SELAM



BIYOGRAFI:

Stanley Kubrick 26 Temmuz 1928'de, New York'un Bronx semtinde doğdu. 13 yaşına gelidiğinde muziğe,santranca ve fotoğrafcılığa karşı buyuk bir ilgisi vardı. 17 yaşında Look dergisinde fotoğrafcı olarak calışmaya başladı. Burada calıştığı birkac yıl icinde tum Amerika'yı baştan sona gezdi.Tum bu geziler Kubrick'in dunyayı tanımasına fırsat verdi. Bu yıllarda bilgiye karşı bir aclık gelişti. Universitenin oğrencisi olmamasına rağmen Columbia Universitesinde Lionel Trilling, Mark Van Doren, ve Moses Hadas gibi unlu profesorler tarafından verilen derslere katıldı. Modern Sanatlar Muzesinin programı her değiştiğinde yakından takip etti. Washington Square'deki Marshal ve Manhattan kluplerinde paralı santranc macları yaptı. 1951'de 23 yaşındayken Kubrick o ana kadar kazandığı tum parayla bir film cekmeye karar verdi. Bu, Look dergisinde iken fotoğraflarını cektiği boksor Walter Cartier'i konu alan 16 dakikalık kısa bir belgesel filmiydi. Filmi cekmek icn kullandığı tum ekipmanı kullanmayı, kiraladığı yerdeki satıcıdan oğrenmişti. Yonetmenlikten montaja, sesten goruntu yonetmenliğine kadar herşeyi kendisi yaptı. Film, RKO adlı bir şirket tarafından satın alındı ve New York'taki Paramount sinemasında gosterilerek Kubrick'e ufak bir kar getirdi. RKO, Flying Padre adlı kısa bir belgesel cekmesi icin teklif yaptı. Bu Rahip Fred Stadtmueller'ı anlatan, 9 dakikalık bir filmdi. Yine bu filmde de montajdan goruntu yonetmenliğine kadar her alanda Kubrick'in imzası vardı. 1953 yılında Uluslararası Denizciler Fedarasyonu icin Seafarers adında 30 dakikalık bir kısa belgesel cekmek icin anlaştı. Bu Kubrick'in renkli olarak cektiği ilk film oldu. 1955'te yine tanıdıklarından aldığı borcla 40000 dolara ikinci uzun metrajlı filmi Killer's Kiss'i cekti. Kubrick bundan sonraki birkac yılı hayata geciremediği projeler uzerinde calışarak gecirdi. Bunlar Kirk Douglas'ın oynamasını planladığı I Stole 16 Million Dollars ve Amerikan İc Savaşını konu alan bir başka senaryoydu. Ayrıca Marlon Brando ile birlikte 6 ay, One Eyed Jacks filmi icin birlikte calıştı. Daha sonra Brando filmi kendisi yonetmeye karar verdi. 1959'de Kirk Douglas, Spartacus filminin yapımcılığını ustlenmişti. Cekimler başladıktan iki hafta sonra yonetmen Anthony Mann kovuldu ve Douglas, Kubrick'e filmi yonetmesini teklif etti. Kubrick'in cektiği film Akademi Odullerinde buyuk başarı kazandı. Lolita'dan sonra James B. Harris ve Kubrick ayrı yollara gittiler. Harris kendisi bir yonetmen oldu. Kubrick'te filmlerinin yapımcılığını kendisi yapmaya karar verdi. Gelecekte gecen iki bilimkurgu filminden sonra Kubrick yon değiştirdi ve William Makepeace Thackery'nin romanından uyarladığı bir 18. yuzyıl hikayesi olan Barry Lyndon'u yaptı. 11 milyon dolara malolan bu dram filmi gişede cok buyuk bir başarı elde etmese de eleştirmenler tarafından cok beğenildi. Film 7 dalda oscar adaya oldu. Kubrick yine yazar, yonetmen ve yapımcı dallarında aday oldu ve kazanamadı. Kubrick'in bir sonraki filmi Full Metal Jacket icin aradan 7 yıl gecti. Unlu Platoon filminin hemen arkasından vizyona girmesine rağmen hem seyirciler hem de eleştirmenlerce buyuk bir başarı olarak goruldu. Tum bunlara rağmen sadece senaryo dalında oscara aday gosterildi.Kubrick Mayıs 1990'da Martin Scorsese, Woody Allen, Francis Coppola, Steven Spielberg, Robert Redford, Sydney Pollack, George Lucas gibi yonetmenlerle beraber filmlerin korunması ve yenilenmesi uzerinde calışan Film Foundation'u kurdu. Nisan 1993'te Variety, Kubrick'in bir sonraki filminin Yahudi bir cocuğun halasıyla beraber bir Nazi kampından kurtuluşunu anlatan, Louis Begley'in Wartime Lies adlı romanından bir uyarlama olacağını bildirdi. Jurassic Park'taki Joseph Mazello cocuğu oynayacaktı. Hala rolu icin Kubrick'in kafasındaki isimler Julia Roberts, Uma Thurman, ve Jodie Foster'tı. 100 gun surmesi planlanan cekimler o yaz başlayacak ve film yılbaşında gosterime girecekti. Cekimler icin Polonya, Macaristan ve Slovakya'da araştırmalar yapıldı ve merkez olarak Slovakya'nın Bratislava şehri secildi. Daha sonra 1993'un Kasım ayında L.A Times'in bildirdiği haberde Stanley Kubrick'in yapay zakayı konu alan AI adlı bir bilimkurgu filmini yonetip yapımcılığını yapacağı bildirildi. 1991'de Kubrick efektlerin yetersiz olcağını duşunduğu icin projeyi durdurmuştu. Ama Jurassic Park'ta kullanılan teknolojiyi gordukten cok etkilenmiş ve filmi bir sene icinde cekmeye karar vermişti. Gelecekte gecen filmde yuksek teknoloji urunu robotlar olacak ve buzulların erimesi uzerine aralarında New York'un da bulunduğu şehirler sular altında kalacaktı..1995'in Aralık ayının ortalarında, Warner Bros. Stanley Kubrick'in AI adlı film icin calışmalarını surdurduğunu ama daha once başrollerinde Tom Cruise ve Nicole Kidman'ın oynayacağı Eyes Wide Shut adlı filmi cekeceğini bildirdi. Eylul 1997'de 54. Uluslararası Venedik Film Festivalinde, Kubrick'e Altın Aslan odulunu verildi.
7 Mart 1999'da Stanley Kubrick uykusunda kalp krizinden hayata gozlerini yumdu. 70 yaşındaydı.


