İstanbul’un en eski semtlerinden birinde, Samatya'da bir kebapcı dukkanı. Antep Sofrası ve sahibi Ali Haydar... Eşi olmuş, kızlarıyla birlikte yaşar. Bilgedir, bu dunyayı okumadan devşirmiş, nazik, sevecen, mert ve durust bir insan.

Bir gun, dukkanında calışmaya başlayan Hanım’la tanışır. Haksızlıklara karşı gelen, gururlu, inatcı, aklına koyduğunu yapan bir kadın. Duygusal ama kızdığında dişi bir kaplana donuşen... Ve kebapcı dukkanında başlayan bir sevda oykusu... Etrafındaki tum karakterlerle birlikte, bize kucuk insanların dunyasına destansı bir yolculuk yaptırır.

Haydar’a umutsuzca aşık, uc koca eskitmiş afet-i devran Neriman; babasından sevgi gormediği icin kan kardeşi Haydar’ın can duşmanı Vakkas; Ali Haydar’ın biri munis, diğeri erkek gibi, oburu kucuk kızları Melek, Cennet ve Huriye; Hanım’ın asi cocukları Ulaş ve Gulsum; Ali Haydar’ın dukkanında kendini bulan dunya gezgini Timoti; esnafın belalısı, Neriman’ın kardeşi Şeco; Şeco'nun eşi ve amiri Tansu; kasap Melahat; Ali Haydar’ın sert babası Zulfikar; Vakkas’ın Melek’e sevdalı pısırık oğlu Medet ve diğerleri...

İşte sevincleri, kaygıları, umutları, umutsuzlukları, ofkeleri, acıları, mutlulukları ve sevdaları ile “Oteki Turkiye”nin hikayesi…
__________________