Adamın biri, genc yaşta oluvermiş. Yakınları, onu en kısa yoldan mezara koyduktan sonra, arkalarına bile bakmadan uzaklaşmışlar. Biraz sonra iki melek gorunmuş ve hoş mu yoksa boş mu geldiğini anlamak icin adamı sorgulamaya başlamışlar.
Meleklerden biri:
—Bundan sonraki durumun, vereceğin cevaplara bağlı, demiş. Hazırsan başlıyoruz.
Adam, televizyondaki yarışma programlarına hic katılmamış olmasına rağmen onları ekran başında takip ediyor ve soruları gayet guzel cevaplıyormuş. Bu yuzden de eminmiş kendisinden.
Once "Rabbin kim?", "Dinin ne?" ve "Kitabın hangisi?" gibi klasik sorular sorulmuş. Aşırı heyecandan olacak ki, adam kem kum bir şeyler gevelemiş. Diğer melek:
—Pek olmadı ama her neyse, demiş. Hukum elbette ki Rabbimizindir.
Melekler, kısa bir ara verdikten sonra:
—İkinci grup sorulara geciyoruz, demişler. Buna kultur soruları diyebilirsin.
Adam, meleklerin dunya ile alÂkalı sorularını bu sefer tıkır tıkır cevaplamış. Hem de cok fazlasıyla ve bin turlu ilaveyle.
Melekler, soru faslı bittiğinde:
—Senden once sorguladığımız bir genc, ikinci grup soruların hic birini bilemedi, demişler. O şeylerden haberi bile yoktu.
Adam:
—Herhalde bu yuzden cezalandırıldı, diye atılmış. Oyle değil mi?
Melekler, birbirine bakıp gulumseyerek:
—Hayır, demişler. O soruları bilemediği icin Cennet’e gitti.
Adam, inanmamış duyduklarına. Ama işin ciddi olduğunu fark edince:
—Bilenlerle bilmeyenler bir olmaz deniyordu, demiş. Her sorulan soruyu bilmedim mi?
Melekler:
—Elbette ki bildin, demişler. Dunyada kac ceşit kumar olduğunu ve nasıl oynandığını, ickilerin tat olarak neye benzediğini, hangi mankenin hangi sanatcı ile gezip, kac gun sonra ayrıldığını, televizyonlarda hangi dizilerin oynadığını, hortumlama yollarını, faiz ve repo oranlarını falan yani. Kabirde makbul olan, bunları bilmemektir. Biz gidiyoruz; sana kolay gelsin.


__________________