttu. Hicbir zorluk ve imkansızlık onu yıldırmadı, yıldıramadı.

Zaman zaman genclere rehberlik eden, zaman zaman da işsiz meslektaşlarına kucak acan Kemal Ağabey, gazetecilikte olduğu kadar sivil toplum calışmalarıyla da herkese onderlik yapıyordu.
Ağabeyimiz Kemal Capraz'ın yeri asla doldurulamayacak. Ama biz meslektaşları ve onun yolunda giden arkadaşları olarak mucadelesini kaldığı yerden devam ettirme sozu veriyoruz.
Başta ailesi olmak uzere, butun basın camiasına, meslektaşlarımıza, Turk Dunyasına ve okuyucularımıza başsağlığı, ağabeyimize de Allah'tan rahmet diliyoruz.

Ufuk Otesi Gazetesi
xx

Basın Birliği'nden acıklama

Derneğimizin kurucusu ve kuruluşundan bugune kadar başkanlık gorevini yuruten değerli insan, gazeteci ve yazar Kemal Capraz'ı elim bir trafik kazası sonucu kaybettik.

Uzun yıllar gazetecilik yapan, doğruluktan, durustlukten, vatan ve millet sevgisinden asla vazgecmeyen, doğru ve durust gazeteciliğin, ahlaklı yayıncılığın en guzel orneğini veren dostumuz, meslektaşımız ve kardeşimiz Kemal Capraz'ın adını ve her aşamasında emeği bulunan derneğimizi sonsuza kadar yaşatma sozu veriyoruz.

Kemal Capraz'ın yerini doldurmak mumkun olmayacaktır. Ama biz arkadaşları olarak işsiz gazeteciler icin verdiği mucadeleyi, genc gazeteciler icin yaptığı oğretmenliği ve basın ahlakı icin gosterdiği cabayı surdureceğimize soz veriyoruz.

Basın Birliği Derneği Yonetim Kurulu olarak, değerli ağabeyimiz Kemal Capraz'a Allah'tan rahmet, eşi Zuhal Capraz ile cocuklarına, anne ve babasına, butun akrabalarına, derneğimizin uyeleri, meslektaşlarımıza, butun sevenlerine ve Turk Dunyasına Allah'tan sabırlar diliyoruz.
Basın Birliği Derneği
Yonetim Kurulu
xx

Rauf Denktaş'ın mesajı
16 eylul 2008
Buyuk dost Kemal Capraz'ın vefat haberine cok uzulduk. Ailesine ve tum gazete camiasına başsağlığı, kendisine Tanrı' dan rahmet diliyoruz.
Rauf R. Denktaş
x

Karabuk Valisi Nurullah Cakır'ın mesajı
Cok değerli dostum Kemal CAPRAZ'ın elim bir trafik kazasında vefatını teessurle oğrenmiş bulunmaktayım.
Derin acınızı paylaşır, merhuma Allah'tan rahmet, kederli ailesi ve yakınlarına başsağlığı dilerim.
Nurullah CAKIR
Vali

XXX
O HEP TURKİYE VE TURK DUNYASINI YAZIDI

İŞTE KEMAL CAPRAZ’IN SON YAZISI

Turkiye ateş cemberinde
Ufuk Otesi Ağustos 20008

Kafkaslarda uzun zamandır suren gerginlik sonucta savaşa donuştu. Gurcistan’ın Guney Osetya’ya girmesiyle başlayan savaş Rusların anında mudahalesiyle birden bire bolgeye yayıldı. Aslında savaş ne 70 bin nufuslu kucuk bir bolge olan Guney Osetya icin cıkmıştı, ne de Abazya icin… Guney Osetya bardağı taşıran son damlaydı. Uzun zamandan buyana ABD ile Rusya Federasyonu arasındaki kapışma sonunda Guney Osetya vesilesiyle patladı.

Amerika’nın uyguladığı strateji gereği Turuncu devrimlerle bolgeye hÂkim olma mucadelesi sonunda Rusya’nın mudahalesini getirdi. Cunku Guney Osetya kucuk bir bolge olmasına rağmen enerji koridorlarının en onemli merkezi durumunda… Rusya surekli silahlanan Gurcistan’ın Turuncu devrimle de Amerika’nın gudumune girmesiyle kuşatılmışlık hissine kapıldı. Bu bir his değil Amerika’nın uzun zamandır uyguladığı politikanın bir gereğiydi. Bulgaristan, Romanya, Ukrayna ve Gurcistan’ın Rus etkisinden kurtulması ve Amerika’nın gudumune girmesi Rusya’yı ciddi bir kuşatılmışlık hissine sevk etti. Turkiye’nin NATO uyesi olması aynı zamanda Gurcistan’ın silahlandırılmasında ciddi rol alması iplerin kopmasına sebep oldu. Cunku Gurcistan’ı Rusya Federasyonu’nun kaybetmesi Orta Asya’yı da direkt kaybetmesine sebep olacaktır.
Ayrıca Karadeniz’in bir ic deniz olmasına rağmen Amerika’nın operasyonları sonucu bu bolgede Amerikan gemilerinin de boy gostermeye başlaması bolgedeki yanardağın harekete gecmesine sebep oldu. Cunku Rusya Federasyonu’nun Karadeniz Donanması’nın bulunduğu iki onemli liman da şu anda Ukrayna’nın hÂkimiyeti icinde. Karadeniz Donanması’nın ana ussu Odesa (Turkcesi Hocapaşa) ve Sivastopol (Turkcesi Akyar) bugun Ukrayna’dan kiralanmış durumda… Ukrayna’nın ABD ile yakın ilişkileri Rusya Federasyonu’nun Karadeniz’deki donanmasını da zora sokacak gibi… Amerika’nın bu faaliyetlerini durdurmak isteyen Rusya işe Guney Osetya harekÂtı ile başladı. Bu aslında buyuk bir savaşın ilk işaretleriydi. Rusya Federasyonu’nun bu harekÂtı Turkiye’yi en az savaşın icindeki ulkeler kadar ilgilendiriyor. Turkiye bu bolgedeki gelişmelere asla kayıtsız kalamaz. Kayıtsız kalması durumunda bolgedeki butun etkinliğini kaybetmekle karşı karşıya kalır. Bu bolgedeki etkinliğini kaybeden Turkiye’yi kendi guvenliğiyle ilgili de ciddi tehlikeler bekler. Bu acıdan cok diplomatik bir şekilde Turkiye bolgedeki gelişmeleri kendi lehine cevirebilecek hamleler yapmalıdır. Bu da usta dış politika uzmanlarıyla ancak başarılabilir. Son yıllarda Turkiye’nin dış politikadaki yetersizliği bu bolgeye de yansırsa Turkiye bir dunya devleti olma ozelliğini yitirmekle karşı karşıya kalır.
Turkiye bu bolge ile ilgili gelişmeleri oylesine ustaca yonetmek zorundadır ki, bolgeden Turkiye’ye goc eden onemli bir nufus kitlesini de dikkate almalıdır. Ruslar 1820’lerde Kafkasya’yı istila edip 1828 tarihli “Turkmencay Andlaşması”yla bolgeyi resmen ilhak edince bu bolgeden yuzbinlerce insan Turkiye’ye goc etmiştir. Bugun savaşın iki tarafında bulunan Gurcu kokenli vatandaşlarımız da, Abhaz kokenli vatandaşlarımız da Turkiye’de bulunmaktadır. Yine bu bolgede yaşayan diğer etnik guruplardan da Turkiye’de yaşayan vatandaşlarımız vardır.
Turkiye, şimdiye kadar ki, surecte Gurcistan’a ciddi manada yardımlar yapmıştır. Bu yardımlar ozellikle askeri yardımlar Rusya’nın tepkisini cekmiş, cekmeye de devam etmektedir. Turkiye bu aşamada Rusya ile de ilişkilerini duzeltecek bir politikayı geliştirmelidir.

