Oyunlar
Skecler
Tiyatrolar
En İyi Arkadaş Skeci
En İyi Arkadaş oyunu
En İyi Arkadaş tiyatrosu

EN İYİ ARKADAŞ
Cocuk Kitapları Haftası Piyesi

Kişiler
Gulseren – Dede – Ayşegul – Murat – Baba

1. Perde
(Bir kitaplık odası. Dolaplar, etajerler kitaplarla doludur. Koşede bir calışma masası ve yanında birkac koltuk bulunmaktadır. Yaşlı, ak sakallı bir ihtiyar, bu koltuklardan birine oturmuş, kitap okumaktadır. Bu sırada biri erkek, oteki kız iki cocuk saygılı bir şekilde ayaklarının ucuna basarak iceri girer.)
Gulseren— (ihtiyarların yanına iyice sokularak) Dedeciğim!
Dede— (başını okumakta olduğu kitaptan kaldırarak) Ne var yine yavrum! Kitabımı rahat rahat okumayacak mıyım?
Ayşegul— Annem, babam yemeğe bekliyorlar sîzi.
Dede— (canı sıkılmış gibi) Yemek, yemek, yemek Başka şey duşundukleri yok şu insanların
Ayşegul— Ama dedeciğim, yemek yemeden nasıl yaşarız sonra?
Dede— (gulumseyerek) Haklısın tatlı kızım Ama insanlar yemeği bu kadar sevdikleri kadar okumayı da sevmiş olsalardı, dunya daha guzel olurdu sanırım.
Murat— (Gulserenin arkasından) Dunya guzel değil mi dedeciğim?
Dede— Ooo! Sen de mi buradaydın? Demek beni yemeğe goturmek icin cift koruyucu gonderiyorlar. Ne yapalım gideceğiz caresiz
Murat— Babam da annem de cok uzuluyorlar siz yemeğe gelmeyince. Yemeğin tadını bulamıyoruz, diyorlar.
Dede— Haklılar Onlara bir diyeceğim yok.. Benim yerimde olsalar, onlar da pek az yemeği duşunurlerdi.
Gulseren— Okumak o kadar tatlı mı dede?
Dede— Elbette, dunyada okumaktan tatlı cok az şey vardır. Hatta bence hicbir şey yoktur
Murat— Dede! Siz neden başkalarının dedeleri gibi sokağa, kahveye, parka cıkmıyorsunuz? Arkadaşlarınız yok mu sizin?
Dede— (gulumseyerek) Arkadaşsız insan olur mu? Benim bircok arkadaşım var. Beş on gunde bir onlarla konuşurum. Bu da bana yeter.
Gulseren— Galiba yalnızlığı cok seviyorsunuz.
Dede— Yalnız olduğumu da nereden cıkardın!
Gulseren— Ama dedeciğim, butun gun evde, bu odada yalnız değil misiniz?
Dede— Kim soyledi size yalnız olduğumu?
Murat— Yalnız olduğunuzu her gun goruyoruz ya!
Dede— Yanılıyorsunuz oyleyse, benim bu odada her gun yuzlerce arkadaşım, dostum var
Gulseren— (elini ağzına tutup gulerek) Hah hah haCok şakacısınız dedeciğim.
Dede— Şaka mı? Ne şakası!
Murat— Elbette şaka dedeciğim. Hani o yuzlerce dediğiniz arkadaşlarınız! Neredeler?
Dede— Hepsi de yanı başımda, karşımda duruyorlar.
Gulseren— Şu anda burada değiller herhalde
Dede— Neden olmasınlar? Buradalar işte
Ayşegul ve Murat— (hayretle) Buradalar mı?
Dede— Evet buradalar. Neden şaşırdınız oyle?
Ayşegul— Affedersiniz dedeciğim. Burada kimseyi goremiyoruz da
Dede— (gulerek) Ya! Demek goremiyorsunuz oyle mi? İsterseniz sizi onlarla tanıştırayım. Ne dersiniz? Murat— Kimlerle tanıştıracaksınız?
Dede— Arkadaşlarımla Murat— Korkarız biz
Dede— Neden korkuyorsunuz
Murat—Sizin gorunmeyen arkadaşlarınızdan
Dede— Sen de Murat gibi mi duşunuyorsun Gulseren!
Gulseren— Hayır ama yine de
Dede— Evet. Tamamla sozunu Yine de
Gulseren— Yine de gorunmeyen varlıklarla tanışmak gelmiyor icimden
Dede— (Kahkahayla guler.) Hah hah hah ha Demek korkuyorsunuz.