10 UNUTULMAZ FILMI:

1. The Killing (1956)
Eski bir mahkum, (Sterling Hayden) bir cete toplayarak soygun gercekleştirmeyi planlar.Sadece 320.000 dolara cekilen bu ilginc ve surukleyici film, Kubrick'i Hollywood da unlu bir kişi haline getirdi ve bir kult film statusune ulaştı. Time dergisinde cıkan bir yazıda, kameranın butun film boyunca fareleri takip eden bir terier gibi dolaştığı yazılmıştı.
Hatırlanacak Sozler : "Bu adamların hicbiri gercek anlamda suclu değil. Hepsinin kendi sorunları var ve hepsi de hırsızlığa yatkın." Sterling Hayden - Johnny Clay rolunde.

2. Paths of Glory (1957)
1. Dunya Savaşında bir Alman mevzisini ele gecirmeyi başaramayan taburdan rastgele secilen 3 asker, askeri mahkemeye cıkartılır. Albay rolundeki Kirk Douglas askerleri savunma gorevini ustlenir. Kubrick, bu savaş karşıtı filmde, tuyleri diken diken eden bir yoğunluk yaratıyor. Unlu bir eleştirmen filmdeki savaş sahnelerini yorumlarken "Acımasızca bir gerceklik, gercek savaşa olabildiğince benzer" şeklinde konuşuyor.
Hatırlanacak Sozler : "Eğer o tatlı cocuklar Alman kurşunlarından kurtulurlarsa Fransız kurşunlarıyla karşılaşacaklar!" George Macready -General Mireau rolunde.