Turkiye’yi yonetenler dış politikada artık ciddi atağa gecmelidirler. Bolgedeki savaş şu anda kucuk bir coğrafyada gercekleşmekte fakat cok kısa zamanda butun bolgeyi savaş alanına cevirecek bir mahiyet taşımaktadır.

Turkiye ABD’nin gudumundeki politikalarından derhal vazgecmeli kendi cıkarları doğrultusunda ciddi politikalar uretmelidir. Bolgedeki krizi de tamamen kendi milli menfaatleri doğrultusunda yonetmelidir. Turkiye’nin diplomatik gecmişi bunu yapmaya muktedirdir.

Şu da unutulmamalıdır ki, Rusya’nın etrafı kuşatılırken, Turkiye’nin de etrafı kuşatılmaktadır.
Etrafınıza şoyle bir bakarsanız bu gercekliği butun cıplaklığıyla goreceksiniz.
x

HAKKINDA YAZILANLAR

Dava Adamı Kemal CAPRAZ
Memduh YAĞMUR
[email protected]

Omrunu Turk Ulkusune adayan bir Ulu bir cınarımız, yurekleri yakarak ebediyete goctu. Kemal CAPRAZ’ ı kelimelere, yazılara, mısralara sığdırmak cok zor. Artık O’nun Ulkusu, mucadele azmi, cizgisi ve hayatı bilhassa yeni kuşaklar icin ornek olacaktır.

Duyduğum andan itibaren butun dostlar gibi bende şok oldum. Gozumun onunden şerit gibi İstanbul yılları, oğrencilik hayatım ve Kemal CAPRAZ’lı anlar gecti.

1985 yılında İstanbul Universitesi Basın Yayın Yuksekokulu’nu kazanıp, Kayseri’den İstanbul’a gelince ilk anda şaşkınlığa uğramıştım. Daha once gormediğim turden insanlar, garip bir şehir ve liseyi yeni bitirmiş, Turkculuk şuuru ile yetişen, Dadaloğlu’nun torunu, Avşar Turkmeni birisi olarak, bu ortam bana gore değil diyordum. İkinci gun Kayseri’den ve İktisat Fakultesi’nde okuyan Sait YAKUT, beni Kemal CAPRAZ’la tanıştırınca, bu endişelerimin yersiz olduğunu anladım. Oyle guzel bir arkadaşlık kurmuşlar ki, butun arkadaşlara hemen ısındım. Aradığım ortamı bulmuştum.

O yıllar 12 Eylul’un izlerinin devam ettiği, imkÂnsızlıklarla dolu, Turk Milliyetcilerinin hapis veya surgunlerde olduğu anlar. Boyle bir ortamda Basın Yayında birkac arkadaş, sol orgutlerin kalabalık ve etkin olduğu bir ortamda her şeye rağmen varız diyor ve varlıklarını her yerde hissettiriyorlardı. Kemal CAPRAZ’ın onculuğunde bir araya gelerek bu guzel ortamda birbirimizi tanıyor ve eğitim calışmaları yapıyorduk. İlk eğitimiz, eskiden beri Turk Milliyetcilerinin uğrak yeri Kulluk denilen yerde oldu. İlk konumuz ise Milliyetci Hareket ve Metot Meselesi’ydi. Nevzat KOSEOĞLU’ nun Kitap Şuuru’ndaki bu kısım okunduktan sonra Kemal Ağabey; "Milliyetci Hareketin bir aksiyoner hareket" olduğunu uzunca orneklerle anlatıyordu.

Milliyetci duşunce ile buyumuş, daha ilkokul yıllarında ATSIZ’ın Bozkurtlar’ı, bilahare davanın butun eserlerini okumuş birisi olarak buyuk bir bilgi birikimim olduğunu zannediyordum. Lise yıllarında ise biraz da arkadaş ortamı ile serseri tipine burunen birisi halindeyken, bu guzel arkadaşlık ortamıyla artık, dava ve yaşanan hayatın aynı olması gerektiğini, canlı orneğim olan Kemal Ağabeyim ile gordum. Genelde Yunus misali, ama yeri gelince de Yavuz gibi, Alplik ve Erenliği birleştiren dava adamı dediğimiz ornek birisi ile olmaktan ben ve diğer arkadaşlarım cok şey oğrendik. Turk Milliyetciliği fikrini duşunceden aksiyona getirecek kadroların yetişmesinde, Dundar TAŞER, Galip ERDEM, Fethi GEMUHLUOĞLU gibi olumsuzler yanında, Kemal CAPRAZ’da yaşayanlar arasında ilk akla gelecek isimlerden birisiydi.

Guzel bir ortam yakalamıştık ve her ortamda beraber oluyorduk. Genelde Rahmetli Ahmet KABAKLI’nın Turk Edebiyatı Vakfı, Kubbealtı, Aydınlar Ocağı gibi yerlerde, konferanslarda, okuduğum ve ismen bildiğim bircok insanı dinleme ve tanıma imkÂnı da buluyordum. Yeni Birlik Dergisi’nde, kapandıktan sonra da, Bizim Ocak Dergisi Temsilciliğinde arkadaşlarla bir araya gelir ve Turkiye’nin meselelerine kafa yorardık. Bazen de bizleri ekip halinde Tuzla’daki evlerinde etli etmek yemeye davet ederdi. (tadı hala damaklarımdadır. Bu vesile ile ailesine, guzel insanlara saygılarımı sunuyorum) Yine her yıl farklı bir yere gittiğimiz gezilerimiz ve iftarlarımız da bizleri birbirimize yaklaştıran onemli etkinliklerimizdi.

Kemal Ağabey bizlere oyle bir ortam hazırlamıştı ki, bizler ve sonrakilerde bunu aynen devam ettirdi. Ama her zaman, danışıp fikrini aldığımız bir ağabeyimiz vardı. Turkiye Gazetesinde işe başladıktan sonrada hep yanımızdaydı ve hicbir zaman Basın Yayın genclerini yalnız bırakmadı, dostlarını hic unutmadı ve Ufuk Otesi Gazetesi ile davaya hizmetine aynı heyecanla devam etti.

Gecen yıl İstanbul’da Ufuk otesi’nde Basın Yayın teşkilatı ile yıllar sonra yine bir araya geldiğimizde gorduğum şey, aradan yıllar gecmesine rağmen butun arkadaşların hala aynı duşunuyor olması da bizim, Basın Yayın Grubunun farklı bir ozelliğinin olmasındandır. O gun bir kac saat sohbet sonrası,Kemal Ağabey teşkilatların birisinde konferansa gitmiş, Ufuk Otesi’nde bizler sohbetimize devam etmiştik.

