Curmum İle Geldim Sana

Medîne-i munevverede saatcılık yapmakta olan Ali Osman isimli İzmirli bir Turk vardı. Bu zÂt Medîne-i munevvereye hicret ettikten bir muddet sonra, mesleği olan işi yapmak uzere bir dukkÂn acmak icin izin almaya calıştı. Uzun sure bunu sağlayamadı. Parası bitti. Bir gece Allahu teÂlÂya iltica ile yalvardı. O gece ruyÂsında esmer, kır sakallı, uzunca boylu bir zÂt;

- Evladım, resmî dÂireye girdiğinde sağ taarafında gorduğun şu ucuncu şahsa murÂcaat et. Gerisine karışma buyurdu.

Ali Osman Efendi sabahleyin doğruca denilen şahsın yanına gitti. O şahıs, Ali Osman Efendi'ye;

-Seni Kuddûsî hazretleri mi gonderdi? Git hemen dukkÂnını ac, işine başla, dedi.

Ali Osman hemen gidip dukkÂnı izin almış gibi actı. O şahıs izin belgesini sonradan gonderdi. Bir muddet sonra ruyÂsında aynı zÂtı gordu. O zÂt;

-Oğlum bana Kuddûsî derler. Cebine bir heddiye koydum, onu al ve amel et, dedi. Ali Osman Efendi uyandığında cebinde Kuddûsî hazretlerinin şu şiirinin yazılmış olduğu kÂğıdı buldu:



Ey rahmeti bol pÂdişÃ‚h,
Curmum ile geldim sana,
Ben eyledim hadsiz gunÂh,
Curmum ile geldim sana. Gerci kesel fısk-u-fucûr,
Ayb-ı-zelel cok hem kusûr,
LÂkin senin adın Gafûr,
Curmum ile geldim sana. Bin kerre bin ol pÂdişÃ‚h,
Etsem dahî boyle gunÂh,
LÂ-taknetû yeter penÂh,
Curmum ile geldim sana. Hadden tecÂvuz eyledim,
DeryÂ-yı zenbi boyladım,
Ma'lûm sana ki neyledim,
Curmum ile geldim sana. Zenbim ile doldu cihÂn,
Sana ayÂn zÂhir nihÂn,
Ey lutfu bî-had Muste'Ân,
Curmum ile geldim sana İsyÂnda Kuddûsî şedîd,
Kullukda bir battal pelîd,
Der kesmeyip senden umîd,
Curmum ile geldim sana. Senden utanmayup hemÂn
Ettim hat gizlu ayÂn,
Urma yuzume el-emÂn,
Curmum ile geldim sana. Adın senin GaffÂr iken,
Ayb ortucu SettÂr iken,
Kime gidem sen vÂr iken,
Curmum ile geldim sana.
Aslım cu bi katre menî,
Halk eyledin andan benî,
Aslım denî, fer'îm denî,
Curmum ile geldim sana. Hic sana kulluk etmedim,
Rah-ı rızÂna gitmedim,
Hem buyruğunu tutmadım,
Curmum ile geldim sana.
__________________