Anneannesinin sozleri yankılandı kulaklarında:
"-Oğlum, Suleyman'ım, namaz hic bu vakte bırakılır mı?"
Anneannesinin yaşı yetmişe dayanmıştı. Ama ezan okunduğu vakit yaşından beklenmeyecek bir hızla yerinden sıcrar, abdestini alır ve huşû icinde namazını kılardı.
Kendisi ise, nefsini bir turlu yenemiyordu. Ne oluyorsa, namaz hep son dakikalara kalıyor, bu sebeple namazını alelacele ed ediyordu. Bunu duşunerek kalktı yerinden, gozu saate kaydı. Yatsı ezanının okunmasına on beş dakika kalmıştı. Başını her iki yone pişmanlıkla salla*****:
"Yine geciktirdim namazı." dedi kendi kendine.
Kıvrak hareketlerle abdestini aldı ve daha elini yuzunu tam kurulamadan kendisini odasına attı. Mecburen, hızlı hareketlerle namazı ed etti.
TesbihÂtını yaparken anneannesini duşunmeden edemedi.
"-Bu halimi gorse, tatlı-sert kızardı yine bana." diye icinden gecirdi. Cok seviyordu onu... Hele oyle bir namaz kılışı vardı ki, onu her defasında bir gokkuşağı hayranlığıyla seyrederdi. Namazda oyle bir mahviyeti vardı ki... HicÂbından renkten renge girerdi.
O gun akşama kadar derse girmişti. Muthiş bir ağırlık vardı uzerinde. Duasını yaparken, başını ellerinin arasına alıp secdeye durdu. Namazdan sonra bir sure bu şekilde tefekkur etmeyi severdi. Gozleri kapanır gibi oldu.
"-Ne kadar da yorulmuşum." dedi. Daldı gitti oylece....
***
KıyÂmet kopmuştu. Mahşerî bir kalabalık vardı. Her yon insanlarla doluydu. Kimi dona kalmış, hareketsiz bir şekilde etrafı izliyor; kimi sağa sola koşturuyor, kimisi de diz cokmuş, başı ellerinin arasında bekliyordu. Yureği yerinden fırlayacak gibi atıyor, adeta kafesinden kurtulmaya calışıyor, soğuk soğuk terler dokuyordu. Hayattayken kıyÂmet, sorgu sual ve mizan hakkında cok şey duymuş ve Âhiret hayatı hakkında bir cok bilgi edinmişti. Ama mahşer meydanındaki urperti, korku ve bekleyişin insana bu denli dehşet vereceğini tahmin bile edemezdi.
Hesap devam ediyordu. Bu arada onun ismini de okudular. Hayretle bir sağa, bir sola baktı.
"-Benim ismim mi okundu?" dedi dudakları titreyerek...
Kalabalık birden yarılmış, bir yol olmuştu onunde. O esnada iki kişi kollarına girdi. Mahşer meydanının vazifelileri oldukları belliydi. Kalabalık arasından şaşkın bakışlarla yurudu. Merkezî bir yere gelmişlerdi. Melekler her iki yanından uzaklaştılar. Başı onundeydi. Butun hayatı, bir film şeridi gibi geciyordu gozlerinin onunden...
"-Şukurler olsun!" dedi, kendi kendine ve devam etti; "Gozlerimi dunyaya actım, hep hizmet eden insanları gordum. Babam sohbetlerden sohbetlere koşuyor, malını İslam yolunda harcıyordu. Annem eve gelen misafirleri ağırlıyor, yemek sofralarının biri kalkıp, bir yenisi kuruluyordu. Ben ise, elimden geldiğince insanlara hizmet etmeye calıştım. Dilim donduğunce onlara Allah'ı anlattım. Namazımı kıldım. Orucumu tuttum. Farz olan ne varsa yerine getirdim. Haramlardan kacındım."
Kirpiklerinden aşağı gozyaşları dokulurken,
"-Rabbimi seviyorum, en azından sevdiğimi zannediyorum." diyordu. Ama bir yandan da:
"-O'nun icin ne yapsam az, Cennet'i kazanmama yetmez." diye duşunuyordu. "Ama Rabbim cok merhametli, gunahları setreden ve af edendir. Beni de af eder, inşÃ‚allah" dedi. Tek sığınağı Allah'ın rahmetiydi.