Kemal CAPRAZ, Nerde Turk varsa orasını mekan edinen, Turk Dunyası aşığı birisiydi. Bunu yaptıkları ve eserleriyle de gostermiştir.Kemal Ağabeyin Turk Dunyası ile ilgili yaptığı calışmaları, dilde fikirde ve işte birlik duşuncesi hakimdi. Sanırım 1990 oncesiydi. Turkiye-SSCB futbol macı Kırım Akmescit’te (Simferepol) oynanacaktı. Kemal Ağabey, macı takip eden gazeteciler arasında Kırım’a gitti ve birkac saat kaldı. Mustafa CEMİLOĞLU ve Kırım Turklerinin hayatlarını gorup, fotoğraflarla Turkiye Gazetesinde yazı dizisi haline getirerek dunya gundemine Kırım’ı getirdi. 6 saat durup 6 gunluk yazı dizisi hazırlamayı ancak Kemal CAPRAZ gibi birisi yapabilir. Daha sonra da yuksek lisans tezi olarak da Kırım Basınını incelemişti.

Temmuz ayında doğum gunu icin surpriz hazırlayan Ufuk Otesi camiasının istediği yazıda bunları anlatmıştım. Kemal ağabey her zamanki mutevazı tavrıyla teşekkur etmişti bana. Yuz yuze olmasa da bazen iletişim fakulteli grubumuzla sanal toplantılar yapar ve Turkiye ve Turk Milliyetcileri icin kafa yorardık.

10 yıl onceydi sanırım. Bozkurt araştırmalarında, bana orijinal bir şeyler var mı diye sorduğunda, gonderdiğim ve ilk defa gorduğu, 1700 lu yıllardaki İran Horasan Avşarlarının Bozkurt’lu armasını gorunce, verdiği sevinc tepkisini de hic unutmam.

Son olarak gecen hafta icinde goruşmuştum. Avşarelleri Dergimizde Dilaver Cebeci ile ilgili yazısının yayınlandığını soyleyince, ziyadesiyle memnun olduğunu ifade etmiş, dergiden bir kac adet istediğini ve Dilaver Cebeci’nin ailesine de vereceğini belirtmişti. Daha once de kendisine ait butun yazılarının Avşarelleri dergimizde yayınlanabileceğiyle ilgili toptan bir izin vermişti.Adnan Menderes KAYA’nın Avşar Turkmenleri kitabının yeni baskısını yapma imkanının olup olmadığını sorduğumda, Ufuk Otesi Yayınlarında baskı imkanının olmadığını, fakat dağıtımında yardımcı olacağını ifade etmişti.

Turk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf HALACOĞLU’nun gorevden alındığı anlarda, beni aramış ve bilgiler istemişti. Bazı bilgiler vermiş ve "Ermenileri Sevindiren Bir Karar" yazısını İnternethaber’de girmiş ve konuyla ilgili ilk yazıyı yazmak ta Kemal Ağabeye nasip olmuştu.

Kemal Ağabeyi yazılarla anlatmak yetmez. Onla beraber olmak, gecmişte veya gelecekte bir şeyler paylaşmak ve bir dava adamı nasıl olur gormek gerekiyordu.

Şahsiyeti, bilgisi, donanımı, aksiyonu ile Turk Milliyetcilerinin sesi olabilecek Kemal CAPRAZ Ağabeyimi, cok şeyler yapabileceği TBMM catısı altında gormek nasip olmadı.

Yiğit Bozkurt. Gercekte Tuzla’da olsan da Turk Dunyasının kalbine gomuluyorsun. Sen Altaylarda, Tanrı dağlarında,Orkun’da, Oğuzhan’la, Kur Şad’la ve atalarımızla berabersin artık.

Turkluk Ulkun ve yeşerttiğin fidanlar seni unutmayacak.

Ruhun şad olsun, Allah mekanını cennet etsin.
XX

Kemal Capraz
HudavendigÂr Onur
18 Eylul 2008

Kemal Capraz’ın olduğunu duyduğum an vucudumdaki butun kanın donduğunu hissettim. Uşumeye başladım. Bir sure İhlas Haber Ajansı’nın koridorlarını şuursuzca dolaştım. Kendisiyle olan hatıralarım canlandı. Yaklaşık 20 yıl kolay değil. Ne kadar cok peynir ekmek yemiştik birlikte... Turkiye gazetesinde calışırken binalar ayrı olmasına rağmen sık sık buluşur sohbet ederdik. Turk dunyasından, Turkiye’nin geleceğinden, milliyetcilerin verdiği mucadeleden konuşurduk. Vatan diye millet diye derdi olmayan iki ayaklı suruleri gordukce hayret ederdik. Ne hayaller kurardık ileriye donuk. Bircok sırlarımızı birbirimizle paylaşırdık.

Ufuk Otesi Gazetesi’nde milli davanın savunuculuğunu yaptı. İktidarın ulkeyi yanlışlara suruklemesine ve bazı aydınların bunu anlayamamasına cok uzulurdu. Ufuk Otesi’nde yayınlanan

Ağustos ayındaki yazısına “Turkiye ateş cemberinde” başlığını koyması bu acıdan kaynaklanıyordu.

16 Eylul akşamı eve geldiğimde kucuk oğlum Orhan, benim Capraz’ı ne kadar cok sevdiğimi bildiği icin “Baba, başın sağolsun” dedi. Bir anda ağlamak istedim, gozlerim doldu kendimi zor zapt ettim.

Benim gorduğum Kemal Capraz, Allah’tan başkasına kulluk etmedi. Makam ve mevki icin kimsenin onunde boyun bukmedi. O bana “abi” ben de ona “abi” derdim. Artık Kemal abi yok. Boş konuşmayan, ulkesine ve milletine hizmet icin cırpınan bir omur şimdi hatıralarda kaldı.

O şimdi cok sevdiği Turk tarihinin kahramanlarının huzurunda... Kurşad’ın, Oğuzhan’ın Alparslan Gazi’nin ve daha nicelerinin…

Ufuk Otesi sayılarını inceleyecek olan geleceğin araştırmacı yazarları, onemli belgeleri sayfalarda gordukce Kemal Capraz’ı hayırla anacaklarına inanıyorum.

Gule gule Kemal abi uğurlar olsun. Seni cok arayacağız.

Mekanın cennet olsun. Allah rahmet eylesin.


xx

Turk Dunyası’nın Karasevdalısı Bir Derviş Delikanlı: Kemal Capraz
İrfan CİFTCİ
[email protected]

1980’lerin sonu ve 1990’ların başında benim icin İstanbul’un kalbi demek olan Beyazıt’ın merkezindeki Kubbealtı’nda bir kilit taşı olarak Seyran Kitabevi’ne kurulmuş Sait Başer vardı. Muhabbetimiz ve hasretlerimiz baki olarak şimdi Sakarya Universitesi’ne gitti ve Sapanca’da yaşıyor. O yıllardan beridir yerindeki boşluk buyuyerek devam ediyor ama ilk yıllardaki huznumuz kabuk bağladı tabi. Universitede bir oğrencimle goruşuyordum ve akşam icin de iftar davetlerine bakıyordum. Bir yandan da aklıma bu hafta Kemal Capraz’la hususen iftar edeceğimiz gelmişti. Sait Bey’i Hakikat Keller’in Hat Sergisi icin aramıştım. Merhaba diyen sesi yeis icinde ve kederliydi, “Kemal icin mi arıyorsun? Dedi.. Hayırdır, deyince elim haberi verdi. Kemal Capraz’la bir vuslatımız vardı yıllardır. Hep bir “etraflıca oturalım, konuşalım” derdi.

