Bir Bursa seyahatimizde, Ulu Cami’de oğle namazımızı ed ettikten sonra cıktık. Eşim, arabayı otoparktan alırken, biz biraz carşı icine doğru yuruduk. Hava cok soğuk… Yolun kenarında soğuktan buzulmuş yaşlı bir teyze dikkatimizi cekti. Onune serdiği cuvalın uzerinde koy ekmekleri…
“-Ekmeklere buyurun!..” derken goz goze geldik. Bana gulumseyip:
“-Kızım, gel sana da ekmek vereyim!” dedi. Alsam mı, almasam mı diye duşunerek yanına yaklaştım.
“-İki tane verir misin, teyzeciğim!..” dedim. Ekmekleri poşete koyarken:
“-Vaktin varsa, gel yanıma, biraz sohbet edelim.” dedi. “Her zaman senin gibileri nereden bulacağım!” derken etrafındaki kartonlardan bana oturacak bir yer ayarladı. Yanımdaki kızlarıma:
“-Siz de şuraya gelin!” dedi ve başladı anlatmaya…
“-Kızım, benim omrum cok cileli gecti. Ama Rabbimden cok rÂzıyım. O beni, hic yoktan var edip kulluğa kabul etmiş ve kendini sevdirmiş. Artık cilelerin bir ehemmiyeti kalır mı hic? Oyle değil mi? Henuz on bir yaşında, otuz bir yaşındaki biriyle evlendirildim. Anam-babam; «Biz cok fakiriz; orada rahat edersin!» diye duşunduler belki de…
HÂlbuki gelin gittiğim ev de bizim gibi yokluk icindeydi. Kucuk yaşımda hem kayınvÂlidemden, hem kayınpederimden, bazen de eşimden şiddet goruyordum. Yediğim dayakların haddi hesabı yoktu. Onlar beni cocuk olarak gormuyor ve bir yetişkinin yapabileceği işleri yaptırıyorlardı bana… Tabiî, gucum yetmeyince de dayağı yiyordum. Cocukluk yıllarım boyle gecti. Eşim hastaydı, pek calışmazdı. Gencliğimde Âdeta bir erkek gibi, evin butun yuku bana aitti. Bu arada dort cocuğum oldu. Beyim evlendiğimde bana namaz kılacak kadar sûre ezberletti. Onlarla namaza başlamıştım. On iki yaşımdan beri hep kılarım.” Bu sırada kızıma donup:
“-Sen de hic namazlarını bırakma kızım! Namaz insanın en guzel dosttudur.” diyerek konuşmasına devam etti:
“Bir Ramazan’da imam efendi, hutbede teheccud namazı kılmanın cok sevap olduğunu soylemişti. Onu duyar duymaz teheccud namazına başladım. Her gece on iki rekat kılardım. Sonra da ellerimi acar:
“Rabbim, Sen ne guzel bir Rab’sin. Ben Seni cok seviyorum. Sen de beni sev ve sevdiklerine sevdir!” diye du ederdim. Bir gun kayınvalidem, felc gecirip yatalak hasta oldu. Hic kimse bakmaya yanaşmadı. Ben sırf Allah rızası icin yıllarca «of» bile demeden ona baktım. Olmeden evvel benden helÂllik istedi.
“-Ben sana hayatı zehir ettim. Sen ise, bana başa kakmadan hizmet ettin; hakkını helÂl et kızım!..” dedi. Ben de:
“-HelÂl olsun anacığım. Ben seni mahcup etmek icin değil, Allah rızÂsı icin sana baktım!..” dedim.
