Buyuk ariflerden Şeyhu’l-İslam Ahmed Cami Hz.lerinin huzuruna bir Turkmen beyi geldi. Yanında ailesi de vardı. Kadının elinde son derece guzel yuzlu bir cocuk bulunuyordu. Cocuğun iki gozu de kordu. Anne-baba buyuk bir ızıdırap icindeydiler. Uzuntu ile Ahmed Cami Hz.lerine yaklaştılar ve:

“Efendim! Bu bizim tek oğlumuz; her şeyi guzel, fakat iki gozu gormuyor. Dunyayı gezdik, pek cok doktora gittik, bir care bulamadık. Dua edecek bir cok veliye ve ulu kişiye gittik, fakat sonuc alamadık. Bizim malımız coktur; bu yolda hepsini feda etmeye hazırız. Sizin dualarınızın Allah katında kabul edildiğini işittik; kapınıza geldik. Lutfen şu oğlumuza bir nazar ve dua edeniz de gozleri acılsın; butun malımızı size hediye edelim. Eğer siz de himmet etmezseniz, biz kendimizi yerden yere vurup helak olacağız. Bizi boş cevirmeyin!” diye yalvarmaya başladılar. Ardından yuksek sesle ağlamaya başladılar. Ulu veli boyle bir istek karşında irkildi. Cunku kendisinden mucize gibi bir şey isteniyordu. Bunu edebe aykırı buldu ve onlara:

“Bu ne acaib bir istek! Korlerin gozlerini acmak Hz. İsa Peygamberin (a.s) mucizesidir. Ahmed CÂmi kim oluyor ki ondan bu işi istiyorsunuz? Dedi ve yavaş yavaş oradan uzaklaştı. O sırada Turkmen Beyi ile hanımı kendilerini yere atıp hıckırarak ağlamaya başladılar. İşte o Anda Ahmed CÂmi Hz.lerinin kalbine ilahi bir varidat ve nur hucum etti; icinde bir ses yankılandı, Hazret kendisini tutamadı, iradesi dışında dilinden:

-Biz yaparız, o değil!” sozleri dokuldu.

Yanında bulunanlar bu sozu işittiler. Ahmed CÂmi birden geri dondu; cocuğun yanına gitti, iki baş parmağını kucuk yavrunun gozlerine dayadı ve: “Allah’ın izniyle ac gozlerini ve gor! diye seslendi.

Ellerini cekti, cocuk ışıl ışıl gormeye başladı. Herkes dehşet icinde kalmıştı. Anne-babası cocuğa sarılıp ağlamaya başladılar ve izin alıp sevinc goz yaşları icinde oradan ayrıldılar. Orada bulunanlar Ahmed CÂmi Hz.lerine:

-Efendimiz! Once: ‘Ahmed kim oluyor ki bu işi yapsın’ dediniz, sonra da: “Biz yaparız, o değil’ buyurdunuz. Bu sozlerin manası ne idi? diye sordular; Hazret şu cevabı verdi:

-İlk soz benim sozumdu ve doğrusu bu idi. Ben tek başıma bu işe guc yetiremezdim. İkinci soz bana ait değildi; o kalbime ilham edildi, sırrıma indirildi. O Rabbime ait bir ilhamdı. Bana:

“Oluleri İsa mı diriltir, korlerin guzunu İsa mı acar, dilsizlerin dilini İsa mı cozer? Onların hepsini biz yaparız!” dendi. Sonra da:

“Geri don, biz o cocuğun guzunun acılması icin seni vasıta yaptık” buyruldu. Bu mana kalbime oyle tesir etti ki iradem dışında dilimden dokuldu. O soz ve iş Cenab-ı Hak’tan geldi; Ahmed’in elinde zuhur etti, nefesinde gozuktu.” (Şeyh Safi, Raşahat, 142-143. (Sadeleştirme)

__________________