Gecen hafta bir akşamustu yine İstanbul Universitesi icindeki olağan bir koşuşturmam icinde tam yan kapının onunde karşılaştık. Suleymaniye’den bir gurup hanımla geliyordu. “Ya hocam, bir turlu goruşemiyoruz, gelmiyorsun, nasıl yapalım dedi” Her zamanki gulumseyen, mahzun ve masum derviş edasıyla. Bak hep boyle diyorsun dedim, bu işi artık takvime bağlayalım “zaten Tatar dunyası da yeterince karıştı” dedim. Bunun uzerine 16 sının olduğu hafta icin ben arayacağım bir ozel iftar yapalım dedi. Sozleşip sıcacık tebessum ve muhabbet temennileriyle ayrıldık… Haberinin boyle gelmesi bir matkap gibi icimi oydu. Oğrencim gidince neden bilmiyorum, sanki tekrar karşılaşacakmışım duygusuyla son goruştuğumuz yan kapıya gitmişim, kendimi orda buldum. Biraz dua ederek dolandım. Odama geldim ve kalakaldım, aklıma nedense yine aynı sevdaları ve dertleri paylaşan genc iken gocen Seyfettin Manisalıgil geldi. Her şeyi yarım kalmıştı..Davetler icinden bugune yaraşan Doğu Turkistanlılarınkini sectim. Bugunlerde Turk Dunyası namına ve cemiyetler uzerinden ikbal hesabı yapanların yolunun duşmediği bir yerdi. Tam Kemal Capraz’la hep hayatımızın kesiştiği bir masuniyet ortamıydı. Oradaki vefakÂr Doğu Turkistanlılar onun yasını tutuyorlardı. İftar duasında zikredildi. Rıza Bekim Paşa, Hamit Gokturk ve İsmail Cengiz’le Kemal Capraz’ı yÂd ettik bilmeyenlere her birimiz bir bukle anlattık… Şehzadebaşındaki Nevşehirli Damat İbrahim Paşa Medresesi’nin huzunlu ve garip havası Kemal Capraz’ın hayatı ve ruhaniyetiyle cok ortuşmuştu…

1990’lı yıllardan itibaren Kemal Capraz’la hep, hic şahsi olmayan, Turklukle, Turk Dunyasıyla, muhtelif muhacir ve muhalif Turk toplulukları veya vatandan cuda olmuş şahsiyetlerle ilgili cok ozel ve coğunlukla garip, mahzun, icli ortamlarda Turkiyeli Turk olarak ikimiz bulunmuştuk. İsa Yusuf Alptekin’in bazı hususi toplantıları, kimi Turkistan’lıların ev toplantıları, Kerkuklu ve Guney Azerbaycan’dan muhacir olmuş kacakların barınağımsı evleri, Kazan Tatarlarının Sabantoy’ları, Gagavuz’ların sığındığı Laleli’deki bir otel mutfağı, Abdurrahim Polat’ın koşturduğu matbaanın merdiven altı, Turk Kurultayı’nda garip kalmış bir Kaşgay Turkunun odası vb gibi daha bir nice Turk Dunyasından Sovyetler sonrası kopuk gelen, namuslu, yiğit, muhalif veya mağlup, mağdur olmuş insanların yanında kendi cemaatlerinin dışındaki iki Turkun birisi Kemal Capraz diğeri ben olmuşumdur. Kaderin bizi boyle kederle icinde karşılaştırmasına hep tebessum eder ve yaşadığımız bu durumu ayrıca değerlendirmek uzere her seferinde ayrılır, sonra hayat gailesi icinde bir asude zamanda buluşamaz yine bir Turk Dunyası darmı icinde karşılaşırdık. Ancak şunu ozellikle soylemelim ki, buluştuğumuz hemen hemen butun bu mahzun ortamlarda Kemal Capraz genellikle ev sahibi ben misafir gibiydim. Yani benim ilk kez bulunduğum veya icinde yer aldığım durum veya yer onun aşina olduğu veya icerden olduğu haller ve hanelerdi. Tabiî ki sadece bunlardan ibaret değildi goruşmelerimiz. Ama olumun kederi icimdeki Kemal’le ilgili bir hayli birikmiş keder peteklerini sokun ettirdi. Cunku gorkemli ve guzel gunlerdeki buluşmalarımızda cok mutlu ve aynı duyuşlarla carpan ayrı kalplerle meşgul olurduk.O da mutlaka işin bir ucundan tutardı. Bir misafir topluluğunun civarında Kemal varsa orayı emin gorup başka şeye bakardım, aynısını da o yapardı. Sonra aramızda bir hÂsılat paylaşımı olarak (bir Kazak şair, bir Tatar vekil vs adresleri takas edilirdi Bendeniz Tayyip Bey’in devrinde İstanbul Belediyesi’nin Kultur İşleri Genel Koordinatoru iken Turk Dunyası ile ilgili başlattığımız (ne yazık ki şimdilerde kimselerin bırakın etkinliklerini Turk ve Dunya kelimelerini bile yan yana getirmediği bir karanlık devir yaşıyoruz) “Turk Dunyası Sinema Festivali”, “Turk Dunyası Opera Festivali” vb gibi atılımlardaki adeta basın sponsorumuz gibi bir kurum cesametinde gayret gosterirdi. “Ustat Turk Dunyası olsun da…sen bana bilgileri ver, yeter derdi.” Şimdi duşunebiliyor musunuz ben Kemal Capraz’a bir iki satır bilgi verirdim, o basın bulteni yapar ve bunu onlarca medya organına ( o zamanlar mail yoktu) oturur faks cekerdi. Yani şimdi milyarlara ihale edilen halkla ilişkiler işini bila bedel, muhabbetle yapardı. Hakkını helal et kardeşim. Cunku işin icinde Turklukle ilgili bir şey vardı. Kemal Capraz hasetsen Turklukle ilgili her şeye gercekten karasevdalıydı, tutkundu, romantik ve melankolik tam anlamıyla kor bir aşıktı. Bu tabiri kullanabileceğim yeryuzunde ikinci bir kişi gercekten yok. O bu aşkını yuceltmek, onunla hayat bulmak, adının hikmetine Âşık olduğu Turk milletine hizmet ve muhabbetle erişeceğine dair bir derviş imanı ve edası icinde yaşardı. 1990 başlarında Turk Dunyası davası etrafında yuzlerce irili ufaklı ve halden hale gecen adam gordum ama ilk gorduğumden itibaren mahzun garipliği ile sorgusuz sualsiz Turk diye gelen her belayı bile bir cocuk saflığı ile yuksunmeden, erinmeden, sitem bile etmeden ve hatta şukur icinde darı sineye ceken haliyle bana Yunus Emre’yi cağrıştırmıştır.