Murat— Ancak masallardaki cinler, periler gorunmez dedeciğim Sizin arkadaşlarınız da gorunmediğine gore
Dede— (Sozunu keser.) Birer cin, peri olmalı değil mi?
Gulseren— Başka turlusu aklımıza gelmiyor
Dede— Benim arkadaşlarım oyle gorunmeyen cinsten değil Hepsi de gozle gorulur, elle tutulur şeyler
Murat— (hayretten ve korkudan buyumuş gozlerle) Fakat bize gorunmuyorlar işte
Dede—Tanışmak istiyor musunuz?
Gulseren— Bize kendilerini gosterecekler mi?
Dede— Gormek istedikten sonra her zaman gorursunuz
Murat— Bize bir kotuluk yapmazlar değil mi?
Dede— (Yerinden doğrulur.) Sizi sacma masallarla cok korkutmuş olmalılar. Gelin size arkadaşlarımı gostereyim. Onları tanıyınca ne kadar zararsız, ustelik de yararlı şeyler olduğunu goreceksiniz. (Her ikisinin de ellerinden tutarak kitap dolaplarından birinin onune goturur.) İşte arkadaşlarımdan birkac tanesi burada duruyorlar
Gulseren— Ama bu kitap dolabı, icerisinde de kitaplardan başka bir şey yok
Dede— İyi ya İşte benim arkadaşlarım bunlar
Murat— (hayretle) Kitaplar mı?
Dede— Evet, kitaplar Onlardan iyi arkadaş olur mu?
Gulseren— Biz de sanmıştık ki şey (Sozunu keser.)
Dede— (gulerek) Dedenizi gorunmeyen birtakım garip yaratıklarla arkadaşlık ediyor sanmıştınız değil mi? Bunun icin de korktunuz
Gulseren— Evet, ne yalan soyleyelim korkmuştuk.
Dede— İşte arkadaşlarımı gordunuz. Bunlar daha yuzlercesi, binlercesi, yazılmış, yazılacak kitapların hepsi benim arkadaşlarımdır.
Murat— Ama dedeciğim! Kitap camız bir şey, sizinle ne konuşabilir, ne de soylediklerinizi anlar.
Dede— Yanılıyorsun Hem konuşur, hem de cevap verir
Gulseren— Konuşur mu?
Murat— Cevap mı verir?
Dede— Evet
(Bu sırada baba girer.)
Baba— Cocuklar, ben size dedenizi cağırın demedim mi? (dedeye) Yemeğe gelmiyor musunuz baba?
Dede— Cocuklar soyledi. Geleceğim. Fakat onlarla
biraz işimiz var.
Baba— Sofrada sizi bekliyoruz.
Dede— İsterseniz siz yemeğe başlayın. Ben sonra (cocukları gostererek) Gulseren ve Muratla yerim.
Baba— İşiniz acele mi?
Dede— Biraz oyle sayılır. Meraklı bir konu uzerindeyiz. Bu kucuk yaramazlara dunyada gezmekten, yemek, icmekten daha onemli zevkler de bulunduğunu oğretmem gerekecek
Baba— Peki, nasıl isterseniz. Sizi bekleyeceğiz (Sahneden cıkar.)
Dede— Evet Nerede kalmıştık cocuklar?
Murat— Kitaplar hem konuşur, hem de insana cevap verir demiştiniz
Dede— Evet, doğru oyle demiştim.
Gulseren— Fakat nasıl olur dedeciğim!
Dede— Cok basit, gelin bakalım. (oncelikle kendisi koltuğa oturur.) Şoyle yanıma oturun. (Cocukladan biri koltuğun bir tarafına, oteki de diğer tarafına otururlar.)
Murat— Bizi cok şaşırttınız dedeciğim; once kitaplar benim dostum, arkadaşım dediniz, sonra da onların sizinle konuştuğunu soylediniz.
Dede— Evet, gerceği soyledim size. Kitaplar benim en yakın dostlarımdır. Şimdi siz bana cevap verin bakalım; İnsan arkadaşı nicin arar?
Murat— Gezip konuşmak, hoşca vakit gecirmek icin.
Dede— Guzel. oyleyse kitaplar kadar iyi bir arkadaş yok demektir!
Gulseren— Neden?
Dede— oncelikle kitap insana gercekten hoş vakit gecirtir. Bazı kitaplar vardır, insanı hem duşundurur, hem eğlendirir. Bazı durumlarda insan arkadaşından zarar gorur ama kitabın insana zararı dokunmaz. Ustelik insanın bilgisini, gorgusunu artırarak, insana buyuk yararlar sağlar. Bir insan eğlenmek, hoşca vakit gecirmek istiyorsa bir kitap ona bu olanakları rahatca sağlar. oyleyse insana iyi bir arkadaşın verebileceğinden cok daha fazlasını veren kitap, neden iyi bir arkadaş olmasın?
