Kendisini kitabına oyle kaptırmıştı ki, ama yine de yanında oturan adamın olabildiğince curetkar bir şekilde aralarında duran paketten birer birer kurabiye aldığını gordu, ne kadar gormezden gelse de.Bir taraftan kitabini okuyup, bir taraftan kurabiyesini yerken,gozu saatteydi, “kurabiye hırsızı” yavaş yavaş tuketirken kurabiyelerini...
Kulağı saatin tik taklarındaydı ama yine de engelleyemiyordu tik taklar
sinirlenmesini. Duşunuyordu kendi kendine, “Kibar bir insan olmasaydım, morartırdım su adamın gozunu simdi!
“Her kurabiyeye uzandığında, adam da uzatıyordu elini. Sonunda pakette tek bir kurabiye kalınca, “Bakalım simdi ne yapacak?”dedi icinden ve yuzunu donup adama dik dik bakmaya başladı. Adam asabi bir gulumsemeyle uzandı son kurabiyeye ve boldu kurabiyeyi ikiye.Yarısını kurabiyenin atarken ağzına, verdi diğer yarıyı kadına.
Kadın kapar gibi aldı kurabiyeyi adamın elinden ve “Aman Allah’ım, ne curetkar ve ne kaba bir adam, ustelik bir teşekkur bile etmiyor!” diye gecirdi aklından.
Ucağın kalkacağı anons edilince bir ic cekti rahatlamayla. Topladı eşyalarını ve yurudu cıkış kapısına, donup bakmadı bile”kurabiye hırsızına”. Ucağa bindi ve oturdu rahat koltuğuna, sonra uzandı bitmek uzere olan kitabına.
Cantasına elini uzatınca, gozleri acildi şaşkınlıkla. Duruyordu gozlerinin onunde bir paket kurabiye! Caresizlik icinde inledi, “Bunlar benim kurabiyelerimse eğer; otekilerde onundu ve paylaştı benimle her bir kurabiyesini !”
Ozur dilemek icin cok gec kaldığını anladı uzuntuyle, kaba ve curetkar olan, “kurabiye hırsızı” kendisiydi iste.
zaman-polidialog
(Komik bir o kadar da zor bir durum

__________________