Ve yıllar icinde develerin tellal, pirelerin berber olduğu bu Âlemde, gecen hafta gul cemalini gorduğum can kardeş Kemal Capraz aynı muhabbetle geldi ve aşk ile aşkına doyamadan goctu… Aziz ve alp kardeşim, icimi kanattın. Turkistan’ın ulu kabirlerinden getirdiğim topraklarla seni uğurlayacağım en cok bunu isterdin, ne diyebilirim… Seninle ilgili sozum cok… Ama şimdilik mekÂnın cennet olsun, başta goynumuş ailen ve butun gonuldeşlerine Allah sabır versin…

XXX

Kemal Capraz
İsa KOCAKAPLAN
[email protected]

1964-2008… Bu iki tarihi yazmak ne kadar kolay… Ama bu iki tarih, mahzun gulen gozleri ile, kendini Turkluk davasına adamış bir kardeşinizin resmi altında gorulduğu zaman dunya zifiri bir karanlığa burunuyor. Her yer kapkara zindan kesiliyor.
Kapıldığınız derin uzuntu hÂli imkÂn verirse, once yaşını hesap ediyorsunuz. 44 yıl… Şu fani dunyada, bir asra yakın kaygusuz omur surenlerin bulunduğu şu ***** dunyada, her gunu tırnakla kazılarak yaşanmış 44 yıl… Kemal Capraz’ın yapacağı ne kadar cok iş vardı. Ve onları yapmayı ne kadar gonulden istiyordu. Hic yuksunmeden, yuzundeki, gozlerindeki mahzun pırıltı hic sonmeden nasıl bir işten otekine atılıyordu.

Prensip sahibi idi. Namerde muhtac olmadan yaşamayı kendisine şiar edinmişti. Meslek hayatını uzun yıllar surdurduğu, gecesini gunduzunu verdiği Turkiye gazetesinden 2001 yılında ayrılmak zorunda bırakıldığında, hic şikÂyet etmedi. Kendi başına calışmayı secti. Once Basın Birliği Derneğini kurdu. Kendisi gibi gadre uğramış arkadaşlarını o catı altında topladı. Mucadelesini yuruttu. Sonra Ufuk Otesi gazetesini yayınlamaya başladı. Ardından Ufuk Otesi Yayınları devreye girdi. Capraz, kimseye sığınmadan ayakları uzerinde duruyor ve gercekten seviyeli bir yayıncılık yapıyordu.

Turk Edebiyatı dergisine de roportajlar yapmış, yazılar hazırlamıştı. Turk dunyası icin kendisine iletilen hicbir isteği geri cevirmeyen bu dost, bu irade simgesi insan, bu yiğit Kastamonulu şimdi gercek Âlemde oyle mi?

Bu sabah vefat haberini aldığımda dondum kaldım. Uğradığı kaza ise hayıflanmamı ve acımı daha da artırdı. Şimdi ne yapalım. Trafiği, yolu, korkulukları, ust gecitleri, belediyeleri mi suclayalım; ona carpan aracın surucusune lÂnetler mi yağdıralım…

Yoksa Kemal gibi “Ulvî olan sukûttur, bundan gayrısı zayıflık işaretidir.” deyip, bu ulke ve millet icin var gucumuzle calışmaya devam mı edelim.
Eminim Kemal ikincisini ister ve yapardı. Acıları yureğine gomer, yuzundeki huzunlu tebessumle durmaksızın bir hizmetten otekine koşar, koşar, koşardı…

Kemal’le ortak noktalarımızdan birisi Kırım Meselesi idi. Kırım, Mustafa Cemiloğlu, Cengiz Dağcı dendi mi onun yuzu birden değişir, istikbalin hur Kırım Cumhuriyetini gercekleşmiş gorurdu. Defalarca Kırım’a gitti. Ana yurtlarına yerleşmek isteyen Kırım Turklerinin cektikleri acıları, yazılarına ve konuşmalarına aktardı. Turkiye’de Kırım duyarlılığının uyanmasında, Kemal Capraz’ın buyuk emeği vardır.

Birkac yıl once Kırım ve Cengiz Dağcı konulu bir programın yapılmasını TRT 1 radyosuna o telkin etmiş ve beni de o programa davet ettirmişti. Birlikte bir saat boyunca Kırım icin yandık yakıldık.
Onu yarın oğle namazından sonra gercek dosta uğurlayacağız. Tuzla Yayla Mahallesi Merkez Camiinde onun icin divan duracağız ve “Er Kişi Niyetine” diyerek tekbir alacağız. Bu niyet Kemal’e ve şahsiyetine cok yakışacak.

O er oğlu er bir kişi idi. 44 yıllık kısacık hayatı bunun yuzlerce orneği ile doludur. Bu ramazan gununde Allah onu mağfireti ile sarsın ve hepimize sabr-ı cemil versin… Elbette ilÂhî takdir karşısında boynumuz kıldan incedir. Boyun buker ve tÂbi oluruz.
Ama zamansız gocen fidanların ardından, yuzlerce yıl once Yunus’un duyduğu sızıyı duymadan da edemeyiz:

Şu dunyada bir nesneye
Yanar icim goynur ozum
Yiğit iken olenlere
Gok ekini bicmiş gibi

Kemal Kardeşimin mekÂnı cennet olsun…

XXXX

Kemal'in Zevalinde...
Sadettin Kaplan

Sanat Âlemi sitesindeki kısa haberden oğrendik Kemal Capraz’ın vefat haberini. Gozler okusa da, gonul kanaat getiremiyor bir turlu…
Sanat Âlemi ilgilileri, boylesine onemli bir haberi cok sağlam kaynaklardan teyit ettirmedikce siteye koymaz. Buna rağmen, bir-iki yere telefon ettik. Ne yazık ki,

Kemal Capraz Hakk’a yurumuştu…
Kemal Capraz’ın olum haberiyle, yureğimiz capraz ateşe alınmışcasına yandı…
Yureğimize duşen bu ateşle birlikte, tevekkulun serinleten kanatlarının altına sığınıp; “İnn lillah ve inn ileyhi rÂci’un” yağmurunun altına tuttuk yangın yeri bağrımızı…

Caresizliğin ve aczin kabullenişiyle yutkunduk… O’ndan geldik ve yine O’na doneceğiz elbette. Bu tesellinin yelpazesiyle serinletmeye calıştık yanan kalbimizi…

Daha cok gencti Kemal..
Adının anlamınca kemale ermiş, kÂmil bir gencti. İdealleri vardı. Geniş ufku olan, bakışları “Ufuk Otesi”ne uzanan bir gazeteciydi…

Tevazuu oylesine belirgindi ki, engin gonlunu bedenine bir giysi gibi giymiş denilebilirdi. Yuzumden tebessumu hic eksik olmazdı. Dunya malına onem vermez, dostları icin her turlu fedakÂrlığı gozunu kırpmadan yapardı. Mukrim idi. Ozu sozunde, ekmeği dizinde, eli acık gercek bir Turk yiğidiydi…

Ne yani, daha ramazandan kısa bir sure once gorup, gazete idarehanesinde bazı dostlarla birlikte cayını icip, sohbet ettiğimiz, geleceğe yonelik guzel duşuncelerini dinlediğimiz Kemal’in vefatının ardından ovguler, mersiyeler mi soyleyecektik?..

Bugun Kemal’in cenaze torenindeydik… Tuzla, Yayla-Merkez Camii’nde, oğle namazını muteakip cenaze namazını da kıldık Kemal’imin…

Cami avlusuna, hatta sokak aralarına taşan sevenleri şahadet ettiler iyiliğine, erliğine, yiğitliğine ve uc kez bir ağızdan helal ettiler haklarını…
Sonra… Sonrası şey… Zor olan, Yunus dilince “Goğ ekinken” ve en verimli cağında onu toprağın kollarına bırakmaktı…

Orada nicedir gormediğimiz dostlarla karşılaşmak de varmış. Her mevkiden, her meslekten Kemal’in dostları, bizim dostlarımız…

Ayakustu de olsa, sarılıp başsağlığı verdiklerimizle iki cumle sohbet ediverme imkÂnı bulabildik… Kimler yoktu ki… Aylarca, hata yıllarca gormediklerimizi orada gorduk. Bu da, sevgili Kemal’in, sanki giderayak bizlere bir ikramıydı..

