İmam Kuşeyri (k.s.) naklediyor:

Sufinin birisi surekli,

''Allah'ım, senden afiyet istiyorum, Allah'ım senden afiyet istiyorum...!'' diye dua ediyordu. Kendisine nicin surekli boyle dua ettiğini sorulunca, şoyle anlattı:

''Ben, manevi terbiyeye ilk girdiğim gunlerde hamallık yapıyordum. Birgun ağırca bir un yuku taşıyordum,
dinlenmek icin yuku bir yere koydum. Orada,
''Ya Rabbi, eğer her gun bana yorulmadan iki ekmek versen, onlarla yetinirdim!'' diye dua ettim. O sırada onumde iki kişi doğuşmeye başladılar; ben de aralarını bulayım diye yanlarına vardım. Birisi, elindeki şeyi hasmına vurmak isterken başıma vurdu, yuzum kana bulandı. O sırada mahallenin asayişinden sorumlu kimse gelip ikisini yakaladı, beni de kana bulanmış gorunce, kavgacı zannedip onlarla birlikte hapse attı. Bir muddet hapiste kaldım, her gun iki ekmek veriyorlardı.

Bir gece ruya gordum, birisi bana,

''Sen her gun yorulmadan iki ekmek istedin fakat Allah'tan afiyet (beden,din ve dunya selameti) istemedin, işte istediğin sana verildi!. dedi.

Ruyadan uyandım, ondan sonra hep,

''Ya Rabbi, afiyet ver, Ya Rabbi afiyet ver..!'' diye dua etmeye başladım. Bir ara hucrenin kapısı calındı, birisi,
''Hamal omer nerede ?'' diye beni sordu. Beni goturdu, ellerimi cozup serbest bıraktılar.''
Resûlullah (s.a.v.) buyurur ki:

"Allah'tan afiyet isteyin. Kula kamil imandan sonra afiyetten daha buyuk bir nimet verilmemiştir.''
__________________