Murat— İnsan arkadaşıyla konuşur, kitapla da konuşamaz ya!
Dede— Kitabın konuşması icin kulağımıza seslenmesi gerekmez. Bir arkadaşımızın konuşmasını nasıl dinleyerek anlıyorsak, kitabı da okuyarak anlarız. oğretmenleriniz sınıfta size bazı dersleri anlatıyor. Siz de evinizde aynı dersi kitaplarınızdan okuyarak bilginizi artırıyorsunuz. Demek oluyor ki kitaplar da insanlar gibi bizimle konuşabiliyor. Aslında kitaplarda gorduğumuz, okuduğumuz yazılar; birtakım insanların bize soylemek istedikleri sozler, oğretmek istedikleri bilgiler değil mi? Biz bir kitap okurken o kitabın yazarını dinliyoruz demektir.
Gulseren— İnsan duşundukce size hak veriyor. Gercekten de oyle, kitaplarda okuduğumuz yazılar birtakım sozler değil mi?
Dede— Evet pek tabi. Dahası da var. Arkadaşıyla oynarken, gezerken bazen insan kava edebilir. Gonlu kırılabilir. Ama hicbir kitabın okuyucusuyla kavga ettiği, onu incittiği şimdiye dek gorulmemiştir. Bu bakımdan kitap en iyi arkadaştır, diyorum.
Murat— Butun kitaplar iyi midir?
Dede— Evet, genellikle butun kitaplar iyidir.
Murat— oğretmenimiz bazı kitapları okumamıza izin veriyor. Neden acaba?
Dede— Cocuk yeni yetişmekte olan bir fidan gibidir. Kucuk bir ağac fidanı nasıl ki olgun bir meyveyi taşıyamazsa, kucuk bir cocuk da buyukler icin yazılmış bir kitabı gereği gibi anlayamaz. Yaşam deneyimleri de az olduğundan anlamını da kavrayamaz ve yanılgıya duşer. Bu da onun icin zararlı olur. Bir de bazı kitaplar vardır; değersiz, insana yararı olmayan kitaplar Bunları okumaktan kacınmalıdır.
Gulseren— Anladım ne demek istediğinizi. Demek istiyorsunuz ki her insan kendi yaşına uygun kitaplar okursa yararlanır, hicbir zaman zarar gormez.
Dede— Evet oyle demek istedim. Bu konuda buyukleriniz, oğretmenleriniz size yol gosterebilirler. Okuyacağınız kitapları onların tavsiyesine uygun kitaplardan secerseniz, yararınız buyuk olur.
Murat—Tıpkı arkadaş seciminde olduğu gibi Buyuklerimiz nasıl ki bazı cocuklarla arkadaşlık kurmamızı istemiyorlarsa, kitap konusunda da onların uyarmaları yine bizim yararımız icin oluyor.
Dede—Aferin Bakın konuyu ne cabuk kavradınız.
Gulseren— Kitap insanın en iyi arkadaşıdır, diyorsunuz.
Dede— Hâlâ şuphe mi ediyorsunuz?
Gulseren— once anlaşılmıyor ama insan duşununce bunun doğru olduğu kanısına varıyor.
Dede—- Gercek de ondan
Murat— İnsan arkadaşını, her istediği, her aradığı zaman yanında bulamaz. Ama kitap icin boyle denemez. İnsan her istediği an bir kitap bulup okuyabilir.
Dede— Aferin Murat. Arkadaşlarımızla ayrı ayrı semtlerde, evlerde oturuyoruz. Sonra herkesin kendisine gore bir işi vardır. Bir arkadaşımızı gormeyi cok istediğimiz, aradığımız hâlde bulamayız. Fakat bir kitabı her an yanımızda bulabilme kolaylığı vardır. Gece yattığımızda, gunduz masamızda, tren, vapur, otobus yolculuklarında, hatta dinlenme yerlerinde bile kitabı yanımızda taşıyabilir, istediğimiz zaman okuyabiliriz.
Gulseren— İnsanın her istediği an yanında bulabileceği bir arkadaşı olması ne iyi Sizi cok iyi anladık dedeciğim. Gercekten cok mutlusunuz.
Dede— Gercekten mutluyum cocuklar. Dostlarım, arkadaşlarım beni hic yalnız bırakmıyorlar. İstediğim zaman onlarla gezip tozuyorum. Beni alıp bilmediğim ulkelere goturuyor, oralarda yaşatıyorlar. Hem birkac saat icinde oluyor bu.
