Hz. İsa (a.s.) gezilerinden birinde yuksek bir dağın tepesine cıkar. Dağın tepesinde yuksek kayalar, yeşil cimenlikler ve buz gibi suyu olan ceşitli buyuklukte goller vardır. Hz. İsa (a.s.) bu gonul ferahlatıcı manzara ortasında hayran hayran dolaşırken gozune sut gibi ak ulu bir kaya ilişir. Kayanın guzelliği karşısında adeta kendinden gecmiştir.
Yuce Allah (c.c.), tam bu anda vahiy yolu ile İsa'ya şoyle seslenir:
"Ey benim sevgili Peygamberim İsa! Sana bu gorduğunden kat kat guzel bir manzara gostermemi ister misin?"
Hz. İsa (a.s.) bu ilÂhi seslenişe
"İstemez olur muyum, ey varlıkların ortaksız sahibi!" diye cevap verir.
Hz. İsa'nın bu istekli cevabı uzerine goz alıcı sut beyaz kaya hemen yarılıverir. Kayanın icinde aksakallı, şal elbiseli ve bastonlu bir ihtiyarın bulunduğunu gorur. Hz. İsa (a.s.) bakar ki nur yuzlu ihtiyarın hemen onunde bir zeytin ağacı vardır ve bembeyaz sakallı ak ihtiyar, ak kaya icinde namaz kılmaktadır. Hz. İsa (a.s.) ard arda gozleri onune serilen bu manzarayı derin bir şaşkınlık icinde seyreder.
Uzun bir muddet karşısında olup biten fevkalÂdeliklere bakakaldıktan sonra Hz. İsa (a.s.) namazını bitirerek her iki yanına selÂm veren aksakallı ihtiyara sorar:
"Şu gorduğum zeytin ağacı neyin nesidir?"
İhtiyar, gulumseme sacan bir cehre ile dudaklarını aralayarak Hz. İsa'ya şu cevabı verir;
"O gorduğun zeytin ağacı benim her gunku gıdamı temin etmektedir. Ağacta yetişen zeytinlerle yıl boyunca karnımı doyurur ve insanlar arasına hic karışmadan şu mağarada Allah'ıma ibadet ederim."
Yuce Allah'ın oz soluğu olan Hz. İsa (a.s.), aksakallı ihtiyara,
"Kac yıldan beri bu kaya oyuğunda yaşıyor, Allah'a ibadet ediyorsun? Diye ikinci bir soru sorar.
Nur yuzlu ihtiyarın verdiği cevap şu olur:
"Tam dort yuz yıldan beri şu mağarada kalıyor ve butun vaktimi yuce Yaradan'a ibadet ederek geciriyorum. Bu kadar uzun yıllar icinde bir kere bile şu kaya kovuğundan cıkarak insanlar arasına kavuşmuş değilim."
Hz. İsa (a.s.) ihtiyarın bu sozleri uzerine hudutsuz bir sevinc duydu. Ummeti arasında yığınlarla beyinsiz gunahkÂrın yanında boyle bir Allah erinin bulunmasından iftihar duydu. Hz. İsa'nın goğsunu kabartan bu iftihar duygusu uzerine yuce Allah (c.c.) vahiy yolu ile O'na seslendi:
"Ey benim oz soluğum ve sevgili Peygamberim, Meryem oğlu İsa! Bana dort yuz yıldan beri durmadan ibadet eden bu nur yuzlu ihtiyar, ummetinden biridir diye duşunerek nur yuzlu sofu ile iftihar duyuyorsun, bu iftiharında gerci yerden goğe kadar haklısın. Fakat şunu da bilmelisin. Senden sonra Muhammed adında bir peygamber gondereceğim. KÂinatın tumunu yuzu suyu hurmetine yaratmış olduğum bu sevgili Peygamberime bir beraat gecesi vereceğim. İcinde rahmetimin insanlara bol bol yağacağı bu gece Şaban ayının onbeşinci gecesidir. Muhammed'in ummeti arasında bu geceyi temiz yurekli ibadetle geciren kulum senin ibadetine hayran olduğun bu nur yuzlu ihtiyardan nezdimde daha ustun derecelidir."
Yuce Allah (c.c.), hepimizi mubarek "Berat Kandili" gecelerini ibadetle sabaha bağlayarak yuzyıllarca ibadet ederek kazanılacak sevaba birkac saat icinde sahip olmasını bilen kullarından eylesin, Âmin!
__________________
İsa (a.s) ile Sofu
Dini Bilgiler0 Mesaj
●31 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- İsa (a.s) ile Sofu
-
13-09-2019, 00:40:33