Hesap surdukce surdu. Boncuk boncuk terliyordu. Sırılsıklam olmuş, zangır zangır titriyordu. Kullar uzerinde kalan haklar tek tek hesaplanmış, bunun neticesinde amellerinin karşılığı azaldıkca azalmıştı. Gozleri terazinin ibresinden bir Ân olsun ayrılamıyordu. Hesap o kadar uzun ve zahmetli gelmişti ki!.. Sonunda hukum verilecekti.
Vazifeli melekler ellerinde bir kağıt, mahşer meydanındaki kalabalığa donduler. Once ismi okundu. Artık ayakları tutmaz olmuştu. Neredeyse yığılıp kalacaktı. Heyecandan gozlerini kapamış, okunacak hukme kulak kesilmişti.
Mahşerî kalabalıktan bir uğultu yukseldi. Kulakları yanlış mı duyuyordu? İsmi cehennemlikler listesindeydi. Dizlerinin ustune yığıldı. Hayretten dona kalmıştı.
"-Olamaaaazzzz!" diye bağırdı. Caresiz sağa sola koşturdu.
"-Ben nasıl cehennemlik olurum? Hayatım boyunca hizmet eden insanlarla birlikte oldum. Onlarla beraber koşturdum. Hep Rabbimi anlattım." diyordu.
Gozleri sağanak olmuş, titrek vucudunu ıslatıyordu. Vazifeli iki melek kollarından tuttu. Kalabalığı yararak alevleri goklere yukselen Cehennem'e doğru suruklemeye başladılar. Cırpınıyordu.
Medet yok muydu?
Bir yardım eden cıkmayacak mıydı?
Dudaklarından kırık dokuk kelimeler, yalvarmayla karışık dokuldu..
"-Hizmetlerim... Oruclarım.... Okuduğum Kur'an-ı Kerimler... Namazım... Hicbiri beni kurtarmayacak mı?" diyordu. Bağıra bağıra yalvarıyordu.
Cehennem melekleri sanki onu hic duymuyor, kendilerine verilen emri yerine getiriyorlardı. Alevlere cok yaklaşmışlardı. Başını geriye cevirdi. Son cırpınışlarıydı.
Bir Ân, aklına Allah Rasûlu'nun "Evinin onunde akan bir ırmak icinde gunde beş defa yıkanan bir insanı o ırmak nasıl temizlerse, gunde beş vakit namaz da insanı gunahlardan oyle temizler." hadîs-i şerîfi geldi.
"Şimdi namazlarım da mı beni yalnız bırakacak?" diye icinden gecirdi.
"-Namazlarım... Namazlarım... Namazlarım!" diye hıckırdı.
Vazifeli melekler hic durmadılar. Yurumeye devam ettiler, cehennem cukurunun başına geldiler.
Alevlerin harÂreti insanın yuzunu yakıyordu. Suleyman, son bir defa donup geriye baktı. Artık gozleri de kurumuştu. Umitleri sonmuştu. Başını one eğdi. İki buklum oldu.
Kollarını sıkan parmaklar cozuldu. Cehennem meleklerinden birisi onu itiverdi. Vucudu boşlukta aşağıya doğru duşuyordu. Duştukce sıcaklık artıyor, daha alevlere ulaşmadan ateş insanı yakıyordu. Alevlere iyice yaklaşmıştı ki, bir el kolundan sıkıca yapıştı ve kendisini yukarıya cekmeye başladı.
Başını kaldırdı. Yukarıya baktı. Uzun beyaz sakallı bir ihtiyar, onu duşmekten kurtarmıştı. Kendisini yukarıya cekti. Ustundeki başındaki tozu silkerek ihtiyarın yuzune baktı.
"-Siz de kimsiniz?" dedi.
İhtiyar gulumsedi:
"-Ben senin namazlarınım!..."
"-Neden bu kadar gec kaldınız? Son anda yetiştiniz. Neredeyse ateşe duşuyordum." dedi.
İhtiyar başını salla*****, tekrar guldu:
"-Sen de beni hep son Ânda yetiştirirdin, hatırladın mı?"
***
Secdeye kapandığı yerden başını kaldırdı. Kan-ter icinde kalmıştı. Dışarıdan gelen sese kulak kabarttı. Yatsı ezanı okunuyordu. Bir ok gibi yerinden fırladı. Abdest almaya gidiyordu.
__________________
Vaktinde Kılınan Namaz
Dini Bilgiler0 Mesaj
●34 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Vaktinde Kılınan Namaz
-
13-09-2019, 00:54:04