Mana Âleminin yıldızlarından Beyazıd-ı Bistamî Hazretleri, henuz genc yaşında herkesin saygı duyduğu manevi bir kişiliğe sahip olur.
Acaba o, boylesine baş dondurucu manevi bir yukselişi neye bağlıyordu, merak ediyor musunuz?

Asya’da bozkırın ortasında soğuk mu soğuk gunler yaşanıyordu. Annesiyle birlikte yaşayan ve onun hicbir dediğini iki etmeyen, geleceğin Beyazıd-ı Bistamî’si kucuk Tayfur adında genc bir delikanlı vardır.

Bayezıd-ı Bistamî Hazretleri ilim tahsiline daha kucuk yaşta iken başlar. Dikkatle derslerine devam eder. Bir gun okuduğu bir Âyet-i kerime kendisine cok tesir eder.

Ayet şoyle diyordur: “Biz insana, annesine babasına iyi davranmasını emrettik. Zira annesi onu nice zahmetlerle karnında taşımıştır. Sutten kesilmesi de iki yıl kadar surer. İnsana buyurduk ki: Hem Bana hem de annene babana şukret! Unutma ki sonunda Bana doneceksiniz.” (Lokman Sûresi, 31/14)

Bunun uzerine eve doner. Annesi merak edip nicin erken donduğunu sorunca, şoyle cevap verir: “Oğrendiğim bir ayet-i kerimede, Allahu TeÂlÂ, kendisine ve sana itaat etmemi emrediyor. Ya sana hep hizmet edeyim veya beni serbest bırak, hep Allah TeÂlÂ’ya ibadet ile meşgul olayım.”

Annesi: – Sen beni bırak, Allahu TeÂlÂ’ya ibadet et, der. Bundan sonra, kendini Allahu TeÂlÂ’ya veren hazret, emirlerinin hicbirisini yapmakta gevşeklik gostermez ama annesinin hizmetini de ihmal etmez. Annesinin kucuk bir arzusunu, buyuk bir emir kabul edip, her durumda yerine getirmeye calışır. Cunku Allahu TeÂlÂ’nın emri de boyledir.

Bu mertebeye nasıl ulaştı?

17-18 yaşlarında herkesin saygı duyduğu manevi bir kişiliğe sahip olan Beyazıd-ı Bistamî Hazretleri’ne, bu mertebeye nasıl ulaştığı sorulur. “Annemin duası beni yuceltti” buyuran Beyazıd-ı Bistamî, başından gecen hadiseyi şoyle anlatır:

- Annem, yaşlı ve hasta idi. Bir gece vakti havanın alabildiğine buz kestiği bir vakitte inleyerek, “Yavrum, su” dedi. Ben hemen yatağımdan kalkarak anneme su almak icin dışarı cıktım. O anda kaplarda su bulamamıştım. Bakır tasla dışarıdan suyu alıp da iceri girdiğimde, annemi uyumuş buldum.

Uykusundan uyandırmadım, bir muddet başucunda uyanmasını bekledim. Annem uyanınca yeniden, “Yavrum, su!” dedi. Ben de hemen diğer elimde soğuktan donmuş buz gibi tası verdiğimde, tasla beraber elimin derisinin kavladığını goren annem, cok uzulerek ağlamaya başladı. Bir yandan ağlıyor bir yandan da Allah’a şoyle dua ediyordu:

“YÂ Rabbî! Ben Tayfur’dan rÂzıyım. Sen de ondan rÂzı ol. Sen bu fedakÂr oğlumu goruyorsun, ne soyleyeyim Ya Rabbi, ne soyleyeyim, ne soyleyeyim, diye uc defa dedikten sonra “Allah’ım onu aziz eyle” deyip elini yuzune surdu ve “amin” dedi.

Daha sonra Beyazıd-ı Bistamî sozlerini şoyle bitirdi: “O geceden itibaren bende bazı değişiklikler olduğunu fark etmeye başladım. Eğer Cenab-ı Hakk katında bir mertebem varsa bunun annemin duası hurmetine olduğuna kaniyim.”

Annenin rızasını kazan

Bayezıd-ı Bistamî Hazretleri genclikte yaptığı bÂzı ibÂdetlerden zevk alamıyordu. Bir keresinde bu durumu annesine anlatır ve yetişmesinde, terbiye edilmesinde bir kusur bulunup bulunmadığını sorar. Annesi epey duşundukten sonra:

- EvlÂdım tek şey hatırlıyorum. Sen daha kucuktun. Komşulara oturmaya gitmiştim. Kucağımda iken ağlamaya başladın. Bir turlu susturamadım. Seni susturmak icin ocakta pişmekte olan tarhanaya komşudan izinsiz parmağımı batırıp ağzına koydum, der.

Bunun uzerine annesinden, o komşuya gidip helallik dilemesini ister. Annesi helalleştikten sonra ibÂdetlerinden daha engince zevk almaya başlar.

Evet, asıl ismi Tayfur olan Beyazıd-ı Bistamî, halk icinde Hak’la beraber olmasının sırrını annesine hizmet etmede bulduğunu ifade etmektedir. Dun Allah’ın dostluğunu elde etmeye vesile olan anne-babaya hizmet, bugun de aynı dostluğu elde etmekte bizlere buyuk kazanclar sağlayabilir.

Anlaşılan o ki, Allah’ın rızasını kazanmanın en onemli vesilelerinden biri, annenin rızÂsını almaktır. Ne mutlu evladına beddua değil dua eden analara! Ne mutlu annesinin hayır duasını alan evlatlara!

alıntı
__________________