Murat— Kitabı okurken uyuyor, ruya goruyorsunuz oyleyse.
Dede— Bunu da nereden cıkardın Murat!
Murat— oyle ya dedeciğim Başka turlu nasıl gezersiniz oturduğunuz yerde. Mutlaka uyuyor, ruya goruyor-sunuzdur.
Dede— (Gulserene donerek) Sen de mi aynı şeyi duşunuyorsun yoksa?
Gulseren— oyle duşunmuyorum ama kitabın sizi nasıl gezdirebildiğini merak ettim doğrusu.
Dede— Size bir soru İnsan nicin gezer?
Gulseren— Gormediği, bilmediği yerleri gormek, oğrenmek icin
Dede— Evet. Fakat insanın her yeri gormesi mumkun mu?
Gulseren— Zamanı ve cok parası olan bir insan icin mumkundur.
Dede— Yanılıyorsun. Cok parası, bol zamanı olan bir insan da her yeri gezemez.
Murat— Eskiden olsa soyledikleriniz doğru olabilirdi. Ama gunumuzde yolculuklar birkac saat icine sığabiliyor. Ucaklar, otomobiller, dev gemilerle dunyayı bir uctan bir uca gezebiliyor insan.
Dede— Evet ama yine de bir insanın butun dunyayı yeteri kadar gezip tanıması icin birkac yuzyıllık omre sahip olması gerekli. Ama kitaplarla dostluk kuran insanlar icin bu hic de olanaksız değil.
Murat— Nasıl?
Dede— Dunyamızın ceşitli ulkelerin bize tanıtan, orada yaşayan insanları, hayvanları, bitki ortusunu anlatan yığınlarla kitap var. Her gun bunlardan birini okuyarak, insan istediği yer hakkında gerekli bilgiye hemen sahip olabiliyor. İşte ben de bazen oyle yapıyor, her biri yarı ayrı yerler hakkında yazılmış kitapları okuyarak, oturduğum yerden sanki Cini, Hindistanı dolaşıp geziyorum. Doğru değil mi bunlar?
Gulseren— Cok doğru Gecen gun bir kitap okumuştum. Okyanusları anlatıyordu. oylesine de surukleyici bir konusu vardı ki kendimi okyanuslarda azgın dalgalar arasında sandım. Tuylerim urperdi.
Dede— Gordunuz mu? Demek oluyor ki sandığınız gibi ben yalnız yaşamıyorum. Her dakikam yuzlerce dostum, arkadaşım arasında bazen eğlenerek, bazen gezerek, bazen de oğrenerek geciyor.
Murat— Haklısınız dedeciğim Yalnız benim anlayamadığım bir şey var.
Dede— Nedir o?
Murat— Hani demiştiniz ya kitap insanla konuşur, yeri geldiğinde sorduklarına da cevap verir diye.
Dede— Evet, oyle soyledim.
Murat— Konuşmasını anladım. Ama sorduklarımıza nasıp cevap verecek?
Dede— (gulerek) Demek burasını anlayamadın.
Murat— Evet.
Dede— Bu cok kolay.
Murat— Anlatır mısınız?
Gulseren— (dedeye) Ben bir parca anlar gibi oluyorum ama siz daha guzel acıklarsınız bunu.
Dede— Anlaşılan iyi anlamadınız daha.
Murat—Anladık ama dedeciğim bunu da anlatırsanız, her şeyi daha iyi anlamış olacağız.
Dede— Peki, anlatayım. once size bir soru? oğretmenleriniz size bazı odevler veriyor. Bu odevlerinizi nasıl hazırlıyorsunuz?
Gulseren— Ceşitli kaynak kitaplar karıştırarak hazırlıyoruz.
Dede— Yani?
Murat— Bize verilen soruların cevabını kitaplardan buluyoruz.
Dede— Bu soruları kim soruyor size?
Gulseren— oğretmenimiz.
Dede— oyleyse siz de aynı soruları kitaba sormuş oluyorsunuz. Soruların cevabını bulduğunuz kitap da size cevap vermiş olmuyor mu?
Murat— Evet. Şimdi anladım kitabın insana nasıl cevap verebildiğini. Cok doğru Bilmediğimizi, oğrenmek istediklerimizi, kitaptan oğrenirken, bircok sorularımızın karşılığını da almış oluyoruz.
Dede— Şimdi sanırım kitabın neden iyi bir arkadaş olduğunu, yararlarını iyice anladınız.