KayınvÂlidem vefat edince, kayınpederim yatalak oldu. Aynı şekilde ona da baktım. Hic yuksunmedim. Onun ardından, zaten hasta olan eşim yatalak oldu. Gecen yıl rahmetli olana kadar da ona baktım. Tam 52 senem boyle gecti. Cok yokluk gorduk, kızım!.. Gunlerce mutfağımızda tencere kaynamadığı oluyordu. Dağlardan ot toplayıp onları kaynatıp corba diye cocuklarıma yedirirdim. Cocuklar okula giderken bir gun aclıktan ağladılar. İşte o gece teheccudde:
“-Rabbim, ben Sen’den ve bana verdiğin rızıktan rÂzıyım. Ama cocuklar aclığa dayanamıyor. Ne olur, onlara yedireceğim helÂl bir rızık ikram et!..” diye du ettim. Sabah namazından sonra uyumuşum. Ruyamda yanıma sakallı bir dede geldi. Yanında da orta yaşlarda, guzel yuzlu bir zÂt vardı:
“-Kızım, ben Bursalı Uftade’yim; yanımdaki de Aziz Mahmud HudÂyî’dir. Sen, yarından itibaren ekmek pişir ve onu sat! Cocuklarının rızkını temin et!” dedi.
O, arkasını donup giderken Aziz Mahmud HudÂyî Hazretleri omzundaki sırığı gosterdi ve:
“-Bak, ben, şeyhim «Ciğer sat!» dediğinden beri, ihtiyacım olmadığı hÂlde satmaya devam ediyorum. Senin ise, kazanacağın paraya ihtiyacın var. Ona itaat et!..” dedi ve gitti. Uyandım, saate baktım. Yatışımla kalkışım, neredeyse beş dakika olmuş. Bu ruyanın bir işaret olacağını duşunerek komşulardan borc un aldım ve koy ekmeği yaptım. Bunları satmak icin Ulu CÂmi’in onune getirdim. Birkac tane satınca yanıma yaşlı bir dede geldi:
“-Kızım, ekmek kac lira?” diye sordu. Ben:
“-Dort lira, dedeciğim.” dedim.
“-İki ekmek sar, bakalım.” dedi ve bana otuz lira verdi. Ben paranın ustunu hazırlamaya calışırken, dede:
“-Ustu kalsın, sana sermaye olsun!..” dedi ve gitti.
Akşama kadar guzel satış yaptım. Cok sevincliydim, birkac ekmek kaldı, onu da yolda satarım duşuncesiyle ekmek bohcamı toplayıp giderken orta yaşlarda bir adam, onume gecti:
“-Teyze, ne satıyorsun?” dedi. Ben de:
“-Ekmek satıyorum.” dedim.
“-İki tane de bana verir misin?” diye sordu.
“-Tabiî oğlum.” dedim ve bohcadan iki ekmek cıkarıp verdim. O da otuz lira verdi.
“-Ustu kalsın, sermaye yaparsın.” dedi ve uzaklaştı.
Kalan iki ekmekle eve dondum. Kazandığım paranın bir kısmı ile un, tuz vs. aldım. Cocuklara guzel yemekler hazırladım. Uzunca aradan sonra, doğru duzgun yemek yemenin sevincini hep beraber yaşıyorduk. Yatsı namazını kılıp AllÂh’a hamd ettim. Cok yorulmuştum. Usulca yatağıma kıvrıldım; birden aklıma benden ekmek alan yaşlı adam ve genc olanı geldi. İkisi de otuz lira vermiş ve farklı zaman dilimlerinde aynı şeyi, yani “paranın ustunu sermaye yapmamı” soylemişlerdi. Ve ikisinin de sîmÂsını tanıyor gibiydim. O an aklım başıma gelmişti; bir gece evvel ruyamda gorduğum UftÂde Hazretleri ile Aziz Mahmud HudÂyî Hazretleri’ydi onlar… “O an nasıl aklıma gelmedi?” diye kendime kızdım. Bu yaşadığım hadisenin tesirinden yıllardır kurtulamadım. Allah, yıllarca sabrettiğim icin bana dostlarıyla yardımını gondermişti. Kazandığım ekmek parası ile cocuklarım ac kalmıyordu, ama elime gecen para da mutfak ihtiyacından başka hicbir şeye yetmiyordu. Aylardır kiramızı odeyemiyorduk. Ev sahibinin tahammulu kalmamıştı. Bir gun kapımıza dayandı ve:
“-Artık evden cıkın!..” dedi. Nereye gidebilirdim? Eşyamı taşıtacak param bile yoktu. O gece teheccude kalktığımda, 12 yaşımdan beri yaptığım gibi on iki rekÂt namaz kıldım. Ardından Rabbime niyaz ettim. Sabah namazından sonra uyuyunca, aylar sonra yine UftÂde Hazretleri ruyama teşrif etti. Bana bir ev adresi verdi.
