Bir haylidir can cekiştin ama hala perde arkasındasın. Cunku bir turlu olemedin; halbuki olum, asıldı. Olmedikce can cekişmen, sona ermez. Merdiven tamamlanmadıkca dama cıkamazsın.
Yuz ayak merdivenin iki ayağı noksan olsa dama cıkmak isteyen cıkamaz, dama namahrem kesilir. Yuz kulac ipin bir kulacı eksik olsa kovaya kuyu suyunun dolmasına imkan yoktur.
Bu gemi, yukunden artık olan son batmanı da yuklemezse batmaz beyim. Son yuklenen yuku asıl bil, ne iş yaparsa o yapar. Vesvese ve azgınlık gemisini o batırır.
Akıl gemisi battı mı insan, bu gok kubbeye guneş kesilir. Olmediğin icin can cekişmen uzadı. Ey Tıraz mumu, sabahleyin son ol. Yıldızlarımız gizlenmedikce can guneşi, bil ki gizlidir.
Topuzu kendine vur da benliğini darmadağın et. Cunku bu ten gozu, kulağa tıkanmış pamuğa benzer. Ey alcak, bende, benim hareketlerimde gorduğun benlik, senin benliğinin aksidir. Sen, kendi kendine topuz vurmadasın.
Benim suretimde kendi aksini gormuş kendinle boğazlaşmak icin coşmuş, kopurmuşsun. Hani o aslan da kuyuda kendi aksini gormuştu de duşmanı sanıp saldırmıştı ya, onun gibi işte.
Yok demek, şuphe yok ki var olanın varlığın zıddıdır. Yok, diyorum, bilmem diyorum, sen de bu zıtla, zıddı olan varı ve varlığı birazcık anla artık.
Bu zamanda zıddı nefyetmeden başka anlayış caresi yok ki tuzak olmasın. Ey akıllı fikirli er, sevgiliyi perdesiz gormek istiyorsan olumu sec, o perdeyi yırt. Fakat olur mezara gidersin hani o olumu değil. Seni değiştiren nura goturen olumu sec.
Erkek erkeklik cağına girdi, kendini bildi mi cocukluk, olur gider; Rum diyarına mensup olur. Zencilik kalmaz. Toprak altın oldu mu topraklığı kalmaz. Gam ferahlık haline geldi mi insana keder verme dikeni yok olur gider.
Mustafa bunu icin ey sırları arayan, diri olan bir olu gormek istersen dedi... Diriler gibi şu toprak ustunde olu olarak yuruyen, canı goklere yucelmiş, yuceleri yurt edinmiş birisini gormek dilersen... Olumden once bu alemden gocmuş, akılla değil de ancak sen de olursen anlayacağın bir hale gelmiş. Canı, halkın canı gibi gocmemiş, bir duraktan bir durağa goce goce ta son durağa varmış.
Birisini, yeryuzunde bu sıfatlara burunmuş gezip duran bir oluyu gormek istersen... Tertemiz Ebu Bekir’i gor ki o, doğruluğu yuzunden mahşere varmış, haşrolmuş kişilerin ulusudur.
Bu alemde EbuBekris Sıddıyk’a bak da haşri daha iyi tasdik et.
Muhammed’de elde bulunan, gorunup duran yuzlerce kıyametti. Cunku o, her hakikati, cozup bağlama yokluğunda hal olmuş, hakiki varlığa ulaşmıştı. Ahmet bu dunyaya ikinci defa doğmuştu. O, apacık yuzlerce kıyametti. Ondan kıyameti sorup dururlar ve “Ey kıyamet, kıyamete ne kadar zaman var” derlerdi.
Birisi o hakiki mahşer olan Peygamberden haşri sordu mu cok defa hal diliyle “Mahşerden haşri soruyor” derdi.
İşte onun icin o guzel haberler veren peygamber, ey ulular demiştir, olmeden once olun! Nitekim ben de olmeden oldum de bu sesi, bu şohreti o taraftan aldım, getirdim.
Kıyamet ol da kıyameti gor. Her şeyi gormenin şartı budur. İster nur olsun, ister karanlık. O olmadıkca onu tamamı ile bilemezsin.
Akıl oldun mu aklı tamamı ile bilirsin, aşk oldun mu aşkın yanmış, mahvolmuş fitillerini anlar, duyarsın. Anlayış bunu kavrayabilseydi bu davanın delilini apacık soylerdim.
İncir yiyen bir kuş gelip konuk olsa bu tarafta incir coktur, incirin hicbir değeri yoktur. Alemde bulunan kadın, erkek... Herkes her an can vermede, olmededir. Sozlerini de, olum zamanı babanın oğula vasiyeti say. Da ibret al acın... Bu suretle de buğuz haset ve kin, kokunden sokulup cıksın. Yakınlarına onlar olunce nasıl yureğin yanarsa o ceşit bak. Gelecek şey gelmiştir onları olmuş say, sevdiğini oluyor, olmuş onu kaybetmişsin bil.
Garezler senin bu ceşit bakışına perde oluyorsa onları yırt, at. Bunları yırtıp atamazsan acizim deyip kalma. Bil ki aciz olanı bir acze salan var. Aciz, bir zincirdir. Birisi gelmiş, sana o zinciri takmıştır. Gozunu acıp zinciri takanı gormek gerek.
Ey yaşayış yolunu gosteren ben bir doğandım, ayağım bağlandı, bu neden? Diye yalvarıp sızlanmaya koyul. Yarabbi de, kotuluğe kuvvetle adım attım. Bu yuzden kahrınla daima zarar ve ziyan icindeyim.
Senin oğutlerine karşı kulağım sağırdır. Put kırıyorum diye davadaydım ama put yapıyormuşum meğer. Senin yaptığın şeyleri senin sanatlarını anmak mı farzdır, olumu anmak mı? Olum, guz mevsimine benzer, sense yaprakların aslısın.
Şu olum yıllardır davulcağızını dover durur da senin kulağın vakitsiz ve yersiz oynar. Fakat can verme cağında ah olum dersin. Olum şimdi mi seni uyandırdı? Olumun nara atmadan boğazı yırtıldı sesi tutuldu; dovule dovule davulu patladı!
Sense kendini bir şeylere verdin, ince eleyip sık dokudun; ne sesini duydun, ne davulunu! Fakat olumun ne demek olduğunu şimdi anladın işte.





Alıntı;
Mesnevi'den Hikayeler

__________________