Murat— Anladık dedeciğim. Hem de ne iyi oldu biliyor musunuz? Tam da vaktinde oğrendik bunu. onumuzdeki hafta kitap haftasını kutlayacağız. Kitapların yararlarını anlatacağız. Şimdi bize oğrettiklerinizin buyuk yararı olacak.
Dede— Bilmediklerini oğrenmek her insana buyuk yararlar sağlar. Bunu hicbir zaman unutmayın.
Gulseren— Dedeciğim, biliyorsunuz her yıl kasım ayının 2. pazarından itibaren okullarımızda cocuk kitapları haftası duzenleniyor. Biz de bu hafta icin sınıfımızda bir kitap sergisi acacağız. Ben cok guzel birkac kitap goturmek istiyorum sergiye. Kitap secmemde bana yardımcı olur musunuz?
Dede— Olurum yavrum. Yarın seninle kitapcıya gidelim. Sana orada birkac iyi arkadaş secmende yardımcı olurum.
Murat— Dedeciğim, her yıl duzenlenen bu kitap haftaları ile ne yapmak istiyorlar. Ustelik yalnız yurdumuzda değil, işittiğime gore butun dunyada aynı hafta icinde kitap haftası kutlanıyor. Nedenini biliyor musunuz?
Dede— Neden olacak; cocuklara daha kucuk yaştan iyi arkadaşlar, gercek dostlar kazandırmak icin. Okumayı sevdirmek oğretmenlerin, ana babaların cocuklarına karşı en onemli gorevlerinden biridir.
Gulseren— oğretmenimiz diyor ki: Her evin bir kitaplığı olmalı. Kitaplığı olmayan bir ev ışıksız, karanlık bir odaya benzer. Nasıl karanlık oda insanı sıkarsa kitaplıksız bir ev de okumayı seven bir insanı daima sıkar.
Dede— oğretmeniniz cok doğru soylemiş. İnsan bazı zamanlar bir toplantıya gider. Orada bir suru insan bulunmasına karşın, kendi mizacına uygun bir kimseyi bulamadığı zaman sıkılır, yalnızlık hisseder. İşte okumayı, kitabı seven bir insan icin de kitaplıksız ev aynı şeydir, insan kendisini yalnız, tek başına hisseder. Yalnızlık ise insana sıkıntı verir.
Murat— Bundan sonra okuduğum kitapları biriktirerek bir kitaplık kuracağım.
Dede— Boyle bir şey yaparsanız cok sevinirim. Kitaplığımdan bir koşeyi size seve seve veririm. Boylelikle benim dostlarımın da birer kucuk dostu olur.
Gulseren— Ne zaman yaparız bunu?
Dede— İsterseniz hemen yarın. Nasıl olsa sınıf serginiz icin kitap secmeye gitmeyecek miyiz? Sizin kitaplığın ilk kitapcıklarını da birlikte seceriz.
Murat— Yaşasın, benim tatlı dedeciğim.
Dede— Siz de cok yaşayın yavrularım. Umarım bundan sonra size tanıtmış olduğum gercek dostlardan hicbir zaman ayrılmayı duşunmezsiniz. Onlar size doğruyu, iyiyi, guzeli gostermekle daima yolunuza ışık tutacaklardır. Gulseren— Soz veriyoruz dedeciğim. Bundan sonra kitaplar en yakın arkadaşlarımız olacak. Mutluluğunuzu şimdi daha iyi anlıyoruz. Bize anlattığınız gibi gercek dostlara sahip olan insanlar, elbette mutlu olacaklardır.
Dede— Buna cok sevindim. Babanıza da soyleyeyim,
benim calışma masamın yanına sizin icin de bir kucuk masa koydursun. Dostlarınızla baş başa kalmak istediğiniz zaman sessizce gelir, bu masada oturursunuz. Haydi şimdi yemeğe gidelim. Babanız bizi bekliyordur. Onları daha fazla bekletmeyelim.
Murat— Gidelim dedeciğim. Ama son olarak bir soru daha soracağım size.
Dede— Sor bakalım.
Murat— Konuşmaya yeni başladığımızda dediniz ki “İnsanlar yemeği duşundukleri kadar okumayı, oğrenmeyi de duşunselerdi dunya daha guzel olurdu. Bunu acıklar mısınız?
Dede— Okuyan insan, bilgili insan demektir. Bilgili insanların yaşadıkları bir dunyada kotulukler de yeryuzunden kalkar. Dunya guzelleşir. Ne yazık ki yemeği duşunen insanların sayısına oranla okumayı duşunen insanlar cok azdır. Bunu soylemek istemiştim. Bu konuda daha cok konuşuruz. Haydi şimdi gidelim.
(Sahneden cıkarken perde kapanır.)