Ahmet Celik, Harun Yondem, Esat Kabaklı, Muhittin Nalbantoğlu, Mehmet Şeker, Gazi Aşiroğlu yıllardır goruşemediğimiz can dostlarımızdan bazılarıydı… Ayhan İnal, Yusuf Gedikli, Veli Avcı, Recep Arslan, Mehmet Nuri Yardım, Yusuf Bilge, ayakustu başsağlığı dileyip, hatır soruştuğumuz dostlardan sadece bir kısmıydı…

Kemal Capraz, ulkucu camia kadar, her kesimin sevdiği bir gonul adamıydı. Zaten cenazesine de her kesimden dostları gelmişlerdi. Başımız sağ olsun, sevenlerinin başı sağ olsun. Allah’ın rahmeti bir bulut gibi sarıp sarmalasın serapa gonul olan bu yiğidi…

Kemal’in zevaliyle boynumuz buruk, kalbimiz kırık…
Cenaze namazı kılınırken, uzerimizden gelip gecen birkac sulu gozlu bulut, hislerimize tercuman oldular. Ve inanın ara-ara ve birkac damlacık gozyaşlarını hem Kemal’in tabutunun uzerine, hem de sevenlerinin uzerine dokup gectiler…
Sevgili Kemal Capraz’a gani-gani rahmet ve mağfiret, dostlarına baş sağlığı, kederli ailesine Sabr-ı Cemil diliyoruz…


17.09.2008

KEMAL CAPRAZ DİYE BİR KAHRAMAN
Mehmet Nuri Yardım

Dun akşam Omer Ozturkmen ağabeyimizin iftarındaydık. ESKADER yoneticilerini dÂvet etmiş, bir cok değerli arkadaşımız da bu nÂzik dÂvete icabet etmişti. Gonul sofrasında başta Ozturkmen buyuğumuz, Muhterem Yuceyılmaz, Şenay Ozkan, Huseyin Sarıkoc, Kemal Ciftci, Olcay Yazıcı, Tuncay Onur, Mahmut Bıyıklı, Nidayi Sevim, Mustafa Nadir Onay, Ali Cim ve HudavendigÂr Onur da vardı. Bugun niyetim o mustesna iftar sohbetinde konuşulanlardan bir nebze bahsetmek, Turkmenbaşı Ozturkmen’in feyizli sohbetinden soz etmekti. Aslında konuşmalar teybe alındı. İnşallah deşifre edildikten sonra sitemizde yayımlanacak. Ancak kısa ve oz de olsa gecenin guzelliğini dile getirmeye calışacaktım. Olmadı, olamadı…

Sabahleyin HudavendigÂr Bey aradı. O her zamanki edeb timsali sesiyle, “Uzucu bir haberim var” dedi. Ben teyakkuza gectim. “Kim acaba? Bugun de kim vefat etmiş, hangi buyuğumuz, gonul dostumuz ebedi aleme doğru yola cıkmış….” diye duşunurken soyleyiverdi: “Maalesef Kemal Capraz’ı kaybettik.” Bir an derin bir sessizlik, kendimi toparlamaya calıştım. Allah Allah… Kemal Capraz ha… Derviş Yûnus’un o sozlerini hatırladım: “Yiğit iken olenlere / Gok ekini bicmiş gibi…” Ne oldu, nasıl oldu derken kısa bir acıklama yaptı HudavendigÂr Bey: “Dun akşam kaza gecirmiş, hastaneye kaldırmışlar, bu sabah vefat etmiş.”
Omrunu mucadelelerle dolu bir hayat icinde geciren bir insanın son anları boyle kısaca ozetlenebiliyor demek. Birbirimize taziyede bulunduk. Telefon kapandıktan sonra Ufuk Otesi’ni aradım. Kemal Capraz demek Ufuk Otesi demekti. Gazetesiyle, yayınlarıyla, mekÂnıyla…

Gul Hanım telefonda ve gozyaşları arasında az once aldığım acı haberi teyit ediyor. Kemal, dun akşam iftar yemeğine katıldıktan sonra Umraniye Dudullu’daki evine donuyormuş. Arkadaşları tarafından bir aracla E-5 Karayolu Cevizli mevkiine getirilmiş. Burada aractan inip bariyerlerden yan yola gecerek ust gecide cıkmak isterken, bu sırada bir otomobil kendisine carpmış. Ağır yaralanan Capraz, ambulansla Kartal Dr. Lutfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılmış. Beyin kanaması gecirdiği oğrenilen Capraz, tıbbi mudahalelere rağmen kurtarılamamış ve bu sabaha karşı hayatını kaybetmiş.

Yine teselli sozleri… Yine avuntular, rahmet okuyuşları… Once siteye duyurulara eklemeliydim. Sonra haberi hazırlayıp gonderdim. Ardından cıkıp gazete idarehanesine gittim. Yolda Ergun Goze ağabeyimizle karşılaştım, ona da kederli haberi verdim, duydu, uzuldu. Gul Hanım ve diğer arkadaşlar Ufuk Otesi’nde. Surekli calan telefonlar, Gul Hanım devamlı acıklama yapıyor. Gozyaşlarına boğularak anlatıyor. Az sonra Yusuf Gedikli geliyor. Acı haber hakikaten hemen yayılıyor. Beni de arayanlar, soranlar oluyor. Cep telefonuma mesajlar yağıyor: Kırım Derneği’nden, Gazeteciler Cemiyeti’nden, Kultur Ocağı Vakfı’ndan… Hepsinin de mesajları aynı: Kemal Capraz’ın vefat haberini uzuntuyle duyuruyorlar.

Vakfa donuyorum, yolda Dursun Gurlek ve Olcay Yazıcı telefonla arayıp tahkik ediyorlar. Az sonra Olcay Bey geliyor. Gozleri yaşlı. Benimkisi de. Birbirimizi teselli etmekten başka care yok. “Gazeteye ilk geldiğinde, Tahir Yucel onu bana teslim etti ve oğrencilikten sonra ilk işe benimle cıktı, bir roportaja giderken onu da goturdum. Kemal’i cok severdim” dedi.

Kemal’i kim sevmezdi ki? Hani tek kelimelik cevaplar var ya? Bir konu sorarlar, karşılığında tek kelimelik cevap beklerler. İşte onun gibi “samimiyet” diye sorulduğunda karşılığında verilebilecek isim de belliydi: “Kemal Capraz.”

Kemal’le 1980’li yıllarda tanıştık ilkin. Turkiye gazetesine gelmişti. Ve aynı mekÂnı paylaşıyorduk. İyi bir muhabir oldu. Zaman zaman bazı yazı ve haberlerini kultur sanat sayfamızda değerlendiriyorduk. Ama o hedefini ve cizgisini takip etmişti. Mazlum insanlara, Turk dunyasına himmetini cevirmişti. Kırım’dan Kerkuk’e, Azerbaycan’dan Doğu Turkistan’a kadar butun soydaşlarımızdan kendisini mesul hissediyordu. Akan kanlar onu yaralıyordu once, dokulen gozyaşları yureğini parcalıyordu. Kırım’ın efsanevi lideri Cemil Kırımoğlu’nun can dostuydu. Hatta bir ara Kırımoğlu Capa Hastanesi’ne yattığında Kemal ve diğer arkadaşlarla birlikte ziyaretine gitmiştik. Boyle bir fotoğrafımız da var.