“-Bu adreste sana ayırdığımız ev var. Hatta benim evime cok yakın!.. Oraya git, satın al!..” dedi.
Hatta el işaretleriyle evin nerede olduğunu, icini dışını, her şeyini gosterdi. Uyanınca şaşkındım. “Gercekten boyle bir ev var mı ki?” diye duşundum. Bana soylediği adres aklımdaydı. Unutmadığıma gore, Allah dostlarına îtimat edip gidip bakmalıyım, dedim ve verilen adrese gittim. Gercekten dun ruyamda bana gosterilen ev, karşımda duruyordu. Cok sevinmiştim. Kapıyı tıklatıp evlerinin satılık olup olmadığını sordum.
“-Satılık!” dediler, ucretini soylediler. Ben de onlara:
“-Tamam, ben parayı ayarlar ayarlamaz gelirim!” dedim.
Fakat kendi evime donerken o soylenen miktarı hicbir zaman bulamayacağımı biliyordum. Uc ay tanıdıklarımdan bulmaya calıştım, ama kızım, kimse fakirin dostu olmuyor işte… Bir turlu bulamadım. Bir taraftan da “zaten uc ay gecti, başkası o evi almıştır!” diye duşunuyor ve uzuluyordum. Arada evine temizliğe gittiğim yaşlı bir dede vardı. Bir gun telefon acıp beni temizliğe cağırdı. Evine gittim, temizliğini yaptım. Bahce işlerinde de yardımcı oldum, bana:
“-Kızım, yıllarca bize hizmet ettin. Artık bizim vademiz dolmak uzere!.. Bize cok hakkın gecti. Olmeden once sana bir iyilik yapmak istiyorum. Bir şeye ihtiyacın var mı?” diye sordu. Ben de:
“-DuÂnıza muhtacım, amcacığım… Zaten sen yaptıklarımın hep ucretini odedin. Bir hakkım yok!..” desem de ısrar etti. Ben de ruyamı anlatıp UftÂde Hazretleri’nin gosterdiği evden bahsettim.
“-Musait olursanız ona gonlunuzce katkıda bulunabilirsiniz!..” dedim. O:
“-Ev kac paraymış?” dedi. Ben de ev sahibinin istediği fiyatı soyledim.
“-UftÂde Hazretleri’nin emri başımız ustune!..” deyip evin butun ucretini verdi.
UftÂde Hazretleri’nin himmeti, dedenin yardımı ile Allah bizi bir zorluktan daha kurtarmış oldu, elhamdulillah! Eve taşındım. Evimin hemen yanında bir harÂbe vardı. İki yıl sonra Belediye gelip etrafını cevirdi ve restorasyona başladılar. Bitince şaşırdık. Cok guzel bir tekkeymiş meğer… Orada calışan işcilere:
“-Burası ne tekkesiymiş?” diye sordum. Onlar da:
“-Burası, ‘UftÂde Hazretleri’ dediler…
Alıntı
__________________
Ekmekci Teyze! (İbretlik Bir Hikaye)
Dini Bilgiler0 Mesaj
●33 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Ekmekci Teyze! (İbretlik Bir Hikaye)
-
13-09-2019, 00:22:49