3. Spartacus (1960):
Kirk Douglas, Romalılara başkaldıran ve ozgurluğune kavuşan kolelerle oldukca onemli zaferler elde eden, fakat sonunda yenilgiye uğrayıp carmıha gerilen Spartacus adlı bir gladyatoru canlandırıyor. Etkileyici savaş sahnelerinde binlerce figuran kullanıldı. Spartacus 6 Oscar Odulu kazandı ve Kubrick'in kendi istediği filmleri yapmasına olanak tanıdı
Hatırlanacak Sozler : "Benim adımı bilmek istemezsin. Ben senin adını bilmek istemiyorum. Gladyatorler arkadaş olmaz." Woody Strode - Draba rolunde.

4. Lolita (1962)
James Mason, 15 yaşında bir kıza aşık olan orta yaşlı bir İngiliz Profesoru canlandırıyor. Amerika'ya cerpık ve ironili bir bakış tutan, tutku ve yasak aşkı ele alan bir film. Film mustehcen veya erotik olmamasına rağmen konusu itibariyle bazı ulkelerde yasaklanmıştı.
Hatırlanacak Sozler : Lolita'nın annesini oynayan Shelley Winters "Bana her dokunuşunda kendimi o kadar gucsuz hissediyorum ki hayatım." Humbert cevap verir "Evet o duyguya ben de aşinayım"

5. Dr. Strangelove (or How I Learned to Stop Worrying and Love the Bomb) (1964)
Yoldan cıkarak Sovyetler Birliğinin ucaklarla bombalanması emrini veren bir Amerikan Generalini engellemeye calışan bir grup politikacının oykusu. Film, ozellikle Başkan Merkin Muffley, Premier Kissoff, Albay "Bat" Guaro ve General Jack D. Ripper gibi karakterleriyle hatırlandı.
Hatırlanacak Sozler : "Beyler! Burada kavga edemezsiniz, burası Savaş Odası!" Peter Sellers - Başkan Merkin Muffley rolunde.

6. 2001: A Space Odyssey (1968)
Esrarengiz bir guc maymunları alet kullanabilen varlıklar haline getirir ve milyonlarca yıl sonra insanoğlunu uzayın derinliklerini ve bilgisayarların tehlikelerini oğrenmeye surukler. İnsanlar hala filmin ne anlama gelidiğini (Eğer bir anlama geliyorsa) anlamaya calışıyorlar. Ama hepsi gorsel acıdan bir başyapıt olduğunda hemfikir. Ozel efektler bugunun standartlarında bile cok etkileyiciydi ve kendinden sonra gelen bilimkurgu filmleri icin standartı belirledi.
Hatırlanacak Sozler : "Korkuyorum. Korkuyorum, Dave. Aklımı yitiriyotum. Bunu hissedebiliyorum. Aklımı yitiriyorum. Bundan eminim. Hissedebiliyorum. Hissedebiliyorum. K..orkuyorum." Douglas Rain - computer HAL 9000 olarak.

7. A Clockwork Orange (1971)
Geleceğin İngiltere'sinde bir gaddar bir cete gelişiguzel vahşet olayları gercekleştirmektedir. Ta ki bir gun liderleri (Malcolm McDowell) işlediği eski suclarla karabasanlar gormeye başalayana kadar. Kubrick tum dunyayı ağır cekim, neredeyse bir baleyi andıran sessiz vahşet sahneleriyle adeta şok etti.
Hatırlanacak Sozler : "Bu harika bir akşamdı, şimdi bu geceyi mukemmel bir şekilde sona erdirmek icin bana gerekli olan biraz Ludvig Van." McDowell - Alex DeLarge rolunde.

8. Barry Lyndon (1975)
Genc bir İrlandalı delikanlı, yoksulluktan gelerek 18. yuzyıl Avrupa'sında macera dolu bir hayat surer ve yanlış bir karar vererek, bir İngiliz soylusuyla evlenir. Kubrick hic suni ışık kullanmadı ve yeni cekim teknikleri geliştirdi. Bunların arasında mum ışığında bile cekim yapılabilecek bir film de bulunuyordu. Boylece zamanın tablolarının gercek goruntulerini yakalamak istiyordu. Sonucta hikaye yavaş ilerlese de Kubrick'in yarattığı ortamlar hayret verici derecede kusursuzdu.
Hatırlanacak Sozler : "Barry, geleceğini elde edebilecek kadar zeki doğan ama bunu koruyamayacak kadar yeteneksiz biriydi." Michael Hordern - anlatıcı olarak.