Bir ara Cengiz Dağcı hakkında konuşuyorduk. Onun gidip buyuk romancımızı ziyaret etmesini ve buyuk bir roportaj yapmasının yerinde olacağını soyledim. Gazete yollayamıyordu bir turlu. Bir yerden imkÂn buldu ve gitti. Donuşunde de Dağcı ile yaptığı konuşmaları yayımladı. Aslında o konuşmalar bir kitap olabilecek boyuttaydı, inşallah ileride bir kitap olarak da neşredilir.

2000’li yıllarda Cavit Ersen’i arıyordum. Yaşarken kaybolan belki de biricik yazarımızdı. Kemal’le de dertleşirdik. Kızıl Zindanlar’ın, Kara zindanlar’ın yazarı nasıl oluyor da kaybolurdu. MekÂnı, adresi, evi, yeri, yurdu bilinmezdi. Kısmet olup da romancımıza ulaştığımda ve kendisiyle bir roportaj yaptığımda en cok sevinenlerin başında Kemal Capraz geliyordu.

Turkiye gazetesinde uzun yıllar birlikte calıştık. O once İstihbarat Servisi’nde, sonra da kendi kurduğu Turk Dunyası Masası’nda calışıyordu. Gazetenin Turkluk Âlemi’nin şefi gibiydi. İsa Yusuf Alptekin’in yakınları, Cengiz Dağcı’yı sevenler, Kırımoğlu’nun muhipleri, Ebulfez Elcibey’in Azeri Turkleri, Kerkuklu soydaşlar, Denktaş’ın Kuzey Kıbrıs Turk Cumhuriyeti’ndeki kader arkadaşları once onu bulur, onunla sohbet ederlerdi.

Dediğim gibi butun Turk dunyasıyla ilgilenirdi Kemal, ama en cok Kırım’a ve Kırımlılara sahip cıkıyordu. Kırım Turklerinin cektiği cileler, yaşadıkları ıstırap onu kahrediyordu. Hazırladığı yuksek lisans tezi de Kırım hakkındaydı.
2001 yılında kriz doneminde Turkiye gazetesinden ayrıldık. Beş kişiydik. Kemal, Kenan Akın, Abdulkadir Karataş, Saffet Yılmaz ve ben. Daha sonra her birimiz bir başka yerde calışmaya başlamıştı.
Turkiye Gazeteciler Cemiyeti’ndeki secimlerde aktifti. Milli ve manevi değerlere bağlı arkadaşların daha iyi yerlere gelmesi ve cemiyette hak ettikleri yeri alması icin uğraşıyordu. Balotaj Kurulu’nda gorev aldı, ama yonetim kuruluna secilemedi. 2000 yılında Basın Birliği Derneği’ni kurdu. Ufuk Otesi gazetesini ise 2001 yılında kurdu. O gun bugundur gazete yayını aksamadan devam ediyor. Bir cok yazarın, gazetecinin emeği var şuphesiz Ufuk Otesi’nde ama bu yukte aslan payı merhum Kemal’indi. Gazetenin yanı sıra Ufuk Otesi Yayınları’nı da kurdu. Guzel eserler neşretti. Son ziyaretimde bu kitaplardan hediye etmişti. Ben de gazetede tanıtmıştım.

Kemal Capraz başkasını duşunmekten, başkasına care aramaktan kendi işlerine eğilemeyen bir gonul insanıydı. Gazete ile dernekle, yayıneviyle uğraşacağına kendi kitaplarını hazırlasaydı zannederim şimdi basılı belki de on onbeş eseri olurdu. Ozellikle “Bozkurt” isimli calışmasında iddialıydı ve bu konudaki araştırmalarını bıkmadan usanmadan devam ettiriyordu.

Kemal Capraz omrunu Turkluğe adamış idealist bir arkadaşımızdı. Sadece yurtdışında değil, Turkiye’de de guzel hizmetlere imza atıyordu. Mesel yıllardan beri Kastamonu’da “Turk Dunyası Gunleri”ni duzenliyordu. Bu şolene Turk dunyasının bir cok yerinden insanları davet ediyordu. Bu anlamlı organizasyonu Kastamonu Belediyesi ile birlikte gercekleştiriyordu.

Aldığı oduller cok, ama o odulleri arkadaşları adına kabul ediyordu. Gozu odulden cok yapılacak işi goruyordu.

Kemal Capraz idealist bir gazeteci, durust bir insan, samimi bir milliyetci ve inanclı bir munevverdi. Omrunu Turk hakkında kaleme aldığı haber, yazı ve araştırmalara adamıştı. Vefalı yonunu herkes biliyor. Aydil Erol hakkında Hayri Ataş’la birlikte bir armağan kitap hazırlamıştı.
Yuklendiği misyon yaşını aşıyordu. Henuz 30’lu yaşlardan itibaren Turk dunyasının dili, gozu, kulağı hatta kalbi oldu. Halbuki henuz genc denebilecek bir yaştaydı. 1964’te Kastamonu’n Arac ilcesinde doğmuştu. İlk ve orta tahsilini İstanbul’da tamamlamış, 1987'de İstanbul Universitesi Basın Yayın Yuksek Okulu’ndan mezun olmuştu. Yuksek lisansını aynı universitenin Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Kursusu'nde “Kırım Turk Basını ve İsmail Gaspıralı” konusunda yapmıştı. Turkiye, Orta Doğu, Kurultay, Turk Diplomatik gazeteleri yanında Orkun, Tarih, Kardaşlık, Kırım dergilerinde araştırma ve makaleleri yayımlanmıştı. Surgunde Yeşeren Vatan Kırım adlı kitabı ise cok sevilmişti. Bir ara milletvekili adayı da olan ancak secilemeyen Kemal Capraz, surekli sarı basın kartı sahibiydi ve iki cocuk babasıydı. Kemal Capraz Kultur Ocağı Derneği, İstanbul Guvenlik ve Adliye Muhabirleri Derneği, Turkmenistan Turkleri ile Dayanışma Derneği, Turan Kultur Vakfı kurucuları arasında yer aldı. Ceşitli konularda 85 odul ve plÂketi bulunuyordu.

Genc neslin Âdeta ucbeyi, duşunce sakasıydı. Bir gun geldi, dostlarına bile veda edemeden havalanıp kanatlanıverdi. Şimdi dostları onu gozyaşları arasında rahmetle anıyor.

