No.10 - Freaks (1932)
Tod Browning'in 1932 tarihli efsane mertebesine yukselmiş garip filmi. Sivri kafalar, leylek vucutlu tuylu kadın, yarım cocuk, sakallı kadın, siyam ikizleri vb. gibi gercek hayattan oyuncular boy gosterirler filmde. Gerilim ve rahatsız edicilik had safhadadır. Bir kadının bu filmden dolayı cocuğunu duşurduğunu iddia edip MGM şirketini mahkemeye verdiği soylenir. Gosterime girdiği yıl cok tepki uyandırmış, gişede zarar etmiş, sonrasında sansure uğramış ve yasaklanmıştır. İngiltere’de 30 yıl gosterilmemiştir.
No.9 - The Texas Chainsaw Massacre (Tobe Hooper, 1974)
The Texas Chainsaw Massacre, gercek bir hikayeden esinlenerek uyarlanmış bir film. 20 Ağustos 1973’te polis gorevlileri Texas'ın Travis Kasabası’nda mezbahada kesim yapan Thomas Hewitt'e ait bir ciftlik evine gonderilir. Olay yerine giden polis 33 kişinin parcalanmış cesediyle karşılaşır. Tum zamanların en buyuk kitlesel cinayeti olan bu esrarengiz olay polisi şok eder.
No.8 - Blair Witch (1999)

Elindeki malzemeyi urkutucu bir korku filmi kalıpları icinde sunarken olağanustu yaratıcı yenilikler getirdiği gozlenen "The Blair Witch Project", insanların karanlıktan ve geceleri ortaya cıkan ‘şeylerden' cekinmesi yonundeki evrensel korkuya, son derece zekice duzenlenmiş modern yaklaşımlar da getiren bir calışma.
No.7 - A Nightmare On Elm Street - Elm Sokağı Kabusu (1984)
Pek cok insan icin Freddy Krueger'in cirkin ve erimiş yuzu ve bıcaklı parmakları 1980'lerin en buyuk fenomenlerinden birisi oldu. Wes Craven'in yonettiği filmde, Freddy karakteri genel olarak kabusların bir urunu, bir katilin hayaleti olarak karşımıza cıkıyor. Freddy'nin geri donme sebebi ise, kendisini yasal olmayan şekilde olduren ailelerin cocuklarını oldurmek.
No.6 - Rosemary'nin Bebeği (Rosemary's Baby / Roman Polanski, 1968)
Genc bir cift, Rosemary ve tanınmak icin cırpınıp duran bir aktor olan kocası Guy, New York'taki kotu şohretli eski bir binaya taşınırlar. Rosemary, genelde hepsi yaşlı olan komşularından ikisinin, Roman ve Minnie Castavet'in onları apartmana ısındırmak icin cırpınıp durmalarını biraz temkinle karşılasa da, kocası Guy yeni komşularıyla cok vakit gecirmeye baslar. Rosemary yeni yaşantısından tedirgindir. Komşu evlerden tuhaf seslerin geldiği bir ortamda, bir gece ruyasında şeytansı bir varlık tarafından tecavuze uğradığını gorur. Ardından hamile kalır. Bu arada Broadway'de guzel bir rol kapan Guy'un kariyeri yukselmeye başlar.
No.5 - Kuzuların Sessizliği (The Silence Of The Lambs / Jonathan Demme, 1991)

1992 yılında 7 dalda Oscar'a aday olan film, yonetmeni ve başrol oyuncularına altın heykelciği getirirken; en iyi film ve en iyi senaryo uyarlaması dalında da odule layık gorulmuştu. Filmde başrol oynayan Jodie Foster, 30 yaşına gelmeden iki Oscar kazanan nadir oyuncular arasına girdi. Anthony Hopkins, bu filmdeki toplam 16 dakikalık performansıyla en iyi erkek oyuncu Oscar’ını kazandı. Ki bu sure, bir oyuncunun bir filmde gozuktuğu en kısa suredir. En iyi film Oscar’ını alan tek korku filmidir.
No.4 – Suspiria (Dario Argento, 1977)

Suspiria, Dario Argento'nun yonettiği, senaryosunu ise o donemde birlikte olduğu oyuncu Daria Nicolodi ile birlikte yazdığı, 1977 yapımı İtalyan korku filmidir. Film Argento'nun Le Tre Madri (Uc Anne) ismini verdiği, kotucul guclerin dunyaya saldırarak acımasızca zarar vermeye calışmalarının anlatıldığı uclemenin ilk filmidir. Uclemenin ikinci filmi 1980 yapımı Inferno, son filmi ise 2007 tarihli La Terza Madre(Mother of Tears)'dır. Suspiria Argento'nun en iyi filmi ve korku sinemasının klasiklerinden biri olarak gosterilir. Film ayrıca Technicolor işleme tesisinin kapatılmasından hemen once, bu teknikle hazırlanmış son filmdir.
No.3 - Ringu – Halka (1998)
Japon filmi olan Ringu'da bir gazeteci, bir kişinin, gizemli bir video kasedi izlemesinden sonra bir hafta icinde olmesiyle sonuclanan olayı araştırır. Gore Verbinski, 2002 yılında filmin başrolunde Naomi Watts'in oynadığı Amerikan versiyonunu cekmişti.
No.2 - The Shining – Cinnet (1980)
Jack Nickholson'ın başrolunu oynadığı filmde, Jack Torrance ailesiyle birlikte bir otelin kapıcılığını ustlenir, kendisinden once otelin kapıcılığını ustlenen kişinin hayaletiyle karsılaşmasıyla birlikte delirmeye başlar. Kanlı ve şiddetli bir film olmamasına rağmen Stanley Kubrick, "The Shining"in tum zamanların en korkunc filmlerinden birisi olmasını sağladı.
No.1 - The Exorcist – Şeytan (1973)

Birbiri ardına korkunc sahnelerin yer aldığı ve William Friedkin'in hikayesinden cekilen, ve cekildiği zaman icin yeni ve ozel efektlerle cekilen film birinci sırada yer aldı. Daha sonra cekilen ve daha şiddetli ve kanlı olan filmlere rağmen "The Exorcist"in gucu cok daha buyuk.
__________________