9. The Shining (1980)
Bir yazar, yeni romanını yazmak icin ailesiyle birlikte sezon dışında ıssız bir otele cekilir. Ama romanının bitirmek yerine oteli ele gecirmiş olan kotu guclere boyun eğer. Kubrick tuyler urperten bir atmosfer yaratmak icin bircok gorsel teknik kullanıyor. Bunun sonucunda Jack Nickholson unutulmaz performanslarından birine ulaşıyor.
Hatırlanacak Sozler : "Hayatım! Hayatımın ateşi! Sana zarar vermeyeceğim...Sadece beynini dağıtacağım!" Nicholson - Jack Torrance rolunde.

10. Full Metal Jacket (1987)
Kubrick, bir grup acemi erin başından gecenleri, eğitim kampından Vietnamın savaş alanlarına kadar perdeye yansıtıyor. Aynen Paths of Glory'de olduğu gibi savaşın ve ordunun insanı nasıl insanlığından cıkardığını anlatıyor.
Hatırlanacak Sozler : "Olu biri yalnız şunu bilir: Yaşamak olmekten daha iyidir." Matthew Modine - Private Joker rolunde.


KUBRICK'TEN SOZLER:

*****"Bence okullarda yapılan en buyuk yanlış, cocukları korkuyla motive ederek birşey oğretmeye calışmaktır. Not alma korkusu, sınıfta kalma korkusu gibi. Bir konuya ilgi duyarak oğrenmek ile, korku ile bir şeyi oğrenmek arasında nukleer bir patlama ile bir kıvılcım kadar fark vardır."

*****"Okulda bulunduğum sure boyunca hicbir şey oğrenmedim ve 19 yaşıma kadar kendi isteğimle bir kitap okumadım."

*****"Suclulara ve sanatcılara karşı garip bir zaafım var-- Her ikiside hayatı olduğu gibi kabul etmiyor. Her hazin hikaye, gercek hayattaki olaylarla celişki icinde olmalı."

*****Filmde uslupla ilgili beni ozellikle etkileyecek herhangi yeni bir fikre rastlamadım. Bence uslubun ozgunluğuyle ilgili kafa yormak az cok faydasız bir şeydir. Yaratıcı bir zekaya sahip gercekten ozgun bir kişi eski uslupla calışamaz, degisik birşey yapar. Digerleri uslubu daha ziyade yerleşmis adetler olarak duşunur ve bu adetler dahilinde calısmaya uğraşırlar."

*****"Hicbir zaman tek bir film ile olağanustu bir başarı kazanmadım. Benim şohretim yavaş yavaş oluştu. Şimdi bana, başarılı bir yonetmen olduğumu ve bircok kişinin benim hakkımda iyi şeyler soylediğini soyleyebilirsiniz. Ama aslına bakarsanız hicbir filmim tamamen pozitif eleştiriler almadı ve gişede cok buyuk hasılatlat elde etmedi."

*****Uyuşturucunun aslında sanatcıdan daha cok izleyiciye faydası olduguna inanıyorum. Evrenle bir olma hayali, cevredeki objelere anlam vermek, huzurun ve rahatlıgın hakim oldugu ortam, bir sanatcı icin ideal durum degildir. Uyuşturucu mucadeleyi, muhalefeti ve fikir ayrılığını kuvvetlendiren yaratıcı kişilikleri durgunlaştırır. Sanatcı yaptığı işi aşmaya calışmalı, kendisiyle bilincaltı arasına herhangi bir şeyin etki etmesini engellemeli. Beni LSD karşıtı yapan şeylerden birisi de, LSD kullandığını bildiğim kişilerin hepsinin gercekten ilginc ve insanı harekete geciren şeylerle, uyuşturucunun sebep olduğu evrensel mutluluk arasındaki farkı ayırt edemeyecek kadar aciz olmasıdır. Tamamen yeteneklerini kaybetmiş ve hayatın insanı en cok mutlu eden yanlarıyla bağlarını kesmiş gibi gorunuyorlar. Belkide herşey guzel olduğunda, hicbirşey guzel değildir."
__________________