Kemal Capraz, bugun ne yazık ki nesli tukenen, gecmişte orneği daha cok bulunan mefkure sahibi, ideal sahibi, ulku sahibi insanlardandı. Ufuk Otesi’nin yılda bir yapılan kuruluş yıldonumu yemeğinde gecenin yıldızıydı. Dostlarına mutebessim, milletinin değerlerine karşı olanlara celÂlliydi. Kemal Capraz bir farklı Âdemdi velhasıl. Onu gazeteci dostları yazılarında anlatacak, sohbetlerde yÂd edecekler. Ama bu hoş anışların sozde kalmaması gerek. Arkadaşları, onun başlattığı hizmetleri devam ettirmeli. Gazete de surmeli, yayınevi de ayakta durmalı. Basın Birliği de canlılığını korumalı. İdealler, fikirler kişilerin olumuyle son bulmaz, bulmamalı. Ben Kemal Capraz’ın arkadaşlarının vefalı olduğuna inanıyorum. En yakın zamanda onun adına bir toplantı duzenleyeceklerine ve hÂtırasına sahip cıkacaklarına inanıyorum. O toplantıda elbette ilk yapılacak iş bir anma kitabı icin kolları sıvamak olacaktır. Bu hizmetin de gercekleşeceğine inancım tamdır.

Ona Cenab-ı Allah’tan gani gani rahmetler diliyorum. Hakka yuruse de hÂfızalardaki o guleryuzu hicbir zaman kaybolmayacak, buna inanıyorum. Mazlum Turk milleti icin kucakladığı sancağı, yeni Kemal Caprazlar alıp hur semalarda dalgalandıracaktır.
Dualar ve yasinler yetişecek Tuzla Mezarlığı’nda yatan genc gazeteci icin. Kimi ayetler dalga dalga Turkistan’dan aşıp geliyor, kimi dualar Kerkuk’ten, Kırım’dan havalanıyor.

Kemal Capraz inan ki seni cok sevdik ve hep seveceğiz. Belki bu dunyada artık bir araya gelip sohbet edemeyeceğiz, ama şunu bil ki, hayal dunyamızda yerin, gonul Âlemimizde meskenin hep muhkem olacak. Belki bir cok şeyi unutup gideceğiz. Ama o masum, o cocuksu tebessumunu asla… Allah’ın geniş rahmeti uzerine olsun, aziz kardeşim…
Yarın (17 Eylul Carşamba) oğleden sonra başta muhterem annen, baban, sevgili eşin ve butun sevenlerin seninle beraber olacak. Oğle namazının ardından Tuzla Yayla Mahallesi Merkez Camii’ne mahşeri bir kalabalık akacak. Sonra herkes, hepimiz seni alıp Tuzla Mezarlığındaki ebedî istirahatgÂhına, buyuk Rabbine teslim edeceğiz. Unutulacağını sanma sakın. Kısa zaman icinde yaptığın hizmetler istesek de seni bize unutturmayacak. Kabrin nur ola, mekÂnın cennet…

xx

UFUK OTESİ KEMAL CAPRAZ OZEL SAYISI YAYINLANDI


Kemal Capraz'ın vefatı sebebiyle Ufuk Otesi ailesince hazırlanan gazetenin son sayısı "Kemal Capraz Ozel Sayısı" olarak cıktı. Kemal Capraz'ın ailesi, yakınları, sevenleri ve gonuldaşlarının kaleme aldığı yazılar gercekten samimi ve okunmaya değer gozukuyor.

Gazeteci Kemal Capraz'ın sahibi olduğu Ufuk Otesi Gazetesi, Kasım 2008 sayısı ile yayın hayatına veda etti.

Ufuk Otesi Gazetesi tam 7 yıl boyunca hic ara vermeden yayınlandı. Ufuk Otesi, Avrupa'da ve KKTC'den Kırım'a kadar butun Turk yurtlarında okunmuş ve beğenilmişti.

KEMAL CAPRAZ BELGESELİ
Bu arada merhum Kemal Capraz hakkında bir belgesel hazırlandı. Aydil Erol'un hazırladığı metni Hareket Saati Kurşat seslendirirken, Bayram Akcan da hazırladı. Belgeselde Capraz'ın bir konuşması yer alırken, doğum yeri Arac ilcesi hakkında bilgi veriliyor. Tahsil hayatının ardından İnanc dergisinde başladığı iş hayatı, yaptığı calışmalar ve Turk dunyası hakkında yaptığı faaliyetler hakkında bilgi veriliyor.


"Kemal Capraz ve Turk Dunyası"


Kastamonu Belediyesi tarafından duzenlenen 13. Turk Dunyası Gunleri 23-24-25 Ağustos 2009 tarihinde yapılacak. Etkinlik'te "Kemal Capraz ve Turk Dunyası" konulu bir panel de duzenlenecek.



HABER

Kemal Capraz’ın TURK DUNYASI yazıları kitaplaştırıldı


Kemal Capraz’ın Kaleminden TURK DUNYASI
Bilgeoğuz Yayınları




Turk Dunyası araştırmalarında uzmanlaşmış nadir gazetecilerden Kemal Capraz'ın yıllar icinde oluşturduğu birikimi ortaya koyan bu calışma okuyucuyu zaman ve mekÂnda hızla dolaştırırken, en onemli durakların ustunde bir kez daha dondurerek, biraz daha konuyu anlamamızı sağlıyor. Capraz'ı hayatının en verimli cağının başında kaybettik demek hem doğru hem yanlış cunku Kemal Capraz hep verimli olmuş, verimli yaşamış. Bu calışma bu verimliliğin şahidi.

Prof. Dr. Umit Ozdağ


Kemal Capraz buyuk bir vatanseverdi. Sadece Turkiye Turkluğunu değil, milli sınırlarımızın dışında kalan soydaşlarımızı da, onların yaşadıkları toprakları da tertemiz bir yurekle seviyordu. Bu cok mu onemli diyeceksiniz. Hem de ummanlar kadar onemli. Atalarımız boşuna: “Aslını yitiren haramzÂdedir!” dememişler. O, aslını-neslini bilenlerdendi! Bir defasında, Kırım’da, Kırgızistan’da birlikte bulunduk. Kırım ve Kırgızistan Turkluğunu, belki kırk ayrı resimle ve sevdalı bir yurekle, aydınlık bir kalemle Anadolu Turkluğune tanıtmak ve sevdirmek icin nasıl cırpındığına, nasıl aşkla-şevkle calıştığına bizzat şahit oldum. Bayram Akcan, Kemal Capraz’ın yazılarını ve roportajlarını bir araya getirdiği, onları bir kitap halinde ortaya koyduğu icin, milli bir vazifeyi, yuz akıyla başarmış oldu.
Yavuz Bulent Bakiler


Kemal Capraz, al bayrağın, Turk’un, Turkluğun, Turk dunyasının aşığı, dostu, sevdalısı ve can yoldaşı idealist bir kardeşimizdi. Onun derdi Surgunde Yeşeren Vatan Kırım’dı, Yaralı ceylan Azerbaycan’dı, yavru vatan Kıbrıs ve horyatların yani feryatların diyarı Kerkuk’tu… Dunyanın neresinde bir Turk varsa, Kemal oradaydı… HÂl burnumun kemiği sızlıyor, onu unutmak mumkun değil…
Suphi Saatci

Nerede bir Turk topluluğu varsa Kemal Capraz oralarda araştırmalar yapmış bircok kimsenin bilmediği bu hayatlardan, yaşayış tarzlarından ve kulturlerinden haberdar olmamızı sağlamıştır. Ayrıca Turk Dunyası’nı ayakta tutan kahramanların cileli hayatlarını ve mucadelelerini bizzat roportajlarıyla hafızalarımıza kazımıştır. Aziz dostum Kemal Capraz’a Allah’tan rahmet diliyorum.

Yılma Durak

Bilgeoğuz yayınları
Yayına Hazırlayan Bayram Akcan
Yayın Yonetmeni O&